Esad, Putin'in bastırması sonucunda, ABD'nin askeri müdahale tehdidinden vazgeçmesi koşoluyla kimyasal silahlarını teslim etmeye razı oldu. Fakat, Esad samimi olsa bile, devlet otoritesinin tam olarak sağlanamadığı ülke genelinde, kimyasal silahların denetimi bir askeri operasyona başvurulmadan basıl sağlanacaktır? Esad da bu gerçeği bildiğine göre, Obama-Putin görüşmesinde medyaya yansımayan çok daha başka konular mı konuşulacaktır?
Yoksa, asıl sorulması gereken soru şu mudur: Obama- Putin buluşması, Esad'lı ya da Esad'sız bir Suriye'nin paylaşılması, Esad'ın geleceğinin garanti altına alınması pazarlığı mı olacaktır?
Putin'in bastırması sonucunda Esad'ın, sahip olduğu kimyasal silahlarının uluslararası bir heyet tarafından denetlenmesine razı olmasıyla, Suriye krizi giderek renk değiştirmeye ve bir başka boyut kazanmaya başladı.
Melih Aşık'ın consortium news'ten aktardığına göre, Amerikalı emekli ordu ve istihbarat mensuplarından oluşan bir heyet Obama'ya verdikleri muhtırada, "Suriye'de 21 Ağustos'taki  kimyasal gaz saldırısını Esad'ın düzenlediğini bizim kaynaklarımız doğrulamıyor" demişler. Obama'nın Esad'ın kimyasal silahlarını konuşmak üzere masaya oturmaya razı olmasında bu muhtıranın etkisi oldu mu bilemeyiz, ama Suriye krizinde yeni bir süreç başlamış oldu.
Muhtarayı verenlerin iddiasına  göre kimyasal saldırıyı, "Suriye muhalefeti, Suudi Arabistan ve Türkiye ortaklaşa düzenlemişler." Amaçları da ABD'yi Suriye savaşına sürükleyecek bir olay yaratmakmış. Altından kalkılması çok zor bir suçlama.
Afganistan'da, Irak'ta, Libya'da, Suriye'de Batılıların kurguladıkları muhalefet ve radikal İslam örgütleri görüntüsündeki çeteler vasıtası ile  Müslüman ülkelerde yaşatılan vahşet, inandırıcı bir kurgulamayla Türkiye'nin üzerine mi yıkılmak isteniyor? Bu haber çok can sıkıcı olduğu kadar çok tehlikeli bir gelişmedir. Türkiye'yi, hem İslam aleminde hem de dünya kamuoyu nazarında aşılması çok zor bir yalnızlığa itebilir.
Türkiye consortium news tarafından yayınlanan bu muhtıranın üstüne gitmeli ve gerçeğin açığa çıkarılmasını sağlamalıdır. Çünkü, Putin'in bastırmasıyla Esad kimyasal silahların uluslararası denetim altına alınmasını kabul etti, Obama da Suriye'yi vurma planını askıya alarak Rusya ile masaya oturmaya razı oldu.

OBAMA PUTİN'LE MASAYA OTURMAYI KABUL ETTİ


Bu gelişmeyle Putin, baştan beri Suriye konusunda izlediği politikayla inisiyatifi ele aldı, şavaşı gündem dışına iterek  diplomasiyi ön plana çekmiş oldu ve "küresel barışı kurtaran bir lider" olarak prestij kazanmış oldu. Daha açık söylemek gerekirse, Ortadoğu konusunda Rusya'sız bir çözümün kolayca uygulanamayacağını kabul ettirmiş oldu. Hatırlayananız olacaktır; I. Dünya Savaşı öncesinde, İngiltere ile Fransa arasında imzalanan ve Osmalı'nın Ortadoğu'daki topraklarını paylaşmayı hedefleyen Sykes- Picot Anlaşması'nı da Rusya deşifre etmiş ve Batılıların Ortadoğu'yu yağmalama planlarının yüzyıldan fazla rafa kalkmasına neden olmuştu.
Putin, Suriye krizinin başından beri izlediği tutarlı politikanın sonucu olarak,  Suriye konusunu konuşmak üzere Obama ile masaya oturuyor. Putin'in, "Ortadoğu konusunda Rusya'sız bir çözüm olmayacağına, ABD'nin Suriye'ye yapacağı tek yanlı bir askeri operasyonun vahim sonuçlar yaratabileceğine" ilişkin makalesinin bugünlerde New York Times'ta yayınlanması, Amerika'nın Rusya'nın isteklerini de dikkate almayı kabul ettiğinin işareti olarak yorumlanıyor. Ruslar, bundan böyle, Suriye krizinin çözümü konusunda, Esad'lı ya da Esad'sız her formülde söz sahibi olacaktır. Putin, Esad'ın gerekli önlemler alınmadan devrilmesi halinde, Suriye'de etkili olabilecek İslamcı militan grupların, Irak ve Libya'daki gibi, kontrolsüz terör olaylarına neden olabileceklerine, ele geçirecekleri silahlarla İsrail'in güvenliğini tehdit edebileceklerine ilişkin kaygıları çok iyi kullandı ve ABD'yi, kimyasal silahların teslim koşullarını konuşmak üzere masaya oturmaya ikna etti.

OBAMA-PUTİN BULUŞMASI SURİYE'NİN PAYLAŞILMASINI MI HEDEFLİYOR?


Putin ile Obama yalnızca Esad'ın kimyasal silahlarını mı konuşacaklardır?
Putin Rusya'nın yüzlerce yıllık "sıcak denizlere inme" hedefinden vazgeçmeyeceğine göre, Tartus Üssü'nün statüsü gündeme gelmeyecek midir? Hepsinden önemlisi, Esad'ın kimyasal silahların teslimi konusunda ne kadar samimi olduğuna Rusya ne kadar inanıyor, Amerika ne kadar güvenecektir?
Esad, Putin'in bastırması sonucunda, ABD'nin askeri müdahale tehdidinden vazgeçmesi koşoluyla kimyasal silahlarını teslim etmeye razı oldu. Fakat, Esad samimi olsa bile, devlet otoritesinin tam olarak sağlanamadığı ülke genelinde, kimyasal silahların denetimi bir askeri operasyona başvurulmadan basıl sağlanacaktır? Esad da bu gerçeği bildiğine göre, Obama-Putin görüşmesinde medyaya yansımayan çok daha başka konular mı konuşulacaktır?
Yoksa, asıl sorulması gereken soru şu mudur: Obama- Putin buluşması, Esad'lı ya da Esad'sız bir Suriye'nin paylaşılması, Esad'ın geleceğinin garanti altına alınması pazarlığı mı olacaktır?