T.C. 
DİYÂNET İŞLERİ BAŞKANLIĞI 
Yazıişleri Md. 

Sayı: 33836                                                                                                                                                                                        11.11.1964
Müftülüklere, 
Yaklaşmakta olan ramazan ayında halkımızın dînen irşadı bakımından yapılacak va’z’lar konusunda müftülüklerimizin hazırlıklı bulunmaları ve şimdiden aşağıdaki tedbirleri almaları gerekmektedir. 
1- Ramazan ayında cami’ilerimizin mümkün mertebe vâizsiz kalmamaları bakımından, kadrolu vâizlerimizin yalnız kendi bölgeleri dâhilindeki cami’i’lerde va’z etmeleri te’min edilmelidir. 
2- Fahrî vâizlerin ise hangi cami’ilerde ve hangi saatlerde va’z edecekleri önceden müftülüklerce tesbit edilecek ve bu yolda düzenlenecek cetvel o cami’in idarecilerine gönderilecektir. 
3- Şimdiye kadar kadrolu vâiz tâyin edilmemiş olan ve fahrî va’z belgelilerin bulunmadığı ilçe ve nâhiyelerde 11.01.1964 tarih ve 629 sayılı genelge’nin 2.ci maddesi uyarınca ve yalnız önümüzdeki Ramazan ayına münhasır olmak üzere müftülerce, zarûrî ihtiyavı karşılayacak miktarda fahrî vâizlik belgesi verilebilecektir. Bu vesika’ların üzerine “Bu belge 1964 yılı Ramazan ayına mahsustur” meşrûhatı işlenecektir.  
Vâizlerin uyarıca ve konu i’tibâriyle İslâm Dîni’nin ibâdet, i’tikat ve ahlâk konularını şerh ve izah edici nitelikte olmasını te’min hususunda müftülerimizin bilhassa ilgili ve uyanık olmalarını ehemmiyetle rica ederim. 
Tevfik Gerçeker 
Diyânet İşleri Başkanı 
ALENÎ ARÎZA
Muhterem Prof.Dr. Ali BARDAKOĞLU 
T.C. Diyânet İşleri Reisi. 
Mâlumu Âlileriniz, Din nasîhatla kâimdir; Cenab-ı Hakk, Kur’ân-ı Kerim’de Haz.Nuh (S.A.V.)’den haber vermek için “Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum, size öğüt veriyorum ve ben sizin bilmediklerinizi (Allah’tan gelen vahiy ile) biliyorum.” (A’raf 7/62) buyuruyor. 
Yine Hûd Aleyhisselâm’dan haber vererek “Size Rabbimin vahyettiklerini duyuruyorum ve ben sizin için güvenilir bir nasîhatçıyım.” (A’raf 7/68)
Müslim’in, Ebû Rukayye Temim bin Evs’d Dâri radiyallâhu anh’den rivâyet ettiği hadis-i Şerifte, Resûlüllah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: -Din (-i İslâm nasihattan ibarettir.) Biz, Kime? Dedik: Resulüllâh sallallâhu aleyhi ve sellem: Allah’a, onun kitabına, Resûlüne, Müslümanların önderlerine ve Müslümanların hepsine,” buyurdu. 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri,  
Riyâsetiniz altındaki Diyânet İşleri Reisliği’nin kuruluş gâyesi ve Hikmet-i Vücûdu, Müslümanları, i’tikad, ibâdet ve ahlâkî mevzularda tenvir etmektir. 
Günümüze kadar va’z-u nasîhat ve irşad için tesbit edilen en iyi metod, cami kürsülerinden âlimlerin-vâizlerin cemaâta hitap etmeleridir; bunun da vechen an vechin yapılması esastır. Zamanla belki de çok iyi niyetlerle başlatılan ve 28 Şubat vetiresinde yaygınlaştırılan Merkezî Sistem va’az, Merkezî Sistem Ezan, maalesef hiçbir fayda sağlamamıştır. Zirâ Sevgili Peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz, “İlmi, ilim ehlinin ağızından alınız.” buyurmuştur. Kilometrelerce uzaktan, hâtiften gelen sesi duyan kim? Dinleyen kim? Vâiz cemaâti, cemaât vâizi, vechen an vechin görmek ister, karşılıklı olarak birbirlerinden elektrik alır verirler. Cemaât’dan bâzıları doğrudan vâiz’le muhatap olarak tereddütlerini giderir, bâzı konularda tavzih talep eder. 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri, 
İrşad, va’z-u nasîhat mes’elesinin tamâmiyle halledildiği Osmanlı Devlet-i Aliyye’sinde; her cami’de, imam’dan başka bir kürsü vâizi, yalnız Cum’a günleri Cum’a Hutbesi okuyan bir de hatîp bulunurdu. (Vakfiye şartlarına göre, İstanbul Yeni Cami’de, Ramazan ayında, her gün 400’den fazla imam, hatip, vâiz ve hafızın vazife deruhte ettiğini de arzetmek isterim. 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri, 
Son yıllarda, Avrupa Birliği’ne dâhil olma çabaları meyanında hızla artan Hıristiyanlık-misyonerlik faaliyetleri, muhtelif TV kanallarında ehliyet ve liyâkat’dan mahrum, şöhret zebunu, sözde ilâhiyatçı(!) şarlatanların ifsadıyla, ailede, mekteplerde ve cemiyetimizde sağlam, i’tikat ve İslâmî kültürden yeterince nasibini alamayanlar, çeşitli bid’at ve hurâfeleri İslâm’ın esasları olarak telakkî etmeye başlamışlardır. Muhtelif tarihlerde TV kanallarına ve yazılı matbuata verdiğiniz mülâkat’da, Zât-ı Âlîniz de pek isabetli olarak tebârüz ettiriyorsunuz. Bütün bunlar da va’z-u nasîhat ihtiyacını göstermektedir. 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri, 
Bir örneğini yukarıya aldığım gibi, Eslâfiniz olan, çoğu artık rahmet-i Rahman’a kavuşmuş bulunan, Muhterem Diyânet İşleri reisleri, her yıl ramazan ayından önce yukarıdaki ta’mim’e (Genelge), benzer ta’mimlerle adetâ, va’z-u nasîhat seferberliği ilân ederlerdi... 
Yukarıya aldığımız ta’mim, 1960 İhtilâlini tâkip eden, tam bir kargaşa döneminde, Ezan-ı Muhammedî’nin Türkçe okunması, ibâdetlerin Türkçe yapılmasının tartışıldığı, İsmet İnönü’nün Başbakan, İ.Saffet Omay’ın Diyânet İşleri Başkanlığı’nı tedvirle vazifeli Devlet Bakanı, hiçbir dînî tahsili bulunmayan, emekli bir Tümgeneral olan, Sadettin Evrin’in Diyânet İşleri Başkan yardımcısı olduğu bir zamanda neşredilmiştir. 
Bu ta’mimin altında imzası bulunan Merhum Mehmed Tevfik Gerçeker, Türkiye Cumhuriyet’inin ilk Şer’iyye ve Evkâf vekili, Mustafa Fehmi Gerçeker’in oğludur. Kendileri medrese tahsilinin yanında, Müneccimbaşı Hilmi ve Matematikçi Ahmet Ziyâ Efendiden Astronomi ve Matematik dersleri almıştır. 1928 Ankara Mekteb-i Hukukundan da me’zun olduktan sonra Şûrây-i Devlet, Danıştay, Anayasa Mahkemesi gibi yüksek mahkemelerde Anayasa Mahkemesi Başkan vekilliği de dâhil pek çok görevlerde bulunmuştur. 1963 yılında Anayasa Mahkemesi Başkan vekilliğinden emekliye ayrıldıktan sonra Merhum Hasan Hüsnü Erdem’in boşalttığı Diyânet İşleri Başkanlığı’na, 15 Ekim 1964 tarihinde tâyin edildi ve 16 Aralık 1965 tarihine kadar da bu görevde kaldı... 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri, 
İstanbul Müftülüğümüzden edindiğim bilgilere göre, hâlen İstanbul’da 2835 cami vardır, bunlardan 100 adedi hâlen ibâdete açık değildir. Buna mukâbil İstanbul’da 20’si vâize olmak üzere 154 vâiz vardır, 20 vâiz’eyi tenkıs ettiğimizde, 134 vâiz’in izinli, hasta ve raporlu olmadığını varsaysak, (2735 : 134 = 20.4) vâiz başına 20 cami düşmektedir. 
Ayrıca, İstanbul varoşlarında 3-5 bin cemaât kapasiteli büyük camiler yapıldı, bunların çoğunun imam kadrosu bile yoktur. 
Selefiniz tarafından başlatılan ve pek isâbetli olarak Zât-ı Âliniz tarafından da devam ettirilen terâvih namazının 30 dakika ileriye alınması uygulaması Ramazan Ayında va’z ve irşad seferberliği için önemli bir fırsat olacaktır. Ne yazık, geçtiğimiz yıllarda başta İstanbul olmak üzere memleketimizin pek çok yerinde camilerde yeterli miktarda vâiz bulunmadığı için cemaât bu vakitleri boşa harcamıştır. 
Muhterem Reis Beyefendi Hazretleri, 
Hiç vakit kaybetmeden il ve ilçe müftülüklerine yukarıdakine benzer bir ta’mim neşrediniz. Önümüzdeki Ramazan Ay’ında bir va’z-u nasîhat seferberliği ilân edelim. 
Bu seferberlik için, kadrolu vâizlerimiz yanında, emekli müftülerimiz, emekli vâizlerimiz, ehliyet ve liyâkatlarını isbat etmiş ve fakat, yaş haddinden emekliye sevkedilmiş imamlarımız, daha önce imtihanlar neticesi kendilerine Diyânet İşleri Başkanlığınca va’z vesikası verilmiş fahrî vâizlerimiz, İlâhiyat Fakültesi öğretim üye ve yardımcıları, İmam-Hatip liseleri meslek dersleri hocaları, Diyânet İşleri Başkanlığı, Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri, Başkan Yardımcıları, Diyânet İşleri Başkanlığında ilgili Dâire Başkanları, bu seferberlikte seve seve koşarak vazife alacaklardır. İl ve ilçe müftülerimiz, bir program dahilinde bir şekilde kendilerine ulaştıklarında veya müftülüklere dâvet edilmeleri halinde, ikâmet ettikleri yere en yakın cami’ide, Cum’a namazı ve terâvih namazı öncesi bunlara va’z ettirilebilir. 
Muhterem Reis Beyefendi, 
01.01.1964 yılından i’tibâren-arada bâzı yıllar fasılalar olsa da-yurdun muhtelif bölgelerinde bu seferberliklere katılmış bir kardeşiniz olarak sizlerden istirham ediyorum, lütfen böylesine bir seferberliği hemen başlatınız, va’z, nasîhat ve irşad hizmetleri bakımından önümüzdeki Ramazan Ay’ını boş geçirmeyelim. Bu vesiyle ile samîmî hürmetlerimi arzederim Efendim... 




Bu hafta, “Cum’a Sohbeti”, serlevhalı sütunumuzda 7 sene, 9 ay, beş gün aradan sonra, 26.08.2005 tarihinde neşrettiğimiz bir yazıyı aynen neşr ediyoruz. Hattâ, Arîza’nın muhatabını bile değiştirmek lüzumunu hissetmeden. Zirâ, Arizamızın muhatabı, o gün için, Pek Muhterem, Prof.Dr. Ali Bardakoğlu Hocamızdı, bugün için, hâlen Diyânet İşleri Reisimiz, Pek Muhterem Prof.Dr. Mehmed Görmez Hocamızdır. 
Değişen tek şey, İstanbul genelindeki cami sayısı ve bu cami’lerde va’az etmekte olan vâiz sayısıdır; 26.08.2005 tarihinde, İstanbul genelinde cami sayısı, 100 adedi ibâdete kapalı olmak üzere, 2.835 iken, bu sayı 31.05.2013 tarihi i’tibâriyle yaklaşık, 3.200’ye yükselmişken, İstanbul’da, vâiz’lerin sayısı, ciddî olarak azalmıştır. 
26.08.2005 tarihinde, 20’si vâize olmak üzere, 154 vâiz ve vâize varken, 31.05.2013 tarihi i’tibariyle toplam vâiz ve vâize sayısı 112’e düşmüştür. İstanbul’daki Ceza ve Tekif Evlerinde vazife yapmakta olan 25 vâiz bu sayıya dahil değildir. 
Salahiyetli ve alakalılardan aldığımız bilgilere göre, son yıllar’da, uygulanan rotasyon, ba’zı dış görevler, maaşsız izinler, ba’zı vâiz’lerin müftülükler’de vekâletleri dolaysiyle, vâiz’ler sayısında ciddî azalmalar meydana gelmiştir... 
Mevcud’ların, Hac ve Umre vazifelisi olmaları, izinli ve raporlu olmaları, doğum izni kullanmaları durumunda, mevcud sayı daha da azalmaktadır.