Hazreti Osman radiya’llahu anh Efendimizin şehid edilmesiyle zuhur eden büyük fitne’den itibaren, sayıları Ekall-i Kalîl de olsa, Ümmeti Muhammed’in içinden, mülhid’ler, münkir’ler, zındıklar çıkmıştır; yakın tarihimizde, Süleyman Hilmi Silistrevî Efendi Hazret’lerinin muasırı, Medrese’den arkadaşı, Bosna’lı, Sarı Abdullah Süleyman Efendi Hazret’lerinin anlatmasına bakılırsa, İslâmî-Şer’î ilimlere vakıf olmasına rağmen, ilmiyle amil birisi değildi. Kendisi, Ramazan ayında oruç tutmadığı halde, İstanbul-Üsküdar’da, Mihrümah Sultan ve Valide-i Cedid, Emeti Gülnûş Sultan Camii’lerinde, “Orucun fazileti hakkında va’az edermiş!...

Süleyman Efendi Hazret’leri, “Ben belki dünya gözüyle göremem, eğer sizler yaşıyor olursanız, daha nice, Bosnalı Sarı Abdullah’lar göreceksiniz,” buyurmuştu. Süleyman Efendi Hazret’lerinin kerameti ve tasarrufu zuhur etmiş, son 50 yıl içinde, Bosnalı Sarı Abdullah’ı, inkarda, idlâl’de, ilhad’da çok gerilerde bırakan, dâl, mudîl, münkir, mülhid ve zındıklar çıkmıştır.

İnkâr idlâl, ilhad ve irtidat ferdî olsa, “Ve de ki: Hak Rabbi’nizdendir. Öyleyse dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin.” (Kehf 18/29) -“Sizi yaratan O’dur. Böyleyken kiminiz kâfir, kiminiz mü’mindir. Allah yaptıklarınızı görendir.” (Teğâbûn 64/2) “âyeti Kerime’leri mucibi, irade-i Cüz’iyyesini inkâr istikametinde kullanmış, âkibetine rıza göstermiş” dersiniz, geçersiniz... Ama, ilhad, inkar, irtidat müesseseleşmiş hale gelmiş-getirilmiş ise artık “Bana ne lazım, tercihini, kendi irade-i Cüz’iyyesiyle ilhad ve inkar istikametinde kullanmıştır,” deme zamanı çoktan geçmiştir.

Türkiye’deki dâl-mudîl, münkir, mülhid ve mürted’lerin zihinî, Çatı Kuruluşu, Ankara Üniversitesi, İlahiyat hoca’ları ve me’zun talebe tarafından oluşturulan, “Ankara Okulu”’dur. Bütün mülhid, münkir, dâL-mudil ve zındıkların, ilhad, inkar, irtidat dolu kitapları, Ankara Okulu, Basım, Yayın San.ve Tic. Yayınevi tarafından neşr’edilmektedir. Elimizde bulunan ve ilk basımı, 2002’de yapılmış olup, yayınevi’nin 127 seri numaralı kitabı olduğuna göre, bu mudil, mülhid ve münkir’lerin küfrü, ilhadı, inkârı yayma hususunda ne kadar velûd olduklarını gösterir.

Ankara Okulu müntesipleri ve onların etrafında kümelenen, bilumum, mudil, münkir, mülhid, mürted ve zenadîka takımı, “Kur’an Müslümanlığı, Kur’an bize yeter, Kur’an’ın hadise ihtiyacı yoktur,” diyerek, güya, Kur’ân-ı Kerim’i, Allah ile kulları arasında tek vasıta olarak görüp, kutsarken, diğer taraftan Kur’ân-ı Kerim’i itham, tahfif, tahkir ve tekzip eden beyanlarda bulunuyorlar.

“Kur’an bize yeter, Kur’an’dan başkasına ihtiyacımız, - hâşâ! Hadise, Peygamber’e,- ihtiyacımız yok,” diyenler, Kelam-i Kadîm ,Kur’an-ı Kerim’in ayetleriyle istihzaya yeltendiler.” Allah’ın ayetlerini eğlenceye almayın. Allah’ın sizin üzerinizdeki ni’metini (size verdiği hidayeti), size öğüt vermek üzere indirdiği kitab’ı ve hikmeti hatırlayın, Allah’tan korkun. Bilesiniz ki, Allah,her şeyi bilir.” (Bakara 2/231)

“(O) âyetlerimizden bir şey öğrendiği zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltıcı bir azap vardır.” (Câsiye 45/9)” Bunun böyle olmasının sebebi şudur; Siz Allah’ın âyetlerini alaya aldıınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün ateşten çıkamayacaklardır ve onların (Allah’ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir.”(Câsiye 45/35)

Bu güruh, “hâşâ! Kur’an-ı Kerim’in yaklaşık, dörtte birini teşkil eden,” Kıssa’larla alakalı olarak da, “Kur’an kıssalarının tümünün birer hakikat veya tümünün, kurgusal/mitolojik/fiktif/uydurma kapsamında mutala’a etmek, büyük yanlışlıktır.” demek suretiyle, Kur’an’daki kıssalardan ba’zılarının hâşâ! Uydurma olduğunu,” iddia etmektedirler. “Elif. Lâm. Râ. Bunlar apaçık Kur’an’ın âyetleridir, anlayasanız diye biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik. (Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur’an’ı vahyetmekle geçmiş milletlerin haberlerini sana en güzel bir şekilde anlatıyoruz... Gerçek şu ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.” (Yûsuf 12/1,2,3)

“O gün her ümmetin içinden kendilerine birer şahid göndereceğiz. Seni de hepsinin üzerine şahid olarak getireceğiz. Ayrıca bu kitab’ı da sana, her şey için bir açıklama, bir hidayet ve rahmet kaynağı ve Müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.” (Nahl 16/89)

“İşte böylece sizin insanlığa şahidler olmanız, Resûl’ün de size şahid olması için sizi mu’tedil bir millet kıldık.” (Bakara 2/143)

(Kıyamet günü, Peygamber’imizden ve ümmeti Muhammed’den önceki Peygamber’lerin kavim ve milletleri, Peygamber’lerinin tebligatını inkar edecekler. Allah, Peygamber’lerden tebliğ ettiklerine dair, delil ve şahid ister. Bunun üzerine ümmeti Muhammed getirilir ve ümmeti Muhammed buna şahid’lik eder. Onlara, “Siz bunu nereden öğrendiniz?” diye sorulur. Onlar da, “Kur’an’dan ve Resûlullah’dan öğrendik,” derler. Nihayet Resûlullah getirilir ve o da buna şahid’lik eder.)

Ahir zaman Peygamber’i Haz.Muhammed-Mustafa salla’llahu aleyhi ve sellem ve onun ümmeti, kıyamet günü bütün insanlara şahid’lik etsinler, diye, ateh, nisyan ve hata gibi her tür noksan sıfatlardan münezzeh Cenab-ı Hak, geçmiş kavim ve milletlere aid bütün kıssa’ları birebir, noksansız olarak kıssa buyurmuştur ki, biz bunları Peygamber’imizden ve Kur’an-ı Kerim’den öğrenelim, kıyamet gününde de şahid’lik edelim.

“Âyetlerimiz hakkında ilhad’a düşenler, (doğruluktan ayrılıp eğriliğe sapanlar) bize gizli kalmaz. O halde ateşin içine atılan mı daha iyidir, yoksa kıyamet günü güvenle gelen mi?Dilediğinizi yapın! Kuşkusuz, O, yaptıklarınızı görmektedir.” (Fussilet 41/40)

(Âyetler hakkında, doğruluktan ayrılıp eğriliğe sapma hususu, doğruyu kötüleme, tahrife yeltenme bâtıl Bu güruh, tarih’te hiç görülmemiş bir şekilde Allah’a yalanlarla iftira etmeye yeltenmiş, “şerr’d-Devab,” dandırlar. “Yalan sözlerle Allah’a iftira edenler veya O’nun âyet’lerini yalanlayanlardan daha zalim kimdir! Şüphe yok ki, zalimler kurtuluşa eremezler.” (En’am 6/21)

“Bilgisizce insanları saptırmak için, Allah’a karşı yalan uydurandan kim daha zalimdir!Şüphesiz Allah o zalimler topluluğunu doğru yola iletmez.” (En’am  6/144)

“Yahut” Bize de kitap indirilseydi, biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk” demeyesiniz diye (Kur’ân’ı indirdik). İşte size de Rabbi’nizden açık bir delil, hidayet ve rahmet geldi. Kim Allah’ın âyetlerini yalanlayıp onlardan yüz çevirenlerden daha zalimdir! Âyetlerimizden yüz çevirenleri, yüz çevirmelerinden ötürü azabın en kötüsüyle cezalandıracağız.” (En’am 6/157)-

“Allah’a karşı yalan uyduran, kendisine gelen gerçeği (Kur’ân’ı yalan sayandan daha zalim kimdir? Kâfirlerin yeri cehennemde değil mi?” (Zümer 39/32)

“Allah’a karşı yalan uyduran yahut kendilerine hak gelmişken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok!…” (Ankebût 29/68)