Kardeş Özbekistan’da, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in protesto olaylarının yaşandığı Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nin Başkenti Nukus’a giderek, referandumun gerçek hedeflerini samimiyetle anlatması üzerine olaylar yatıştı. Küresel konjonktür dikkate alındığında, Nukus’ta yaşananlar, referandum sonrasında yeniden yaşanabilir; protestoların arka planındaki gerçek dinamikleri saptamak gerekir. 

Özbekistan, kardeş bir ülke olması dışında, Türk tarihi ve kültürü açısından ve Türkiye Cumhuriyeti açısından çok önemli olan bir ülkedir. 

Son günlerde Özbekistan’da, daha doğrusu Özbekistan sınırları içindeki Karakalpak Özerk Bölgesi’nde yaşananları çok dikkatlice değerlendirmemiz gerekiyor. 

Karakalpak Özerk Bölgesi’ndeki hareketlenmenin nedeni, yalnızca, Temmuz ayında yapılması planlanan referandum mudur, yoksa perde arkasında başka dinamikler mi rol oynamaktadır? 

Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında yaşanan yerel ve bölgesel gelişmelerle küresel gelişmeler, bileşik kaplar misali, birbirlerini etkilemektedirler. Ukrayna’da savaşın devam ettiği, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye alınma sürecinin başlatıldığı, Madrid’te yapılan NATO zirvesinin sonuç bildirgesinde Rusya ve Çin’in “tehdit” olarak anıldıkları bir süreçte, Özbekistan’ın Özerk Bölgesi Karakalpakistan’da yaşananları yerel bir hareketlenme olarak değerlendirmek çok doğru olmayacaktır. 

NUKUS HAREKETLENMESİNİN ARKA PLANINDAK DİNAMİKLER

Ulaşım ve iletişim teknolojilerinin başdöndürücü bir süratle geliştiği bir dönemde, yalnızca Özbekistan’da değil, dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan yerel görünümlü gelişmeleri küresel gelişmelerden bağımsız düşünmek mümkün değildir.

 Özbekistan’da yaşananları, Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’in Batı’yla yakın ilişkiler kurma girişimlerinden, Türk Devletleri Teşkilatına yoğun destek vermesinden, Latin Alfabesi’ne geçiş konusunda sergilediği kararlılıktan, yılbaşında Kazakistan’da yaşanan doğalgaz fiyatlarına yapılan zammı protesto olaylarından, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinden, NATO’nun doğuya doğru gelişme hamlelerinden bağımsız olarak değerlendirmek yanıltıcı olacaktır. 

Bütün bunlar dikkate alındığında, bazı gazetelerimizin, Özbekistan’a bağlı Karakalpak Özerk Bölgesi’nde yaşanan üzücü olaylardan Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev’i sorumlu gören ifadeler kullanmaları, herşeyden önce, ilgisizlik, bilgisizlik ve sorumsuzluktur. 

Temmuz ayında yapılması planlanan referandumu, “1993’te ayrılma hakkını saklı kalma koşuluyla Özbekistan’a bağlanan Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nde 1 Temmuz’dan itibaren ‘çile’ olarak anılan kavurucu sıcaklar başlıyor. İnsanlar evlerinden çıkamıyorlar. Özbek Lider Mirziyoyev bu dönemi fırsat bilerek referandumu gündeme getirdi” şeklinde açıklamak, gerçekleri çarpıtmaktır. 

Bu gibi gerçekleri ifade etmekten uzak değerlendirmeler Özbekistan’a da, Türkiye-Özbekistan ilişkilerine zarar verir. 

Özbekistan gerçeklerini yansıtmaktan uzak olan değerlendirmeler, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in gündeme getirdiği referandumun, “Temel insan hak ve hürriyetlerinin garanti altına alınması ve ölüm cezasının kaldırılması, sosyal devletin inşası, mahalle sistemi çerçevesinde yerinden yönetimin güçlendirilmesi ve yönetimin güçlendirilerek halk iktidarının kurulması” gibi dört ana unsuru hayata geçirmeye yönelik olduğunu görmezden gelmektir. 

Karakalpak bölgesindeki hareketlenmenin, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in,  anayasa taslağındaki yerel yönetimler ve mahalleler konularına açıklık getiren sözlerinin çarpıtılmasından kaynaklandığı biliniyor. Nitekim, Karakalpak Özerk Cumhuriyet Başkenti Nukus’a giderek referandumun hedeflerini anlatmasından sonra,  protesto gösterilerinin yaşanmasına neden olan madde anayasa taslağından çıkarılmış ve olaylar durulmuştur..

KARAKALPAK ÖZERK CUMHURİYETİ 1993’TE ÖZBEKİSTAN’A BAĞLANMIŞTI

 Bilindiği gibi Karakalpak Özerk Cumhuriyeti, 1993 yılında, ‘bağımsızlık ilan etme hakkı saklı kalmak koşuluyla’ Özbekistan’a bağlanmıştı. Batıda Kazakistan’a,  güneyde Türkmenistan’a komşu olan ve Türkiye’nin dörtte bir büyüklüğünde bir yüzölçümüne sahip Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’nin nüfusu 1.9 milyon. Ülkede Özbekçe ile Kazakça karışımı bir Türkçe konuşuluyor. Ülkenin büyük bir bölümünde  çöl iklimi yaşanıyor ve aşırı tuzlu topraklarda tarım ve hayvancılık yapılamıyor. Aral Gölü’nün kuruması sonrasında yaşam koşulları giderek kötüleşen ülkede yaşayan insanların büyük kısmı, komşu ülkelerde çalışarak geçimlerini sağlıyorlar. 

“İNSAN ONURU, GURURU VE HAYSİYETİ HER ALANDA ÖN PLANDA OLMALIDIR”

Karakalpak Özerk Cumhuriyeti’ndeki protesto gösterilerinin nedenlerini irdelerken, Özbekistan gerçeklerini gözardı eden bir yaklaşımı, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in, “İnsan onuru, haysiyeti ve gururu her alanda ön planda olmalıdır ve bu ilkelerin yeni anayasada net olarak belirtilmesi ve mükemmel bir hukuki çözüme kavuşturulması gerekir” söylemiyle bağdaştırmak mümkün müdür?

Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in, göreve geldiği günden itibaren, insanlık tarihinin en önemli medeniyetlerinden birini yaratmış olan ülkesini çağdaş ülkeler düzeyine ulaştırma konusunda yaptıkları gözardı edilebilir mi?  

CUMHURBAŞKANI MİRZİYOYEV NUKUS’TA

Karakalpakistan'ın başkenti Nukus'ta halkla bir araya gelen Mirziyoyev, bazı grupların şehirdeki silahları elde etmek amacıyla Nukus Emniyet Müdürlüğü binasını ele geçirmeye çalıştığını söyledi. 

Mirziyoyev, sosyal paylaşım sitelerinden asılsız haberleri yayan yıkıcı güçlerin hedeflerine ulaşmak için vatandaşları tahrik ettiklerini belirterek şöyle diyordu:

“Onların esas amacı, toplumu istikrarsızlaştırmak, devletimizin yürüttüğü politikaya olan güveni sarsmak ve Özbekistan'ın toprak bütünlüğünü baltalamaktır. Karakalpakistan'ın kaderi Özbekistan'ın kaderi olduğu için, Karakalpak halkının mutluluğu ve refahı da, tüm Özbek halkının mutluluğu ve refahıdır. 

Hayatın sınavlarını yaşamış Karakalpak halkının bilgeliğine inanıyor ve onları akıllıca davranmaya, yurt dışından gelen kötü niyetli çağrı ve eylemlere aldanmamaya ve onların tuzağına düşmemeye çağırıyorum. Bölücülüğü, toplum düzenini bozmayı, yetkililere karşı şiddetli direnişi teşvik eden her türlü eylem, mevcut yasalara göre kesinlikle sorumlu tutulacak ve failler mutlaka cezalandırılacaktır.”

Bütün Özbekistan halkının, içinde bulunduğumuz küresel konjonktürü de dikkate alarak, Cumhurbaşkanı Mirziyoyev’in “Emsali bulunmaz ülkemizde istikrarlı bir toplum ve sürdürülebilir kalkınma sağlamak hepimizin temel amacıdır! Tüm halkımızı bu büyük hedefe ulaşmak için dayanışma ve birlik göstermeye çağırıyorum” çağrısına uyacaklarına inanıyoruz.  

ÖZBEKİSTAN CUMHURİYETİ DEVLET ARMASI 

Özbekistan Cumhuriyeti devlet armasını belirleyen "Özbekistan Cumhuriyeti Devlet arması hakkında Kanun”, Özbekistan Cumhuriyeti Yüksek Kurulu’nun 10. Oturumunda, 2 Temmuz 1992 tarihinde kabul edilmiştir. 

Armanın ortasında, mutluluğu ve özgürlük tutkusunu simgeleyen kanatlarını başının ucunda birleştirmiş ölümsüz bir kuş olan Hüma kuşu bulunmaktadır. Özbekistan’ın ünlü şairi Alişir Nevai, Hüma kuşunu tüm canlıların en hayırlısı olarak anmaktadır. 

Armanın üst kısmında cumhuriyetin özgürlüğünü simgeleyen sekizgen yıldız, içinde adaleti temsil eden hilal ve yıldız bulunmaktadır. 

Güneşin yansıtılması, devletimizin yolunun parlak ışıkla aydınlatılması dileğidir. Aynı zamanda cumhuriyetin eşsiz iklim koşullarını da simgesidir. 

Hüma kuşunun sağındaki buğday başakları ve solundaki pamuk kozaları Türkistan coğrafyasının tarım ambarı olarak anılan Özbekistan’ın zenginliğinin simgeleridir. Devlet bayrağı şeridi ile bir birine geçen buğday başakları ve pamuk kozaları, aynı zamanda, Özbekistan Cumhuriyeti’nde yaşayan halkların birliğini simgeler.