İktidar sürekli Suriyeli sığınmacıları savunuyordu. Ak Parti yöneticileri de sürekli söylediklerini tekrarlıyorlar, Türk misafirperverliğinden, konukseverliğinden Tarihteki Türklerin Vatan topraklarını kaybedip göçmek zorunda kalan halklara kucak açışından dem vuruyorlardı Son günlerde hava değişti. Yaşanan olaylar; Güvenlik kaygısı; Halkın şikayetleri; Mahallelerde huzursuzluk... Suriyelileri Suriye’ye geri gönderme konuşulur oldu. ABD ile “güvenli bölge” görüşmelerinin bile en önemli  gerekçesi oldu.

Suriyelilere bu güne kadar ne kadar para harcandı? Yapılan açıklamalara göre rakam çok yüksek 40-50 milyar dolar konuşuluyor. Yerli para karşılığı 250-300 milyar TL 5-10 milyar dolar için kırk takla atılırken tepki çekiyor. Ekonomik krizle arasında bağ kuruluyor. Krizin nedeni olarak görenler de var. “Suriyeliler en büyük kara delik” deniyor. İdlib’den sonra sırada Fırat’ın doğusu var. Şam yönetimi kararlı. Suriye topraklarının tamamında kontrolü ele alacaklar. ABD bunu bildiği için İdlib’de teröristlere destek veriyor. Suriye ordusu ve Rus savaş uçaklarını orada oyalamaya çalışıyor. Şam yönetimi ülkeye hakim olursa hesapları bozulacak. Fırat’ın doğusu için planlar tersyüz olacak.

Kapitalist dünya sisteminin ayrılmaz parçası olan savaşlar, iç savaşlar ve siyasi baskılar, yaşadıkları topraklardan söküp attığı milyonlarca insanı, mülteciliğin ve göçmen işçiliğin zorlu koşulları ile yüz yüze bırakıyor. Suriye’de devam eden iç savaş nedeniyle 10 milyondan fazla insanın ülke dışına göç etmek zorunda kalması ve bunlardan 5 milyondan  fazlasının( 3.5 milyonu resmi kanallardan ,1.5 milyonu ise kaçak ) Türkiye’ye gelmesi, Türkiye ekonomisini negatif olarak etkileyen en önemli gelişme olmuştur.

Suriyeli göçmenler giderek daha fazla entegre olarak toplumun bir parçası olacaklar gibi görünüyor. Ucuz işgücü olarak çalışma hayatına dâhil olmaları patronlar sınıfını bu süreci hızlandırmaya yönlendiriyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının göçün istihdama etkisine dair “aksine o bölgede, Suriye’den gelenlerin, özellikle nitelikli elemanların istihdam taleplerine imkân veren bir ekonomimiz var. şeklinde değerleme ve Suriye’deki iç savaşın kısa sürede sonuca ulaşmayacağına dair beklentiler, sürecin entegrasyon yönündeki gidişatına kuvvetli biçimde işaret etmekte ve Suriyeliler yavaş, yavaş Türk nufusuna nakşediliyorlar Türkiye'de dünyaya gelen Suriye'li çocuk sayısı 500 binleri çoktan aştı.

Göçün ana taşıyıcısı olan Türkiye’de ise durum gün geçtikçe, hem siyasi açıdan hem de mülteciler açısından zorlaşıyor. Türkiye hükümeti, iç savaşın başlamasından bu yana, Suriye politikasını iki ana ayak üzerinde kurdu. Savaşın ilk yıllarında, rejimin birkaç ayda devrileceği ve kendisine yakın düşüncede olan Müslüman Kardeşler gibi siyasal İslâmcıların iktidara geleceği üzerinden hesap yaptı. Aslında bu gerçekleşseydi, diğer ayak olan Kürt politikasını etkileyecek ve kontrol altında tutabilecekti. Çünkü ta ilk günden beri Suriye muhalefetine, gelecekte kurulacak Suriye’de Kürtlerin statü sahibi olmaması telkin ediyordu. Aslında hesap basitti, rejim gidecek, yeni gelen muktedirler, Kürtleri ve taleplerini bir şekilde, Baasçılar gibi, kontrol altında tutacaktı. Ama bunun olmayacağı 2014 yılında, yani ayaklanmanın ikinci yılında anlaşıldı. Çünkü Suriye, birden dünyadaki güçlerin kapışma alanına dönmüştü. Rusya, İran, Irak, gibi ülkeler Baasçıların arkasında durmuş, Amerika ve Avrupa ülkeleri ise güçlenen radikalleri mi Esat’ı mı tercih edecekleri konusunda tereddütlere kapıldılar. 

Rejimin devrilmesindense IŞİD, Nusra ve diğer radikal örgütlerin yok edilmesi için koalisyon kurdular. Her geçen gün, Türkiye’nin Suriye politikasının gerçekleşmesini imkânsız kılıyordu. Kürtlerin statü talepleri ve oluşacak yeni durumun, kadim Türk politikası ve devleti için bir beka sorununa dönüştü. İçeride Kürtlerle kurulan masanın ana dosyası her iki tarafça da artık “Rojava” ve geleceği olmuştu. Son bir yılda, Türkiye içinde yaşanan çatışma ve ölümlerin sebebi de, Kürtlerin Sur, Cizre, gibi tarih mirası ve hafızasının yok edilmesinin ardında da “Rojava”nın geleceği meselesi yatmaktaydı... Bu akıllarımıza BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİ (BOP) Nİ GETİRMEKTEDİR Neden bir iç savaş yıllar yılı sürer ? neden bir ülkenin insanları başka ülkelere zorunlu göçe zorlanır ? ve ülkenin içi boşaltılır.? ne için kim için plan proje nedir kim biliyor...Dünyanın en büyük iç savaşı kardeş kavgası Suriye'de yaşandı yaşanmaya devam ediyor Nerede Batılı devletler Nerede İslam devletleri Nerede NATO, Nerede BİRLEŞMİŞ MİLLETLER dikkat edin hiç biri yok ve Suriyeliler yıllardır gırtlakladılar, gırtlaklıyorlar birbirlerini...

Burada Bir Üçgen var buna ŞER ÜÇGENİ demek daha doğrudur. Üçgenin bir ucunda İSRAİL devleti var onlar VADEDİLMİŞ TOPRAKLARIN  peşinde Dicle nehri ile Fırat arasında kalan MEZOPOTAMYA hedefleri, Bir noktasında ise Amerika  Binlerce km öteden çıkagelmiş çökmüş dünyanın en süper gücü EMPERYAL ülkesi Bu ŞER ÜÇGENİ nin diğer bir noktasında ise RUSYA var oda emperyal bir ülke o da süper bir güç, Bu şer üçgeninin içinde kalan ESED başta olmak üzere bir çok ülke ve lideri malesef sadece figüranlık yapmaktalar...

Misaki Milli sınırlarımız ile Bu ŞER ÜÇGENİ nin en büyük kenarında ise biz varız yani TÜRKİYE Bu oyunu bozacak tek ülke var oda TÜRKİYE dir evet OYUN BÜYÜK, tezgah büyük, tuzak çok büyük Ama millet de çok büyük YÜCE TÜRK MİLLETİ ...

Sabır taşı olsa çatlardı yeter artık!!! görünen köy kılavuz istemez resmen oyalanıyoruz Amerika PKK ve PYD ile müttefik olmuş kolkola gezerken onlara her türlü silah ve mühümmat yardımını yapmaktalar ve alenen de bu suçunu ikrar etmekteler  ve güneyimizde tam donanımlı 100 bin kişilik orduyu kurdular bile HDP nin önünde eylem yapan anaların bir çoğunun çocukları da bu orduda görev almaktalar bir yandan terör eylemlerinde kaybettiğimiz kınalı kuzularımız var acılarımız çok büyük ve her geçen gün azalmadan artmakta...

 Dikkat ediniz Amerikanın kurduğu kanton devletlerin donanımlı orduları ile kuşatılıyoruz  bugün yarın derken büyük bir taarruza kalkabilirler...Atamızın Ya İstiklal ya ölüm düsturu emir ve direktifleri ile DERHAL saldırmalı ve kurdukları ŞER ÜÇGENİNİ dağıtmalı başlarına yıkmalıyız. Başkada Yol kalmadı artık