YAZININ ÖZETİ

Dünyadaki büyük gelişmelere bağlı olarak, eğitim sistemlerinde de köklü bir paradigma değişikliği yaşanmaktadır. Bu bağlamda, okulların tarihsel süreçte geleneğe dönüşen bilgi kazandırma misyonu yeni bir boyuta evrilmiştir. Artık okulların başarısı, ezberlettiği bilginin ötesinde, insana kazandırdığı yaşam becerileriyle ölçülmektedir. 21. Yüzyıl, önümüzdeki süreçte öncelikle insana, hayatı yönetme becerisi kazandıran okullara şans tanıyacaktır.  

GELENEKSEL OKUL ALGISI

Okullar tarih boyunca başlıca bilgi kazanma merkezleri olmuştur. Özellikle bilgiye ulaşmanın sınırlı olduğu çağlarda okulların bu misyonu zamanla köklü bir geleneğe dönüşmüştür.

Bu gelenek günümüzde de henüz yeterince değişmiş değildir. Bu nedenle, az gelişmiş toplumlarda okullar hâlâ bilgi aktardığı kadar saygın kabul edilmekte, öğrenciler ise bu bilgileri ezberlediği oranda başarılı sayılmaktadır.

Oysa artık çok net bilinmektedir ki, bilgiye böylesine tapınmak aslında derin bir yanılsamadır ve bu yanılsama, başta zihinsel beceriler olmak üzere, okulda kazanılması gereken pek çok önemli becerinin gözden kaçırılmasına neden olmaktadır.

BİLGİ TEK BAŞINA YETERLİ DEĞİLDİR

İnsanlığın bilgi tutsaklığını sorgulaması geçen yüzyılın sonlarına rastlamaktadır. Bilgi kaynaklarına ulaşmanın alabildiğine kolaylaşmasıyla birlikte, bilgi hakkındaki algı da başka bir boyuta evrilmiştir.

Yeni değerlerle desteklenmediği takdirde, bilginin tek başına anlamlı olmadığı ve 21. yüzyılda hayatı yönetmeye yetmeyeceği artık tartışmasız şekilde kabul edilmektedir.

Bu olgu, eğitim aydınlanması diyebileceğimiz ciddi bir paradigma değişikliğine neden olmuştur. Bunun sonucu olarak, gelişmiş eğitim sistemlerinde hem öğrenme yöntem ve teknikleri gözden geçirilmiş, hem de öğrenilmesi gereken eğitsel değerler yeniden düzenlenmiştir.

Paradigma değişikliği ve okulların bilgi saplantısından vazgeçmesi iki temel nedene dayandırılmaktadır.

            1.Bilginin çok kolay ulaşılabilen insanlığa ait ortak miras olması

            2. Değişen dünyanın, bilgiden öte yeni yaşam becerileri gerektirmesi

DÜNYA HIZLA DEĞİŞİYOR

Az gelişmiş toplumlar, bilgi saplantısıyla bir kısır döngü yaşarken, dünya hızla değişmektedir. Şimdilerde her sabah okullara koşan milyonlarca öğrenciyi önümüzdeki on yıllarda yepyeni bir hayat beklemektedir. Onlar, aktif olarak hayatın akışına katıldığında, çalışma koşullarından üretim biçimine, iletişimden toplum yönetimine, ekonomiden siyasete her şey alabildiğine yenilenmiş olacak. Şehirler, fabrikalar, alışveriş merkezleri çok kültürlü ortamlara dönüşecek. Bugün var olan pek çok meslek tarihteki yerini alacak ve çocuklarımız, henüz adını bile bilmedikleri yeni mesleklerle tanışacak.

Çocuklarımızı bekleyen hayat, tartışmasız şekilde yeni bir insan modeli gerektirmektedir. Yeni insanın başarı ölçütü, bilginin ötesinde, hayatı yönetme becerisidir. Çünkü bilgiye ulaşmak yeni teknolojiyle alabildiğine kolaylaşmış ve esasen bilginin, önemli olmakla birlikte, hayatı yönetmek için yeterli bir değer olmadığı anlaşılmıştır. Günümüzde insanoğlunun çok net olarak, bilginin ötesinde, değişen hayatın gerektirdiği yüksek zihinsel becerilere ihtiyacı vardır. Bilinen o ki, geleneksel okullar bilgi takıntısıyla oyalanırken, beceri kazandırma ve çocuklarımızı 21. yüzyıla hazırlamada kesinlikle yetersiz kalmaktadır. Bu gereksinim, okul tanımına yeni ve çok önemli bir boyut eklemiştir. Artık iyi okullar bilginin ötesinde, beceri kazandıran eğitim kurumlarıdır.  Bu bağlamda, gelişmiş toplumlarda okulların başarısı bilgiden önce, öğrencilerine kazandırdığı beceri ve etik değerlerle ölçülmektedir.

21.YÜZYIL FARKLI BECERİ VE ETİK DEĞERLER GEREKTİRMEKTEDİR

Yeni dünya düzeninin gerektirdiği yaşam becerileri pek çok tutum, alışkanlık, davranış ve etik değerden oluşmaktadır. Ancak yaşam becerilerini kazandırmak bilgiyi kazandırmak kadar kolay olmamaktadır. Her beceri, teknik nitelikteki ders etkinlikleriyle deneyimlenerek, süreç içinde öğrenilmektedir.

21. yüzyılın, bundan böyle, bilginin ötesinde, hayatın gerektirdiği beceri ve değerleri kazandıran okullara şans tanıyacağı, bunu başaramayanları yarıştan ayıracağı anlaşılmaktadır.   

            Küresel yeterlikler olarak da tanımlanan sayısız beceriden başlıcaları şunlardır:

  1. Bilgiye ulaşmayı bilme, ulaştığı bilgileri filtreleme ve kullanma
  2. Dinlediklerini, okuduklarını ve izlediklerini nitelikli anlama
  3. Akıl yürütme, yorumlama, değerlendirme, çıkarım yapma
  4. Beynine ulaşan uyaranları doğru algılama,
  5. Alternatif düşünme
  6. Sorun çözme
  7. Mutlu olmayı başarma
  8. Beden ve ruh sağlığını koruma
  9. Başarılı şekilde iletişim kurma
  10. Özgüvenini ölçülü kullanma
  11. Çevresiyle barışık yaşama
  12. Duygularını yönetme
  13. Sevgi, saygı, hoşgörü, uzlaşma, paylaşma, yardımlaşma, iyilik yapma, doğru davranma, dürüst olma, doğayı koruma, kaynakları ölçülü kullanma, empati kurma, tasarruf etme, aklını vicdani kullanma gibi, hayatı güzelleştiren ve kolaylaştıran etik değerleri içselleştirme.

SONUÇ

İletişimin alabildiğine geliştiği bir çağda yaşamaktayız. Bu nedenle, her alanda olduğu gibi eğitim alanındaki gelişmeler de küresel düzlemde eşzamanlı olarak paylaşılmaktadır. Dünyadaki bu gelişmeleri doğru okuyan toplumlar ve okullar, geçen yüzyıldan beri insan eğitiminde hızlı bir yenilenme içindedir. Ülkemizde de söz konusu gelişmeleri erken algılayan ve paradigma değişikliği yapan okullarımızın sayısı giderek artmaktadır. Bu arada anne ve babaların okul beklentisi de yeniden biçimlenmektedir. Bilinçli anne ve babalar çocuklarını 21. yüzyıla hazırlayan okulları artık daha özenle seçmekte ve bu okulları bilinçli şekilde desteklemektedir. Bu durum, çocuklarımız ve ülkemiz adına sevindirici bir gelişmedir.