RUMELİ BALKAN FEDERASYONU’NUN İFTAR YEMEĞİNDE KÜRESEL GELİŞMELER VE ÜLKE SORUNLARI KONUŞULDU. FEDERASYON BAŞKANI SÜHEYL ÇOBANOĞLU: “HERKESIN BARIŞ IÇINDE YAŞADIĞI, TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLERE SAHIP , DEMOKRASININ NIMETLERINDEN EŞIT OLARAK YARARLANABILDIĞI, SEVGI VE KARDEŞLIĞIN IŞIĞINDA AKL-I SELIMIN GALIP GELDIĞI, SAĞLIKLI, HUZURLU, VE MUTLU BIR DÜNYA TEMENNI EDIYORUZ” 93 Harbi’ni, Balkan Savaşı’nın acılarını yaşamış, vatan kaybetmenin ne onulmaz bir yara olduğunu nesilden nesile aktarmış insanların torunları olarak, “Şu Bizim Rumeli” kökenli vatandaşlarımızın ülke sorunlarına olan duyarlılık kat sayıları biraz daha yüksek oluyor. Yaşanan felaketlerin, çekilen sıkıntıların hangi organizasyonların, hangi organizatörlerin eserini olabileceğini, kimlerin hangi koşullarda maşa olarak kullanılabileceğini, ülkemizin hangi tehlikeli süreçlere sürüklenmek istendiğini, yaraları hala kanayan deneyimlere dayanarak daha kolay görebiliyorlar. Geçtiğimiz yüzyılda emperyalist ülkeler tarafından başlatılan, Osmanlı’nın Balkanlardan sökülüp atılmasına, Osmanlı mirasının paylaşılmasına, Anadolu Türkü’yle Türkistan coğrafyasının ilişkisinin kesilmesine ilişkin plan, bazı küresel aktörlerin yer değiştirmesi ile kaldığı yerden sürdürülmek istenmektedir. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP), Sevr Anlaşması’nın güncelleştirilmiş şeklidir. Afrika’nın kuzeyinden Afganistan’a uzanan coğrafyada “Arap Baharı” paralelinde yaşanan gelişmeler, çok kritik bir süreçten geçmekte olduğumuzun işaretleridir. Avrupa’nın üçüncü büyük ordusu olan Osmanlı’nın Sultan Aziz’den bu güne nasıl geldiğini kısaca hatırlayalım.. OSMANLI'NIN KADERİ SULTAN ABDÜLAZİZ'İN KATLİYLE TERS DÖNMÜŞTÜR İlgilenenler bilecektir; akıl almaz bir duyarsızlıkla alaca karanlıkta bırakılan Sultan Abdülaziz dönemi, Türk tarihinin çok önemli dönüm noktalarından biridir. Sultan Abdülziz'in katliyle Osmanlı'nın Balkanlardan sökülüp atılış süreci, daha doğru bir söyleyişle, tarihten silinme süreci inanılmaz derecede süratlenmiştir. Sultan Abdülaziz, Amerika'dan getirttiği seri atış yapan 'Martini' tüfeklerle donattığı 500 bin kişilik ordusuyla, dünyanın en modern silahlı kuvvetlerini oluşturmuştu. İngiltere ve Fransa'dan sonra dünyanın üçüncü büyük zırhlı donanmasını kurmuştu. Amacı, Rusları Tuna'nın ötesine sürmekti. Böylece Osmanlı'yı Balkanlardan söküp atmak, mirasını paylaşmak için elele veren Batılıların oyunlarını bozacaktı. İngiltere, Fransa ve Rusya gelişmeleri endişe ile izliyorlardı. Hiçbirinde Osmanlı'nın karşısına dikilecek cesaret yoktu. Osmanlı'nın her toparlanış hamlesinde bir savaş çıkararak güçlenmesini engellemeye çalışan Rusya da suskundu. Abdülaziz 1867 yılında birbuçuk ay süren bir Avrupa gezisine çıktı. Her gittiği ülkede ilgi ile karşılandı. Viyana Budin arasında eski tebasından gördüğü ilgi ve saygı, özellikle Avusturya'nın zulmüne isyan eden Macarların Sultan Abdülaziz'e gösterdikleri yakınlık, Rusya'yı olduğu gibi Fransa ve İngiltere'yi de rahatsız etti. Osmanlı'ya 'dur' demeye, hele savaş açmaya hiçbiri cesaret edemiyordu. Yapılacak tek şey kalıyordu geriye:.. Sultan Aziz'i kendi milletine 'boğdurmak', ordusunu güçlendiren Sultan Abdülaziz'in, Avrupa'yı karış karış dolaşmasının ardından yaşananlar, Türk tarihinin ibret dersleriyle dolu bir dönemdir. Sultan Abdülaziz'i kendi milletine 'boğdurmak' üzere harekete geçenlerin başında ünlü banker Lord Rodchild vardı. Kendisini bütün imkanları ve servetiyle destekleyen de, Mısır Hidivi olması Sultan Abdülaziz tarafından engellenen Fazıl Mustafa Paşa'ydı. Bu dönemde, bilerek ya da bilmeyerek bazı aydınların ve yöneticilerin Sultan Abdülaziz'i tahttan indirmek için herşeyi göze alan Lord Rodchild ile Mustafa Fazıl Paşa'nın emellerine alet oldukları iddia edilir. Mithat Paşa, Serasker Hüseyin Avni Paşa, Askeriye Nazırı Süleyman Paşa, Bahriye Nazırı Kayserili Ahmed Paşa, Şâir Ziya Paşa, Namık Kemal, Ali Suâvi ve Âgâh Efendi'nin şahsi hırslarnı ve kinlerini ülkenin çıkarlarıyla ne ölçüde dengeleyebildikleri, bugün dahi tartışma konusu olmaktadır. 1876 Mayısında Hüseyin Avni Paşa başkanlığındaki örgütlenme, Şehzade Murat'ı tahta çıkarmak üzere harekete geçti. Harbiye komutanı Süleyman Hüsnü Paşa sabaha karşı üçyüz kadar talebesiyle sarayı çevirdi. Ordu, padişahı çok sevdiği bilindiğinden, bu operasyondan haberdar edilmedi. Osmanlı coğrafyasından devşirilmiş, fakat Türkçe bilmeyen askerler de, padişahı koruma gerekçesiyle saray çevresine dizildi. Tahtan indirilen Sultan Abdülaziz önce Topkapı Sarayı'na, sonra da Ortaköy'deki Feriye Sarayı'na götürüldü ve orada 'intihar etti' görüntüsü verilerek bilekleri kesilerek öldürüldü. Meşrutiyetçilerle arası iyi olmadığı bilinen Sultan Abdülaziz güçlü kuvvetli, güreşe meraklı, fakat aynı zamanda bilgili bir hükümdardı. Onu gözden düşürmek için hakkında çeşitli yalanlar uydurulmuştu. Halk bu masallara hiçbir zaman inanmadı; Sultan Abdülaziz'e yapılanlar yüzünden lanetlendiğimiz inancı yaygındı.. VE... ABDÜLHAMİT Hüseyin Avni Paşa Sultanın kayınbiraderi Çerkez Hasan Bey tarafından öldürüldü. Padişah 5'inci Murat, amcasının öldürülüş hikayesinin ayrıtılarını öğrenince aklını yitirdi; yerine 2. Abdülhamit geçti. Sultan Abdülhamit 33 yıl saltanat sürdü. Batı'nın dilimize doladığı terminoloji ile "Kızıl Sultan" olarak nitelediğimiz 2. Abdülhamit, bu sıfatla anılmayı gerçekten haketmiş miydi? Saltanatının ilk ve son yıllarında iki meşrutiyet ilan eden 2. Abdülhamit'in saltanatının ilk 18 ayında ülkeyi Mithat Paşa ve arkadaşları yönetti. 1876'da 1. Meşrutiyet ilan edildi. 24 Nisan 1877'de başlayan Osmanlı-Rus Savaşı (93 Harbi), Gazi Osman Paşa'nın Plevne'de, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın doğu cephesinde gösterdikleri başarılara rağmen, İttihatçıların iç çekişmeleri nedeniyle, sonun başlangıcı olarak nitelenen bir bozgunun ardından Edirne Mütarekesi'yle noktalandı. Bu savaşlar sırasında bir milyonu aşkın Türk nüfusu Balkanlardan Anadolu'ya göç etti, Balkanların demografik dengesi Osmanlı'nın aleyhine bozulmuş oldu. 
İngiliz Kraliçesi Victoria'nın araya girmesiyle barış yapılmasının ardından, 2. Abdülhamit Meclis'i kapattı. Rusların Yeşilköy yakınlarına kadar gelmelerinin ardından Ayastefanos Anlaşması (1878) yapıldı. Kars, Ardahan, Batum Ruslara verilirken Balkanlarda Bulgar Prensliği kuruldu. 2. Abdülhamit, İngiltere ve Fransa'nın Osmanlı'yı, Rusların sıcak denizlere inmesini önlemek ve Osmanlı coğrafyasındaki Ortodokslar üzerindeki otoritesini azaltmak amacıyla desteklediklerini biliyordu. Bundan yararlanarak, Ayastefanos Anlaşması'nın koşullarını yumuşatmak amacıyla, İngilizlerin desteğini sağlama arayışlarına girişti. İngiltere, Rusların toprak taleplerini önleyebilmek için İngiliz ordusunun Kıbrıs'a yerleşmesi gerektiğini bildirmesi üzerine, 2. Abdülhamit, Meclis-i Vükela'da (Bakanlar Kurulu) yaptığı konuşmada, Batılıların Osmanlı'yı Konya ve çevresiyle sınırlı bir coğrafyaya hapsetmek niyetinde olduklarını anlattı ve İngizlerin Kıbrıs'a asker çıkarmalarına razı olmadığını bildirdi. Sultan 2. Abdülhamit'in bu konuşmasına rağmen Bakanlar Kurulu'nun ısrarı ile Kıbrıs, hukuken Osmanlı'ya bağlı kalmak kaydıyla, geçici olarak İngilizlere kiralandı.. (SOHBET; 2007) ************************************************************* SÜHEYL ÇOBANOĞLU NELER SÖYLEDİ? İftar yemeği vesilesi ile gelenlere hitap eden Rumeli Balkan Federasyonu Başkanı Süheyl Çobanoğlu, yaptığı konuşmada, 2006 yılında 14 dernekle kurulan RUMELİ BALKAN FEDERASYONU’nun , yurtdışı temsilcileriyle beraber bugün toplam (41) derneğe ulaştığını belirtti ve güncel gelişmeler konusundaki görüşlerini anlattı.. “Her zaman kendisini rahmet ve minnetle andığımız Büyük önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün ifadesiyle “Kaybedilmiş toprakların aziz hatıraları” olan değerli dostlarım ; Genel düşüncelerimizi dört başlık altında sizlerle paylaşmak istiyorum.. 1) BALKAN ÜLKELERİNE: - Balkan ülkelerinde yaşıyan soydaşlarımızın halen, Türk ve Müslüman düşmanlığı nedeniyle ırkçı saldırılara hedef olmaları, Müftü seçimleri , vakıf mallarının mülkiyeti ve idaresi, eğitim sorunları, Türkçenin kullanılması, Türkçe TV yayınlarının kısıtlanması, vize sorunları, sosyal güvenlik sorunları, Cami minaresinin boyuna kadar indirgenen baskılar gibi halen çözümlenmemiş sorunlarının halledilmesini bekliyoruz. - Herkesin barış içinde yaşadığı, temel hak ve özgürlüklere sahip , demokrasinin nimetlerinden eşit olarak yararlanabildiği, sevgi ve kardeşliğin ışığında akl-ı selimin galip geldiği, sağlıklı, huzurlu, ve mutlu bir dünya temenni ediyoruz. - Birlikte yaşadığımız 5-6 yüzyıllık tarihimizin ürettiği ortak değerler, daha güzel bir gelecek inşa etmeye fazlasıyla yetecektir. 2) DERNEKLERİMİZE: - Birleşmekten (Federasyonlaşmaktan) amaç , daha güçlü bir kurumsallaşmayla , kurumlar arası sinerji yaratmaktır. Federasyon kimsenin rakibi veya alternatifi değildir. Derneklerle Federasyon bir el ve parmaklar gibi bütündür.Her parmak çok önemlidir ama el olunca daha önemli ve çok daha güçlüdür. Bazı dernek Başkanlarının hala dernek-federasyon tanımlamasında tereddütlerin olduğunu üzülerek görmekteyim. Bunu aşmak için illa Federasyon Başkanı olmanıza gerek yok , hizmet eden herkes zaten gönüllerimizin Başkanıdır. - Dernekler elbette bağımsız çalışacaklardır ama bütünün bir parçası olduğunu unutmadan faaliyetlerini Federasyonla koordine etmelidirler. Birlikte çalışamıyorsak birleşmenin bir anlamı kalmamaktadır. - Yaptığımız çalışmalar nedeniyle üyemiz olmıyan bazı derneklerin paniğe kapılmaları son derece yersizdir. Lütfen rica ediyorum rahat olsunlar. Çalışma alanlarınızdaki konular sadece size ait olmayıp Bizim de ilgi sahamıza girmektedir. (Dedemin dedesinin dedesinin mezarı Viyana önlerinde , Babaannemin dedesinin mezarı Plevne’de , Anneanemin dedesinin mezarı Arnavutlukta , bir diğerinin mezarı Selanik’te) biz buralarla ilgilenmiyeceğiz de ne yapacağız? - Amacımız sizi etkisizleştirmek değil sadece hepbirlikte sinerji yaratmaya uğraşıyoruz. - Eğer bu camia birleşecekse adres burasıdır. Abuk sabuk arayışlara hiç gerek yok. Buyrun gelin gönlümüz de kapımız da herkese açıktır.Her seçim dönemi “Rumelileri birleştirme adına” sahneye çıkanların mevsimlik çiçekler gibi olduğunu herkes görmüştür. Halbuki örgütlü kurumlarımız daima işbaşındadır. - Hoşgörü ve uzlaşma ruhuyla fikir birliği içinde olursak çok daha büyük işlere imza atabileceğimize inanıyorum. - Geleceğin hayalini geçmişin hesaplaşmasına tercih ediyor , herkesi bu çatı altında toplanmaya davet ediyoruz. 3) DOSTLARIMIZA: - Bazılarımız “Bulgaristanlı – Batı Trakyalı – Kosovalı – Makedonyalı – Bosnalı” vs. gibi ayrımların etkisinde kalmışlar , yetmezmiş gibi Kırcaalili-Şumnulu , Üsküplü-Gostivarlı , Prizrenli-Prişteneli , Gümülcineli-İskeçeli ve buna benzer ayrışmalar içine girmişlerdir. Bunun son derece yanlış olduğunu bir kez daha hatırlatırım. - Hepimiz, Büyük önderimiz ATATÜRK’ün “Diyarbakırlı , Vanlı , Erzurumlu , Trabzonlu , İstanbullu , Trakyalı ve Makedonyalı , hep aynı cevherin damarlarıdır” sözünde olduğu gibi, birlik ve bütünlük içinde olmalıyız. - Eğer birbirimizi sevmeyi becerebilirsek sorunlarımızı daha kolay aşacağımızdan eminiz. - Kin ve nefretin , gönül iltihabı olduğu düşüncesiyle , Mevlana gibi herkese hoşgörüyle bakıyoruz. 4) SİYASETÇİLERİMİZİN NEZDİNDE BÜYÜK TÜRK MİLLETİNE: - Ülkemizde oynanan oyunların “Rumeli’nin acı , kan ve gözyaşıyla şekillenmiş son iki yüzyılında yaşananlarla ne kadar benzediğini” düşünerek ibretle ders alınmasını temenni ediyoruz , - Savaş da Barış da düşmanla yapılır. Bu kelimeleri ağzından düşürmiyenlere soruyorum; bu ülkenin vatandaşlarını düşman mı görüyorsunuz da sürekli böyle konuşuyorsunuz? - ABD, birbirinden çok farklı ırklardan insanlarla 150-200 senede tesis ettiği birliktelik sonucu dünyaya hükmederken, en az 1000 yıllık kardeşliğimizi yıkmaya çalışmanın anlamı varmı? - Son günlerde İstanbul’un bazı ilçelerinde yaşanan toplu çatışmaların hiç de zannedildiği gibi masum olaylar olmadığını, etnik ayrılıkçılık temelli eylemler olduğunu, insanları zorbalıkla korkutup sindirerek haraç alma, mal ve mülküne el koyma suretiyle bölgeyi terk etmeye zorladıkları bilinen bir gerçektir. - Elbette ki mülki amirler olayları yatıştırmak için yaşananları muhtelif sebeplere bağlayıp önemsiz göstermek istiyeceklerdir, ama güneş balçıkla sıvanmaz. Özellikle Sayın milletvekillerimizin dikkatine sunuyoruz. - Bu filmi yıllar önce Doğu’da görev yaparken görmüştüm. Umursamazlık edilmeyip seyredilmeseydi, şimdi bazı konular bu noktaya gelmeyebilirdi. - Dünya enerji kaynaklarının %70’i Türkiye’nin doğusunda , dünya enerji tüketiminin de %50’sinin Türkiye’nin batısında olduğunu hatırlıyacak olursak, üzerimizde oynanmak istenen oyunları daha iyi anlarız. “Tek bayrak, tek millet, tek vatan, tek devlet” anlayışını ve önde gelen ortak paydalarımızdan birini teşkil eden Türkiye Cumhuriyeti'nin resmi dilinin Türkçe olduğu gerçeğini değiştirmeye yönelik girişimlerin hedefi bellidir: dün Sevr Anlaşması’yla başaramadıkları Türkleri Anadolu’dan tasfiye etme planını bugün gerçekleştirmek.. - Özellikle günümüzde “Türk kimliği” üzerinde yaratılmak istenen tartışmalara şiddetle karşıyız. - Teröriste terörist demeyip onlar bizim için kahramandır diyen zihniyeti kınıyoruz. - Bebek , çocuk , kadın ,yaşlı , sivil demeden katliam yapacak , kanla beslenip şiddeti pazarlık aracı haline getirerek toplumsal barışı dinamitliyeceksin , ama mağdur edebiyatı yapıp verilen hiçbir şeyle yetinmiyecek hep daha fazlasını istiyeceksin… Böyle saçma özgürlük istemiyoruz. - Ankara’dan aldığı (5) liraya karşılık (1) lira vergi gönderirken “Vergi Vermeyiz” diyebilen ve milletvekili sıfatını taşıyan şahsa, sadece Bursa’nın, Doğu ve Güneydoğudaki 19 ilin toplamından fazla vergi verdiğini , kaçak kullandıkları elektriğin faturasını da bizlerin zaten ödediğini, ama helal etmediğimizi bir kez daha hatırlatırız. (Topladığı vergiyle harcadığı vergi tutarı arasındaki farkın en yüksek olduğu il Hakkari oldu. Topladığı vergiden yaklaşık 26 kat daha fazla vergi geliri aktarılan bu ili 10,6 katla Tunceli izliyor. Bingöl, Bitlis, Muş, Siirt , Van, Şırnak ve Iğdır gibi iller 6 katın üzerinde devlet bütçesinden destek almaktadır.) (Doğu illerinin aksine sadece İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir’in topladığı vergiler, Türkiye’de toplanan vergilerin 3’te 2’sini aştı. Tahsil ettiği verginin sadece 14’te 1’ini harcayan Kocaeli, Orta Anadolu, Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu’daki 25’den fazla ilin yaptığı yatırım harcamalarını tek başına finanse etti) Son olarak ; Başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere ; “Vatan toprağında, vatanı beklerken , Vatana can, bayrağa kan olan aziz şehitlerimizi” rahmet ve minnetle anıyor geldiğiniz için sizlere tekrar teşekkür ederken saygılarımı sunuyorum.