ASKERİMİZİN BAŞARILI OLACAĞINDAN KİMSENİN KUŞKU DUYMADIĞI "GÜNEŞ OPERASYONU"NA YEŞİL IŞIK YAKANLAR, ZAMANLAMA AÇISINDAN, ASKERİMİZİN BAŞARILARINI KENDİ ÇIKARLARI DOĞRULTUSUNDA KULLANMAK İSTEMİŞ OLABİLİRLER Mİ? ........................................................................................................................................ "Güneş Operasyonu"nun her yönüyle önceden planlandığı ve hazırlık yapıldığı anlaşılıyor. Dünyadan önemli bir tepki gelmediği göz önüne alınırsa, çetin kış koşullarında yapılan ve silahlı kuvvetlerimize bir baskın avantajı sağlayan bu operasyonun politik ve diplomatik zeminin hazırlığında da çok dikkatli davranıldığı görülüyor. Mehmet'im generalleriyle birlikte, Irak'ın kuzeyindeki karlı dağlarda, modern savaş giysileri içinde "Güneş Opersyonu"nu gerçekleştiriyor. Sırtında kilolarca mühimmatla vatanına kem gözle bakan teröristleri yuvalarında avlamaya giden Mehmetlerin görüntülerini izlerken gurur duymamak mümkün mü? Erinden generaline kadar, operasyona katılan bütün Mehmetlerimizi kutluyor, Allah'a emanet ediyoruz. Şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Çetin kış koşullarında yapılan bu operasyon görüntülerini izlerken, yüreğime hançer gibi saplanan çağrışımlar, gözlerimizden yaşlar boşalmasına neden oluyor. Sarıkamış'ın karlı dağlarında, yazlık giysiler içinde, vatanını savunurken donarak şehit olan 90 bin Mehmet'imizin aziz ruhları önünde saygıyla eğiliyoruz. Prof. Dr BİNGÜR SÖNMEZ hocamın, "Sarıkamış" denilince gözlerinin neden çağlayanlara dönüştüğünü, yeniden hayat verdiği kalbimle, çok daha iyi anlıyorum. ( BİNGÜR SÖNMEZ Hocamın Sarıkamış Müzesi kurma amacıyla hazırladığı, CD'li bir belgesel olan kitabı "Ateşe Dönen Dünya SARIKAMIŞ" arşivinizde mutlaka bulunmalı.) Terör örgütüne yönelik operasyonlar, 1983'te, "Kapan Operasyonu" ile başladı. O günden 1997 baharına kadar 24 büyük operasyon yapıldı. Terör örgütünü ülkelerinde barındıran, her türlü desteği sağlayan Batılı dostlarımıza gerekli mesajlar iletildi. 1984'de Çukurca olayı üzerine ikinci operasyon yapıldı. 1986'da üçüncü operasyon. 1987'de terör örgütü 30 uçakla vuruldu. 1'inci Körfez Savaşı (1990) sonrasında, 36'ıncı paralel boyunca bir pasta dilimi gibi bölünen Irak'ın kuzey bölümünde otorite boşluğu doğdu. Irak'ın kuzeyinde Çelik Güç'ün kanatları altında ayrı bir devlet için gerekli olan kurumlar oluşturulurken, buraları terör örgütü için de bir üs oldu. 1991'de Irak'ın kuzeyine pekçok operasyon düzenlendi. 1992'de Irak'a 15 bin askerle Irak'a girdik. 1994'de Zeli Kampı vuruldu. 1995'de yapılan Çelik Operasyonu'nda, 35 bin askerle, Irak'ın 60 kilometre kadar içlerine girdik. 1997'de yapılan Balyoz Operasyonu'na önce 35 bin asker katılmış, daha sonra bunlara 10 bin asker daha katılmıştı. 1997 baharında yapılan Sandviç Operasyonu, terör örgütünü hedef alan 24'üncü önemli askeri operasyondu. Amerika Irak'ı işgal ettiğinde, bizim orada 15 bin kadar askerimiz vardı. 11 Eylül sonrasında, terörle mücadele adına yapılan operasyonlar hem ABD'den hem de AB'den destek görmüş, bu destek terör örgütü üzerinde moral çöküntüsü yaratmıştı. İşgal sonrasında Irak'a yapılan operasyonlar, ABD'nin bilgisi dahilinde yapılmak durumundaydı. ABD ile Türkiye, terörle mücadele etmek amacıyla, iki ayda bir biraraya gelecek bir eşgüdüm komitesi kurmuşlardı. Türk tarafı, özellikle askerlerimiz, bu eşgüdümlü mücadeleden hiçbir zaman memnun kalmadı. AKILLARA TAKILAN SORULAR... Bütün bu kronolojik bilgileri niçin anımsatmak gereği duyduk? Nedeni sır değil; ordumuzun çetin kış koşullarında papatya tarlasında gezercesine yaptığı operasyondan müthiş gurur duyduk. Fakat, ABD'nin "Kısa kesin" baskıları bağlamında, operasyonun hedefi konusunda kafalarda çöreklenen sorular henüz net bir yanıt bulmuş değil. 1983'den bu yana yapılan bunca operasyonun da gösterdiği gibi, sivil ve politik çözümlerle desteklenmeyen askeri operasyonlar sonuçsuz kalıyor. Her askeri harekatın bir politik amacı vardır. Peki, ABD'nin en kısa sürede tamamlamamızı istediği "Güneş Operasyonu"nun amacı neydi? Operasyonun askeri, politik ve psikolojik yönden başarılı olduğundan kimsenin bir kuşkusu yok, fakat kafalara takılan sorulara da net yanıtlar bulmak gerekiyor. Askerimizin başarılı olacağından kimsenin kuşku duymadığı bu operasyona yeşil ışık yakanlar, askerimizin bu başarılarını kendi çıkarları doğrultusunda kullanmak istemiş olabiler mi? Çünkü, operasyonun önünü açan yeşil ışığın zamanlaması, akıllarda soruların çöreklenmesini haklı çıkaracak nitelikte. ABD Başkan Yardımcısı Dick Chaney'in mart ayında, Afganistan'a asker göndermemiz isteği ile Türkiye'ye gelmesinin hemen öncesinde "Güneş Operasyonu"na yeşil ışık yakması, kafalarda çöreklenen sorular bağlamında çok "anlamlı" bulunuyor. Çünkü, Türkiye, tarihi ve kültürel bağlarımızı zedelemesi olasılığından dolayı, "Afganistan'a daha fazla asker" isteklerine sıcak bakmıyor. Genelkurmay Başkanımız Yaşar Büyükanıt da bu konudaki istekleri, "Biz yokuz. Siz Kuzey Irak'ta terör örgütüne karşı operasyon yapmamıza izin vermiyorsunuz, Afganistan'da teröre karşı nasıl yardım istiyorsunuz?" demişti. ROBERT NOVAK'IN AĞUSTOS 2007 TARİHLİ MAKALESİ ABD'nin Türkiye'den Afganistan'da NATO çerçevesinde sıcak çatışmalara katılabilecek birlik istemesinin ve bunu PKK ile ilişkilendirmesinin iki yıllık bir geçmişi var. Anımsayacak mısınız bilemiyorum, 2007 Ağustos başında Washington Post gazetesinde Robert Novak imzalı bir haber yayınlanmış, bu haber çeşitli senaryoları gündeme getirmişti. Haber, Pentagon'un 3. en kıdemlisi kişisi ve eski Ankara Büyükelçisi Eric Edelman'ın bazı Kongre üyelerine verdiği özel brifingi kamuoyuna sızdırıyordu(!) Edelman, bazı önemli Kongre üyerine verdiği brifigde, "Amerika'nın Türkiye ile birlikte PKK'ya karşı operasyona hazırlandığını" söylemişti. Edelman gibi deneyimli bir diplomatın, bu brifingin basına sızdırılacağını bilmemesi mümkün mü? Elbette biliyordu. Novak'ın haberi de, ABD'nin çıkarları doğrultusunda mükemmel bir zamanlamayla yayınlanmıştı. Bu haber bahane edilerek Türkiye'ye, "Size yardım etmekte kararlıydık, ama burası demokratik bir ülke; birileri oyunu bozdu" denecekti. ABD'nin, bugüne kadar uyguladığı oyalama taktikleri ile zaman kazanmaya çalıştığına, fakat aynı zamanda yüzyıllık hedeflerine doğru kararlılıkla yürüdüğüne de tanık oluyoruz. Amerika, "stratejik müttefiki" Türkiye'ye gülücükler gönderip, "Ben üzerime düşeni yaptım, şimdi Afganistan'a asker gönderme sırası sizde" derken, Kürtlere ve Merkezi Hükümet'e, "Dediklerimi yapmazsanız, sözümden çıkarsanız Türkiye ile başbaşa kalabilirsiniz" mesajı veriyor. Kahraman ordumuz gücünü ve yeteneklerini ortaya koydu, "Güneş Operasyonu"nu belirlenen çerçeve içinde gerçekleştirdi, tüm dünyanın takdir dolu bakışları altında dönmeye başladı. Aslında, "stratejik müttefikimizin" işgali altında olan bir ülkeye karşı böyle bir operasyona hiç gerek kalmamalıydı. ABD'nin ve onun "Çelik Güç"lü kanatları altında Kuzey Irak Yönetimi sıfatı kazanan bölgede terörristleri barındırıp Türkiye ve İran'a karşı kullanmaları, uluslararası hukuka bütünüyle aykırıdır. Türkiye'nin bu çetin mevsim koşulları altında bir operasyona başvurmak gereği duyması, oldukça düşündürücüdür. Çünkü, yazımızın başında da vurguladığımız gibi, ABD Irak'a girdiğinde, Türkiye 15 bin askeriyle oradaydı ve terör kontrol altındaydı. Terörün yeniden alevlenmesinde, binlerce yıl birbirini kardeş bilmiş insanlar arasında kan davası oluşturacak şekilde köpürtülmesinde ABD'nin tutumunu ve sorumluluğu büyüktür. Biz bu kışkırtmaları, kardeşi kardeşe düşman etmeyi hedefleyen bu oyunları, İngilizlerin bölgeye gelmesinden itibaren çok iyi biliyoruz. Yazımızı askerimizi kutlayarak noktalamak isteriz.Çetin kış koşullarında gerçekleştirilen operasyonla, terörün bir çıkar yol olmadığı bir kez daha ve kararlılıkla vurgulanırken, bu gerçeğin dosta düşmana karşı net mesajlarla vurgulanmasında Türk askerinin rolü alkışlanacak boyuttadır. Ordumuzun gücü, yeteneği ve özellikle kararlılığı, içerde ve dışarda bazı hesapların, algılamaların değişmesine ve düşünce açılımlarına başlangıç olacaktır. Herkes hesabını bu gerçeklerin ışığı altında yaparlarsa, yanlış yollara sapmamış olurlar. .................................................KÜPE................................... Amerika ile el sıkıştıktan sonra parmaklarınızı saymayı unutmayın Onur Öymen