Baharla birlikte hain PKK nın bütün yurt sathına yaymaya başladığı kanlı eylemleri artık Haziran ayında bardağı taşırda. Nerede ise her gün yapılan acımasız saldırılarda güvenlik kuvvetleri yanında kadınlar ve çocuklar da hedef oldu. Genelkurmay Başkanlığının terör eylemlerinin artacağına dair değerlendirmesine rağmen, PKK nın saldırıları gerçekleştirebilmesi anlık istihbaratın yeterli olmadığının en bariz delili olarak ortadadır. 1984’ten bu yana PKK ile mücadele için daima ön planda olan istihbarat ihtiyacı, bir çok acı tecrübeye rağmen ne yazık ki yeterli ölçüde karlışanamamış, zaafiyet giderilememiştir. Basından takip edilebildiği kadarı ile PKK nın; klasik baskın, pusu gibi eylemlerden çok, uzaktan ateşle veya yine uzaktan kumandalı patlayıcılarla eylem yapabildiği ve birliklerimizin derhal mukabele ederek göğüs göğüse mücadeleye atıldıkları anlaşılmaktadır. Hemen kullanılabilecek anlık istihbarat temin edilebilse PKK militanlarının hemen etkisiz hale getirilmelerinin mümkün olabileceği ortadadır. PKK nın bu hain saldırılarından sonra, yine alınacak önlemler konsu gündeme geldi. Bilen bilmeyen herkes, neler neler söylemediler ki! Verip kurtulmak isteyenlerden PKK sözcülüğü yapanlara, TSK’ne seviyesizce saldıranlara kadar. Hiç unutmamak gerekir ki PKK duruma göre, hep ileriki yılları kapsayacak bölücü faaliyetleri için daha uygun ortam sağlama düşüncesinden hiç şaşmamıştır. Bu günlerde PKK nın bağımsızlık ve federasyon taleplerinin yerini, özerklik ve özel yetkilerle donatılmış yerel yönetimlerin tesisi ile anayasal haklar ve ayrıcalıklarla genel af taleplerinin aldığı, herkesin malumudur. Demokrasi perdesi altında güya gizlenmeye çalışılan bu talepler yanında bölücü terörün önlenmesi için müsbet düşünceler de ortaya atılmaktadır. Müsbet menfi bütün görüşlerin hep değerlendirilegeldiği bilinmekle beraber, akıtılan kanın, çekilen acıların ve ızdırapların bir an önce sonlandırılması muhalif, muvafık artık herkesin ortak düşüncesi halindedir. Belirlenecek kısa, orta ve uzun vadeli önlemler konusunda, bir milli mutabakat için uygun ortam olduğu düşünülmekte, askeri önlemlerin kararlı bir siyasi, ekonomik, psikolojik, hukuki önlemlerle ve dış politika ile desteklenmesi beklenmektedir. Bu arada Sayın Başbakan’ın bakanlar ve komutanlarla Gediktepe’yi ziyareti, kahraman Mehmetçiklerle sohbeti uzunca bir süredir özlenen bir tablo olarak karşılanmış, TSK’ni hedef alan seviyesiz suçlamalar için de güzel bir cevap olarak algılanmıştır.