Kitaplarını okurken gözyaşlarımı tutamadığım; kâh hüzünlendiren olaylar, kâh düşündüren, bazen de şaşırtan sayfalarıyla sabırla dokunmuş, bilgiyle olgunlaşmış bir hayatın meyvelerini bizimle paylaşan değerli senarist yazar Feridun Hocalar ile kitapları ve hayatına dair keyifli bir söyleşi yaptık. 

Hasret Dilek Delier : 

Merhaba Feridun Bey. Kendinizden bahseder misiniz? Feridun Hocalar kimdir?  

Feridun Hocalar :

05 Mart 1962 yılında İstanbul’da doğdum. İlkokulu Etiler Hasan Ali Yücel ilkokulunda okuduktan sonra eğitimime etiler lisesinde devam ettim. Matbaa renk ayrımı ve montaj atölyesinde dört sene çalıştıktan sonra ADA Ajans ve RPR Ajansta reklamcılığa başladım. Reklam çekimlerinde sanat ve dekor tasarım şefliği yaptım. Çalıştığım bu süre içerisinde ortağı olduğum Karizma Reklam ve matbaacılık şirketinde ajans başkanlığı görevini üstlendim. Naber Bacanak, Müziklerin Efendisi dizilerinde ve Şov Bizinıs sinema filmi gibi projelerde sanat yönetmenliği yaptım. Düş Kurguları tiyatro gurubunu kurdum. Serdar Atmaca’nın yazdığı Travesti Günlüğü kitabını aynı isimle tiyatro oyununu yazdım ve yönettim. Yazmış olduğum beş senaryonun biri olan Bizim Semtin Çocukları sinema filminin senaristliğini yaptım. Yazdığım iki romanımdan biri olan İki Üzüm Tanesi adlı kitabımın yakın bir zamanda yayınlanmasının heyecanını yaşıyorum.

Senarist olmaya nasıl karar verdiniz?

Görüntü yönetmeni bir arkadaşımın senaryo parası vermemek için bana ısrarla senaryo yazdırmak istediği zaman.

Roman yazmaya ne zaman başladınız?

Ben senaryoları yazdıktan sonra, yazdığım senaryoları romana çevirmeyi düşündüm ve kısa bir süre sonra yazmaya başladım. Üç aylık bir çalışmadan sonra romanımın son iki günü final heyecanı ile hiç uyumadım diyebilirim. 

İlk yazı anınızı paylaşır mısınız?

Yazmak için klavyenin başına oturduktan yaklaşık beş saat sonra yazmaya başladım ve kelimeler ekrana dökülmeye başladığında kısa bir süre sonra yazdıklarımı okuyunca kendimle gurur duydum diyebilirim. Bu kendimle ilgili hissettiğim en güzel duyguydu.

Hayatınızda aldığınız en iyi karar?

Eşimle evlenip 29 yıldır süren evliliğimde iki evlat sahibi olma kararım. 

Bugüne kadar aldığınız en iyi tavsiye?

Aldığım en iyi iki tavsiye var. Bunlar benim hayatıma çok etkili olmuştur.

Birincisi. Sevgisinden emin olmadığın hiç kimsenin elini öpme, bu baban olsa bile.

İkincisi. Kendini sakın sonuncu hissetme önünde seninle beraber olanların, seninle birlikte ve önünde seni geçmek için koştuklarını düşünürsen kendini daha iyi hissedersin diyen iki değerli abime minnettarım. Her ikisi de hakkın rahmetine kavuştular, mekânları cennet olsun. 

Aile ve çevrenizin bu konuda size yansıyan fikirleri nelerdi?

Ailem bu konuda beni hep desteklediler ve onların her birinin fikir ve görüşleri benim için çok değerli, onları her zaman önemsedim ve hep ciddiye aldım. Bu sadece benim hanem olarak değil ailem dediğim herkes, yani eşim ve benim ailem bizim cumhuriyetimizin bireyleriyiz.

Yazarların toplumda görevleri var mı nelerdir?

Yazarların toplumda hiçbir görevi yoktur. Sadece yalın dürüst ve korkmadan yazmaları gerekir, onun dışında kendilerine görev verilmeden içlerinden geldiği gibi yani kendileri gibi davranmaları ve asla kendi olmayan mesajlar vermemeli bu kendilerine ihanet olur. Adam yazı paylaşıyor okuduğumda kendiyle bağdaşmayan şeyler yazmış bu ne yaaa diyorsun. Arkadaş ben seni biliyorum sen bu değilsin kendin ol.

Kitabınızı yazmaya nasıl karar verdiniz?

1983 senesinde Bozcaada’da çıkarma gemisinde askerlik süremin 4 ayını geçirdiğim Bozcaada odunluk iskeleleri arasında ada yerlilerini ve adayı ziyaret edenlerle birlikte şarap kamyonlarını taşıyorduk. Gemiyle sürekli yolculuk eden bir gençle sohbetlerimizden bana anlattıklarıyla ve benim Rum arkadaşlarımla yaşadıklarımı birleştirip teskereden sonra yazabileceğimi düşündüm. Ama sadece düşünmüşüm ki aradan baya bir zaman geçtikten sonra karar verdim. Önce senaryolarını daha sonra romanları yazmaya 2014 senesinde karar verdim.

Kitabınızın içeriğini anlatır mısınız?

Bu sadece kırmızı bisikletle başlayan, seneler önce yani 1983 senesinde gemideki gencin bana anlattıklarını ve mültecilerin ikamet ettiği, benimde içinde olduğum, her ülkeden olan o güzel insanların yaşadığı 127 daireli binada yaşanan güzellikleri harmanlayıp birazda kurgulayarak yazmak istediğim bir hikâye. Arkadaşlıkların, dostlukların, komşulukların, muhabbetlerin ve bir zamanlar benim gibi bir kırmızı bisikletin özlemini duyan çocukların hikâyesini büyük bir zevkle, bazen gözyaşı dökerek bazende tebessümle yazmaya çalıştım. 

Eserinizde farklı din ve kültürden olan iki gencin hayat hikâyesinden bahsediyorsunuz. Yaşanmış gerçek hayat hikâyesinden kesitler ve kahramanlar var mı?

Kesinlikle var. Bir önceki sorunuzda belirttiğim gibi dram yazarken mutlaka bir şeyleri yaşamak yada yaşayanla yaşamışçasına dinlemek lazım ve sonrası kurgu, bu kesin olmalı aksi taktirde karşıya yani okuyucuya veya izleyiciye asla geçmez bunu yaşatmalısınız anlatımınızla. 

Kahramanlarla görüşüyor musunuz?

Evet bir kaçıyla görüşüyorum mesela meyhaneci Foula ile. O güzel anılarımı yaşadıklarımın isimleriyle taçlandırmak istedim Romanımı. Bu benim için çok önemliydi.

Pandemiden dolayı imza günleri ve etkinlikler düzenlenmiyor. Ama bildiğim kadarıyla yayınevi sanal kitap fuarı etkinliği, canlı yayınlar düzenliyor.

Bakın size samimi olarak bir şey itiraf edeyim kesinlikle abartmadan. Bu yayınevi bir harika..

Yayınevi sahibi harika kişilikli biri. Nurcan Ateş Hanım ve manevi desteklerini veren, onun sürekli yanında olan yazarlar tam bir dayanışma ve mücadele içindeler ve ben bu güzel insanların aralarında olmaktan inanılmaz keyif alıyorum. Türkiye’de bir ilki başlattılar. pembevagonlar.com adında sanal kitap fuarı başlattılar ve harika işler yapıyorlar. Yazarlarımızdan bazıları canlı yayınlar düzenleyip sadece bizim yazarlarımız değil diğer yayın evi yazarlarını da konuk ediyorlar. Hatta yurt dışından dahi konuk ettikleri oldu. Tek kelimeyle müthişler. Unutmadan çok yakın bir zamanda bazı şehirlerimizde ve zamanla tüm Türkiye’miz genelinde sosyal sorumluluk başlatılacak bu sorumluluğu üstlenecekler arasında olmaktan gurur duyacağım.

Okuyucularınız kitaplarınızı nereden bulabilirler? 

Pembevagonlar.com ve ciddi hizmetler veren diğer sitelerde.

Kitap yazmak size kendinizi nasıl hissettirdi? Ve hayatınıza ne gibi etkileri oldu?

Manevi bir huzur, aileme ve benden sonrakilere belki bir ilham kaynağı olacak bir anı bir hatıra bırakmak gerçekten bana huzur verdi. Hani sorarlar ya bazen bir dikili ağacın var mı diye, belki o dikili ağaç bu kim bilir. 

Ayrıca çok güzel bir şey yaşadım anlatmak isterim. Kapım çaldı, kapımı açtığımda karşımda kuryeyi görünce şaşırdım. Bana bir paket bırakıp gitti. Kapıyı kapattıktan sonra pakete baktım üzerinde adresin İstanbul dışı  ve  ismin R…. Z…. Olduğunu gördüm. Sanal mecradan birbirimizi takip ettiğimiz ama ismini izinsiz kullanamadığımdan R…. Z…. Adında bir hanımefendi kardeşim Pembe Vagonlardan kendine ve arkadaşlarına beş kitap sipariş etmiş ve kitabı okuduktan sonra değerli yazarlarımızdan Naciye Demirkol’un iki güzel kitabını ve bir paket Türk kahvesiyle birlikte bir notu bana yollamış “Ağabey bir kahvenin kırk yıl hatırı varmış  eşinizle birlikte karşılıklı yudumlamanız dileğimle Sevgi ve Hürmetler” notunu okuduğumda gözlerim yaşardı ve iyiki bu kitabı yazmışım dedim. Sevgiler o uzaklarda oturan kardeşime.

Kimsenin okumayacağını bilseniz bile yine yazar mısınız?

Kesinlikle yazarım. Bizim gibi yazarlar yani medyanın sürekli takibinde olmayanlar, ya da proje yazarların dışındaki yazarlar kitabım çok satacak diye yazmaz. Yazarlarsa çok yanılırlar onlar için hayal kırıklığı olur. Ayrıca çevresine akrabalarına da güvenmesinler sadece yazsınlar ve kendilerine güvensinler. 

İlk kitabınızı çıkarmayı ne zaman ve nasıl düşündünüz? Bunu gerçekleştirmek sizin hayaliniz miydi?

Yaklaşık 3 ay önce düşündüm ve doğru bir yayınevi ile karşılaştığımda hemen karar verdim yaklaşık 21 gün önce kitabım yayınlandı.

Kesinlikle hayalimdi ve gerçekleşti. Çok mutlu ve huzurluyum. Okuyucularım kitabımı okurken kendilerini bir seyranın içinde olmalarını diliyorum.

Feridun Hocalar Türk ve Dünya Edebiyatında kimleri okuyor? 

Daha çok Türk yazarların kitaplarını okuyorum. Yabancı yazarların pek okumam. Sanırım bundan sonra gönülden bağlı olduğum Ateş Yayıncılığının bünyesindeki yazarların kitaplarını okuyacağım. 

Yazma ritüelinizden bahseder misiniz? Örneğin hangi ortamda, hangi materyallerle, hangi müzikle, nasıl bir coğrafyada yazmayı tercih edersiniz?

Yazdığım senaryodan sonra kitaba çevirdiğim için senaryoyu yazmaya başlamadan önce ismini belirlerim daha sonra kafamdaki karakterleri belirlerim bu karakterlerin üzerinden kurgularım. Sahne başlangıcını ve sonra finali yazarım ve bunun üzerinden yürürüm. Devinim yani aksiyonları detaylarım her bir planı sekansı ve mekânları detaylı anlatırım karakterlerle hikâyenin genelini özdeşleştirerek bunu yaparım. Bu romanımı yazdığımda bana faydalı oluyor yani işimi kolaylaştırıyor sonrası kolay. Yeterki kafamda hikâyeyi belirleyeyim. Çok önemli bir şey daha söylemek isterim bu konuda, nerede olursam olayım yanımda mutlaka kalem kağıt olur. Bir şarkıdan spontane gelişen bir olaydan çok güzel şeyler çıkarabilirsiniz. Bunu farklı sahnelerde yada kitabınızın bir yerlerinde kullanabilirsiniz, onun için kafanızda biriktirin yada yazın. Bilgisayarın başına oturduğunuzda bunların hepsi parmaklarınızdan klavyeye dökülecek. 

Müzik konusuna gelince; mutlaka hikâyenin içeriğine uygun müzikler bulurum ve bu müzikleri defalarca dinlerim. Benim asistanım Tarçın evimin neşelerinden biri “kedi” İki Üzüm Tanesi romanımı yazarken benimle beraber her anında, gece gündüz bazen sabahlara kadar benimle birlikte Sema Mortiz’in Hasret şarkısını yüzlerce defa dinleyince hâlâ ıslıkla çaldığımda evin neresinde olursam olayım yanıma gelir ve yanıma kıvrılarak yatar. Onun için yazarken müzik ve evim benim için çok önemli.

Yazmak sizin için hayat boyu sürecek bir serüven mi, yoksa yazmayı bırakmayı düşündüğünüz bir zaman var mı?

Senaryo yazmak benim işim. Ben üretirim kabul görür görmez, bazen talep olur yazarım, bazen bir hikâye oluşur kafamda yazarım. Senaryolarımı yazdıkça bunları romana çeviririm. Rabbim sağlık verdiği sürece yazacağım diye düşünüyorum.

Peki senarist-yazar olmasaydınız ne olmak isterdiniz?

Üzüm bağlarında çalışmak yada kendi bağlarımda üzüm yetiştirmek ve bu üzümlerden kaliteli şaraplar üretmek isterdim.

Yeni kitap çalışmalarınız var mı, varsa çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Yeni kitabım var. Gene senaryodan romana çevirdiğim PARÁXENOS “Son ilk Gün” isimli kitabımı bitirdim.

İki Üzüm Tanesi kitabımın öncesi 1973’lerde aynı yerde ve mekânda geçen bir hikâye. Lilika adında bir Rum kızıyla PARÁXENOS “Garip” adında bir köpeğin ve dostlarının arasında geçen bir hikâye. Bazı sayfalarda hüzünlendirecek, bazı sayfalarda tebessüm ettirecek, doğayı hayvanı insanı anlatacak bir hikâye. Ayrıca eşim ve benim iki ayrı hikâyemizin olacağı kitabımızda gelecek. Tabi ki buda senaryodan sonra roman diline çevirdiğim bir kitap olacak.

Bir de çizgi ötesi adlı kitabım üzerinde çalışıyorum bu bayağı kalın bir kitap olacak sanırım bu yeni yıl içerisinde biter. 

Yazarlık ve sanat adına başka ne tür çalışmalarınız var?

Benim sanat yönetmenliğini yaptığım bazı projelerim var sanat yaparken çok keyif alıyordum. Hâlâ bazı teklifler geliyor gitmiyorum. Bir yerde bırakmak gerekiyor, şimdi oğlum devam ettiriyor sinema sanatını. 

Düş Kurguları adında Tiyatro gurubumuz var. Serdar Atmaca’nın yazdığı Travesti Günlüğü adlı kitaptan yazdığım “bir bedende iki ruh” tiyatro oyununu sahneleyip yönettim. Bu çok başka bir güzellik inanılmaz keyif aldım, bunu kesin devam ettireceğim. Tiyatro candır İnsanı insana insanla insanca anlatma sanatı derken işte bu gerçek sanat ve bunu yaşamak lazım.

Edebiyat dünyasında bir şeyleri değiştirme şansınız olsa neleri değiştirirdiniz?

Elinde dosyalarıyla eserini yayınlamak isteyen gençlerimize adilane bir gözle değerlendirip onların ideallerini arzularını ve neler yapmak istediklerini dinleyip gerçekleri yüzlerine bakarak ve onları muhatap alarak söylemelerini ve doğru bir şekilde yönlendiren yayınevlerinin oluşumunu sağlamak, çoğunlukta olan yayın evimsi yayın evlerini bu şekilde değiştirmek isterdim.

Türkiye’ de kitap yayınlatmak zor mudur?  

Hayır hiç de zor değil. Paran varsa mantar gibi türeyen o kadar çok yayın eviyim diyebilen yerler var ki, ver parayı 1000 adet basılacak deyip sana sadece 50 kitap verip nasıl olsa satmaz diye yazarların paralarını alan çok yerler var bunlara dikkat etmek lazım.

Senarist, yazar olmak isteyenlere tavsiyeleriniz nelerdir?

Senarist olmak isteyenlere tavsiyem sinema tekniğini bilmeleri lazım ve ya okullu yada alaylı olmak çok önemli. Ayrıca çok senaryo okumalı, bunun dışında eğitimler alınabilir ama gene de sinemayı bilmek lazım diyorum.

Kendi yol felsefenizden önerileriniz var mı?

Var, bunu bir nasihat olarak kimse algılamasın, çünkü o nasihat adı altında baskıcılığı empoze eden o karakterleri hiç sevmem.

Yaratan güç, aracı tayin ettiği kişilerle doğan canlıyı yüklenmiş bir durumda dünyaya getirir. Gençlere yüklenmiş olan ve sizlerin bu hayattaki en başarılı ve mutlu olacağınız vasfınızı bulun ve onu yapın derim. 

Sanat yönetmeni olmaya nasıl karar verdiniz?

Sevdiğim için, reklam çekimlerinde dekor tasarım ekibiyle ve doğru insanlarla, doğru projelerde güzel şeyler ortaya çıkardığınızda tabi ki özveriyle ve zor şartlarda da olsa bıkmadan usanmadan çalışmak gerekiyor, böyle olunca da sonuç kaçınılmaz oluyor.  

Bizim Semtin Çocukları sinema filminde ekrandan ve beyaz perdeden tanıdığımız başarılı, birbirinden değerli tiyatro, dizi ve sinema oyuncuları rol almış. Sizi ve emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.

Projede emeği geçen herkesin adına bağlı olduğunuz yayın gurubuna ve size teşekkür ederim.

Rica ederim. Biz teşekkür ederiz.

Yeni yılda yeni senaryolarınız ve filmler olacak mı?

Kesinlikle eğer tekrar ülke olarak covid’le ilgili bir sıkıntı yaşamazsak, yeni yılın ilk ayından sonra bir projemizin hazırlıklarına başlıyoruz. Bu pandemi döneminde başlayıp devam ettiremediğimiz projemizi en baştan tekrar çekeceğiz inşallah. Ayrıca PARÁXENOS ile İki Üzüm Tanesi adlı senaryolarımı birleştirip Türkiye’de çekimleri yapılacak dizi için Yunanistan’dan yinelenen bir teklif var. Türkiye’den partner bir yapım şirketi ile ilgili görüşmelerimizi hızlandıracağız.

Sosyal sorumluluk projeleriniz var mı? Bildiğim kadarıyla hayvanları çok seviyorsunuz. Sokak hayvanları için bir projeniz var mı?

Yakında yayınevimizle başlatacağımız sokak hayvanlarıyla ilgili bir projemiz var. Ben şahsım adına yapacağım her projemin gelirlerinin sokak hayvanları yararına kullanılmasını şart koşuyorum ve bu hep böyle olacak.  

Son olarak gazetemizin okurlarına ve kitap dostlarına bir mesajınız var mı?

Var, kitaplarını beğendiğiniz ve yayıncılığını beğendiğiniz köşe yazarlarını ve habercilerin mutlu olmalarını sağlayacak, onları onore edecek ilgiyi gösterirseniz daha bir azimle ve daha güzel eserler üreteceklerinden emin olabilirsiniz. Tabi ki konusunda ürettiklerine tamamen maddesel bakmayan kişilerle ilgili bir nacizane isteğim.

Sevgili Feridun hocam kitabınızı imzalayıp armağan ettiğiniz için, ayrıca verdiğiniz özel ve içten cevaplardan dolayı değerli yüreğinize şükranlarımı sunar, gelecek çalışmalarınızda başarılar dilerim.

Ben de ailem ve tüm sevenlerim adına teşekkür ederim.