Milli Şef İsmet İnönü dönemi, 1960 darbesi öncesi ve sonrasında, adeta Müslümanlara kan kusturdu. Kur’an kurslarını kapattı, Kur’an öğrenilmesini yasakladı. Kur’an öğrenen ve öğretenlere akla hayale gelmedik işkenceler yapıldı; Kur’an öğrenenler yıllarca hapishanelerde yattı, mahkemelerde yargılandı. 1950 yılına kadar Ezanı 18 yıl boyunca aslından okunmasını yasaklayan bizzat CHP’dir.
İnönü sonrası CHP’nin başına gelen Ecevit de 12 Eylül’e giden süreçte bu cibilli düşmanlığını devam ettirdi. 28 Şubat sürecinde zulüm gören bütün Müslümanların CHP’nin düşmanlığından payı büyüktür. İHL’lerin 28 Şubat’ta tırpanlanmasının ve önünün kesilmesinin arkasında CHP vardır. Kadınlarımızın tesettürünün (şimdilerde sadece başörtüsüne indirgendi) engellenmesi için CHP’nin yaptıkları tarihin yüzkarasıdır. Ecevit’in Ana-Sol Me koalisyonu döneminde başörtülü milletvekili Merve Kavakçı’ya, “Bu hanıma haddini bildirin, devlete meydan okuyor...” demesi hala kulaklarımızda bu düşmanlığın en müşahhas misallerinden biri olarak çınlamaktadır.
CHP kurulduğundan beri milletin değerlerine hep sırt döndü. Ülkemizde milletin lehine ne zaman bir kanun çıksa hemen olu Anayasa Mahkemesi’ne götürerek iptal etmekte de oldukça mahir davranmıştır.
Müslümanların başında Demokles’in kılıcı gibi duran 163. maddenin mimarı da yine CHP’dir. Bu madde sebebiyle aralarında benimde bulunduğum binlerce Müslüman yıllarca hapis yattı, çile çekti.
CHP dünden bugüne bu ülkenin öz evladı olan Müslüman kadınları hep horladı. Tesettür (Başörtüsü) zulmünün sürmesinde CHP’nin payı çok büyüktür. 28 Şubat sürecinde 411 milletvekilinin oyuyla Mecliste serbest bırakılan başörtüsü CHP sayesinde yeniden yasaklar listesine girdi.
CHP’nin, yakın geçmişte de bir taraftan kara çarşafa rozet takarken, diğer taraftan laiklik adına fakülte kapılarında zorba örtü düşmanlığını yaptığı hala hafızalarımızdan silinmedi. Başörtülü öğrencileri merdiven altı işkencesine tabi tutan adının tersiyle müsemma bir kadın milletvekili de hâlâ bu partinin içinde milletvekili bulunmaktadır.
Hülasa etmek gerekirse ne zaman CHP dense benim aklıma yıllardır Müslümanların aleyhinde çalışan, onların sosyal hayatta yaşamasına asla tahammül etmeyen bir CHP zihniyeti gelir.
Bu zihniyet şimdilerde karşımıza (güya) “Yeni CHP” olarak çıkmak istemektedir. Bu çıkışta da yine güya dindar insanlarla barışmak istiyorlarmış. Bu teşebbüs bile tek başına CHP’nin dindar insanlara zulmettiğinin en müşahhas misali ve de itirafıdır.
CHP’nin yeni sayılan genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ramazan ayında bazı iftarlar vererek güya dindar insanların temsilcileriyle görüşmeler yaptı ve bundan böyle Türkiye’deki dindar insanları kucaklayacaklarını açıkladı.
CHP gerçekten dindar insanlarla kucaklaşabilir mi?
Tanıdığım CHP zihniyetinin “oy kapmak için” geçici bazı suni teşebbüsleri olsa da bunu asla başaramayacaklarına inananlardanım.
CHP geçmişte de dindarlara yönelik bazı açılımlar yapmıştı ama sonuç hep hüsran olmuştu.
CHP’nin dindarlarla barışma “atraksiyonu” nu 1973 yılında da görmüştük. Yani bu “oyun” daha öncede oynanmıştı. Binlerce vatan haini teröristi afla dışarı salan MSP-CHP koalisyonu kurulmadan önce CHP grubu mecliste öyle bir dindarlık atağına kalkmıştı ki, gözlerimize, kulaklarımıza inanamamıştık. Sanki eski CHP gitmiş, yerine “Şeriat” isteyen yenisi gelmişti! Meclis kürsüsüne çıkan CHP milletvekilleri ağızlarından ayet ve hadisleri düşürmüyordu. Dışarıdan bakan TBMM’nin Meclis değil, bir cami kürsüsü olduğunu zannederdi.
CHP’nin başka bir dindarlık girişimi de Yaşar Nuri Öztürk’le olmuştu. Öztürk CHP’ye girmiş ve burayı dindarlaştıracağı mealinde sözler etmişti. Ama kısa bir zaman sonra o da yapılanlara dayanamamış zehir zemberek açıklamaları yaparak CHP’den ayrılmak zorunda kalmıştı. Yani anlayacağınız Yaşar Nuri Öztürk bile CHP’ye tahammül edememişti. İstifa ettiği günlerde CHP’nin dindarlığı için sarf ettiği sözleri hala kulaklarımızdadır:
“Halkın beklediği değişimin sağlanması ve amaçlanan başarının elde edilmesini bugünkü CHP’de mümkün görmedim. Laiklik anlayışında ve dine bakışlarındaki farklılık vardır. Adeta din düşmanlığı yapılıyor. Dini olan hiçbir şeye tahammül edilmiyor.”
CHP bu sıralarda oy kaygısıyla yeniden dindarlarla arasını yapmaya çalışıyor. Dindarlar bu nu yer mi? Geçmişteki CHP zulümlerini hatırlayan hiçbir dindar insan asla CHP’nin bu şovlarına pirim vermez. Ama işte seçimler yaklaşırken oy almanın gereği yeniden gündeme geldi ve CHP dindar insanlarından ne kadar oy kaparımın sevdasına düştü.
CHP eski PM üyesi, Fırat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Dr. Muhammet Çakmak da CHP’de dindarlara yönelik bazı faaliyetlerin yapılacağına inananlardan biri.
Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi mezunu ve din sosyolojisi alanında doktora yapmış bir akademisyen olan Dr. Muhammet Çakmak CHP’nin bugün yapmaya çalıştığı dindarlarla barışmanın, aslında siyasetin doğasına dönüş olduğunu vurgulamaktadır.
“CHP’yi din düşmanı gibi gösteren kara propagandalar yapıldı. CHP içinde bugüne kadar hiç kimsede din düşmanlığına tanık olmadım. Aksine CHP’liler son derece şehirli ve kentli dindarlık içindedir. Bugün Sayın Genel Başkan, bu kara propagandaya karşı atraksiyon içindedir. Hem söylemiyle hem davranışlarıyla toplumun her kesimiyle buluşmakta, toplumun hiçbir kesimini ötekileştirmemektedir.”
Kılıçdaroğlu’nun girişimleri ve Dr. Muhammet Çakmak’ın bu söyledikleri doğru olsa inanın kendimi “CHP’yi din düşmanı gibi gösteren kara propagandacı” olarak bile kabul etmeye hazırım. Yeter ki CHP içinde hiç kimsede din ve dindar düşmanlığı olmasın. Ama atalarımız bu hususta en güzelini söylemişlerdir: “CAN ÇIKAR HUY ÇIKMAZ.”
Atalarımızın bu sözüne bir ilave daha yaparak bitireyim yazımı: “AKILLI DİNDAR BİR DELİKTEN BİR KERE ISIRILIR.”