Kulluğun tezahürü olan ibadetler ruh dünyamızda meydana getirdiği rahmanı esintilerle hayatımıza farklı bir anlam katar; zevk ve heyecanın zirvelerinde nice manevi lezzetlerle buluştururken bizi hayata, hayatın gayesine yani gerçek bir kulluğa hazırlar. İbadetler,  insanı ahlaken eğitir, ruhen doyurur. Günahlara karşı bir kalkan, nefsimizin azgın isteklerine karşı bir zincir, şeytanın telkinlerine karşı kilit olur. İbadetler Allahtan uzaklaştıran her şeyden insanı korurken nefsanî arzuları dizginleyip ruhi istidatların inkişafına vesile olur.  

“Ey insanlar, sizi ve sizden öncekileri yaratan Rabbinize ibadet edin umulur ki böylece korunmuş olursunuz.(Bakara,21) buyuran Rabbimiz ibadetteki fayda ve hikmetleri, maslahat ve gayeleri bizlere bildirmiştir. 

 Rahmet, mağfiret ve günahlardan kurtuluş ayı olan ramazan ayının en önemli ibadeti de şüphesiz oruç ibadetidir.  Her ibadette olduğu gibi oruç ibadetinde de asıl olan takvayı kuşanmaktır.  Takva,  Allah’ın emrettiklerini yapmaya,  kişiyi her davranışında ölçülü olmaya iten bir güç, bütün kötü ahlak ve davranışlardan koruyan bir zırhtır.  Muttakiler, Allah’ın rıza ve sevgisini muhabbetini kazanmaktan başka bir şey düşünmez, her şeylerini korku ve ümit arasındaki bir denge üzerinde ayarlar, Rablerini severek O’ndan korkarlar. Takva insanın davranışlarını kontrol eden bir oto kontrol vazifesi görür.  Rabbe doğru akan rahmet nehridir takva. Takva insanı günahlardan koruduğundan cehennem azabıyla insan arasında çekilmiş bir perdedir. 

    İmam Gazali Hazretleri  Mükaşefetü’l-Kulüb adlı eserinde takvanın (Allah korkusunun) alametlerinin  “dilde, kalpte, gözde, karında, ellerde ayaklarda ve amellerde” belireceğini söyler. 

    Abdülkadir Geylani Hazretleri ise takvaya ulaşmanın yolunu şöyle göstermiştir: 

  “Ramazan ayına tazim, onda takva sahibi olmakla ve şeriatın bütün esaslarına riayet etmekle beraber, Ramazan orucunu da sırf Allah rızası için tutmakla mümkün olur.”

   Hz. Mevlana da Takvaya ulaştıran orucu İslam’ın beş direğinden en önemlisi olarak nitelendirmiştir:

  İslam’ın binası şu beş direk üstüne kurulmuştur: “Kelime-i Şahadet, Zekât, Hac, Oruç, Namaz.” Allah’ a yemin ederim ki, bu direklerin en kuvvetlisi, en büyüğü oruçtur!

     Yüce Allah ( c.c.) buyuruyor ki:

    “Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi sizin üzerinize de farz kılındı umulur ki korunursunuz”(Bakara,183) 

     Oruç tutan bir insanın, o oruçtan gerçek manada faydalanabilmesi ancak onun gereklerini tam anlamıyla yerine getirmesiyle mümkündür. Bu da bütün azalarında günahlardan arındırılmasıyla ve temizlenmesiyle sağlanabilir. Oruç tutan insan midesini doyuramadığı, bazı isteklerine engel olduğu gibi elini,  dilini, gözünü, kulağını hatta gönlünü de bütün günahlardan uzak tutması gerekir.   Peygamber efendimiz buyuruyor ya:  “Oruç bir kalkandır. O halde oruçlu kötü söz söylemesin, kendisi ile çekişip kavga etmek isteyen kimseye iki defa ben oruçluyum desin”(Buhari, Savm,2) buyuruyor.  Bu, insanın hem nefsine karşı hem de kendisine sataşana karşı kararlığı göstermesi açısından önemlidir.  “Kalkan savaşta  koruduğu gibi, oruçta cehennem ateşinden korur sizi”(İbni Mace,Savm,1)

   Peygamberimiz(s.a.v.) buyuruyor ya:

  “Her kim yalan söylemeyi ve yalanla iş görmeyi bırakmazsa Allah onun yemesini ve içmesini bırakmasına değer vermez”(Riyazüssalihin, c.2,s. 5402)

  Velilerin ve ermişlerin büyüklerinden olan Abdulkadir Geylani hazretleri şöyle buyuruyor:

  "Ey oruçlular! Rabbinize şükredin, teşekkür edin. Çünkü O, sizi oruca ehil kıldı ve oruç tutmanız için size güç verdi. Oruç tutan kimsenin kulağı da, gözü de, elleri de, ayakları da, yani bütün uzuvları da oruç tutsun. Bütün zahiri ve batını ile oruç tutsun. Oruç tuttuğunuz zaman yalanı terk edin; yalancı şahitlik yapmayın; gıybeti, koğuculuğu, insanlara iftira atmayı ve onların mallarını almayı (gasp etmeyi) terk edin. Öyle oruç tutun ki, günahlardan tertemiz ve pak olun. Eğer günaha düşerseniz, böyle orucun size ne faydası olacak? (Cilau'l Hatır - 36. Sohbet)

  Ramazanı ruhuna uygun bir şekilde geçirme ümit ve duasıyla…