12 Haziran 2011 tarihinde yapılan, 24. Dönem Milletvekilliği Umûmî Seçim’lerinin, Yüksek Seçim Kurulu tarafından açıklanan ve Resmî Gazete’de yayınlanan resmî-kat’î neticelerine göre, yurtdışındaki seçmenler dahil, 52 milyon 306 bin 322 kayıtlı seçmenden, 43 milyon 914 bin 948’i reyini kullanmış, gümrük kapıları dahil seçime iştirak nisbeti %83,16 olmuştur. Geçerli rey’lerin siyâsî partilere göre dağılımı şöyle olmuştur: AK Parti %49,83 rey nisbetiyle 327, CHP %25,98 rey nisbetiyle 135, MHP %13,01 rey nisbetiyle 53, BDP şemsiyesi altında seçimlere katılan bağımsızlar %6,83 rey nisbetiyle 35 milletvekilliği kazanmışlardır. Diğer bağımsızların vesâire partileri ise, milletvekilliği kazanabilecek rey alamamışlar, üç parti dışında hiçbir parti %10’luk barajı aşamamışlardır. Barajı aşmak şöyle dursun, dikkate değer bir rey bile alamamışlardır. Seçime katılan vesâire partileri arasında en yüksek rey’i alan parti Millî Görüş’ün Anapartisi, Saadet Partisi’dir, aldığı rey nisbeti ise sadece 1,24’dür. Çok büyük iddia ile ve müthiş bir harcama yaparak, seçimlere katılan bu partimiz, Merhûm Necmeddin Erbakan’ı, ömrünün son günlerinde, ölümüne müncer hastalığında ve vefatından sonra, cenaze merasimi de dahil, insafsızca kullanmış, Aziz Ruhunu, ta’ciz edercesine, seçim kampanyalarına âlet etmiştir. Miting meydanlarında, dev resimleri asılmış, otobüsler, minibüsler dev resimleriyle giydirilmişti. Propaganda müddetince, Başbakan ve partisi hakkında, CHP, MHP ve bağımsızlardan çok daha agresif konuşmalar ve değerlendirmeler yapıldı. Görüldüğü gibi, bunların hiçbirisi, barajı aşmak şöyle dursun, hiç değlise hatırı sayılır bir rey nisbetine ulaşmasına yetmedi. Aziz Recâi Ağabey, Şevket Kazan, İsmail Müftüoğlu Ağabey, Yasin Hatipoğlu, Mustafa Kamalak Hoca ve diğer bütün Aksaçlı ağabey’ler, şapkanızı, berenizi çıkartıp önünüze alınız ve biraz düşününüz! Numan Kurtulmuş ve arkadaşları ayrılmadan önce, %4’lerde seyreden rey nisbeti, yüzde 1,24 Saadet, binde 76 Halkın Sesi partisi, bunun yarısını bile bulmadı. İnat ve ısrardan vazgeçiniz, partiyi Muhterem Merhûm Erbakan adına, Erbakan Sevenler Vakfı, “Muhibbân-ı Erbakan” Vakfı haline dönüştürünüz! Parti için israf edilen imkân’lar, fakir çocukların eğitimi için harcanır. Merhûm Muhsin Yazıcıoğlu’nun kurduğu Büyük Birlik Partisi... Saadet Partisi kadar olmasa da, büyük iddialarla son seçimlere katılan, Büyük Birlik Partisi, bu seçimler’de ancak %0,73 nisbetinde rey alabilmiştir. Filhakîka, Büyük Birlik Partisi, daha önceki bir seçimde Anavatan Partisi ile ittifak yaparak bir’den fazla milletvekili çıkarmıştı. Fakat 2007’de de parti olarak değil de, Genel Başkan Muhsin Başkan, Muhsin Yazıcıoğlu, Sivas’tan büyük bir rey nisbetiyle bağımsız olarak seçilmiş, daha sonraki mahallî seçimler’de, Büyük Birlik Partisi’nin adayı Sivas Belediye Başkanı seçilmişti. Büyük Birlik Partisi, Muhsin Başkan’ın zamanında da bir parti olmanın ötesinde, bir kardeşlik, bir tesânüd ocağı, Nizam-ı Âlem ülküsünü benimsemiş bir Alperenler ocağıydı. Muhsin Başkan’ın asıl hedefi de iktidar olmak veya kıytırık bir koalisyonda iktidar ortağı olmak değil, Türkiye’mizde, hep bir denge unsuru olmaktı. Nitekim, daha önceleri Parlamento’da bulunduğu dönemlerde ve son olarak şehid düşünceye kadar, 2007 sonrası TBMM’sinde gerçekten tek başına bir denge unsuruydu. Muhsin Başkan’ın şehid düşmesinden sonra, partili arkadaşları, gönüldaşları ve yoldaşları, çok ciddî bir durum değerlendirmesi yaparak, partiyi feshedip, Merhum Muhsin Başkan adına bir vakıf haline dönüştürmeliydiler. Herhangi bir parti’nin hedefi, elbette ki, iktidar olmaktır. İktidar olmanın en zarûrî yolu da seçimlere katılabilmektir. Seçimlere katılabilmenin şart’larından birisi de, belli il ve ilçelerde teşkilat kurmuş olmaktır. Bilmem şu kadar il’de veya ilçe’de teşkilat muhafaza etmek önemli bir masrafı göze almaktır. Bütün çalışmalara, gayretlere ve fedâkârlıklara rağmen, netice ortada... %1 bile değil, %0,73... Seçim neticeleri üzerine Genel Başkan Yalçın Topçu Bey, Genel Başkanlık’tan istifa etmiştir, fakat inandırıcı olmamıştır. 2002 seçimlerinde, baraj altında kalan MHP’nin Genel Başkanı Dr.Devlet Bahçeli de istifa etmiş, sonra dönmüştü... Yalçın Topçu geri dönse de veya bir başkası onun yerine Genel Başkan olsa da ne değişecektir? 2005’de veya daha sonraki seçimlerde Büyük Birlik Partisi’nin iktidar olması veya iktidar ortağı olması ihtimali var mıdır? Öyleyse daha fazla zorlamanın bir manası yoktur. Parti Teşkilatı, Parti Öncüleri, Alperenler, ağabeyler, vakit geçirmeden toplanmalı, parti’nin feshine karar vermeli, Muhsin Başkan adına bir vakıf kurulmalı, yeni Alperenlerin yetiştirilmesi için imkânlar seferber edilmelidir. Aziz Türk Milleti’ne ve bu ülkeye hizmet vermek için illâ bir parti kurmanın, bir partili olmanın gerekmediğine inanmak lazım... Vesâire partileri arasında en dramatik neticeleri alan partiler, Demokrat Parti ile Demokratik Sol Parti’dir. DEMOKRAT PARTİ: Demokrat Parti denilince pek çoğunuzun bu parti de nereden çıktı, hangi partinin yerine kuruldu, ya da hangi partinin devamıdır, gibi sualleri sorduğunuzu tahmin ediyorum. Efendim, bu Demokrat Parti, 1960 Darbe-i Hükûmetinden sonra, Demokrat Parti’nin yerine kurulan Adalet Partisi, 1980 Darbe-i Hükûmetinden sonra, Adalet Partisi yerine kurulan Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi ile birleşme müzâkerelerinin yapıldığı günlerde, Doğru Yol Partisi ile Anavatan Partisi’nin yerine kurulan partidir. Bir zamanlar, Merkez Sağ’ın en güçlü partisi olan, Demokrat Parti, Adalet Partisi ve Doğru Yol partilerinin bu son halkası, Elazığ bağımsız Milletvekili Mehmed Ayar’ın liderliğinde bir grup oluşturmuşken, 2002’de AK Parti’den Isparta Milletvekili seçilen ve bir müddet Kültür ve Turizm Bakanlığı yapan Erkan Mumcu, AK Parti’den istifa ederek, peşine taktığı ba’zı milletvekilleriyle o da bir grup oluşturmuştu. 2007 Cumhurbaşkanlığı seçimleri arefesinde Süleyman Demirel’in telkin ve teşvikleriyle, TBMM’sine girmemişler, gruplarına mensup milletvekillerinin de, TBMM’sine girmesine izin vermemişlerdi. 12 Temmuz 2007’de gidilen 23. Dönem Milletvekilliği Genel Seçimleri’nde Aziz Milletimizden öylesine bir şamar yemişlerdir ki, Doğru Yol –Anavatan birleşmesi bile bir şeye yaramamıştır. Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi’nin mirası, bakiyesi bu partiyi, Süleyman Demirel, kadîm CHP’li, ebed-müddet CHP’li, Çölaşan Familyesi’nin Dayıoğlu, Genel Başkanı olduğu partiye rey bile vermeyen, birisine emanet etti. Emanetçi partiyi eritti bitirdi, parti son kurultayı’nda, Genel Başkanlık için kime teklif götürmüşse reddetmiş, ihâle eski bir Ülkücü’nün üzerine kalmıştı. Özal’ın Bakanlarından, MHP’nin daha doğru bir ifade ile, Merhum Gün Sazak’ın Müsteşarı bu Ülkücü kardeşimiz, durup dururken ve hiç gereği yokken, Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı’na “ANGUT” diyerek hakaret etmiş, Konya’da Şehr’in merkezinde bir “Kırata” binmiş etrafındakilere gülücükler dağıtmış, “Bize selâm verenler, bize gülücükler gönderenler rey verseler, %80 rey alırız,” diye desteksiz atmış, “BÜYÜK İTTİFAK” adını verdikleri ittifakla, Haydar Baş’ın partisi, BTP’si ittifak kurmuş, fakat müştereken, ittifak halinde aldıkları rey nisbeti %0,65’dir. Namık Kemal Zeybek’in kıratı, Erzurum Miting öncesinde, Başbakan Muhterem R.Tayyip Erdoğan’ı karşılayan, 85 yaşındaki Ciritçi Amca’nın kıratı kadar meşhûr olabilseydi, elbette daha fazla rey alırdı...