Obama ile Çay Partisi'nin desteklediği Cumhuriyetçiler arasında, "OBAMACARE" olarak anılan "Sağlık Reformu Yasası" nedeniyle yaşanan ve hükümetin kepenk kapatmasına neden olan çekişme ve FED Başkanı Bernanke'nin "Parasal Genişleme" programının ne zaman sona erdirileceği konusunda kesin tarih vermemesi, şimdilik su yüzüne çıkmasa da, dünya piyasalarında büyük bir tedirginlik yarattı.
ABD'deki krizin 17 Ekim'e kadar sonlanması bekleniyor. 17 Ekim'de, 16.7 trilyon dolara ulaşacak olan borçlanma tavanı yükseltilmezse, ABD'nin temerrüde düşme riski var. Bu olasılık, tüm dünyada bir tedirginlik yaratıyor.
İnsan unsurunu gözardı eden vahşi kapitalist sistemde, Obama'nın, zengin kesime ek vergi yükü getirecek, hastanelerin, sigorta şirketlerinin ve ABD ekonomisinin üç temel direğinden biri olan ilaç sektörünün kazancını azaltacak bir yasa olan "OBAMACARE"i, doğal olarak tepki görecekti ve gördü. Robin Hood'luğa özenen Obama'nın inadı bu barajı aşmaya yetmiyecek gibi görünüyor. Çünkü, Obama'ya gösterilen tepkinin gerçek nedeni, yalnızca "OBAMACARE" değil. "Sağlık Reformu Yasası"na gösterilen tepki, gerçek nedenleri gizlemek için kullanılan bir kamuflaj.  ABD'nin dış politikasını hedeflerinden saptırdığına ilişkin iddialar, Amerikada, Obama aleyhine bir kampanyanın başlatılmasına neden oldu.
 "Başkanlık dönemimin en önemli icraatı" dediği ve 50 milyon Amerikalıyı sigorta kapsamına almayı hedefleyen "Sağlık Reformu Yasası" olan "OBAMACARE" üzerinden başlatılan Obama'yı itibarsızlaştırma operasyonu, tüm dünyayı etkileyecek ekonomik ve siyasi sonuçlar doğurabilir.
 
"SAĞLIK REFORMU YASASI"
YENİ BİR KÜRESEL KRİZE NEDEN OLUR MU?

Demokrat Obama ile Cumhuriyetçilerin anlaşamamaları nedeniyle hükümet, 1996'dan bu yana, ikinci kez kepenk kapatmak durumunda kaldı. Malezya ve Filipinler ziyaretni iptal eden Obama, Endonezya ve Brunei'deki zirvelere de katılamayacak. Ciddiye alınması gereken bir durum; çünkü bu zirvelerde Obama, Rusya Devlet Başkanı Putin ile Suriye krizini, Çin Devlet Başkanı Şi Jinping ile de Güney Çin Denizi krizini masaya yatıracaklardı. ABD'nin 2008 tarihli Ulusal Savunma Strateji belgesinde, ABD'nin stratejik bölgelere erişiminin devamının sağlanması, ulusal güvenlikle ilişkilendirilmişti.
Benzer bir kriz 2011 yılında da yaşanmış, uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu olan Standart&Poors ABD'nin kredi notunu kırmıştı. Piyasalar, yeni bir küresel krizin yükünü taşıyacak durumda olmadıklarından, hükümetin kepenk kapatmasıyla sonuçlanan Obama ile Cumhuriyetçiler arasındaki çatışmaya, şimdilik kaydıyla, tepki vermek istemiyorlar. ABD'deki krizin 17 Ekim'e kadar sonlanması bekleniyor. 17 Ekim'de, 16.7 trilyon dolara ulaşacak olan borçlanma tavanı yükseltilmezse, ABD'nin temerrüde düşme riski var. Bu olasılık tüm dünyayı tedirgin ediyor. ABD'nin 1 yıl vadeli borçlarını iflasa karşı sigortalamanın (CDS) maliyeti Ağustos 2011'den bu yana saptanan en yüksek seviyeye ulaşarak  58 baz puana yükseldi. CDS primi, beş yıllık CDS'in 17 puan üzerinde.
Bütün bu olumsuzluklar ABD'yi batırmaz, ama paradan para kazanma politikası güden uluslararası sermaye, bu sürtüşmelerden yararlanarak, kontrolü altındaki medya aracılığı ile piyasaları dalgalandırıp döviz-faiz- borsa şeytan üçgeninde kısa bir zaman diliminde çok tatlı kazançlar elde edebilir. Fakat, Çay Partisi'nin desteklediği Cumhuriyetçilerin "OBAMACARE"e direniş sergilemelerinin arka planında çok başka ekonomik ve siyasi nedenlerin olduğu da bir gerçektir. Öncelikli olarak İsrail'in güvenliğini sağlamayı, ortadoğu petrollerini kontrol altına almayı hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi'nin hayata geçirilmesi operasyonunun, Obama'nın ayak sürümesi nedeniyle Suriye parselinde tıkanması, Putin'in devreye girip inisiyatifi ele alması, ABD'de büyük bir düş kırıklığı yaşanmasına neden olmuştur.

ROBİN HOOD OBAMA'NIN TEHLİKELİ İNADI  

Çivisi çıkmış, bütün evrensel değerlerin yerlerde süründüğü bir dünyada Obama bayrak açmış,  Robin Hood'luk yapmaya çalışıyor. Neymiş efendim, 316 milyonluk ABD'de sigorta kapsamı dışında kalan 50 milyon insanı, "Sağlık Reformu Yasası" (OBAMACARE) ile sağlık sigortası şemsiyesi altına alacakmış. Bunu da, yıllık geliri 250 bin dolar üzerinde olanlara ek vergi yükü getirerek başaracakmış!.
"Başkanlık dönemimin en önemli icraatı" dediği "Sağlık Reformu Yasası" (OBAMACARE) ile sigortaların, hastanelerin ve ilaç sektörünün kazançlarının düşmesine neden olacağını göremiyor mu, bilemiyor mu Obama?
Beyaz Saray'da oturuyor olmanın verdiği rehavetle, ABD'nin bir devletten çok, bir küresel şirket olduğunu unutuyor olmalı.. Robin Hood'luğa özenen Başkan Obama'ya hatırlatmak isteriz, milli gelirin yüzde 90'nın nüfusun yüzde 10'u tarafından paylaşıldığı bugünkü ABD'ye hakim olan iklim, yeni Robin Hood'ların yetişmesine asla izin vermez.
Obama, ülkesinde "kumarhane kapitalizmi"nin egemen olduğunun da farkında değil herhalde. Yeri gelmişken belirtelim, "Kumarhane Kapitalizmi" bizim değil, 1990'ların başlangıcında, peşpeşe izlediğimiz finansal krizlerin nedenini inceleyen ünlü ekonomist Susan Strange'in tanımlamasıdır. Kıt ulusal tasarrufların, üretken sermaye yatırımlarına aktarılması gerekirken, serbest piyasa ekonomisi gereği başına buyruk bırakılan finansal sistem tarafından, aşırı riskler yüklenilerek, piyasa oyunlarında çar çur edilmesini anlatmak üzere üretilmiş bir tanımlamadır.
İnsan unsurunu gözardı eden vahşi kapitalist sistemde, Obama'nın, zengin kesime ek vergi yükü getirecek, hastanelerin, sigorta şirketlerinin ve ABD ekonomisinin üç temel direğinden biri olan ilaç sektörünün kazancını azaltacak bir yasa olan "OBAMACARE"i, doğal olarak tepki görecekti ve gördü. Robin Hood'luğa özenen Obama'nın inadı bu barajı aşmaya yetmiyecek gibi görünüyor. Çünkü, Obama'ya gösterilen tepkinin gerçek nedeni, yalnızca "OBAMACARE" değil; "Sağlık Reformu Yasası"na gösterilen tepki, gerçek nedenleri gizlemek için kullanılan bir kamuflaj.  ABD'nin dış politikasını hedeflerinden saptırdığına ilişkin iddialar, Amerikada, Obama aleyhine bir kampanyanın başlatılmasına neden oldu.

"OBAMACARE" DİRENİŞİ,
GERÇEK NEDENLERİN KAMUFLAJI MI?

Çağdaş Robin Hood Obama'nın önüne çekilen barajın yalnızca "OBAMACARE" ile ve bu yasa tasarısının bütçeye getireceği ek yükle sınırlı olmadığını söylemek de bir kehanet olmayacaktır. Çünkü "Sağlık Reformu Yasası" Kongre'den geçtiği gibi, Anayasa Mahkemesi tarafından da onaylaylandı. Obama, sağlık reformu yasası ile ilaç sektörünü, Suriye'nin vurulması konusunda ayak direklemesiyle de silah ve petrol sektörlerini karşısına almış oldu. Obama'nın, ABD'nin bu üç temel sektörünün çıkarlarını gözardı ederek başkanlığını sürdürebilmesi mümkün değildir. Obama ile Çay Partisi'nin desteklediği Cumhuriyetçiler arasında bir uzlaşma sağlanması gerekiyor. Nefesini tutarak 17 Ekim'i bekleyen dünyanın yanıtını merak ettiği soru şu: Çağdaş Robin Hood'un, "Başkanlık dönemimin en önemli icratı" dediği "Sağlık Reformu Yasası"nı iptal etmesi düşünülemeyeceğine göre, Obama ile "OBAMACARE"'e karşı ideolojik bir Haçlı Seferi başlatan Cumhuriyetçiler (ya da derin devlet) arasında nasıl bir anlaşma sağlanacaktır?
Obama'nın, ABD'nin küresel liderliğini sürdürebilmek adına, 11 Eylül 2001'de, İkiz Kuleler şoku eşliğinde başlattığı yeni dünya düzenini hayata geçirme operasyonunu, hangi gerekçe ile olursa olsun, durdurması asla  düşünülemez. Konuyla ilgili yazılarımızda anlattığımız gibi, ABD'nin küresel liderliğini sürdürebilmesi, doların saygınlığını koruyabilmesi, İsrail'in güvenliğini sağlayabilmesi, Akdeniz'i bir "Batı Gölü"ne dönüştürebilmesi, Kuzey Afrika, Ortadoğu, Doğu Akdeniz ve Kafkasya petrollerini ve dağıtım yollarını kontrol altına almasına ve bu kaynaklardan sağlanacak hidrokarbunun (petrol+doğalgaz) kurulması yüzyıllar öncesinden planlanan "Büyük Kürdistan" koridoru içinden Akdeniz'e akıtılmasına bağlıdır.

"İŞLER PLANDIĞI ŞEKİLDE GİDERSE,
İSRAİL ORTADOĞU'NUN EN BÜYÜK DEVLETİ OLACAK"

ABD'nin bu kutsal hedefi,  Kuzey Afrika'dan Afganistan'a uzanan coğrafyada yer alan 22 Müslüman ülkenin sınırlarının değiştirileceği gerçeği, dönemin ABD Dışişleri Bakanı G. Rice tarafından açıkça ifade edilmiştir. ABD'nin eski Dışişleri Bakanı H. Kissinger de, bir konuşmasında, "İşler plandığımız gibi yürüdüğü takdirde, İsrail, Ortadoğu'nun en büyük devleti olacaktır" demişti.
Obama'nın son aşamada, Suriye'nin vurulması konusunda ayak diremesi, Putin'in devreye girerek Esad'ı kimyasal silahlarını BM'ye vermeye ve masaya oturmaya ikna etmesi, ABD'de derin devletin ve neo-conların canını fena halde sıktı. Obama 50 milyon vatandaşımı sigorta kapsamına alayım derken, kendisini, ABD dış politikasını rayından çıkarmakla suçlayan çok büyük bir cephenin oluşmasına ve hükümetin kepenk kapatmasına neden oldu.
 2005 tarihli ABD Ulusal Strateji Belgesi'nde Rusya Federasyonu, "kilit ülke" olarak değerlendirilmişti. Yani, küresel aktörler arasında yeniden gündeme gelebilecek rekabet olasılığına dikkat çekilmiş ve Rusya'nın, küresel ölçekte ekonomi ve güvenliğe ilişkin izleyeceği politikalarla kendine biçeceği rolün ABD-Rusya ilişkilerini yeniden şekillendirebileceği açıkça belirtilmişti.
2006 tarihli ABD Ulusal Strateji Belgesi'nde ise, küresel enerji kaynaklarının öneminin giderek arttığı özellikle vurgulanmıştı. Belgede, "Enerji Güvenliği" başlığı altında, ABD açısından bir zorunluk olduğuna değinilmiş ve bu durumun engellenmesinin büyük risk oluşturacağı vurgulanmıştı. Dikkatinizi çekmek isteriz, 2006 tarihli ABD Ulusal Strateji Belgesi'nde, ekonominin küreselleşmesine paralel olarak, toplumsal açılımlar ve demokrasinin daha geniş kesimlere yayılması, hukukun üstünlüğünün sağlanamadığı durumlarda şeffaflık ve kamu yönetimi gibi konularda ortaya çıkabilecek sorunlarla mücadele edilmesi gibi konuların hepsi "Enerji Güvenliği" başlığı altında ele alınıyor. Bölgemizdeki gelişmelerin hedeflerini, Obama'ya karşı son günlerde oluşan tepkinin nedenlerini görebilmek için, özellikle 2005 ve 2006 tarihli ABD Ulusal Strateji Belgelerinin içeriğini göz önünde tutmak gerekir.
ABD, 2030 yılında enerji konusunda kendi kendine yeter bir ülke durumuna geliyor; Ortadoğu petrollerine bağımlılığı sona eriyor. Fakat ABD, küresel krizin olumsuz etkilerini giderebilmek ve kriz öncesi büyüme tempolarını yakalayabilmek için çırpınan ülkelerin Ortadoğu petrollerine muhtaç olduklarını biliyor.
ABD, küresel ekonomiyi kontrolünde tutabilmek, kendisine yeni rakiplerin yetişmesini engellemek ve küresel liderliğini sürdürebilmek adına, Kuzey Afrika, Doğu Akdeniz, Kafkasya ve Ortadoğu enerji yataklarını İsrail'in denetimine verecek bir düzeni 2030 öncesinde, hatta Çin'in dünyanın ekonomik lideri olacağı 2016 öncesinde hayata geçirmeye çalışıyor. Dünyanın, özellikle İslam coğrafyasının önemli bir bölümü, ABD'nin küresel liderliğini sürdürme hırsı nedeniyle yangın yerine döndü.
Obama'nın, ABD'nin bu "kutsal hedeflerini" gözardı ederek Suriye konusunda ayak sürümesi, devlete 10 yılda 940 milyar dolarlık bir ek yük getiren "OBAMACARE"'i ön plana çıkarması, ülkesinin hiç beklenmedik bir kriz yaşamasına neden oldu. Krizin 17 Ekim'e kadar çözülememesi ve borçlanma tavanının 16.7 trilyon dolara yükseltilememesi halinde, ABD'nin temerrüde girme riski var. Obama'nın böyle bir riski göze alması mümkün değil. Çağdaş Robin Hood "OBAMACARE" konusunda direnebilecek mi, yoksa "Sağlık Reformu Yasası"nı rafa kaldırıp, ABD dış politikasını kaldığı yerden sürdürmeye mi yoğunlaşacak? Bu soruların yanıtlarını 17 Ekim'e kadar almış olacağız.

KRİZİN GERÇEK NEDENLERİ
OBAMA'NIN KOLTUĞUNU SALLAR MI?

Krizin görünen nedeni Obama'nın Sağlık Reformu Yasası tasarısı. Fakat, gerçek nedenler çok başka.. Obama'nın 50 milyon Amerikalıyı sigorta kapasamına alacak olan "OBAMACARE"in devlete 10 yılda getireceği 940 milyarlık yük sorgulanıyor, fakat, Afganistan ve Irak'ın işgalinde, Libya'da, Suriye'de, Mısır'da muhaliflerin silahlanmasında... harcanan milyarlardan hiç söz edilmiyor.
Obama'ya, başkanlık yetkilerinin yalnızca kağıt üstünde geçerli olduğunu, asıl gücün kendisini oraya taşıyanlarda olduğunu, ABD'nin 2005, 2006 ve 2008 tarihli Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinde hangi kararların alındığını, Lincoln'ü, Kenndy'i... hatırlatacak birileri yok mudur çevresinde?  
ABD derin devleti, ulusal strateji belgelerinde izlenmesi öngörülen dış politikalardan ödün verilmesine asla izin vermez. Bu nedenle, ABD'nin hedeflediği yeni dünya düzeninin hayata geçirilmesinin önemli bir aşamasında  frene basması, inisiyatifi Putin'e kaptırması, Robin Hood Obama'nın "OBAMACARE" üzerinden itibarsızlaştırılması operasyonunn başlatılmasına neden olmuştur.
ABD neo-conlarının hedeflerine ve gelişmelerin yönüne bakılınca, Obama'nın, herkesten önce kendisine bir "sağlık sigortası" yaptırması gerektiğini söylemek, dostça bir tavsiye olacaktır.

17 EKİM, BÜTÜN DÜNYA İÇİN
ÖNEMLİ BİR GÜN OLACAK

Obama'nın ilk seçildiği günlerde yazdığımız bir yorumumuzda, "Bir zencinin, hem de babası Müslüman olan bir zencinin, neo-conların "Haçlı Seferleri başladı!" çığlıkları eşliğinde başlattıkları yeni dünya düzenini hayata geçirme operasyonları sonrasında ABD'ye başkan seçilmesini ihtiyatla karşılamak gerekir. Obama, devlet eliyle küresel çapta gerçekleştirilen bütün 'pis işlerin' sırtına yığılacağı bir 'günah keçisi'ne dönüştürebilir" demiştik. Söylediklerimiz bir kehanet değildi; tarihin akışı içinde ABD'de devletin işleyiş mekanizmalarını izleyen herkesin görebileceği bir olasılıktı.
17 Ekim 2013, bütün dünya için tarihi bir gün olacak..