11 ilimizi ilçeleri ve köyleriyle birlikte haritadan silen çifte deprem felaketinin açtığı yaraları partilerüstü bir dayanışmayla biran önce sarma planları yaptığımız bir dönemde, İYİ Parti Başkanı Meral Akşener’in,3 Mart Cuma günü,  6’lı Masa’dan ayrıldığını açıklamasıyla siyaset sahnesinde bir deprem yaşanmıştı. Siyaset sahnesi karışmış, sislere bürünmüştü. Herkes bir adım ötesini görmeye çalışıyordu.

6 Mart Pazartesi günü, sabahın erken saatlerinden itibaren Saadet Partisi binası önünde toplanan vatandaşların, gecenin geç vakitlerine kadar beklemelerinin nedenini, yalnızca, ‘Millet İttifakı’na duyulan sempati’ ya da ‘Meral Akşener’in yeniden 6’lı masaya dönüp dönmeyeceğine ilişkin merak’ olarak açıklamak mümkün değildir.

Saadet Partisi önünde oluşan ve gün boyu süren katılımlarla giderek büyüyen bu tablo, vatandaşların siyaset sahnesindekilere vermiş oldukları, “Birlik olma zamanıdır, sürtüşme istemiyorum” mesajıdır. 

 “Millet İttifakı”nı oluşturan 6’lı Masa’nın 2 Mart Perşembe akşamı yayınlanan bildirisinde imzası bulunan İYİ Parti Başkanı Meral Akşener’in 3 Mart Cuma akşamı sert bir açıklama yaparak ortaklıktan ayrıldığını duyurması, siyaset sahnemizde büyük dalgalanmaların yaşanmasına neden olmuştu.

Vatandaşlar, “Meral Akşener 6’lı Masa’dan neden ayrıldı?” sorusunun yanıtı bulmaya çalışıyordu. Yanıtı ençok merak edilen sorulardan biri de, “Akşener madem masayı devirecekti, ‘Ortak Cumhurbaşkanı adayımız konusunda ortak bir anlayışa ulaşmış bulunuyoruz’ diyen bildirinin altına neden imza attı?” sorusuydu. 

Akşener ayrılma gerekçesini açıklarken, “6’lı Masa potansiyel adayları tartışılabildiği ortak aktif akıl platformu olmaktan çıkmış, tek adayın tasdiki için çalışan noter masasına dönüşmüştür. Ne bir kumar masasında ne de bir noter masasında olmayacağız”demişti.

Akşener’in 6’lı Masa’dan ayrıldığını açıklamasından sonra, “Milletimiz sizleri sevdi, bağrına bastı.Ve bugün de çok kritik bir kırılmanın eşiğinde sizi göreve çağırıyor” diyerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ileAnkara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’a yaptığı davet de karşılık bulmamıştı. İki belediye başkanı da mensup oldukları partinin başkanı Kılıçdaroğlu’nun yanında olduklarını açıklamışlardı.

 İmamoğlu ile Yavaş’a yaptığı çağrı karşılıksız kalan Akşener, kendisine beslenen umutları ayakta tutabilmek için nasıl bir yol izleyecekti?

SİYASET SAHNESİ KARIŞTI

11 ilimizi ilçeleri ve köyleriyle birlikte haritadan silen çifte deprem felaketinin açtığı yaraları partilerüstü bir dayanışmayla biran önce sarma planları yaptığımız bir dönemde, İYİ Parti Başkanı Meral Akşener’in 6’lı Masa’dan ayrıldığını açıklamasıyla  siyaset sahnesinde bir deprem yaşanmıştı. Siyaset sahnesi karışmış, sislere bürünmüştü. Herkes bir adım ötesini görmeye çalışıyordu.

“Akşener 6’lı Masa’dan neden kalktı?”, “Bugüne kadar neden bekledi” sorularının net yanıtlarını bulabilmek, bu ortamda kolay değildi.

Akşener’i vefasızlıkla suçlayanlar da vardı, “küresel aktörler arasında yaşanan  mücadelenin siyaset sahnemize yansıması” diyenler de..

3 Mart günü, Akşner’in 6’lı Masa’dan ayrıldığını bildiren sert çıkışı sonrasında siyaset sahnesi birden karışıvermişti. Herkes, Akşener’in bu açıklamasıyla sislenen havada,  bir adım ötesini görmeye çalışıyordu.

Cumhur İttifakı sessiz kalarak gelişmeleri izlerken, Millet İttifakı’nı oluşturan partiler arasında başdöndürücü bir trafik yaşanıyordu. 6’lı Masa’dan ayrılma kararını açıklayan Akşener’in ne gibi bir planı olduğu, bundan sonra ne gibi adımlar atacağı sorgulanıyordu.

Bu arada, İYİ Parti Başkanı Akşener’i 6’lı masaya yeniden döndürebilmek için başdöndürücü bir trafik yaşanıyordu.Özellikle Gelecek Partisi Başkanı Ahmet Davutoğlu’nun 3 Mart Cuma gecesinden 6 Mart Pazartesi sabahına kadar sürekli devrede olduğu, Akşener ile Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş arasında mekik dokuduğu konuşuluyordu.

Davutoğlu, Akşener’in Pazartesi günü Saadet Partisi binasında 6’lı Masa aktörleriyle yeniden biraraya gelmeyi kabul etmesinin ardından yaptığı açıklamada, “İki gün uyumadım,ama sonuç hayırlı oldu” diyordu. Sonucun ne ölçüde hayırlı olabildiğini elbette zaman gösterecektir.

“BİRLİK OLMA ZAMANIDIR, SÜRTÜŞME İSTEMİYORUM”

Yeni bir dünya düzeninin kurulmaya çalışıldığı bir süreçte, jeostratejik önemi çok yüksek bir ülke olan Türkiye’nin, yaşadığı büyük deprem felaketi dolayısıyla, küresel aktörlerin göz hapsinde olduğu bilinen bir gerçekti.

Hatta depremin limanlarımıza gelen ABD savaş gemileri tarafından tetiklendiği, Türkiye’nin, ekonomik açıdan zora sokularak kontrol altına alınmaya çalışıldığının ciddi ciddi konuşulduğu bir dönemde vatandaşlar, siyaset sahnesinde herhangi bir çatışmanın yaşanmasını hiç istemiyorlardı. Aksine, her partinin elele vererek, deprem felaketinin açtığı derin yaraların sarılması, 11 kentimizin biran önce ayağa kaldırılabilmesi için formüller üretmesini bekliyordu.

6 Mart Pazartesi günü, sabahın erken saatlerinden itibaren Saadet Partisi binası önünde toplanan vatandaşların, gecenin geç vakitlerine kadar beklemelerinin nedenini, yalnızca, ‘Millet İttifakı’na duyulan sempati’ ya da ‘Meral Akşener’in yeniden 6’lı masaya dönüp dönmeyeceğine ilişkin merak’olarak açıklamak mümkün değildir.

Saadet Partisi önünde oluşan ve gün boyu süren katılımlarla giderek yoğunlaşarak büyüyen bu tablo, vatandaşın siyaset sahnesindekilere vermiş oldukları, “Birlik olma zamanıdır, sürtüşme istemiyorum” mesajıydı.

Kulislerden sızan/sızdırılan bilgiler doğrultusunda bu tabloyu şu ya da bu partiye ya da ittifaka duyulan sempati olarak açıklamak isteyenler olacaktır, ama vatandaş, “Bundan böyle yalnız sandıkta değil, sandığa giden süreçte de ben varım” diyordu. Bundan sonra siyaset sahnesinde rol almak isteyecekler, vatandaşın bu uyarısını ve “Birlik olma zamanıdır, sürtüşme istemiyorum” mesajını dikkate almak durumundadırlar.

6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız ve 11 ilimizi haritadan silen çifte bağımsız depremin açtığı yaralar, ülkemizin geleceği açısından çok ciddiye almamız gereken yaralardır. Pansumanla kapanmayacak, acı reçeteler yazdırabilecek yaralardır.

AKŞENER’İN B PLANI NEYDİ?

“Akşener 6’lı Masa’dan neden kalktı?”, “Bugüne kadar neden bekledi” sorularının net yanıtlarını bulabilmek, bu ortamda kolay değil.

Akşener’i vefasızlıkla suçlayanlar da var, “Küresel aktörler arasında yaşanmakta olan mücadelenin siyaset sahnemize yansıması” diyenler de..

Akşener’in 6’lı Masa’dan kalkmasının gerçek nedenlerini görebilmek için siyaset sahnesinde oluşan puslu havanın dağılmasını beklemek gerekiyor; ama bu arada seçim takvimi işlemeye devam ediyor.

Ülkemizin dörtte birini yeniden inşa etme gibi, Türkiye nüfusunun büyük bir bölümünü barındıran, sanayiimizin yönetim merkezi olan İstanbul’un olası bir deprem felaketine karşı hazırlanması gibi çok ciddi görevlerle karşı karşıya olduğumuz bir dönemde yapılacak seçimler sonrasında, önümüzdeki bu sorunları süratle çözüme kavuşturacak bir yönetim tablosunun oluşması bekleniyor.

“Küresel aktörler arasında küresel çapta yaşanmakta olan mücadelenin ekonomimize yansıyan olumsuzluklarını nasıl aşabiliriz?” hesaplarını yaptığımız, çarşı pazarın vatandaşın alıp gücünü erozyona uğrattığı bir dönemde yaşadığımız çifte deprem felaketi önümüze, ancak milletçe elbirliği yaparak aşabileceğimiz çok ciddi sorunlar koymuştur. Suudi Arabistan’ın Türk Lirası’nı geçersiz paralar listesine koyduğu bir zorlu süreçte, bu tarihi sınavdan başarıyla çıkabilmenin tek yolu, bütün kişisel hesapları bir yana koyarak tek yürek olabilmektir.

AKŞENER’İN BİR PLANI MI VARMIYDI?

Akşener’in 3Mart’taki çıkışını değerlendiren uzmanlar, “Ya Akşener’in bu çıkışının dayandığı güçlü bir planı var ya da bir başka kurgunun sürece müdahalesi söz konusu” diyorlardı.

Akşener’in 6’lı Masa’dan kalmasına ilişkin bir planı varsa, elinde her partiden vatandaşın “evet” diyebileceği bir cumhurbaşkanı adayının olduğundan söz ediliyordu. Fakat, televizyondaki bir canlı yayında, “Cumhurbaşkanlığına adayım” diye Prof. Dr. Ersan Şen’e İYİ Parti’den anında “Görüşelim” teklifi gelmesi, Akşener’in İmamoğlu ve Yavaş dışında bir Cumhurbaşkanı adayının olmadığını gösteriyordu.

6’LI MASA YENİDEN KURULDU, AMA NASIL BİR SİYASİ TABLO OLUŞACAK?

Uzmanlar, “Akşener’in 6’lı Masa’dan ayrılmasıyla oluşan tablodan sonra yeni bir birlikteliğin oluşma olasılığı çok düşük. Akşener’in bu kadar şiddetli bir dil ile kamuoyuna seslendikten sonra geriye dönüp pragmatizm üzerinden bir siyaset sürecini işletmesi mümkün değil; çünkü böyle bir şey siyasetin doğasına aykırı” diyorlardı. Fakat yaşanan gelişmeler Akşener’in yeniden 6’lı Masa’ya dönmesini ve yeni geliştirilen formüller çerçevesinde oluşturulan bir anlaşmaya evet demesine neden oldu. “Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır” diyen rahmetli Demirel bir kez daha haklı çıktı.

Akşener’in konuşmasında bir duygusallığın olmadığını, fakat önümüzdeki seçim sürecinde siyasetin yeniden yapılanması ve seçmen tercihlerinin şekillenmesi bağlamında, duygu siyasetinin, seçmen psikolojisinde öfke, red ve içine kapanma gibi sonuçlar ürettiği biliniyor. Öfke ve red duygularının İYİ Parti seçmeninde bir çekilme ve belirsizlik eğilimi oluşturabileceği söyleniyordu. Öfke ve red duygularının oluşturduğu belirsizliğin ağır bastığı durumlarda seçmenin sandığa gitme hevesinin azalabiliyor. İYİ Parti seçmeni belki bir başka partiye yönelmez, ama partisine destek olmaktan uzak durabilir. Bu durum da, İYİ Parti’nin seçimlerden beklediği sonuçları etkileyebilirdi.

Bütün bu değerlendirmeleri dikkate alan Akşener, 3 Mart Cuma günü, 6’lı Masa’dan ayrıldığını açıklaması sonrasında, beklenenin aksine, “Ben çağrımı yaptım. Reddettiler. İş başa düştü; aday benim” dememiş, 6 Mart günü yeniden döndüğü 6’lı Masa’da yapılan görüşmeler sonrasında, Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı, İmamoğlu, Yavaş ve diğer parti başkanlarının da cumhurbaşkanı yardımcısı olacakları 12 maddelik bir çözüm formülünü kabul etmişti.

Akşener’in, “Millet sizi göreve çağırıyor” dediği İmamoğlu ile Yavaş’ın aday olmaları durumunda anayasal bir tartışmaya neden olacaklarından,“Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Süreci Yol Haritası” olarak adlandırılan 12 maddelik uzlaşma planına göre, Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kılıçdaroğlu olacak, yardımcılığına getirilecek İmamoğlu ve Yavaş da, “cumhurbaşkanın uygun gördüğü zamanda ve tanımlanmış görevlerle” işbaşı yapacaklardı. Oluşturulacak kabinede her parti enaz bir bakanla temsil edilecekti.

6’lı masadan ayrıldığını açıklarken böyle bir sonuç beklemeyen Akşener’in oluşan tablodan memnun olduğu söylenebilir mi? Siyaset sahnesinde Cuma akşamından Pazartesi gecesine kadar yaşanan süreci değerlendiren siyaset uzmanları, “Kılıçdaroğlu ve Erdoğan kazandı, Akşener kaybetti” şeklinde değerlendiriyorlar.

“Yol Haritası”nın 10. Maddesine göre Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilse de,  parlamenter sisteme geçiş tamamlana kadar, CHP Genel Başkanı olarak kalacak ve önümüzdeki yerel seçimlerde belediye başkan adaylarını Kılıçdaroğlu belirleyecek. Kııçdaroğlu, iki belediye başkanının görevleri başlarında kalmasını savunurken, “Ankara ve İstanbul’u AK Parti’ye teslim edemeyiz” diyordu. İmamoğlu ve Yavaş’ı göreve çağıran Akşener’le bu nedenle ters düşüyordu. Akşener, 3 Mart’ta  6’lıMasa’dan ayrıldığını ilan ederken hedeflediği sonuçları elde edebildi mi?

VATANDAŞ NE BEKLİYOR?

Giderek yoğunlaşan, bunaltan ekonomik sorunların üstüne yaşadığımız Kahramanmaraş merkezli deprem felaketi sürecinde, vatandaşın birlik, beraberlik ve dayanışma beklentisine gölge düşürecek her gelişmenin derin bir moral çöküntüsü oluşturabileceği unutulmamalıdır. Şu süreçte vatandaşlar, seçimi hangi ittifakın kazanacağını değil, deprem felaketi sonrasında ülkenin önüne yığılan sorunların nasıl ve ne zaman çözüleceğini merak ediyor.

Çok ciddi sorunların üstesinden gelmek zorundayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçimin 14 Mayıs’ta yapılmasına ilişkin kararın 10 Mart’ta açıklanacağını ve ertesi gün seçim sürecinin başlayacağını, seçim sürecinde tek gündemlerinin deprem olacağını, siyasi polemiklere girmeyeceklerini söylüyor.

Vatandaş, “Birlik zamanı, sürtüşme istemiyorum” diyor.