Merhaba sevgili dostlar,

Gökyüzünün yeri öptüğü saatlerdi. Güneşin ışıl ışıl saçıntısı gözlerimi alazlarken ve inceden bir rüzgâr saçlarımı omuzlarımdan alırken, oğlumla mutlu olmanın bir parkta eğlenmek olduğu fikriyle çark ettik. Park bir gün önceden yağan yağmurla ıslaktı. Yer yerde ufak su birikintileri vardı. Çocuklar için şenlik yeri gibiydi. Oğlum koşarak su birikintilerinin üstünde zıplıyordu. Mutluluğu yaşıyordu o minicik yüreği. Ve onu izlerken binlerce kelime kursam da duyduğum hazzın tarifi yoktu.

O an binlerce yıldız, binlerce gökyüzü, binlerce gülümseyiş tutunmuştu yüreğime gözlerime.

Parkta oradan oraya koşuşturan onlarca çocuk ve anne vardı. Oğlumun kaydıraktan kayarken ki halini o ağaçtan diğer ağaca konma telaşında olan serçelere benzettim bir an. Çocuk seslerinden bir dünya serilmişti gözlerimin önüne. Öyle muazzam bir andı ki, kirpiklerim kapansın istemedim. Saatlerce günlerce izleyebilirdim çocukların mutluluğunu.

Ara ara yanıma gelip bir buse kondurup yanağıma, sonra tekrar koşarak yine eğlencesine devam ediyordu oğlum. Ben ise çantamda duran romana dokunmaya karar verdim.

Hani bazı kitaplar vardır. Yanınızdan ayıramadığınız. Çantamda ki kitabı aldım fakat bitsin istemiyorum sonuna gelmiş olsam da. Keyfime katmerlenen kitabı yine o bildiğim orta yerinden açtıp okumaya başladım. Usanmadan her bir kelimesini ezber ettiğim harflerin örüntüsü muazzamdı. 

Derken oğlum yanıma geldi. Az önce gözleri gökyüzü gibi ışıldayan çocuk gitmiş, yerine gözlerine anlam veremediğim bir korku hâkim olmuştu. Su birikintileri içinde parkta tanıştığı birkaç çocukla çamurdan evler kaleler yapıyorlardı. Ellerini gösterdi bana. Elleri çamurluydu. Ne olduğunu sordum.

“anne Allah benimde ellerimi yakar, gözlerimi kör eder mi?” diye bir soru sordu. Neden dedim oğlum bu nasıl bir soru nerden çıktı dedim. 

İşaret parmağıyla gösterdiği yere baktığımda, arkadaşının annesi çocuğunun kulağından çekiştirip “sözümü dinlemedin halin ne böyle. Allah seni yakacak kör edecek söz dinlemedin” diye bağırıyordu. Haliyle oğlumda bu tepki karşısında allak bullak olup yanıma gelmişti korkulu gözlerle.

Bir an o çocuğu kurtarmak için hamle yapmak istediysem de annenin vereceği tepkiden çekinmedim değil.

Usulca yaklaştım kadına. Sırtına dokundum.” Çok korktu zaten ve utandı şu an arkadaşlarının yanında. Olan olmuş ha annesi” dedim sesimi biraz daha yumuşak tonla yükselterek. “Kızmasak mı artık” diye ekledim.”

Kadın; Ters bir bakış sonrası “sizin çocuğunuza uydu” dedi. Gülümsedim. Bir daha bu yaşa gelmeyecekler. Bizim annelerimizin yaptığı baskıyı onlara yapmamız hak mı dedim. Hele ki Allah ile korkutmak doğru mu dedim. Onlar çocukluk yapacak. Yapmalıda. Bizim gibi davranırlarsa asıl sorun o zaman çıkmaz mı desem de umurunda olmadı. Çocuğun başını okşayabildim ve Allah seni seviyor çocuk dedim kulağına eğilerek.

Çocuk ve annesi gözlerden kaybolana kadar ardından baktım. İçimde bir ürperti çocuğun korkusunu almışçasına, tarifsiz bir çaresizlikle karışık yalpaladım.

Sonra arkama saklanan oğlumun ellerini aldım elime, çamur yoğuran ellerinin yorgunluğundan öperim dedim ve öptüm. Allah çocukları çok sever asla cezalandırmaz. Düşünsene oğlum dedim, sana olan sevgimi koskocaman öyle değil mi? Evet dedi. Bak işte benim yumruk kadar kalbime o kocaman sevgiyi koyan Allah seni ve tüm çocukları ne kadar çok seviyordur bir düşünsene.. Muhteşem değil mi dedim. Evet dedi çamurlu elleriyle yüzüme dokunarak.

Velhasıl söylemek istediğim şu sevgili dostlar, yıllar geçmesine rağmen o günü ne ben ne oğlum unutmadık.

Cehaletin büyüklüğüdür şiddeti ahlak sanmak ve buna Allah’ın adaleti olduğun altını çizerek inandırmak. Maalesef gücü zekâyla pekiştirdiğini sanan bir annenin dilinden dökülen cümleler kim bilir nasıl bir travma yaratmıştı o küçücük çocukta.. .

Bizler ebeveyn olarak çocuk büyütürken onlara Allah sevgisini doğru aşılamalıyız. Benim çocuğum Allah’ı severek büyümeli. Korkarak değil. Büyüdüğünde zaten pekiştirecek Allah sevgisi ve hakkaniyetten uzaklaşmak korkusuyla yapmaması gerekenleri.

Bugün sizlere geçmişten bir anımla seslendim. Yarın anneler günü. 

Annelik, tek başına doğurmakla değil, sevgiyle ile yoğurmakla olunur. Bu vesileyle, kalbi merhamet, şefkat, iyilıik ve güzellikle dolu olan fedakâr tüm annelerin ANNELER GÜNÜNÜ KUTLUYORUM...