HATIRLAMAKTA YARAR VAR. OSMANLI İMPARATORLUĞU, TARIHINDE ILK KEZ, İNGILTERE VE FRANSA’NIN BASKISIYLA GIRDIĞI KIRIM SAVAŞI NEDENIYLE ARTAN GIDERLERINI KARŞILAYABILMEK IÇIN, KENDISINI SAVAŞA SÜRÜKLEYEN İNGILTERE’DEN BORÇ ALMIŞTI. EKONOMISINE ISTIKRAR KAZANDIRAMAYAN OSMANLI, GIDEREK BORÇ BATAĞINA SAPLANMIŞ VE PARÇALANMA SÜRECINE GIRMIŞTI. AB ÜLKELERININ SON ZAMANLARDA BORÇ KRIZINE GIRMELERI, “OSMANLI’NIN AHI MI TUTTU?” SORUSUNU AKLA GETIRIYOR.. Son zamanlarda Yunanistan merkezli olarak Avrupa ülkelerini, dolayısıyla tüm dünya ekonomilerini olumsuz yönde etkilemekte olan “Sirtaki krizi”, aslında bir borç krizidir. Birlik üyesi ülkelerin elbirliği ile destek olmamaları, yani borçlarını üslenmemeleri durumunda, AB üyesi olan Yunanistan, günümüzde iflas etmiş bir ülke örneği olarak tarihe geçecek. İkinci Dünya Savaşı sonrasında yaşanmakta olan küresel kriz, ekonomi biliminin henüz yeni yeni literatürüne aldığı enstrüman ve uygulamalarla dengeleri bozulanlar, gelişmekte olan değil, gelişmiş ülkeler oldu. İnanılması zor, ama yardıma muhtaç duruma düşenler, bu kez, gelişmekte olan ülkeler.. Küresel kriz Euro bölgesinde işlerin iyice karışmasına neden oldu. Tehlikede olan yalnızca Yunanistan değil, birlik üyesi bazı ülkelerin de komşu gibi batakta oldukları, bu dökülmenin resmen açıklanması durumunda, Avrupa Birliği’nin dağılacağı, Euronun uluslararası bir rezerv para olma niteliğini yitireceği konuşuluyor. “ATLAR TEPİŞİYOR...” ABD’nin temsil ettiği finansal güç ile Çin gibi gelişmekte olan ülkelerin temsil ettiği üretim gücünün uyguladıkları ön alma politikaları iki ekonomik kutbun doğmasına neden oldu. ABD finansal gücünü artırıp küresel çapta bir orkestra şefi konumunu güçlendirecek uygulamalara imza atarken, Çin’in de, küresel çapta rekabet edebilen bir üretici güç olarak yıldızı parladı. Her iki ülke de, yaptıkları uygulamalarla, kendi alanlarında lider olabilmek adına, ekonomi bilimine o güne kadar yazılmamış sayfalar kazandırdılar. Avrupa Birliği, küresel krizin tüm ülkeleri savurduğu, buna paralel olarak da tüketimin hızla daraldığı bir süreçte, otokontrol sağlayan şeffaf bir yapılanmaya sahip olmadığından, gereken önlemleri zamanında alamadı. AB merkezli tüketimin giderek zayıflamasından dolayı küresel rekabet gücünü yitirmesi nedeniyle, bugün yalnızca Yunanistan değil, İzlanda, Portekiz, İspanya, İtalya,İngiltere, Almanya eski Doğu Bloku üyelerinin ekonomileri küresel konjonktürden olumsuz etkilenmekteler. Avrupa Birliği’ni oluşturan üye ülkelerin uymaları gereken siyasi kriterelerin yanı sıra, ekonomik kriterleri de var. Örneğin Maastrich Kriterleri’ne göre, Euro bölgesine alınacak ülkelerde bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 3’ü geçemezdi. Ayrıca, kamu borç stoku, faiz ve enflasyon oranları da belli sınırlar içinde olmalıydı. 2008 yılında, küresel kriz mavi gezegenimizi ekonomik yönden henüz sallamaya başlamadan önce, bütçe açığının milli gelire oranı yüzde 7.7 olan Yunanistan, yüzde 7.2 olan İrlanda, yüzde 4.1 olan İspanya ve yüzde 3.4 olan Fransa uyarı cezası almışlar, fakat bu uyarıların yaptırım gücü olmadığından dikkate alınmamıştı. O güne kadar bastırılan küresel krizin 2009’da su yüzüne çıkmasıyla, bütçe açığının milli gelire oranı Yunanistan’da yüzde 14’e, İrlanda’da yüzde 13.1’e, İspanya’da yüzde 10.5’e, Fransa’da yüzde 8.2’ye ve İtalya’da yüzde 5.2’ye yükseliverdi. IMF YERİNE EMF Mİ? Şimdilerde Avrupa Birliği ülkeleri, başta Yunanistan olmak üzere kurtarılmayı bekliyorlar. Avrupa Birliği’nin Euro Bölgesi dışındaki ülkeler için 50 milyar Euroluk bir kurtarma fonu var, fakat bu fon AB üyesi ülkeler tarafından kullanılamıyor. AB ülkeleri, bu borç krizinden kurtulabilmek için, ulusal ekonomilerin izlenmesine, izleme sonuçları çerçevesinde yatırımların yönlendirilmesine öncülük edecek IMF benzeri bir kuruluş oluşturmaya çalışıyorlar. Fakat, kurumun alacağı kararların yaptırım gücü olmazsa, etkili olması, yaşanan sorunları çözmesi mümkün olmayacaktır. Sonuçta, AB IMF’si EMF, ödeme güçlüğüne düşen ülkelere mali destek sağlayan bir kuruluş olacaktır. Euronun saygınlığını sağlayamayacak bir kuruluş, AB üyesi ülkelerin ekonomilerinde istikrar sağlanmasında etkin bir rol oynayamayacaktır. EMF kurulabilir mi; kurulursa AB ekonomisine ve Avro’ya istikrar kazandırabilir mi? AB ekonomisi içinde yüzde 2’lik bir payı olan Yunanistan, kurtarılmadığı takdirde ya da ABD’nin yönlendirmesiyle IMF’nin kapısını çalar mı? Seçimler sonrasında, parası giderek değer yitirmekte olan, AB üyesi olmasına rağmen avro bölgesine girmeyen İngiltere de, Yunanistan’ın ardından ya da Yunanistan’dan bağımsız olarak IMF’den yardım isteyebilir mi? Bütün bunlar olur mu, olabilir mi? Borçluluk oranı arttıkça, ekonomideki sıkıntılar da büyüyor ve siyasi alandaki kararları da etkileyebiliyor. Para veren ülkeler, borç verdikleri ülkelerin iç işlerinde daha fazla söz sahibi olmak istiyorlar. Önerilerin, dayatılan reçetelerin ne oranda kurtarıcı olacağı, borç alan ülkenin direnme gücü ile orantılı oluyor. O nedenle, yukardaki sorulara “olmaz” diyemeyiz. OSMANLI’NIN AHI MI TUTTU? Hatırlamakta yarar var. Osmanlı İmparatorluğu, tarihinde ilk kez, İngiltere ve Fransa’nın baskısıyla girdiği Kırım Savaşı sırasında, savaş nedeniyle artan giderlerini karşılayabilmek için, kendisini savaşa sürükleyen İngiltere’den borç almıştı. Ekonomisine istikrar kazandıramayan Osmanlı, giderek borç batağına saplanmış ve parçalanma sürecine girmişti. AB ülkelerinin son zamanlarda borç krizine girmeleri, “OSMANLI’NIN AHI MI TUTTU?” sorusunu akla getiriyor.. Gelişmiş ülkelerin borç sorunu, dünya ekonomisi için en büyük sorun olmayı sürdürüyor.