YUSUF AKCURA, “TÜRKLEŞMEK, İSLAMLAŞMAK, MUASIRLAŞMAK FORMÜLÜ ESASTA HÜSEYİNZADE ALİ BEY’E AİTTİR” DERKEN, ZİYA GÖKALP, “ALİ BEY HÜSEYİNZADE’NİN ÜÇLÜ DÜSTURU BÜTÜN TÜRK DÜNYASINDA YENİ UFUKLAR AÇTI” DİYORDU
Türk Ocakları’nın 100. Kuruluş yılı hem Türkiye’de hem de kardeş ülke Azerbaycan’da gerçekleştirilen etkinliklerle kutlanıyor. Bilindiği gibi, Türk Ocakları’nın fikir önderleri, daha çok Osmanlı toprakları dışında yaşayan Türk aydınlarıydı. Kazan Türklerinden olan Yusuf Akcura’nın da belirttiği gibi, Azerbaycan’ın yetiştirdiği “Ali Bey Hüseyinzade, Müslüman Türkler arasında ilk Turani’dir.”
Ziya Gökalp, Ali Bey Hüseyinzade’yi anlatırken, “Rusya’dan İstanbul’a gelen Ali Bey, Tıbbıye’de Türkçülüğün esaslarını anlatıyordu. “Turan” adlı şiiri Panturnizm mefkuresinin ilk tecellisi idi” diyordu.
Yusuf Akcura, “Türkleşmek, İslamlaşmak, muasırlaşmak formülü esasta Hüseyinzade Ali Bey’e aittir” derken, Ziya Gökalp, “Ali Bey Hüseyinzade’nin üçlü düsturu Bütün Türk Dünyasında yeni ufuklar açtı” diyordu.
Azerbaycan’da ilk Demokratik Türk Cumhuriyeti’ni kuran Mehmet Emin Resulzade, Ali Bey Hüseyinzade’yi anlatırken şöye diyordu:
“Medeni yaşayış için üç esas lazımdır: milliyet, beynelmilellik ve asriyet. Milliyetin temeli anadil, beynelmilelliğin esası din ve asriyyetin binası, asra hakim olan ilim ve fenlerin ve yerine göre onların vasıtası olan dillerin öğrenilmesidir. Ali Bey Hüseyinzade Efendi, “Fuyuzat”ta, ‘İslam akideli, Türk kanlı ve Avrupa kıyafetli insan olalım’ demişti ki, kastı da bu idi. (…) Sonra Türkçülüğün büyük filozofu Ziya Gökalp bu üç umdeyi daha ilmi bir uslupla kullanmış ve aynı ilke daha sonra ‘Açık Söz gazetesinin başlığı altında yer almıştı.”
Bütün bu nedenlerle, Türk Ocakları'nın ilk ateşinin yakıldığı Azerbaycan'da da 100. Kuruluş yılı etkinlikleri düzenlendi. Azerbaycan milletvekillerinin, Azerbaycan-Türkiye İşadamaları Birliği'nin sivil toplum kuruluşlarının ev sahipliğinde gerçekleştirilen etkinliklerde, Türk Ocakları'nın kurulmasına öncülük eden İsmail Gaspiralı, Yusuf Akcura, Ali Bey Hüseyinzade, Ahmet Ağaoğlu, Ziya Gökalp gibi Türk aydınları rahmet ve saygıyla anıldılar. Azerbaycan'daki etkinliklerin bütün yükünü omuzlayan, yaptığı konuşmalarla Türk Ocakları'nın Türk Dünyası açısından önemini anlatan 'Kafkasların Asenası' Ganire Paşayeva, Türk Ocakları'nın 100. yılına, “Türkleşmek, İslamlaşmak, muasırlaşmak” formülü ile Türk Dünyası’na yeni ufuklar açan Ali Bey Hüseyinzade’nin hayatını konu alan kitabıyla, çok anlamlı bir katkı yapmış oldu.
CEZMİ BAYRAM: “ASIRLIK HİZMET ÇINARI TÜRK OCAKLARI’, AZİZ TÜRK MİLLETİ’NİN ÖVÜNÇ KAYNAĞIDIR”
Azerbaycan'daki etkinliklerin düzenlenmesini organize eden Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Dr. Cezmi Bayram da, yaptığı konuşmalarda, Türk Ocakları'nın Türk Dünyası'nın geçmişinde olduğu gibi geleceğinde de önemli roller oynayacağını belirterek, “Türk Ocakları, milli varlığın korunması hususunda sorumluluk duygusu taşıyan, devletin ciddi bir beka sorununun bulunduğunu görüp kaygılanan tıbbiyeli öğrencilerle milli şuur sahibi aydınların ortak eseridir. Dolayısıyla bu yıl, Türk Ocakları’nın kuruluşunun 100. yıldönümüdür. Yüzüncü kuruluş yılını kutlayan çok nadir bir fikir ve kültür kurumu olarak ‘Asırlık Hizmet Çınarı Türk Ocakları’, aziz Türk Milleti’nin övünç kaynağıdır” dedi.
Bakü Özel Kafkas Üniversitesi'nde düzenlenen “Türk Ocakları’nın 100. Yıldönümü Türk Dünyasının Dünü Bugünü ve Gelecek Perspektifleri” başlıklı panelde, Türkiye-Azerbaycan ilişkileri masaya yatırıldı. Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu Başkanı Prof. Necdet Ünüvar, Dr. Cezmi Bayram, Bakü Büyükelçimiz Hulusi Kılıç, Milletvekili Dr. Ganire Paşayeva, Milletvekili Prof. Nizami Caferov, TİKA Başkan Yardımcısı Mehmet Süreyya Er ile ATİB Başkanı Cemal Yangın ve Azerbaycan’ın çok yönlü Milletvekili Sabir Rüstemhanlı programın ana konuşmacıları oldu. Programın ikinci bölümünde ise Türkiye’den katılan Prof.Dr. Abdullah Gündoğdu ve Yrd.Doç.Dr. İsmail Türkoğlu ve Azerbaycanlı ilim adamları sunumlarını yaptılar.
Türk Ocakları'nın 100. kuruluş yılı münasebetiyle Azerbaycan'da düzenlenen etkinliklerin 3. günü, Cumhurbaşkanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi'nde düzenlenen "Türk Ocakları'nın 100. yılında Türkiye-Azerbaycan Münasebetlerinin Geleceği" başlıklı panelde, hem Türk Dünyası'nın geleceği hem de iki kardeş ülkenin birbirini neden doğru ya da yanlış anladıkları, hangi konularda ne gibi işbirlikleri yapabilecekleri çarpıcı örneklerle anlatıldı. Panelde söz alan Türk Ocakları İstanbul Şubesi Başkanı Cezmi Bayram da, "Türk Ocakları kurulduğunda, faaliyet alanı olarak tüm Türk Dünyası gösterilmişti. 100. yılda, bu hedef doğrultusunda ilk faaliyetin Bakü'de yapılmış olması önemlidir. En kısa zamanda diğer bölgelerde de benzer faaliyetler yapılması gerekir. Artık, merkezi Bakü olmak üzere, Türk Dünyası'na pencere açacak bir şubenin buraya kurulması vacip olmuştur. Hayallerim tek tek gerçekleşiyor; en büyük hayalim ise, Karabağ'da Nevru'u kutlamaktır" dedi.
GANİRE PAŞAYEVA: “TEK HEDEFİMİZ TÜRK BİRLİĞİ’NİN KURULMASI OLMALIDIR”
Türkiye ve Azerbaycan'ın 'iki devlet tek millet' olduğunu vurgulayan Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu üyesi Milletvekili Dr. Ganire Paşayeva da "Büyük idealler etrafında yeniden kenetlenirsek, gücümüzü herkese fark ettiririz. Tek hedefimiz Türk Birliği'nin kurulması olmalıdır" dedi.
Toplantıda söz alan milletvekili Asim Mollazade, iki ülkenin romantik döneme son vermesini isteyerek, "Daha gerçekçi olalım. Avrasya kıtasının birliğini temel hedef alalım. TÜRKSOY'un güçlenmesi için çalışalım. İpekyolu'nu stratejik bir imkan olarak görelim. Bunu yaparsak AB'den daha güçlü bir manzara karşımıza çıkar, buna inanalım. Türk medyasında güçlü olan Ermeni lobisine dikkat edelim. Bizi Kıbrıs, Azerbaycan, Çanakkale'deki mezarlar birleştiriyor" diye konuştu. Konuşmacılar, ortak tarih kitabı yazılması, ortak alfabe ve dil birliğinin önemine de dikkat çekti.
Etkinliklerin en önemli bölümlerinden biri de başkanlığını Türk Dünyasının usta yazarı Anar’ın yaptığı Azerbaycan Yazıcılar Birliği’ne yapılan ziyaret oldu. Sıcak bir ortamda gerçekleşen toplantıda iki ülke arasındaki edebiyat alışverişindeki eksiklikler dile getirildi. Anar, yaptığı konuşmada, “Yunus Emre’nin yüzyıllar önce söylediklerini anlayabiliyorum ama kitaba yazılan önsözü anlayamıyorum. Türk dili bozuldu. Bizim ülkemizde SSCB döneminde bir kitap onbinlerce baskı yaparken şimdi bir-iki bini geçemiyor. Makas giderek açılıyor” dedi.
Dr. Cezmi Bayram ve diğer konuşmacılar da dil birliği konusunda yapılması gerekenler konusunda geç kalınmamasını istedi. Toplantı sonrasında Cezmi bayram’a, Anar tarafından, “Türk Dünyasına Üstün Hizmet Madalyası” takıldı. Cezmi Bayram’da Türk Ocağı rozetini Anar’a taktı.
TÜRK DÜNYASI’NIN ORTAK SESİ, ORTAK MİLLETVEKİLİ: GANİRE PAŞAYEVA
Azerbaycan'ın dünyaca ünlü Milletvekili Paşayeva, Türk Ocakları'nın yalnızca Azerbaycan'da düzenlediği etkinliklere destek vermekle kalmadı, Türkiye'nin çeşitli illerinde düzenlenen etkinliklere de katılarak Türk Dünyası'nı tehdit eden tehlikelere dikkat çekti ve Türkiye- Azerbaycan işbirliğinin her iki ülke açısından önemini vurguladı.
Paşayeva, Türk Ocakları İstanbul Şubesi'nde düzenlen kitaplarının tanıtımı toplantısında yaptığı konuşmada, "Türkiye ne kadar güçlenirse, Azerbaycan o kadar güçlenir demektir. Azerbaycan ne kadar güçlenirse, bu, Türkiye'nin gücü demektir. Çünkü, Azerbaycan ile Türkiye, bu bölgenin gittikçe büyüyen güçleridir. Her konuda ilişkilerimizi öylesine geliştirmemiz, birbirimize öyle bağlanmamız gerekir ki, kim gelse artık bizi koparamasın, birbirimizden ayıramasın" dedi.
Azerbaycan Milletvekili Ganire Paşayeva, gazeteci-siyasetçi gözüyle sözde Ermeni soykırım iddialarını ve Osmanlı'nın hoşgörü politikasını değerlendirdi.
Ganire Paşayeva, “Türkiye milleti hiç bir devlete, hiçbir millete, değil ki Ermenilere hiçbir soykırım uygulamamıştır. Bakın Osmanlı İmparatorluğu'na, 500 yıl büyük bir coğrafyada hükmetti. Ama bu 500 yıllık imparatorluktan ayrılan bütün halklar kendi diline, kendi dinine sahip olarak çıktılar. Osmanlı kimsenin ne diline, ne dinine dokunmamıştı; bu bir tarihi gerçek" dedi.
Ganire Paşayeva, Osmanlı'nın hoşgörüsünün ibret alınacak türden bir insanlık örneği olduğunu söyledi ve 1915 tehcirinin zorunlu bir göçürme olayı olduğunu söyledi:
“Kars'ta diğer o bölgelerimizde o toplu mezarlarımız var ki insanımız nasıl katledilmiş o savaş yıllarında ve Osmanlı o zaman bir karar almış. Neymiş o karar? Osmanlı sınırları içerisindeki Ermenilerin Osmanlı sınırları içerisinde başka bir yere göçürülmesi yani başka bir millete başka bir toprağa değil sınırlar içerisinde bir bölgeden savaşın olduğu bölgeden başka bir yere göçürülmesi.”
Paşayeva, tarihini bütün çıplaklığıyla ortaya koymaya hazır olan Türkiye'nin, karşısında herhangi bir muhatap bulamamasını da hayretle karşılıyordu:
“Biz bütün arşivlerimizi açmaya hazırız; ne kadar Osmanlı arşivi var, hepsini açmaya hazırız. Ama siz de arşivlerinizi açın, hem Ermenistan'daki hem Amerika'daki hem yurt dışındaki bütün arşivlerinizi açın. Tarihçiler, bu konunun aslını merak eden ülkelerin tarihçileri de gelsin bu komisyonun içerisine. Bu komisyon araştırma yapsın, gerçeği ortaya koysıun. Biz bu araştırmalarının sonuçlarını kabul etmeye hazırız" diye konuştu.
Ganire Paşayeva'ya göre, “Bu katliam iddialarını yenmenin ise tek bir anahtarı var, o da birlik olmak. (…) Azeri Türk'ü Özbek Türk'ünü, Kazak Türk'ü Türkiye Türk'ünü sahiplendiği zaman Müslüman Türk dünyası güçlenecektir."
Paşayeva, konuşmasının en çok alkışlanan bölümünde, "Türkiye ne kadar güçlenirse, Azerbaycan o kadar güçlenir demektir. Azerbaycan ne kadar güçlenirse bu Türkiye'nin gücü demektir. Çünkü Azerbaycan-Türkiye bu bölgenin gittikçe büyüyen güçleridir. Her konuda ilişkilerimizin öyle sıklaşması gerekir ki, birbirimize öyle bağlanmalıyız ki, kim gelse artık bizi koparamasın. Birbirimizden ayıramasın" dedi.
Azerbaycan doğumlu bir fikir adamı olan ve bir dönem İstanbul Üniversitesi'nde profesörlük de yapan Hüseyinzade Ali Bey'in Türk gençliği için örnek teşkil etmesi gerektiğini kaydeden Paşayeva, "O Azerbaycan Türkü idi. İsmail Gaspıralı Kırımlı, Yusuf Akçura ise Tatar'dı, ama hepsi Türk dünyasını düşünen insanlardı" dedi.
“BÜTÜN TÜRKLERİN BAĞIMSIZLIĞI O’NUN VAZGEÇİLMEZ HEDEFİDİR”
Türk Ocakları İstanbul Şube Başkanı Cezmi Bayram, Ganire Paşayeva’nın kaleme aldığı “Ali Bey Hüseyinzade Turan” adlı kitabı tanıtırken, bunun yalnızca Hüseyinzade Ali Bey'in hayatını anlatan bir kitap olmadığını, Ali Bey'in amacına hizmet eden ve Türk dünyasını birleştiren bir eser olduğunu söyledi.
Cezmi Bayram, Ganire Paşayeva’nın “Ali Bey Hüseyinzade Turan” adlı kitabına yazdığı önsözde de şöyle diyor:
“1912, Türk Ocakları’nın kuruluş yılı. Ali Bey Hüseyinzade ise, henüz Türk Ocakları kurulmadan milliyetçilik düşüncesine aşina ve Turan fikrini ilk ortaya atan biridir. Hüseyinzade’nin düşüncesi ve mefkuresi, Rus esaretindeki Müslümanların istiklalidir. Bunun için, o o dönemde Müslümanların-Türklerin yegane bağımsız devleti olan Osmanlı Devleti’nin varlığının devamı, en başta gelen zarurettir. Bu sebeple o da Ağaoğlu Ahmet ve Yusuf Akcura gibi, Osmanlı coğrafyası dışında doğan diğer Türkler gibi, hem tahsillerini ikmal ve hem de büyük davalarına hizmet için Türkiye’yi vatan seçmişlerdir. Idrakleri, güçleri nispetinde , Osmanlı’nın bekası için gayret göstermişlerdir. Cihan Harbi sonunda verilen Milli Mücadele ve neticede devletimizin yeni adıyla, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığının devamını heyecanla desteklemişlerdir. Bu devlete muhalefeti asla düşünmemişler, önceki kanaatlerine aykırı uygulamalara dahi itiraz etmemişlerdir. Çünkü, bu yeni devlet, Türkiye Cumhuriyeti de, bütün Türk ve Müslümanların istiklalinin yegane teminatı ve ümididir.
Hüseyinzade Türkçüdür ve Turancıdır. Türk mlletinin her meselesi O’nun meselesidir. Bütün Türklerin bağımsızlığı O’nun vazgeçilmez hedefidir. O, hayatı müddetince göremese de bugün, Türk topluluklarının önemli bir kısmı bağımsızdır. Kuzey Kıbrıs’la birlikte ve Türkiye’den başka altı Türk devleti daha bayrak dalgalandırmaktadır. Kuzey Kıbrıs dışındakiler Birleşmiş Milletler’e ve diğer beynelmilel teşkilatlara üyedir. Elbette, henüz Doğu Türkistan gibi zulme maruz Türkler de vardır. Rysya Federasyonu içinde, müstakil olmaya çalışan, - Tataristan, Başkırdistan- gibi devletler yoldadır. Bu devletler, çeşitli alanlarda işbirliği içindedir. Belediyeler Birliği, TÜRKSOY, Parlamentolar Birliği, çeşitli ekonomik birlikler, Türk Devlet Başkanları Birliği ile taçlanmıştır.
Henüz, devletlerarası işbirliği arzu edilen seviyede olmasa da, Hüseyinzade’nin ruhu mutlaka, bu gelişmelerle şad olmuştur. Ancak, Hüseyinzade’nin bugün için bir vasiyet hükmünde olan bir düşüncesi, başata Azerbaycan olmak üzere, bütün Türk coğrafyası edebiyatçılarının ve fikir adamlarının gayretlerinin mihverini teşkil etmelidir. Bu Hüseyinzade’nin dil anlayışıdır. Bu düşünce, özellikle bugün her Türk devletinin kendi Latin alfabesini teşkil ettiği ve henüz işin başında olduğumuz dönem gözönünde bulundurulmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nden sonra,diğer Türk devletleri de Latin alfabesini tercih ederken, konuşulduğu gibi yazmayı esas almışlardır. “Fonetik Alfabe” denilen bu alfabenin kullanılması, Hüseyinzade’ye göre, dilde birlik yerine ayrışmaya sebep olacaktır. Hüseyinzade’nin yakınında bulunan ve hatta arşivinin bir kısmına sahip olan Hilmi Ziya, O’nun bu düşüncesini, ‘her şive ve lehçenin ayrı bir ayrı bir yazı şeklinin meydana çıkması, bu yüzden ortak Türk edebi dilinin parçalanacağı’ endişesini belirterek ifade etmiştir. Halbuki, bugün Hüseyinzade’nin şiddetle hücum ettiği fonetik yazı şekli Türk lehçelerine uygulandığı için edebi dil parçalanmıştır. Fuat Köprülü de onun bu fikrini, ’Yeni açılacak Türk mektepleri ve matbuatı vasutasıyal bu lehçeyi- İstanbul lehçesini- Kafkas Türkleri arasında yaymak ve yeni Azer edebiyatını bu lehçe üzerinde krmak istiyordu’ şeklinde belirtmektedir. Bu düşünceler sıradan fikirler değil, bir vasiyet olarak telekki edilmelidir. Bugün bu vasiyetin neresinde olduğumuz okuyucunun takdirindedir.”
Azerbaycan’ın yalnızca milletvekillerinden değil, milli kahramanılarından biri olan Ganire Paşayeva, Türk Ocakları’nın 100. Kuruluş yılına çok anlamlı bir katkıda bulunarak, Türk Dünyası’nın fikri önderlerinden biri olan Ali Bey Hüseyinzade’nin hayatını ve düşüncelerini anlatan bir kitap yayınladı. Ganire Paşayeva’nın Azer Turan’la birlikte kalame aldığı “Ali Bey Hüseyinzade Turan” Türk Ocakları İstanbul Şubesi tarafından yayınlandı (Türk Ocağı- Divan Yolu, Tel: 0212 511 75 15). Ali Bey Hüseyinzade’yi, bu çok yönlü Türk aydınını tanımak ve tanıtmak için bu kitabı mutlaka okumalıyız.
KARABAĞ GAZİSİ İBAD HÜSEYNOV
Türk Ocakları İstanbul Şubesi’nde düzenlenen konferans sonrasında Karabağ Gazisi, “Azerbaycan Bayrağı” nişanlı eski savaşçı İbad Hüseynov da “Özel Harekatçı” kitabını imzaladı.
ALİ BEY HÜSEYİNZADE KİMDİR?
. “Ali Bey Hüseyinzade kimdir?” sorusunu bir iki cümle ile yanıtlamak zor. Hüseyinzade’yi en kısa, en güzel tanımlayan Samet Ağaoğlu, “Babamın Arkadaşları kitabında, O’nu şu cümlelerle anlatıyor:
“İttihatçılar zamanında onlara yol gösteren fikir cereyanları, sonraki devirlere nispeten daha çok, daha ahenkli idi.
Bu adamlar ne yapmak istediklerini , ne yapacaklarını iyi bilirlerdi. Bu bakımdan birinci safın arkasında fikir ve düşünce aşılayan böyle insanlar vardı. Günn birinde bunlaraın tarihi hizmetleri belki meydana çıkabilir, fakat yüzleri insan olarak, dost ve arkadaş olarak hep meçhul kalacaktır.
İşte bu insanlardan biri de babamın, beyaz sakallı, pembe yüzlü, güzel gözlü, şair, ressam, musikisinaş, filozof,gazeteci, müneccim, mütercim, profesör, doktor, Kafkaslı arkadaşıydı. Hayır hayır, mübalağa yapmıyorum. Babamın bu arkadaşı, bütün bir devrin hakikaten gizli hayat kaynaklarından biri olmuştur.”
Ali Bey Hüseyinzade, tarihimizin çok önemli bir döneminde rol oynamış bir Türk aydınıdır. Hüseyinzade Ali Bey, II. Abdülhamit’I tahtan indirmeyi hedefleyen İttihat ve Terakki’nin kurucularından bir olmasından dolayı eleştirilir. Kırım Savaşı sonrasında borç batağına saplanan Osmanlı kurumlarının dış etkilerden ve yönlerdirmelerden ne kadar bağımsız kaldığını aydınlatmadan, bu yöndeki suçlamalar dayanaktan yoksundur. O’nun hayat hikayesi içinde, yakın tarihimizle ilgili, aklınıza takılan pek çok soruya yanıt bulabilirsiniz.
…………………….ORTA RESMİN ALTINA………………….
"Türkiye ne kadar güçlenirse, Azerbaycan o kadar güçlenir demektir. Azerbaycan ne kadar güçlenirse, bu, Türkiye'nin gücü demektir. Çünkü, Azerbaycan ile Türkiye, bu bölgenin gittikçe büyüyen güçleridir. Her konuda ilişkilerimizi öylesine geliştirmemiz, birbirimize öyle bağlanmamız gerekir ki, kim gelse artık bizi koparamasın, birbirimizden ayıramasın" diyen Ganire Paşayeva, Taksim Meydanı’nda gerçekleştirilen tarihi “Hocalı’ya Adalet” mitingine gösterdiği ilgi dolayısıyla, Haber Müdürümüz M. Kemal Sallı’nın şahsında gazetemizi kutladı.