Yazı ve fotoğraflar: M. KEMAL SALLI

Sarıkamış'ta savaşan askerlerimize kışlık elbise ve mühimmat götürmek üzere yola çıkan Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemileri, 7 Kasım 1914 sabahında,  Zonguldak/Ereğili açıklarında Rus donanması tarafından batırılmış, gemilerdeki 221 mürettebat şehit olmuştu. 

Tarihimizin uzun süre karanlıkta kalan bu sayfası, dünyaca ünlü kalp cerrahımız Prof. Dr. Bingür Sönmez’in yıllarca süren araştırmaları sonunda aydınlatıldı. Prof. Dr. Bingür Sönmez, “Bu gemiler Trabzon’a ulaşabilseydi savaşın kaderi değişebilirdi” diyor. Prof. Sönmez’in ısrarlı araştırmaları sonucunda ortaya koyduğu belgelerle tarihimizin bu çok önemli olayı aydınlatılış oldu. Sarıkamış deniz şehitlerimiz artık, 7 Kasımlarda Zonguldak Ereğli’de düzenlenen görkemli törenlerle anılıyor. Bu yıl da şehitlerimizi, Sarıkamış Deniz Şehitleri anıtı önünde ve Turgut Reis gemisinde düzenlenen törenlerle andık. 

Törenlere,  Kaymakam İsmail Çorumluoğlu, Karadeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Tuğamiral Hüseyin Sami Uyar, Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık, Sarıkamış Belediye Başkanı Harun Hayali, Sarıkamış Belediye Başkan Yardımcısı Serdar Kılıç,  Sarıkamış Dayanışma Grubu Kurucu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Sarıkamış Platformu Başkanı Recep Ergül ve heyeti, ile askeri erkan, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, okullar, sivil toplum kuruluşları temsilcileri, siyasi parti yöneticileri, gaziler ve çok sayıda vatandaş katıldı.

ÇORUMLUOĞLU: “GÜÇLÜ BİR DENİZ KUVVETLERİMİZ OLMALI” 

Anıta çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’yla başlayan anma töreninde konuşan Karadeniz Ereğli Kaymakamı İsmail Çorumluoğlu bu tür etkinlik ve törenlere artan ilginin kendisini memnun ettiğini dile getirdi. Çorumluoğlu, şunları söyledi:

 “Üç konudan bahsedeceğim. Birincisi bu törenlerin anlamı hakkında her geçen gün iyiye gitmesinden mutluluk duyuyorum. Öyle arzu ediyorum ki bu tören daha da büyüsün ve Türkiye’ye mal olan bir tören haline gelsin. İkinci husus, ne yaparsanız yapın, güçlü bir deniz kuvvetlerine sahip olmalısınız. Bunu Son yıllarda büyük bir mutlulukla müşahede ediyorum. 

Bölge komutanlığına son yapılan gemiler geliyor ve yerli yapımı, göz nurumuz olan gemileri gördükçe geleceğe olan güvenimiz çok daha gelişiyor.  

Son cümle olarak da şunu söylemek istiyorum, ‘bize gelen bilgi notlarında üç gemi Trabzon’a varsaydı tarihin akışı değişecekti’ deniyor. Ben bir şeyi biliyorum. Biz bu topraklarda var oldukça, birlik ve beraberlik içinde oldukça, çalıştıkça, geleceğin dünyasındaki tarihi her zaman değiştirecek güce ve ruha sahip olacağız.” 

POSBIYIK: “BAĞIMSIZLIK, MİLLETİN KARARIDIR” 

Karadeniz Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık konuşmasında İsmet İnönü’nün 1923’te vurguladığı, "Ölüm ve kalım mücadelesine karar vermek, bir kimsenin, bir heyetin hakkı değildir. Bizzat Milletin kararıdır” sözünü hatırlatarak şunları söyledi: 

“Kalabalık bir grupla bu anma törenini birlikle yapıyoruz. Sayın Bingür Sönmez olaya başladığında görüştük, bana anlattı, gemilerden bahsetti ve şehitlerin bu bölgede olduğunu söyledi. Biz de elimizden geleni yapacağımızı söyledik. Bir proje hazırlandı bu anıtı buraya yaptık. Karadeniz Bölge Komutanı, Kaymakamımız ve bir avuç insanla anma yapmıştık. Bugün bu kalabalığı görünce çok seviniyorum. 

Bu iş bölgemizde iyice bilinmeye başladı. Bizler Sarıkamış harekatında verdiğimiz binlerce şehitleri unutmadık. Unutmayacağız. Birinci Dünya Savaşı'nda Sarıkamış Harekatına destek malzemeleri taşırken Karadeniz Ereğli’de batırılan Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa gemilerini ve orada şehit düşenleri unutmuyoruz, unutturmuyoruz. 

Rus donanması tarafından batırılan üç nakliye gemisinde şehit olan askerlerimizin yazdığı kahramanlık destanını hatırlıyoruz. İsmet İnönü’nün 1925’te vurguladığı çok çarpıcı bir söz vardır. ‘Ölüm ve kalım mücadelesine karar vermek, bir kimsenin, bir heyetin hakkı değildir. Bu milletin bizzat vereceği bir karardır’ der. 

Tarihimizde büyük kahramanlıkların yanında büyük facialar da yaşanmıştır.  Kuşkusuz çıkarmamız gereken çok önemli dersler de vardır. 2007 yılından bu yana Sarıkamış Deniz Şehitleri anısına burada bir araya geliyoruz. 2009 yılından bu yana da şehitlerimizin aziz hatıralarını yaşatmak için yaptırdığımız bu anıtın etrafında buluşuyoruz.” 

ASKER MEKTUBU

Sarıkamış’ta şehit düşen askerlerimizin 1. Dünya Savaşı boyunca birbirinden çok farklı iklim ve coğrafyaya sahip cephelerde savaşmak zorunda kaldıklarını anlatan  Sarıkamış Platformu Kurucu Başkanı Recep Ergül, Sarıkamış harekatı ile ilgili 2005 yılında Bir Beyaz Ölüm, 2008’de “Sarıkamış’a Varamadan”, 2014’te ise “Sarıkamış  Destanı” isimli çalışmalara imza attığını belirterek şöyle konuştu:

 “Sizlerle bir mektup paylaşmak istiyorum. 4 Kasım 1914’te Iğdırlı Ali Çavuş, arkadaşlarıyla beraber, Yemen Çöllerinden sağ kurtulan askerler olarak, 4 ay yol yürüyerek Sarıkamış’a geldiler. 

Sarıkamış’ın korkunç soğuğu karşısında Yemen’in çöl sıcaklarını aradığını belirten Ali Çavuş, ‘Kıymetli Valideciğim, 4 ay yol yürüyerek Yemen Çöllerinden Sarıkamış’a geldik. Yemen çöllerinin korkunç sıcaklığını Sarıkamış soğuğu karşısında arar vaziyetteyiz, çünkü Yemen’den yazlık kıyafetlerle geldik. Ama neyse ki başkomutan vekilimiz –Enver Paşa’yı kastediyor- yakın zamanda Sarıkamış’a gelecek ve bizlere kışlık giyecek ve yiyecek getirecekler.’ 

Iğdırlı Ali Çavuş, titreye titreye bu mektubu yazarken, Osmanlı İmparatorluğu’nun üç nazlı gelini –çünkü onlar Osmanlı İmparatorluğu’na ilk geldiğinde gelin gibi süslenmişti. Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa’ya ‘Nazlı Gelin’ lakabı verilir- Karadeniz açıklarında seyrederken, Osmanlı bandıralı bu gemilerimiz Rus topçuları tarafından batırıldı. Dolayısıyla Iğdırlı Ali Çavuş ve arkadaşlarının hayalleri hiçbir zaman gerçekleşmedi. Ancak onlar, yüz beş yıl sonra bugün, bu vefalı toplum tarafından unutulmamışsa, vatan için yaptıkları bundan sonra da unutulmayacak demektir. 

Onlar geri dönmeyi düşünmeyenler. Onlar onbinler, yüzbinler, bu topraklar için can veren erler, sanılmasın ki belirsiz mezarlarda kaldılar, hür ufuklarında vatanın hem gece, hem gündüzüne doğacak aylara yıldız oldular. Ruhları şad olsun.” 

POF. DR. SÖNMEZ: “GEMİLER TRABZON’A GİDEBİLSEYDİ…” 

Güçlü bir bir donanmaya sahip olmadan askeri zaferlerin mümkün olamayacağını belirten Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez de yaptığı konuşmada şöyle dedi:

 “6 Kasım 1914’te Bezm-i Alem, Bahr-i Ahmer ve Mithat Paşa adlı gemiler, Sarıkamış Harekatına malzeme desteği sağlamak amacıyla,  İstanbul’dan asker,  yiyecek, cephane, askeri araç, harita, iki uçak, dört pilot ve Kafkasya’da isyan çıkarmak üzere Teşkilat-ı  Mahsusa tarafından eğitilen Çerkes liderlerle Trabzon’a yola çıktı. Amaç, Trabzon’a gelmek, tek şose, Trabzon’dan Erzurum’a bu malzemeleri iletmekti. Gemilerde, iki alay olduğu bilinen ama tam sayısı bilinmeyen asker vardı ama en değerli ve en çok ihtiyaç duyulan altmış bin, kışlık giyecek vardı. Eğer bu kışlık giyecekler ulaşsaydı, kırım bu kadar çok olmayacaktı. Gemiler donanma komutanına haber verilmeden, askeri konvoy şeklinde koruma olmadan yola çıkmıştı. 

7 Kasım sabahı Rus donanması Zonguldak’ı bombalamış, geri dönerken, korumasız olan bu üç gemimiz, Ereğli açıklarında, Kandilli Mevkiinde Rus donanmasının içine düşmüş,  üç saat içinde batırılmıştır. Çok yağmurlu ve sisli bir gündü. Bu gemilerin batıkları donanmanın tüm imkanları ve sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay tarafından aranmış ama izine rastlanamamıştır. Karadeniz’in yapısı nedeniyle kıyıda olan gemiler sürüklenerek derine gitmiş olmalılar. 

Gemilerin 221 personelinden 36 tanesi yüzerek kıyıya çıkarak kurtulmuş, 16’sı boğulmuş, 13’ü esarette şehit olmuş, 1 tanesi esaretten dönememiştir. Diğerleri hakkında hiçbir malumat yoktur. Bu mürettebatın ayrıntılı künyesi, Ereğli’de bulunan Deniz Şehitleri Anıtı’na değerli bir anı olarak işlenmiştir. 

Bu gemiler Trabzon’a gidebilseydi, savaş yine kaybedilebilirdi ama kırım bu kadar çok olmazdı. Bu anıt bize, donanma desteği olmayan kara harekatlarının başarılı olamayacağının kanıtıdır. Tüm şehitlerimizin ruhları şad olsun.” 

EMEKLİ BÜYÜKELÇİ ÖNDER ALAYBEYİ 

Törende hazır bulunan Sarıkamış Gazisi, Ahmet Mithat Alaybeyi’nin Torunu Emekli Büyükelçi Önder Alaybeyi', “Rahmetli dedem Ahmet Mithat 30 küsür yıllık askeri hayatının 17 yılını bu ülkenin istiklali ve bağımsızlığına adamıştı” diyerek, “Sözü fazla uzatmamak için sizlere 1920 yılında bu cumhuriyeti emanet eden Ulu Önder Atatürk’ün nutkunun son sözleriyle bitirmek istiyorum: “Efendiler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu ile varılan sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal musibetlerin ortaya çıkardığı uyanıştır. Ve bu aziz yurdun her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu Türk Gençliğine emanet ediyorum” şeklinde konuştu. 

KAMİL YENER’İN MADALYASI TORUNUNA VERİLDİ 

Törende ayrıca İstiklal Madalyası Sahibi ve Milli Kahraman Kamil Yener’in madalyası, Kaymakam İsmail Çorumluoğlu tarafından, torunu Reha Yener’e verildi. Kaymakam Çorumluoğlu yaptığı konuşmada, “Geç de olsa bu madalyanın kahramanımızın torununa takılmasından mutluluk duyuyorum” dedi ve Ereğli Belediye Başkanı Halil Posbıyık ve Karadeniz Bölge ve Garnizon Komutanı Hüseyin Sami Uyar ile birlikte Yener’e madalyasını ve beratını verdiler.. 

DENİZE ÇELENK BIRAKILDI 

"Bezm-i Alem", "Bahr-i Ahmer" ve "Mithat Paşa" gemilerinin mürettebatı için 2. tören gemilerin batırıldığı düşünülen 9 mil açıkta yapıldı. TCG Turgut Reis Fırkateyni’nde  barkovizyon eşliğinde yapılan sunum sonrasında  denize açılan protokol ve misafirler, denize, üzerlerinde batırılan gemilerin isimleri bulunan üç çelenk bıraktılar ve bir  dakikalık saygı duruşunda bulundular.