SOYKIRIMCI SİZSİNİZ!

ABD BAŞKANI BIDEN’I “SOYKIRIM” YALANINI İSPATA ÇAĞIRIYORUZ

 Biden’ın, başkanlık seçimleri sırasında verdiği sözler nedeniyle, 1915 olayları üzerinden Türkiye’ye soykırım iftirası yöneltmesi beklenen bir sonuçtu. Fakat Biden, “küresel lider” olma iddiasında olan bir devletin başı olarak, “soykırım” gibi somut delillerden yoksun bir iftirayı üstüste ısrarla dile getirirken, ilerde kendini ve ülkesini zorda bırakacak bir adım attığının farkında mıdır? Yalnızca ABD kaynaklarında yapılan araştırmalara dayanarak hazırlanmış raporlarda ve yazılmış kitaplarda ortaya konulan gerçeklere henüz bir yanıt verilememiştir.

Türkiye’yi 1915 olaylarından dolayı soykırım yapmakla suçlayan Biden’ın elinde tarihi kaynaklarla desteklenmiş deliller olmadığı gibi, Türk bilim adamlarının ABD arşivlerinden derledikleri belgelerle oluşturdukları kitaplarda ortaya koydukları gerçeklere verebileceği inandırıcı bir yanıtı da yoktur.

Biden, Türkiye’yi soykırım yapmakla suçladığı anda, “Milli ya da uluslararası bir mahkeme kararı olmadan soykırım suçlaması yapılamaz” diyen Birleşmiş Milletler (BM) kararı karşısında iftiracı konuma düşmektedir. Doğu Perinçek'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru üzerine AİHM’in verdiği karar da ortadadır.

Biden’ın, Kazım Karabekir, Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Dr. İbrahim Öztek, Necdet Sevinç ve Şükrü Server Aya’nın somut belgelere dayanarak yazdıkları kitapları bir kenara koyalım, öncelikle, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin itiraflarına, ABD’li ünlü tarihçi Justin Mc Charty’nin ortaya koyduğu gerçeklere ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararına verebileceği herhangi bir yanıt var mıdır?  

Cumhurbaşkanı Erdoğan, soykırım iddialarına karşı, “Soykırım iddiası tarihi bir iftiradır” demişti. Elbette tarihi bir dayanağı olmayan her iddia ancak bir iftira değerindedir.

Biden’ın, başkanlık seçimleri sırasında verdiği sözler nedeniyle, 1915 olayları üzerinden Türkiye’ye soykırım iftirası yöneltmesi beklenen bir sonuçtu. Fakat Biden, “küresel lider” olma iddiasında olan bir devletin başı olarak, “soykırım” gibi somut delillerden yoksun bir iftirayı üstüste ısrarla dile getirirken, ilerde kendini ve ülkesini zorda bırakacak bir adım attığının farkında mıdır? Yalnızca ABD kaynaklarında yapılan araştırmalara dayanarak hazırlanmış raporlarda ve yazılmış kitaplarda ortaya konulan gerçeklere henüz bir yanıt verilememiştir.

Türkiye’yi 1915 olaylarından dolayı soykırım yapmakla suçlayan Biden’ın elinde tarihi kaynaklarla desteklenmiş deliller olmadığı gibi, Türk bilim adamlarının ABD arşivlerinden derledikleri belgelerle oluşturdukları kitaplarda ortaya koydukları gerçeklere verebileceği inandırıcı bir yanıtı da yoktur.

Biden, Türkiye’yi soykırımla suçladığı anda, “Milli ya da uluslar arası bir mahkeme kararı olmadan soykırım suçlaması yapılamaz” diyen Birleşmiş Milletler (BM) kararı karşısında iftiracı konuma düşmektedir. Çünkü, Doğu Perinçek'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru üzerine AİHM’in verdiği soykırım konusunda Türkiye’yi aklayan kararı ortadadır.

BM’nin 1948 tarihli soykırım sözleşmesinin geriye işlemediği de ayrı bir gerçektir.

HEM SOYKIRIMCI HEM İFTİRACISINIZ!

Biden’ın, Prof. Dr. Kemal Karpat, Prof. Dr. Halil İnalcık, Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu, Prof. Dr. İbrahim Öztek ve Şükrü Server Aya’nın ABD arşivlerinden, Dr. Mehmet Perincek’in Rus arşivlerinden derledikleri belgelere, Kazım Karabekir Paşa ile Necdet Sevinç’in anılarına ve yerli kaynaklara dayanarak yazdıkları kitapları bir kenara koyalım, öncelikle, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin itiraflarına, ABD’li ünlü tarihçi Justin Mc Charty’nin ortaya koyduğu gerçeklere ve Doğu Perinçek'in Avukatı Mehmet Cengiz'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ndeki (AİHM) savunmasına ve AİHM’in kararına verebileceği herhangi bir yanıt var mıdır? 

 Doğu Perinçek'in Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne yaptığı başvuru üzerine AİHM’in verdiği karar da ortadadır.

Biden’ın, ABD Başkanı olarak, bir müttefik ülkeyi soykırım yapmakla suçlayabilmesi için, öncelikle, Ermenistan’ın ilk Başbakanı Kaçaznuni’nin itiraflarını ve Amerikan arşivlerindeki belgelere dayanılarak yazılan kitap ve raporları yalanması gerekir. Buyurun Sayın Biden, “iftiracı” konumuna düşmemek için söz konusu belgeleri yalanlayın da, “Büyük Felaket/Meds Yeghern”e, “soykırım” yalanına biz de inanalım.

OBAMA DA 1915 OLAYLARINA “MEDS YEGHERN” DEMİŞTİ, AMA…

Dönemin ABD Başkanı Obama, 24 Nisan 2016 bildirisinde, 1915 olayları için açıkça “soykırım” demedi, ama “1915’te ne olduğuna ilişkin görüşümü sık sık ifade ettim ve bu görüşüm değişmedi” diyerek şunları söylemişti:

"1915'ten başlayarak Osmanlı İmparatorluğu’nun Ermeni halkı sürgün edildi, katledildi ve ölüme yürütüldü. Tarihi anayurtlarındaki kültür ve mirasları silindi.

Tüm tarafları acılara maruz bırakan korkunç şiddet sırasında 1,5 milyon Ermeni can verdi. 1915 yılının dehşetleri gözler önüne serildiğinde, ABD Büyükelçisi Henry Morgenthau ABD hükümeti içinde alarm zilini çaldı ve Osmanlı liderlerine karşı durdu. Onunki gibi çabalar sayesinde Meds Yeghern (Büyük Felaket) gerçeği ortaya çıktı…”

​​​​​​​

Obama, 2016’da, ABD Başkanı olarak yaptığı açıklamada, “Bu yıl 20. Yüzyıl’ın ilk toplu mezalimi olan Meds Yeghern’i (Büyük Felaket) anıyoruz. Olaylar, yaygın biçimde ‘soykırım’ olarak düşünülmektedir” diyerek Papa Francesco’ya gönderme yapmış ve tarih önünde büyük bir sorumluluk yüklenmişti. Müttefiki olduğu bir ülkeyi soykırım yapmakla suçlayan dönemin ABD Başkanı Obama’nın, “iftiracı” konumuna düşmemesi için, öncelikle Ermenistan’ın ilk Başbakanı Yohannes Kaçaznuni’nin itiraflarını ve özellikle Amerikan arşivleri taranarak ortaya konan kitapları ve raporları yalanmak zorundaydı. Yapamadı ve tarih önünde “müfteri” durumuna düştü.

Türk bilim adamlarının ve Justin McCharty gibi gerçekçi Batılı bilimadamlarının bu konuda ortaya koydukları gerçekler görmezden gelinmektedir. Çünkü, “Türkler Ermeni soykırımı yaptı” masalını uyduranların ellerinde, söylediklerine destek olabilecek tek bir sağlam belge yoktur. Türk bilim adamlarının Batılı kaynaklardan, ABD arşivlerinden derlediği bilgilerle çeşitli dillerde yayınladıkları kitaplarda, “Ermeni Soykırımı”nın tamamen bir kurgu olduğuna ilişkin ortaya koydukları gerçekler, bugüne kadar yalanlanamamıştır.

​​​​​​​

Justin McCharty  ve M. Kemal Sallı

Hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle Irak’ı, Afganistan’ı, Libya’yı, Suriye’yi işgal edenlerin, Ortadoğu’yu kan gölüne çevirenlerin, milyonlarca masum insanın hayatlarını kaybetmesine neden olanların, tarihi gerçekleri eğip bükerek Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlamaya çalışırken ortaya koyabildikleri hiçbir inandırıcı belgeleri yoktur. Türkiye’yi soykırım yapmakla suçlayanları, öncelikle Ermeni kaynaklı belgeler yalanlamaktadır. İletişim teknolojisinin başdöndürücü süratle geliştiği bir dönemde atılan iftiralar, bumeranglar gibi geri dönmektedir.  

BUYURUN SAYIN BİDEN, ÖNCE, “SOYKIRIM BİR KURGUDUR” DİYEN ÜNLÜ TARİHÇİ JUSTIN McCHARTY’Yİ YALANLAYIN

Buyurun Sayın Biden, sahne sizin; söylediklerinin sorumluluğunu taşıyan bir devlet adamı olarak, Ermenistan Başbakanı Kaçaznuni’nin “Onlar da vurdu, biz de vurduk” itirafından başlayıp, Ermeni soykırımının bir yalan olduğunu Batı kaynaklarına dayanarak ortaya koyan eserlerde anlatılanları yalanlayın. (Kaçaznuni’nin Nisan 1923’te Bükreş’te yapılan Taşnak Partisi Kongresi’ne sunduğu rapor Ermenistan’da yasaktır.)

​​​​​​​

Buyurun Sayın Biden, “İngiltere’deki Ermeni lobisinin, kendilerini Yahudi Soykırımı kurbanları ile eşdeğer göstermek için kullandıkları ve dünya çapında Ermeni iddialarına başlıca ‘kaynak’ olan Viscount Bryce ve Arnold Toynbee imzalı ünlü Mavi Kitap (Blue Book), aslında İngiliz istihbaratının yalan haber üretme makinesinin bir ürünüdür. ‘Ermeni soykırımı’, Balkanlarda 5 milyon Müslüman’ın katlini örtbas etmek için uydurulmuş bir yalandır” diyen ABD’li ünlü tarihçisi Justin Mc Carthy’yi yalanlayın..

​​​​​​​  

    

Buyurun Sayın Biden, Prof. Dr. Kemal Karpat’ın, Prof. Dr. Yusuf Halaçolu’nun, Prof. Dr. İbrahim Öztek’in, Prof. Dr. Justin McCarthy’nin, Araştırmacı-Yazar Şükrü Server Aya’nın ABD ve İngiliz arşivlerinden, Dr. Mehmet Perincek’in Rus kaynaklarından kaynaklardan derledikleri belgelere dayanarak yazdıkları kitaplarda ortaya koydukları gerçekleri yalanlayın..

​​​​​​​

Buyurun Sayın Biden, hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle işgal ettiğiniz Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Libya’da milyonlarca masum insanın hayatlarını kaybetmesinin tek sorumlusu siz olmadığınızı söyleyin..

Sayın Biden, iki yıldır hiçbir rahatsızlık duymadan tekrarladığınınız Meds Yeghern’i (Büyük Felaket) yalanına siz, gerçekten inanıyor musunuz?


SERVER AYA: “SOYKIRIM YALANINI YILLARDIR YAZIYORUM”

1915 olaylarının bir soykırım olmadığını yıllarca Amerikan arşivlerinde yaptığı araştırmalarla ortaya koyan işadamı, rahmetli araştırmacı-yazar Şükrü Server Aya, vefatından kısa bir süre önce yayınladığı bir mektupta, Ermeni soykırımı konusunda yaptığı çalışmaları ve saptadığı soykırım yalanlarını ayrıntılarıyla anlatmıştı. Ömrü boyunca Ermeni soykırım yalanlarını belgeleriyle ortaya koyan rahmetli Şükrü Server Aya’nın mektubundan kısa bir bölümü okuyalım:

​​​​​​​

“1 BUÇUK MİLYON ERMENİ ÖLDÜ’ YALANI”

“Sevgili okurlar, bu hastalığın genel teşhisinde daha yeni birleşmeye başladık... Tedavisinde henüz bir birlik yok, ne vakit olacağı da belli değil. Sebep basit, herkes olaya kendi ihtisasının penceresinden veya baştaki kavuğun renginden bakıyor. Olayı hukukçular ve diplomatlar kendi görüşleri ile, tarihçiler kendi okudukları ve bildikleri ile görürler.

…1915 yılında, özellikle Anadolu’daki Ermenilerin 90-100 günlük süre içinde 1 veya 1 buçuk milyonun öldürülmüş olması ‘fil uçtu’ gibi bir palavradır. Lakin Batılılara sempatik geldiği için kimse işin mantığını sorgulamaz. Örneğin, kimse demez ki, ‘kardeşim 1 veya 1.5 milyonu 100-120 günde öldürmek için, her gün en az 10.000 veya 15.000 kişiyi öldürmen lazım. Hangi gün, nerede, kaç kişi, hangi araçlarla öldürülmüş, nereye gömülmüş?

​​​​​​​

Hitler bile bunca ölüm kampında günde 3-4 binden fazla kimseyi yok edememiştir. Bunları gömmek için en az 5 bin amelenin her gün stadyum kadar mezar açmaları gerekir... Biz deli miyiz ki durup dururken 600 yıl beraber yaşadığımız, külüne muhtaç olduğumuz komşumuzu, (doktorumuzu, ustamızı, bakkal, eczacı, kâtip, gümrük memuru vb) öldürüp kendi kendimizi zora sokacağız?’

Ahbarik diyorsun ki, ‘1.5 milyon kişi öldü’.. Gün, yer, tarih, belge, görgü şahidi vermiyorsun da, ilk mektep hesabın da mı yok? Ermenilerin Müslümanları kestiğine dair en az 3-4 tane ABD kaynaklı kapı gibi raporu, bilmem ne kadar Ermeni kahramanlık böbürlenmeleri ve başka Rus vb yazılar var. Peki, Müslümanların bu “görülmemiş, kanıtlanmamış” soykırımını gören veya sahte olmayan hukuki belgelerin var mı?

Yok! ‘Babaannem dedi ki’ hikâyeleri ile bu işler olmaz; babaannen kundakta iken neyi görmüş de, bireysel olayları sen kitlesel değerlendiriyorsun? Soykırım suçu ‘bireysel suçtur’, suç ve ceza miras olarak intikal etmez, başkasına aktarılamaz.

Suçlu kimdir? Buna hangi uluslararası mahkeme karar vermiş? Bunları kim ‘halk dili ve mantığı ve belgelerle’ dünyaya anlattı? Çok haklı olduğumuz davaları savunmada daha mücadeleci ve daha kararlı olmalıyız.”

​​​​​​​

RAHMET VE SAYGIYLA..

“Ermeni soykırımı” yalanının gerçek hedeflerini ortaya çıkarmak için çalışanları ve soykırım yalanına bir gerekçe kurgulayabilmek için, yalnızca devletin verdiği görevi yaptığı halde yabancıların etkisiyle idam edilen Boğazlayan Kaymakamı Kemal Bey’i rahmet ve saygıyla anıyoruz.