YAZININ ÖZETİ

 

Dikkat ve anlama Türkçe dersi kapsamında okulda kazandırılması gereken iki temel ana dili becerisidir. Bu amaçla yapılması gereken teknik nitelikteki etkinlikler şunlardır:

 

1.     Bir Dinlemede Anlama etkinlikleri

2.     Bir Okumada Anlama etkinlikleri

3.     Bir İzlemede Anlama etkinlikleri

 

Ancak, bugüne kadar uygulanan hiçbir Türkçe öğretim programı, yukarıdaki teknik çalışmaları içermediği için okulda dikkat ve anlama becerilerinin beklenen düzeyde gerçekleşmesi mümkün olamadı. Bu durum çocuklarımız, insanımız ve de öğretmenlerimiz için önemli bir eğitim talihsizliğidir.

 

Oysa bu beceriler kazandırılması sanıldığından daha kolaydır. Buna çeşitli okullarda yaptığımız deneysel nitelikteki çalışmalar sırasında bizzat tanıklık ettik.

 

Yapılacak iş, yukarıdaki çalışmaları tekniğine uygun olarak uygulamaktan ibarettir.

 

Dilerseniz buna ilişkin açıklamalar aşağıdadır.

 1. BİR DİNLEMEDE ANLAMA ETKİNLİKLERİ

Bir dinlemede anlama, yani tekrarsız anlama günümüzde her insanın sahip olması gereken temel becerilerden biridir. Söz konusu beceri, okullarda yapılacak amaca uygun Türkçe çalışmalarla kolayca sağlanabilmektedir. Bunun için öncelikli iş, öğretmenin bir dinlemede anlama amacını benimsenmesi, yani bu çalışmayı içselleştirmesidir.

Bir dinlemede anlama etkinliklerinin amacı, etkin dinleme becerisini kazandırmak ve bu yolla anlama tembelliğini önlemektir. Etkin dinleme, zihnin sadece bir dinlemede eksiksiz kayıt yapabilir duruma gelmesidir. Bu düzeydeki bir gelişme, dinlenen iletiye refleks nitelikte odaklanmayla mümkündür. Refleks niteliğinde odaklanmak dikkat temelli bir tür zihinsel koşullanmadır. Araç kullanırken sergilediğimiz refleksler ne ise, gerekli alışkanlığı kazandıktan sonra, anlama için zihnimizin otomatik olarak kayıt yapması da odur.

OKULLARDA DİKKAT ETKİNLİKLERİ

Okullarda dikkat ve anlama çalışmalarına birinci sınıfın ilk aylarından itibaren başlanmalıdır. Bu sınıfta öğrenciler okuma yazmayı öğreninceye kadar, sadece dinleyerek ve izleyerek anlama ve dikkat becerisini geliştirme çalışmaları yapılmalıdır. Öğrenciler okumayı öğrendikten sonra hem dinleme hem de okuma yoluyla bu becerilerin geliştirilmesine devam edilmelidir.

Öğretmen, çalışma için öncelikle düzeye uygun metinler seçmelidir. Metinler kolaydan zora, basitten karmaşığa doğru bir sıra izlemelidir. Bir, iki ve üçüncü sınıflarda masal ve öykü gibi kurgusal metinler tercih edilmelidir. Dördüncü ve beşinci sınıflarda ise dinleme metinlerinin bir kısmı akademik içerikli olmalıdır.

2. BİR OKUMADA ANLAMA ETKİNLİKLERİ

Çağımız insanının en önemli bilgilenme yolu okumadır. Bu nedenle, insanın hem hızlı okuması hem de okuduğu metinleri bir okumada anlaması giderek önem kazanmaktadır.

Bilindiği gibi, geleneksel okullarda, anlama amacıyla seçilmiş her metin öğrencilere birden çok okutularak, anlamaları hedeflenir. Bu yaklaşım hem yanlış hem de son derecede sakıncalıdır. Çünkü, anlamayı sağlamak amacıyla yapılan bu uygulama, süreç içinde dikkat süresini kısalttığı gibi, dikkatin yoğunluğunu da azaltır. Böylece insanda yerleşik bir anlama tembelliği oluşur Anlama tembelliği hem başarının hem de okuma sevgi ve alışkanlığını kazanmanın önündeki en önemli engeldir.

3. GÖRSELLERİ DAHA HIZLI VE NİTELİKLİ ANLAMA ETKİNLİKLERİ

 Göze sürat ve çeviklik kazandırmak, ilk kez yirminci yüzyılın ortalarında gündeme gelmiş. İkinci Dünya Savaşı sırasında, İngiliz Savaş pilotlarının, Alman uçağı sanarak kendi uçaklarını vurması bir sorgulamaya neden olmuş. Sorgulama sonucunda, görme süresinin kısa olması nedeniyle, İngiliz pilotların uçakları ayırt edemedikleri ve Alman uçağı sanarak kendi uçaklarını düşürdükleri saptanmış.

Bu olgu, pilotların göz eğitiminden geçirilmesi fikrini doğurmuş. Hemen işe başlanmış. İngiliz ve Alman uçaklarına ait görseller süreli olarak pilotlara gösterilmiş ve gösterilen uçağın kime ait olduğu sorulmuş. Gözlerin tanımada sürat kazandığı görülünce, görselleri izleme süresi kısaltılarak eğitime devam edilmiş. Sonuçta, saniyelerle ifade edilen sürelerde bile, gözün hatasız tespit yaptığı görülmüş. Evvelce hata yapan ve görme eğitiminden geçirilen bu pilotlar tekrar çarpışmaya gönderilmiş. Söz konusu pilotların eğitimden sonra, hata paylarını en düşük düzeye indirdikleri gözlenmiş.

Bu olay göz eğitimi için çarpıcı bir örnek oluşturmuş. Zamanla teknolojik araçlardan da yararlanılarak, göze sürat ve çeviklik kazandırma çalışmaları geliştirilmiştir. Bu bağlamda pek çok ülkede hızlı okuma kursları düzenlenmiştir. Kurs sürelerinin çoğu kez yeterli olmaması ve yapılan etkinlerin geç kalmış bir öğrenme olmasına karşın, yine de çalışmalardan çok olumlu sonuçlar alınmıştır.

Bilindiği gibi, insan gözü en gelişmiş kameralarla bile kıyaslanmayacak üstünlüklere sahiptir. Yeterince eğitilmiş bir göz, saniyenin yüzde biri kadar bir sürede, beş sözcükten oluşan yazılı bir mesajı okuyabilmektedir. Bu, dakikada binlerce sözcükten oluşan bir metin demektir. Dikkat boyutu da geliştirildiğinde zihnimiz, aynı çabuklukla bu kapsamdaki bir metni zorlanmadan anlayabilmektedir. Eğitimden geçmemiş gözün görme konusunda oldukça tembel olduğu bilinmektedir. Bakarkör olarak nitelenen bu durum, eğitimsizliğin doğal sonucudur. Oysa yeni insan modelinin çok nitelikli bir görsel algıya gereksinimi vardır. Çünkü öğrenme, giderek daha büyük ölçüde görsel kaynaklara dayanmaktadır.

Görsel okuma, önceki İlköğretim 1-5 Türkçe Öğretim Programı’nda yer alan ve son programda olmayan yeni bir öğrenme alanıydı. Bu alanda kazandırılmak istenen beceri, gözün daha hızlı ve nitelikli fotoğraf çekmesidir. Göze kazandırılan bu önemli beceri sadece resim, tablo, grafik vb. görselleri daha nitelikli algılamanın yanı sıra, okumada da önemli avantajlar sağlamaktadır. Böylece daha yüksek okuma hızına ulaşılmaktadır. Bu hız, seçmeli, yani hızlı okumada, dakikada binlerle ifade edilebilecek sözcük sayısına ulaşmayı sağlamaktadır. Söz konusu kazanım yeni insan modelinin temel becerilerinden biridir.            

SÜREKLİ VE ETKİLİ KAYIT

Göze sürat ve çeviklik kazandıran etkinlikler çeşitli sabit ve hareketli görsel materyaller kullanılarak yapılmaktadır. Bu çalışmalarda temel amaç gözün doğuştan sahip olduğu yeteneği geliştirmektir. Planlı görme eğitiminden geçmeyen insanların görme yeteneğinin gelişmesi tesadüflere kalmıştır. Kimi insanlarda bu yetenek çeşitli etkilerle kışkırtıldığı için alabildiğine gelişmiştir. Doğru olan, kişiye ait görme yeteneğinin eğitim yoluyla okullarda geliştirilmesidir. Bu her insanın hakkıdır.

Eğitim yoluyla bu yeteneği gelişmiş bu insanların gözlerinden hiçbir şey kaçmaz. Göz kameraları sürekli ve etkili biçimde kayıt yapar. Görme konusunda en küçük ayrıntıyı bile kaçırmazlar. Gördükleri her olayı net olarak hatırlarlar.

Görme yeteneği yeterince tetiklenmemiş insanlar ise, bakar kör durumdadır. Çevrelerinde var olan pek çok objeyi fark etmezler. Gözlerinin önündeki bir eşyayı dahi bulmakta zorlanırlar. Yanlarında meydana gelen olaylarda bile pek çok ayrıntıyı göremezler.

Oysa bilimsel araştırmalar göstermektedir ki, düzeyi farklı olmakla beraber, her insanın gözü doğuştan önemli yeteneklere sahiptir. Var olan bu yetenekler uygun tekniklerle geliştirildiğinde, en düşük yetenekli göz bile küçümsenmeyecek bir başarı sağlamaktadır. Eğitilen gözün üstün yetenekli olması halinde ise, çok yönlü ve şaşırtıcı bir başarı sergilemesi doğaldır. Ünlü ressamlar, çok hızlı okuyucular ve görsel hafızaya sahip olanlar, bu yetenekteki insanlar arasından çıkmaktadır.

Tüm bu bulgular ışığında, göze hız ve çeviklik kazandırmak anlama ve dikkat becerisinin gelişiminde büyük önem taşımaktadır.

GELİŞİM SÜRECİ KAYIT ALTINA ALINARAK İZLENMELİDİR

Dinleme ve anlamaya ilişkin çalışmaları her etkinlikten sonra, sadece gelişimi izlemek üzere (100) puan üzerinden değerlendirilerek kayıt altına alınmalıdır. Her öğrencinin puanlarındaki gelişmeler öğretmenimiz için yol haritasını izlemek için rehberlik edecektir.