... dünden devam
Osmanlı Devleti o toprakları kaybettiğinde Türkiye’ye göç ettiler. Bunlar Selçuklu ve Osmanlı döneminde kutsal bölgelere özellikle Müslümanlar için Hac yolunu korumak amacıyla yerleştirilmiş Türkmenlerdir.
Tarihi anlamda bakıldığında çok büyük görevler üstlenmiştir Suriye Türkleri birincisi Haçlı ordularına karşı savaşmışlar, İkincisi günümüze değin işgal ve savaşlara rağmen Kutsal hac yolu koruyucuları ve kutsal bölgelere giden yolların savunucuları olmuşlardır.
Özellikle birçoğu Şam, Lazkiye, Hama, Humus, Halep ve Rakka kentlerinde ve köylerinde bulunmaktadır. Arap sosyalizmi sebebiyle birçok haktan mahrum bir şekilde yaşamaktadırlar. Kültürlerini dillerini yaşatma çabası içindedirler.
Türkiye’de özellikle Hatay, Gaziantep, Kilis, Şanlıurfa, Adana, Kayseri şehirlerinde Suriye Türklerinin akrabaları ve yakınları bulunmaktadır. Bayramlarda sınır boylarında yoğun bir trafik yaşanmaktadır. Halepli, Rakkalı, Lazkiyeli Türkler, İstanbul Türkçesi konuşmaktadır. Bununla beraber birçok Türk ise Türkçe dahi bilmemektedir. Halep ve Şam’da da pek çok Türk yaşamakta ve aile içinde Türkçe konuşmaktadırlar.
NUSAYRÎ ZULMÜNÜ GÖRMÜŞ SURİYELİLERİN ANILARI
Bugün Suriye halkının yüzde 8’in iktidarda olan Nusayrîler oluştururken yüzde 92’sini ise Sünnî halk oluşturmaktadır. Yukarıda anlattığımız gibi Nusayrîler ciddî bir teşkilatlanma ve hileyle iktidara gelmiş ve bugüne kadar binlerce insanı öldürdükleri gibi, on binlercesini de işkenceden geçirmişlerdir.
Bunun sebeplerinin bir kısmını yukarıda bahsettik. Suriye’de Nusayrî rejiminden kaçıp ülkemize sığınan bir Suriyelinin anlattıkları gerçekten Suriye’de olup bitenleri anlamak ve ibret almak bakımından önem arz etmektedir:
“Biz askerlik çağına gelen oğullarımızı bedel vererek askere göndermiyorduk. Onlar erleri bile muvazzaf olarak askerde bırakıyorlardı. Yalnız, « % 90 Müslüman bir ülkede ne olacakmış, Nusayrîler ne yapabilir» derken onlar azınlık psikolojisi içinde hareket ediyorlardı. Bir gün ihtilâl olunca, öğretmenlerin vali, onbaşı ve çavuşlarında emniyet müdürü tayin edildiğini gördük. Ülke bir anda işgal edilmişti. Aslında çoktan onların kontrolüne geçmişti.”
…
Suriye’nin sayılı zenginlerinden Vehbi el-Hariri, Suriye ile ilgili hatıralarını şöyle anlatmaktadır:
“Suriye halkının yüzde doksanı Müslüman’dı. Biz malımıza güvenip kimsenin bir şey yapamayacağına inanıyorduk. Bir gün üç beş genç yanıma geldiler. Ülkenin Nusayrî tehlikesinde olduğunu belirterek para istediler. Ben başımdan savmak için on Suriye lirası verdim. Gençler parayı almayarak çekip gittiler. Aldırmadım. Bir gün darbe oldu. Önemsemedik. Baas ihtilâlından söz edilmeye başlandı. Biz beş bin Baascı ne yapabilir dedik. Bir gün Halep valisini değiştirip yerine ilkokul öğretmenini atadılar. Emniyet müdürlüğüne de uzatmalı jandarma çavuşunu getirdiler. Çok geçmeden bütün fabrikalarıma el kondu. Tevkif edileceğimi anlayınca Lübnan’a iltica ettim”
…
Eski Suriye Cumhurbaşkanlarından Nazım el-Kudsi’ de kendi hatıraların şöyle dile getirdi:
“Biz aldandık. Lakin iş işten geçti. Bizim gafletimiz Suriye’yi Baascıların eline düşürdü.”
Suriye’nin eski başbakanlarından Dr. Ma’ruf Devalibi’ de yapılan hataları şöyle dile getirmektedir:
“Bunların hepsi doğru. O zaman devlet adamı olmam hasebiyle kendimi asla affetmiyorum. Suriye’nin başına gelen bu felâketler, okullarda hazırlandı. Bazı öğretmenler dine bağlılığın Suriye’ye bir şey kazandırmayacağını dile getirdiler. Bunlar azınlıktaydı ve çocukları dinden uzaklaştırmaya çalışıyorlardı. Biz de çocukları sadece medeniyete ve maddeye bağlamaya çalıştık. Birde baktık ki hepsi Baascı olmuş. Zenginlerimiz cimrilikte birbirleri ile yarıştı. Dindarlarımız belli bir metot tutturamadılar ve böylece berbat olup gittik. Allah kimseyi bizim durumumuza düşürmesin.”.
KUTU… KUTU… KUTU…
BAAS’IN LİDERİ MİŞEL EFLAK?
1910 Şam doğumlu olan Mişel Eflak, Baas partisinin en önde gelen ismidir. Rum Ortodoks Hıristiyan bir ailenin çocuğu olan Eflak, Sorbon üniversitesinde tarih ve felsefe tahsili gördü. Bu arada aktif olarak politikayla da uğraşıyordu. Marks’a karşı çok alâka duyan Mişel, Arap Talebe Birliğini kurdu. 1932 yılında Fransa’dan dönerek devlet okullarında tarih öğretmenliği yapmaya başladı. El-talih isimli dergide yazılar yazan Mişel, mevcut yazılarında komünizm ve Arap milliyetçiliğini işliyordu. Kendisine yeterince taraftar topladığına inanan Mişel Eflâk, yürüttüğü siyasî hareketi 1943’te “Arap Baas Sosyalist Partisi” olarak partileştirdi. Eflâk’ın muhtelif eserlerinde ve bilhassa “Baas yolunda” isimli kitabında öne sürdüğü görüşler partisinin ana prensiplerini belirledi.
KUTU… KUTU… KUTU…
SURİYE BAAS KRONOLOJİSİ
1516-1918: Osmanlı yönetimi.
1918-1920: Emir Faysal’ın yarı bağımsız yönetimi.
1920: Fransa’nın Suriye’yi işgali ve Faysal’ı devirmesi.
1930: Geçici Suriye anayasası.
1936: Fransa Suriye paktı.
1943: Suriye Baas Partisi kuruldu.
1946: Suriye, Fransız mandasından bağımsızlığına kavuştu.
1949-54: Üç askeri dikta dönemi yaşadı.
1953: Baas ile Arap sosyalist partisi birleşmesi.
1954-58: Çok partili döneme geçti.
1958-61: Mısır ile birleşti.
1961-70: Darbeler dönemi yaşadı. (5 darbe)
1963... : Baas Partisi iktidarı.
1970... : Hafız Esed dönemi.
1973: Hıristiyan Mişel Eflak’ın 1951’de ilkelerini oluşturduğu Suriye Anayasası kabul edildi.
KUTU… KUTU… KUTU…
HAFIZ ESED KİMDİR?
1930’da Lazkiye’nin Kardaha köyünde doğdu. Kardaha Nusayri Kameriyye mezhebinin merkezi konumunda bir yerleşim birimiydi. Burası, 1850’li yıllarda Osmanlı devletine isyan edip yıllarca kafa tutan Matavira kabilesinden ateşli Nusayrî İsmail beyin köyüdür. 1946’da Suriye’nin bağımsızlığına kavuşacağı günlerde Nusayrîlerin nasıl bir tavır koyacakları ve yeni devlete katılma kararları Esed’in köyünde yapılan bir toplantı sonunda kararlaştırıldı.
Esed’in 6 erkek 2 kız kardeşi var. Büyük babası Süleyman Bey Türklerle savaştığı için Esed, Ebu Süleyman olarak da tanınıyor. Babası Ali, Esed’e daha çok küçük yaşlarda Nusayrilik fikrini aşıladı. 14 yaşında Lazkiye’ye giden Esed, burada Baas Partisine üye olarak 21 yaşına kadar öğrenci liderliğini yaptı. 1944’de ortaokulu bitiren Esed, 1952 senesinde Hums askeri Akademisini, 1955’de de pilot teğmeni olarak Halep Hava Kuvvetleri akademisini bitirdi. Pilot teğmen olarak gittiği Mısır’da en samimî arkadaşı Hüsnü Mübarek’ti. 1957’de hava filosu komutanı oldu. Sonra SSCB’ye MİG 17 eğitimi için gitti. 1959’da Yüzbaşı olan Esed, Mart 1963 darbesinden sonra Binbaşılığa, Kasım 1963 darbesinden sonra da Tuğgeneralliğe yükseltildi. Hava kuvvetleri komutanlığı ve savunma bakanlığı yaptı. Şubat 1966 darbesinden sonra ordudan ayrılarak kendi halk komitesini kurdu. 12 Mart 1971 referandumu ile kendisini devlet başkanı seçtirdi ve ölene kadar bu görevi sürdürdü. Ölümünden sonra yerine oğlu Beşşar Esed geçti.
KUTU… KUTU… KUTU…
BEŞAR ESED KİMDİR?
Beşşar Esed 11 Eylül 1965’te dünyaya geldi. 2000 yılından beri HYPERLINK “http://tr.wikipedia.org/wiki/Suriye_Arap_Cumhuriyeti” \o “Suriye Arap Cumhuriyeti” Suriye Arap Cumhuriyeti’nin devlet başkanıdır. Aynı zamanda Suriye Baas Partisi’nin genel başkanıdır. Hafız Esed’in oğludur. Hafız Esed ölünce, boşalan başkanlık koltuğuna çok kısa bir süre vekâleten Abdülhalim Haddam oturdu. Şam Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1988 yılında mezun olan Beşşar Esed, göz hastalıkları alanında çalışmalarını sürdürmüş; bu alanda eğitimine devam etmek için 1992 yılında İngiltere’ye gitmiştir.
1994 yılında kardeşi Basil Esed’in bir trafik kazası sonrası ölmesi sonrası Suriye’ye geri dönen Beşşar Esed, babası Hafız Esed’in halefi olması için eğitildi. Suriye ordusuna giren Beşşar Esed; babasının ölümüyle birlikte yerine geçen geçici Cumhurbaşkanı Abdülhalim Haddam tarafından 11 Haziran 2006’da silâhlı kuvvetlerin başına geçirildi. Suriye-Lübnan ilişkilerinin gerginleştiği 1995 yılında Lübnan dosyasını ele alan Beşşar Esed’in, 1998 yılında Emil Lahud’un Lübnan Cumhurbaşkanı olması konusunda gayret gösterdiği söylenmektedir.
Babasının ölümünden sonra parlâmentonun toplanarak cumhurbaşkanlığı için gerekli olan 40 yaş sınırını, 34 yaş sınırıyla değiştirmesi üzerine Beşşar Esed, Suriye Cumhurbaşkanı olmuştur. Suriye-İsrail ilişkileri konusunda başkanlığı ele almasından itibaren babasının yolunu sürdüren Beşşar Esed, çeşitli uluslar arası konferanslarda İsrail ve ABD aleyhtarı konuşmalarıyla dikkatleri çekmiş; diğer Arap ülkelerinden farklı bir görüntü sergilemiştir. 11 Eylül olayları sonrası ABD-Suriye ilişkileri gitgide gerginleşmiş; ABD, Suriye’yi “teröre destek vermek”le suçlamıştır. İki ülke arasındaki ilişkiler Lübnan Cumhurbaşkanı Refik Hariri’nin öldürülmesi sonrası çıkmaza girmiş; ABD BM Güvenlik Konseyi’nin 1559 sayılı kararıyla Suriye askerlerinin Lübnan’dan çıkmasını sağlamıştır.
2011 yılının başlarında Arap Dünyası’nda başlayan yönetim karşıtı protestolar ocak ayının sonlarında Suriye’ye de sıçradı. Siyasi reformların gerçekleştirilmesi talebiyle başlatılan protestoların etkisiyle 1963’ten beri yürürlükte olan olağanüstü hal 19 Nisan’da kaldırıldı. Bu gelişmeye rağmen Beşşar Esed yönetimi ile göstericiler arasındaki çatışmalar devam etmektedir. Bu çatışmalar yüzünden binlerce Suriye vatandaşı hayatını kaybetti. On binlercesi de başta Türkiye olmak üzere komşu ülkelere sığındı.
KUTU… KUTU… KUTU…
SURİYE ARAP CUMHURİYETİ
Başkent: Şam.
Resmî dil: Arapça.
Diğer yaygın diller: Kürtçe, Neo-Aramca, Türkçe
Yönetim biçimi: Başkanlık sistemi
Yüz ölçümü: 185.180 km²
Nüfus: 21.906.000 (2009 sayımı)
Başlıca etnik gruplar: Arap, Türk, Kürt, Ermeni ve Çerkez.
Dini gruplar: Sünnî, Nusayrî, Hıristiyan, Dürzî ve az sayıda diğer Şii İslami hizipler İsmail’i, Caferi, Yahudi ve Yezidi.
KUTU……. KUTU……. KUTU…….
İLGİNÇ BİR ESAD FIKRASI
Esad’ın eşi hastalanır ve ağır bir kanama geçirir. Birçok doktorlar kanamayı durduramazlar. Kadın ölmek üzeredir. Esad’ın bir yakını çekinerek başkana sokulur ve “Efendim der, Afriniyyad köyünde nefesi keskin bir hoca var, okuyup üfleyince biiznillah kanamayı durdururmuş derler. Emrederseniz onu çağıralım”. Esad çaresiz çağırın der. Hoca çağrılır, gelir ve bir kağıda birşeyler yazdırarak hastaya içirir. Çok kısa zaman sonra kanama kesilir. Durumu gören Esad, hocaya “Dile benden ne dilersin” der ve ardından sorar. “Ne yazdında kadının kanaması kesildi”? Hoca “Efendim kağıdın üzerine El-Vahde, El-Hürriye, El-İştiryakiyye” yazdım, onun suyunu içirdim” der. Şaşıran Esad, “Ama bunlar bizim Baas partisinin ilkeleri” der. Hoca bunun üzerine “İyi ya efendim, siz yirmi yıldan beri bunları söyleyerek memleketi kuruttunuz, ben küçük bir kanamayı mı kurutamayacağım? diyerek sözünü bitirir.
- Bitti-