...dünden devam Avrupa Birliği hukuk dışı olarak Kıbrıs adasını kendisine üye yaparken (bu ayrı bir çalışma konusudur), Kıbrıs Adasındaki sorunun BM Güvenlik Konseyi kararları doğrultusunda çözülmesi yönündeki bağlılıklarını belirtmişlerdir. Ayrıca bu bağlılık, gönüllülük temeli çerçevesinde değil mecburi bir bağlılıktır. Kaynağı Birleşmiş Milletler Hukukundan gelmektedir. Bu bağlılık açıkça Ek 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun giriş kısmında yer almaktadır. Ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi, 10 Numaralı Ek Protokol hukukunda Avrupa Birliğine üye olmuştur.   Avrupa Birliği Adalet Divanı, İngiltere ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesinin kendisine yöneltmiş olduğu 1 numaralı soruyu cevaplar iken, Kıbrıs için 10 Numaralı Protokol`un giriş cümlelerini ve 1. Maddeyi yorumlar iken, Ek 10 Numaralı Protokol ile Birleşmiş Milletler hukukunda yer alan bir sureci Birleşmiş Milletler Hukuku`nu  alt hukuk statüsünde algılayıp cevabını buna göre vererek, tarihi bir hataya imzasını atmıştır.   Kıbrıs Adasında su anda devam eden Toplumlararası Görüşmeler, Birleşmiş Milletler Hukuku çerçevesinde yapılmaktadır. Toplumlararası Görüşmeler`in maddi hukuku Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 12 Mart 1975 tarih ve 367 sayılı kararı ve 13 Haziran 1975 tarih ve 370 sayılı kararından almaktadır. Her iki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 6 numaralı işlevsek bölümünü oluşturan paragraf Kıbrıs`da 1974 Mutlu Barış Harekatı sonrasında yaşanan sorunların iki toplum arasında, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumları arasında Toplumlararası görüşmeler yolu ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri`ne yetkilendirmiştir. Bugün de devam eden Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki Moon`nun yetkisinin kökeni de adı gecen iki Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarıdır.   1975 yılında Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin, 367 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 367 sayılı kararının 6 numaralı işlevsel paragrafında kendisine verilmiş yetki ile yapılan Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum toplumu liderlerinin Sayın Denktaş ve Clerides arasında yapılmış ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri 4 Mayıs 1975 tarih ve S/11684 sayılı raporu ile bu görüşmeler Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır.    13 Haziran 1975 tarih ve 370 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin işlevsel bölümünü oluşturan 6 numaralı paragrafla Birleşmiş Milletler Genel Sekreterine tekrarlanan iyi niyetli arabuluculuk yetkisi ile devam eden Viyana Görüşmelerinin üçüncü turunda, 31 Temmuz – 2 Ağustos tarihleri arasında yapılan görüşmeler sonrasında varılan antlaşma, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin 5 Ağustos 1975 tarih ve S/11789 sayılı raporu ile Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi`ne gönderilmiş ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyince onaylanmıştır. Varılan Antlaşmalar arasında Kıbrıs Türk Toplumu ile Kıbrıs Rum Toplumu arasında  “ Gönüllü Göç Antlaşması “ da yer almaktadır. Bu aynı zamanda Kıbrıs Adasında iki toplumun karasal sınırlarının da onaylanmasıdır. Bu aynı zamanda, Gönüllü Göç Antlaşması ile yer değiştiren kişilerin geride bıraktıkları taşınmaz mülklerin Birleşmiş Milletler Hukukunda bıraktıklarının da belgesidir. Bugün acısından da Sayın Talat ve Hristofiyas arasında yapılan görüşmelerin maddi hukuki temeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin Kıbrıs sorunu için seçmiş  olduğu çözüm modeli, Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin iyi niyetli arabuluculuk faaliyetleri ile Toplumlararası İkili Görüşmeler ile Kıbrıs sorununun çözülmesidir. Mülkiyet konusu da Kıbrıs Adasındaki Toplumlararası İkili Görüşmeleri ile çözümlenecek konu başlıklarından birisidir.   Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın, Ormas Davası’nda İngiliz ve Galler Yüksek İstinaf Mahkemesinin sormuş olduğu bir numaralı soruya vermiş olduğu cevap, Birleşmiş Milletler Hukukunda devam eden bir sürece dışarıdan müdahale olduğu ortaya çıkarmaktadır. Birleşmiş Milletler Hukuku ile Avrupa Birliği Hukuk`u arasında Avrupa Birliği Adalet Divanı üst hukuk ilişkisi kurarak, 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`unun 44/2001 sayılı AB Tüzüğü konusunda Güney Kıbrıs Rum Kesimi`mahkemelerinin verdiği kararların uygulanmasını engellemeyeceğini belirterek Avrupa Birliği Hukuk`nu Birleşmiş Milletler Hukuk`una göre Üst Hukuk olarak kabul etmiştir.   Özellikle belirtilmesi gereken husus ise 10 Numaralı Kıbrıs Protokol`u olmasa bile, Avrupa Birliği açısından veya herhangi bir dünya ülkesi açısından, Birleşmiş Milletler Hukukunun üst hukuk olduğudur. Birleşmiş Miletler hukuk sürecinde devam mülkiyet sorununa bu hukuk içerisinde ancak çözüm bulunabileceğidir.   Dünya’daki Üst Hukuk Birleşmiş Milletler Hukuku   Birleşmiş Milletler`e üye olan tüm ülkelerin kabul ettiği, diğer adı ile Dünya’nın Hukuk Anayasası olan Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103 Maddesi ;   103.Madde ;   Birleşmiş Milletler üyelerinin işbu Antlaşma`dan doğan yükümlülükleri ile başka herhangi bir uluslararası anlaşmadan doğan yükümlülüklerin çatışması durumunda, İşbu Antlaşma`dan doğan yükümlülükler üstün gelecektir.   Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103.Maddesi’nin yer aldığı diğer temel Uluslararası BM Antlaşmalar, üye devletlerin uymakla yükümlüğü olduğudur.   22 Mayıs 1969, Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi’nin, İkinci Kısmında” Antlaşmaların Uygulanması başlığında yer alan 30.Madde Aynı Konu Hakkında Birbirini Takip Eden Antlaşmaların Uygulanması başlığının 1 numaralı bendi   Madde 30- Aynı konu hakkında birbirini takip eden antlaşmaların uygulanması   1. Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103 üncü maddesi saklı kalmak üzere, aynı konuyla ilgili olarak ard arda yapılan antlaşmaların tarafları olan Devletlerin hakları ve yükümlülükleri, aşağıdaki paragrafa uygun şekilde tespit edilecektir:   Birleşmiş Milletler Antlaşmalar Hukuku Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Antlaşması’nın 103.Maddesi ile çelişmemek kaydı ile ard arda yapılan uluslararası antlaşmalara gönderme yapmıştır. Avrupa Birliği 44/2001 Tüzüğü uygulama açısından herhangi bir Birleşmiş Milletler Kararı veya Birleşmiş Milletler Hukukunda işleyen bir süreç ile ( ki bu da 10 Numaralı Ek Kıbrıs Protokol`unun giriş kısmında açıkça Kıbrıs için tarif edilmiştir ) çelişmediği sürece geçerli olduğunu ortaya koymaktadır. devamı yarın...