Avrupa’nın ağır kış şartlarının soğukluğu içinde başladığı yılın son ayına biz, 2010 yılı başında olduğu gibi, yazdan kalma sıcacık günlerle başladık. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden bu günler nedense nezle, grip ve soğuk algınlıklarını adeta tetikliyor. Ben, bu güzel havalarda şirin torunum Zafer Kaan’la birlikte griple son gücümüzle mücadele ediyoruz. Bizim ikimizin de iyileşmeye başladığımız hafta sonlarında, kış da iyice kendini gösterecekmiş. 21 nci yüzyılın ilk on yılının bu son ayı içinde de süratle gelişen iç ve dış olaylar içinde, PKK nın alacağı tavizler karşılığında olduğu iyice belircenen silahlı mücadeleyi bırakma arzusu, son 40 yılın önemli olayları arasında 2010 yılına özel bir önem verdiği ortadadır. 40 bin vatan evladına malolan bu başkaldırıda şimdiye kadar barınma ve hareket kabiliyeti nedenleri ile bu aylarda zaten durdurulan operasyonların bu defa, önce seçimlere kadar, sonra da Mart ayına kadar durdurulmuş olması hiç kimseyi rehavete sevk etmemelidir. ABD’nin Irak’tan askerlerini çekmesi ile Irak’ın kuzeyinde ve yurt içinde operasyon alanlarında hassasiyeti gittikçe artan PKK; siyasi hedeflerini küçültse de operasyon gücünü muhafaza etme gayreti içindedir. Artık zamanın her geçen gün daha da aleyhine işlediğini fark eden PKK, ilerde istismar edeceği ortamı temin peşindedir. Kültürel haklar ve ayrıcalıklarla anayasal temihatlar, genel af ve Kürtçe eğitim gibi masum haklar olarak dile getirilen bu taleplerin, devletin üniter yapısını zorladığı da ortadadır. Ülkemizde etnik kökeni ne olursa olsun kanunlar kaşısında herkes zaten eşittir. Hiç kimse etnik kökeninden ötürü horlanmaz, dışlanmaz. Fırsat eşitliği açısından da yurttaşlarımız arasında hiç bir fark yoktur. Kimini zorla, kimini de kandırarak dağa çıkardığı militanların topluma kazandırılması dışındaki talepleri masum talepler olarak vasıflandırılamayacağından, PKK; ön koşulsuz olarak, suç işlemiş olanları dahil, bütün militanlara devletin şefkatle yaklaşmasına zemin hazırlamalıdır. Ancak böyle uygun bir zeminde yıllardır acı içinde kıvranan özellikle bölge insanlarımızın huzura, refaha ve mutluluğa kavuşmalarının sağlanabileceği değerlendirilmektedir.