Sonbahar aylarıyla ilgili önyargılarınızdan kurtulup, yazın bitişini bir kenara bırakıp sağlığınıza gerçekten önem vermeye başlamanın tam zamanı. Sonbaharda diyet ile metabolizmanızı hızlandırın, kışa hazırlayın ve yenilenin.

Öncelikle Sonbahar aylarında zinde kalmak için öncelikle bağışıklığınızı güçlendirmek ve ideal kilonuzda olmanız gereklidir. Vücudumuz mevsim değişikliklerinde daha çok vitamin ve minerale ihtiyaç duyar. Günlük beslenmenizde sebze ve meyvelere mutlaka yer verilmelidir.

C vitamini bu dönemde ihtiyaç duyduğumuz en önemli vitaminlerden biridir ve beslenmeyle yeteri kadar alınamıyorsa takviye kullanılmalıdır.

Kilo problemi olan kişiler için sonbahar dönemi kilo vermenin tam zamanıdır. Yaz aylarına doğru panik ile kilo vermeye çalışıp yanlış yöntemler başvurmak yerine sonbahar aylarında size uygun bir diyet ile kolayca kilo verip metabolizmanızı hızlandırabilirsiniz. Sonbaharda diyete başladığınızda haftada 1 kilo vererek kalıcı ve sağlıklı şekilde zayıflayabilirsiniz.

Sonbahar aylarında yorgun ve bitkin olmamak için; D vitamini seviyelerinizi mutlaka kontrol ettirin. Günce en az 15 dk. güneşe çıkmak ve yeterli miktarlarda süt ürünleri tüketmek sağlığınız açısından önem taşır. D vitamininden zengin besinler; yağlı balıklar (somon gibi), karaciğer, süt ürünleri ve yumurta sarısıdır.

Bu dönemde fit kalabilmek için kalsiyumdan zengin süt, yoğurt, ayran, kefir, peynir, çiğ badem, madensuyu, pekmez, susam, yeşil yapraklı sebzeler ve kuru baklagiller mutlaka tüketilmelidir.

Hastalıklara karşı nasıl korunmalıyız ?

Hastalıklara karşı savunma sistemi, protein ve enerji bakımından yetersiz ve dengesiz beslenme durumunda zayıflar. Karbonhidrat, protein ve yağdan dengeli, lif içeriği yüksek bir beslenmeye sahip olmak bağışıklık gücünüzü arttırır. 

Kurubaklagiller hem protein, hem lif  içerdiği için haftada en az 2 defa tüketilmelidir.

Savunma sistemini güçlendirmede etkili bir diğer etken probiyotiklerdir. Probiyotikler barsak florasını dengeler, kabızlığı önler, kansere karşı koruyucudur. Bu sebeple günlük 1-2 su bardağı kefir veya probiyotik yoğurtlar beslenmenizde yer almalıdır.

Sonbaharın vazgeçilmesi bağışıklık destekleyici zencefil-limon-tarçın 3’lüsü tüketmeyi de unutmamak gerek.

Oksidatif stresin oluşturduğu serbest radikallerin vücuttan atılmasını sağlayan antioksidanlar olan A,C,E vitaminleri ve selenyum, çinko, magnezyum minerallerini içeren besinlerin tüketimi ihmal edilmemelidir.

Antioksidan vitamin ve minerallerin kaynakları:

A vitamini: Karaciğer, yeşil yapraklı sebzeler, havuç, kayısı, yumurta

C vitamini: Kuşburnu, maydanoz, yeşil sivri biber, karalahana, karnabahar, çilek, limon, portakal, greyfurt 

E vitamini: Soya yağı, bitkisel yağlar, yağlı tohumlar

Selenyum: Deniz ürünleri, sakatatlar

Çinko: Et, karaciğer, bulgur, balık, süt, yumurta, badem içi, ceviz, elma, kuru baklagiller

Magnezyum: Badem, ceviz, fındık, fıstık, muz, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler; tahıllar

Sonbaharda artan anksiyete, depresyon ve yorgunluk hissini azaltmak için seratonin ve endorfin hormonlarını arttıran besinsel desteklerin tüketilmesi  gerekir.  

Omega-3 yağ asiti depresyon tedavisinde kullanılan bir besin ögesidir. Zengin kaynakları  yağlı balıklar olan somon, ringa, sardalye, ton, uskumru, yağlı tohumlar olan ceviz, badem, soya filizi, nohut, keten tohumu, kuş üzümü ve yeşil yapraklı sebzelerdir. Sonbahar aylarında rahatlıkla bulabileceğiniz balık, haftada 2 kez fırında, buğulama veya ızgara şeklinde tüketilmelidir. 

B grubu vitaminlerinde sinirsel etkilerinin bulunduğu bilinmektedir ve zengin kaynakları beslenmede yer almalıdır. Kaynakları tam tahıllı ekmekler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler, et ve süt ürünleridir.

B12 vitamini ve folikasit eksikliği de depresyon üzerinde etkilidir. B12 vitamini Yumurta, et, süt ve yoğurt  gibi hayvansal ürünlerde yoğun olarak bulunur. Folikasit, yeşil ve lifli sebzelerde zengindir. 

Kakao içeriği yüksek olan bitter çikolata da depresyonu önlemekte etkili bulunmuştur. Sonbaharda içeceğiniz şekersiz türk kahvesine bitter çikola eşlik edebilir. 

Havalar serinledi, su içme isteğim azaldı demeyin. Vücutta biriken toksin atımını hızlandırmak ve vücudu zinde tutmak için su tüketimi mutlaka günlük 8-12 su bardağı olmalıdır.

Yanı sıra günlük yürüyüş ve egzersizlerimizi yapmayı ihmal etmiyoruz...

Sağlıcakla...