HİNT TİCARET YOLUNUN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAMAK AMACIYLA, İNGİLTERE, KUVEYT'TEN ADEN'E BÜTÜN ARAP ŞEYHLERİNİ MAAŞA BAĞLAMIŞTI.
İNGİLTERE'NİN ASIL HEDEFİ İSE, OSMANLI'NIN, ZENGİN PETROL YATAKLARINA SAHİP OLDUĞU ANLAŞILAN MUSUL VİLAYETİYDİ.
Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalanmaya ve çöküşe götüren süreci incelerken bazı önemli tarihleri hatırda tutmak gerekir:
13'üncü yüzyılda Bakü'de yüzlerce gemi yükü oluşturabilecek kadar petrol çıkarılıyordu.
1853'de Polonyalı Ignacy Lakasiewicz petrolden gazyağı elde etti.
Amerika kıtasında ilk petrol, 1858 yılında Kanada'da bulundu.
ABD'de ilk petrol, 1859'da, Edwin Drake tarafından çıkarıldı.
1861'de, Rus Meerzoeff, Bakü'de ilk petrol rafinerisi kurdu.
1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında, Batum'un Ruslar'ın eline geçmesinin ardından, İsveçli Nobel Şirketi Azeri petrolünü Karadeniz'e taşıyabilmek amacıyla, Bakü-Batum demiryolunu hayata geçirdi.
1888'de Rusya'nın petrol üretimi 23 milyon varile ulaştı.
Petrol konusundaki gelişmeler, Avrupa ülkelerini, özellikle en büyük vurucu gücü olan donanmasında buhar yerine petrol ürünleri kullanmaya başlayan İngiltere'yi harekete geçirdi.
Avrupalılar'ın, Ruslar'ınkine alternatif olarak aradıkları petrol yataklarını Musul'da bulmalarından sonra Osmanlı'nın başı dertten kurtulmadı. Mezopotamya'daki toprakları, Ruslar'a alternatif petrol yatakları arayan Avrupalı ülkelerin çalışma alanına dönüştü. (Hariri suikastını hatırlayınız; Avrupa ülkeleri arasındaki kavga hala bütün canlılığı ile sürüyor. Fransa Ortadoğu'da bayrak gösterememekten son derece rahatsız.)
GÜLBENKYAN'IN ROLÜ NEYDİ?
Petrolün 19'uncu yüzyılın sonlarında piyasaya hakim olması, ısınma ve aydınlanmada diğer yağların yerini alması, özellikle gemilerde yakıt olarak kullanılmaya başlaması, Avrupalı ülkelerin Ortadoğu petrollerini paylaşma konusunda büyük bir kavgaya tutuşmalarına neden oldu.
Ortadoğu petrol yataklarının paylaşımı konusunda, sonradan Londra'ya yerleşmiş olduğu anlaşılan Osmanlı Ermeni vatandaşı Gülbenkyan'ın önemli bir rol oynadığı söylenir. Bu söylentilerin en önemli dayanağı da, Fransa'nın Petrograd Büyükelçisi Pal'olog'un, 27 Şubat 1919'da, Fransız Dişişleri Bakanlığı'na gönderdiği ilginç telgraftır. Şöyle diyor telgrafta:
"Gülbenkyan adında Londra'da oturan varlıklı bir Ermeni, Paris finans çevrelerinin de desteği ile, Jön Türk partisinin birkaç üyesini satın alabileceklerini, İstanbul'da bir ihtilâl düzenleyebileceklerini söylüyor" (Fransız Diplomatik Belgelerinde Ermeni Olayları 1914-1918 - T.Tarih Kurumu 2005)
Ortadoğu'daki petrol yataklarının paylaşımını yönlendiren "Kırmızı Çizgiler Anlaşması"nın mimarının da Gülbenkyan olduğu söylenir.
Osmanlı İmparatorluğu'nu parçalamayı ve paylaşmayı hedefleyen Sykes-Picot ve Sevr anlaşmalarının temelini oluşturan Kırmızı Çizgiler Anlaşması'na göre Avrupalılar, Ortadoğu ve Türkiye'nin bir bölümünde arama ve sondaj çalışmaları yapacaklar ve (buraya dikkat) ortak karar almadıkça petrol bulsalar bile çıkarmayacaklardı!
Hey millet! Bu sözler size birşeyler anımsatmıyor mu?
Gerçekten, Türkiye'nin güneydoğu bölgelerinde yıllarca sürdürülen sondaj çalışmalarında kazılan kuyuların "petrol yok" gerekçesi ile betonlanmasının "Kırmızı Çizgiler Anlaşması" ile ne kadar ilgili olduğu, ilginç sonuçlar verebilecek bir araştırma konusudur.
IRAK'IN DOĞUŞU DA SANCILI OLMUŞTU
Osmanlı'nın Irak'a hakim olduğu ilk zamanlarda uluslararası ticaret açık denizlere kaymıştı. Uzakdoğu malları, Hindistan baharatı okyanuslar yoluyla Avrupa'ya taşınıyordu.
Çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Osmanlı, Musul, Bağdat, Basra ve Hicaz vilayetlerinde kısmen özerk bir yönetim sürdürüyordu. Fakat, Tanzimat sonrasındaki gelişmelerle Osmanlı Irakla daha yakından ilgilenmeye başladı.
Bu ilgi odaklanmasında İngiltere'nin rolü büyüktür. O tarihlerde donanmasını kömür yerine petrol ürünleri ile çalıştırmaya başlayan İngiltere Hindistan'a iyiden iyiye yerleşmişti. Hint ticaretinin güvenliğini sağlamak için Basra Körfezi'ndeki şeyhlerle özel ilişkiler kurmuş, Kuveyt'ten Aden'e bütün yerel yöneticileri maaşa bağlamıştı. Bu çalışmaların asıl amacı da, Osmanlı'nın elinde bulunan Musul Vilayetindeki petrol yataklarını ele geçirmekti.
Padişah II. Abdülhamit, İngilizler'in niyetini sezdiğinden, bugünkü Irak'ı oluşturan üç vilayetteki bazı bölgeleri kendi kişisel malı ilan ederek tapulamıştı.
Fakat, II. Abdülhamit'in bu önlemleri fazla etkili olamamıştır.
Padişah'ın tahttan indirilmesinden sonra, zamanın hükümeti 30 miyon borç alabilmek için -İngilizler'in "tavsiyesi" üzerine- II. Abdülhamid'in kişisel malları devletleştirilmişti! (Fransız Büyükelçisi Pal'olog'un telgrafını anımsadınız mı?)
Yarın: I. Dünya Savaşı'ndan sonra çizilen Ortadoğu siyasi haritasının temelini oluşturan Sykes-Picot Anlaşması.
KÜPE: Umudunu yitirmiş olanın, başka kaybedecek birşeyi kalmamıştır.
Bias