ADININ FARSÇA ÜNLENMİŞ OLMASI, NEVRUZ'UN BİR TÜRK BAYRAMI GERÇEĞİNİ DEĞİŞTİRMEZ. MİLAT ÖNCESİ İRAN KAYNAKLARINDA NEVRUZ'LA İLGİLİ HİÇBİR KAYIT YOKTUR, AMA ÇİN KAYNAKLARI, ASYA HUNLARINININ 21 MART'I BAYRAM OLARAK KUTLADIKLARINI YAZMAKTADIR.
12 HAYVANLI TÜRK TAKVİMİ'NE GÖRE BU YIL NEVRUZ'UN YANİ YENİ GÜN'ÜN 4651. YILINI KUTLUYORUZ. BİR TÜRK BAYRAMI OLAN 'NEVRUZ'U, BUNDAN BÖYLE, FARSÇA ADIYLA DEĞİL, 'YENİ GÜN' OLARAK KUTLAMALIYIZ.
NEVRUZ/YENİ GÜN, AYNI TARİHİ VE KÜLTÜRÜ PAYLAŞAN İNSANLAR İÇİN AYRIŞTIRICI DEĞİL, BİRLEŞTİRİCİ BİR BAYRAMDIR.
ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ TEŞKİLATI TÜRKSOY, GENELSEKRETER DÜSEN KASİNOV'UN ISRARLI ÇALIŞMALARI SONUCUNDA,TÜRKİSTAN COĞRAFYASINDA İNSANLIĞIN BİNLERCE YILDIR KUTLADIĞI BAYRAMI UNESCO VE ÇEŞİTLİ AMERİKAN ÜNİVERSİTESİ ÇATISI ALTINDA KUTLANMASINI SAĞLAYARAK, NEVRUZ'UN TÜRK KÜLTÜRÜNE AİT BİR ETKİNLİK OLDUĞUNU BÜTÜN DÜNYAYA DUYURMUŞ OLDU.
Türk dünyasında yaygın olarak 'Nevruz' olarak anılan 'YENİ GÜN', Türkistan'da ve Türk kültüründen etkilenen geniş bir coğrafyada, Amerika kıtasındaki kızılderililerde aynı ortak ritüellerle kutlanan bir Türk bayramıdır. 2007 Nevruz günü, TRT'nin Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelere canlı yayınlarla bağlanarak Nevruz (YENİ GÜN)'un Türk Dünyası'nın ortak bayramı olduğunu gözler önüne sermesi, hem bizde, hem de Batı ülkelerinde şok etkisi yaratmıştı.
Nevruz/Yeni Gün Cumhuriyet'in ilk yıllarında al ve gök bayraklarla coşkuyla kutlanmaktaydı. Sovyet Birliği'nin nüfuz alanındaki Türkistan coğrafyasında Neuruz/Yeni Gün kulamaları, "İslamiyet kalıntısı" gerekçesiyle 1926 yılında yasaklanmıştı. Binlerce yıllık Türk bayramı Nevruz/Yeni Gün, Muhtar Şahanov gibi Kazak aydınlarının ısrarlı baskılarıyla 1988 yılında yeniden canlandırılmış ve resmi bayram ilan edilmişti.
Ülkemizde, geçmişte olduğu gibi, Cumhuriyet'in ilk yıllarında da coşkuyla kutlandıktan sonra uzun yıllar unutulan Nevruz/Yeni Gün, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Kurucu Başkanı Prof. Dr. Turan Yazgan'ın çabalarıyla canlandırılmış ve resmi törenlerle kutlanmaya başlanmıştı.
Nevruz, Türkistan coğrafyasındaki kardeş ülkelerde (Azerbeycan, Türkmenistan, Tataristan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan, KKTC ile dokuz özerk Türk cumhuriyetinde) aynı gün, aynı geleneksel motiflerle (semen yeşertilerek, toylar verilerek, Sultan Nevruz Çiçeği denilen kardelen köküyle boyanmış yumurtalar tokuşturularak, yeşil-kırmızı-sarılı giysiler giyilerek, ateş üzerinden atlanarak, demir dövülerek...) bir bayram olarak kutlanıyordu. Günümüzde, tüm Türkistan coğrafyasında Nevruz (YENİ GÜN) olarak anılan bu kutlu gün, baharın başlangıcı, Türklerin belli bir süre gizlenip çoğaldıkları, zamanı gelince de çevredeki demir dağları eriterek dünyaya dağılmaya başladıkları gün olarak kabul ediliyor ve Ergen Kün, Uluğ Kün olarak da anılıyordu.
Nevruz/Yeni Gün aynı tarhi, aynı kültürü paylaşan insanlar için ayrıştırıcı değil, birleştirici bir bayramdır. Ülkemizde Nevruz/Yeni Gün, Batılı emperyalistlerin toplum mühendisleri tarafından, uzun yıllar, aynı tarihi ve kültürü paylaşan insanları ayrıştıcı bir etkinlik olarak kullanılmıştır, kullanılmaktadır. Geçtiğimiz hafta sonu, 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de, kapanış töreni çerçevesinde yapılan Nevruz etkinliğinde çektiğimiz fotoğraflar, Altaylardan Akdeniz'e uzanan coğrafyada yaşayan insanların kültür zenginliğini olduğu gibi, Nevruz/Yeni Gün'ün tarihsel boyutununu da gözler önüne sermektedir. Nevruz gecesinde Eskişehir'de düzenlenen muhteşem törende, sahneden, yalnızca kardeş ülkelerden gelen sanatçılar değil, binlerce yıllık Türk tarihi ve kültür birikimi aktı, çağladı..
Bu yılki Nevruz/Yeni Gün yazımızı, 2013 Türk Dünyası Kültür Başkenti Eskişehir'de kapanış töreni çerçevesinde yapılan Nevruz etkinliğinde çektiğimiz fotoğraflar
Nevruz, yani YENİ GÜN, toprağın ve hayatın canlanışı, baharın başlangıcı, kısaca yeniden doğuş demekti. Yeryüzündeki Türklerde, Türk kökenli tüm topluluklarda ve Türk kültürünün etkili olduğu coğrafyalarda, bu kutlu günün, birbirine benzer şenliklerle ve coşkuyla kutlanıyor olması, ortak kökenli olduğunun bir göstergesidir. Kaşgarlı Mahmut, Divan-ı Lügati't Türk isimli eserinde "Türklerde yılın başlangıcı Nevruz'dur. Oniki Hayvanlı Türk Takvimi'nin başlangıcı da 21 Mart Nevruz günüdür" demektedir.
Türk asıllı ve Türkler'den etkilenen bir çok topluluklarda kullanılan Türk Takviminde bir gün 12 bölüme ayrılır, her bölüme "çağ" adı verilirdi. Her çağ iki saat olduğundan, bir gün 24 saatti. Gece ile gündüz eşitliğinin gerçekleştiği 21 Mart YENİ GÜN (Nevruz), yılbaşı olarak kutlanırdı. Bilim adamları, 21 Mart gününün, yeryüzündeki Türk asıllı ve Türkler'den etkilenen bir çok topluluklarda benzer inanış ve törenlerle kutlandığını ortaya koymuşlardır.
NEVRUZ OLARAK ÜNLENEM YENİ GÜN'ÜN
4651.YILINI KUTLUYORUZ
12 hayvanlı Türk takvimine göre, bu yıl YENİ GÜN'ün, yani Nevruz'un 4646. yılını kutlayacağız. Nevruz, 'yeni gün' anlamında Farsça bir kelimedir. Türk dünyasının bu ortak bayramının Farsça, Nevruz olarak ünlenmiş olmasını, 'Batı'ya açılan İpek Yolu üzerindeki İran'ın stratejik konumunun Türk dili üzerine olan etkisi' şeklinde açıklayabiliriz.
Firdevsi Şehname'sinde Nevruz geleneğini İran'a bağlamaya çalışır, fakat, Milat öncesi döneme ait İran kaynaklarında Nevruzla ilgili hiçbir bir kayıt yoktur. Adının Farsça olması, bu kutlu günün bir Türk bayramı, Ergenen Kün= YENİ GÜN olduğu gerçeğini değiştiremez. Bugün Nevruz (YENİ GÜN), Türkistan'ın altı Türk devletinde (AZERBAYCAN, TÜRKMENİSTAN, KAZAKİSTAN, ÖZBEKİSTAN,KIRGIZİSTAN ve TATARİSTAN) ve dokuz özerk cumhuriyetinde ortak bir bayram olarak kutlanmaktadır.
Eski Çin kaynaklarında Hunların, Milattan önceki yüzyıllarda, 21 Mart günü kırlara çıktıkları, şenlikler yaptıkları yazılıdır. Uygur duvar resimlerinde de (Karahoça) "Yenigün" kutlamaları ayrıntılı olarak resmedilmiştir. Türklerin çok eski tarihlerden beri yaşamı düzenleyen kurallar ve devlet yönetimi konusunda yılın belirli günlerinde toplantılar yaptıkları bilinmektedir.
Asya Hunları Mo-tun döneminden başlayarak yılda üç kurultay düzenledikleri Çin kaynaklarında kayıtlıdır. İlki, önemli davetlilerin katılımıyla hükümdar sarayında, dini konuların ele alındığı ikincisi, Lung Kalesi'nde, üçüncüsü de, atların semirdiği sonbaharda Tailim'de yapılırdı.
Bütün bu dini ve siyasi toplantıların her yılın aynı gününde yapılabilmesi için, Türkler, kendilerine özgü bir alfabe yarattıkları gibi, bir de 12 Hayvanlı Türk Takvimi yaratmışlardı. Bu Türk takvimine göre, bu yıl YENİ GÜN'ün 4646. yılını kutladığımızı hesaplayabiliyoruz. Nevruz bayramı, Türkler için önemli bir günün yıl dönümüdür. Dini ve milli bir inanışla, ortak bir hatırayla ilgilidir. 'YENİ GÜN' rastgele kutlanan bir bayram değildir, bir takvimle ilişkilidir.
Takvimin, baharın başlangıcıyla, toprağın uyanışıyla değiştiği inancı yaygındır. 21 Mart gününün Türk Dünyasında 4651 yıldan beri ortak inanış ve törenlerle kutlanmakta olduğu göz önüne alındığında, bu bayramın bir ulu gün, bir yeni gün, bir kurtuluş bayramı olarak benimsendiği kolayca görülür.
Nevruz (YENİGÜN) Bayramı, Türk dünyasında bir yeniden doğuşun, bir dirilişin simgesidir. Ergenekon Destanı ile bağlantılı olarak düşünüldüğünde, Ergenen Kün=YENİGÜN, uyanan tabiatla özdeşleşmek, ataların ruhlarını yadetmek, birbirinin gönlünü almak, dayanışmak yoluyla milli benliğinin ve milli kimliğinin farkında olduğunu göstermek amacıyla yapılan bir kutlama, bir bayramdır.
1990'da bağımsızlığına kavuşan Türkistan'daki kardeş ülkeler, Nevruz Bayramı'nı milli bayram ve tatil olarak kabul etmişlerdir. Türkiye de, 1991'de, bu bayramı Türk dünyası ile birlikte ortak kutlanan bir bayram olarak kabul etmiş, fakat tatil ilan etmemiştir. Nevruz olarak ünlenen Yeni Gün kutlama geleneği, 12 Hayvanlı Türk Takvimi'ne göre 4651 yıldır bütün Türkistan coğrafyasında aynı anlamda, aynı ritüellerle kutlanan bir diriliş, bir uyanış, bir kurtuluş bayramıdır. Tapusu Türk'ündür, patenti Türk'ündür. O nedenle, Kürt'ü Türk'ten ayrıştırma çabaları, ancak Türk tarihini bilmeyenlerin inanabileceği bir aldatmacadır.
21 Mart günü Türk Dünyasında ortak bir bayram olarak kutlanan Nevruz (YENİ GÜN) konusu, çeşitli kaynaklarda önemli bir yer tutar.. Çin kaynaklarında, Yusuf Has Hacip'in Kutadgu Bilig'inde, Kaşgarlı Mahmut'un Divan-ı Lügatit Türk'ünde, Firdevsi'nin Şehname'sinde, Nizam-ül Mülk'ün Siyasetname'sinde, Melik Şah'ın takvim'inde, Akkoyunlu Uzun Hasan'ın kanunlarında Nevruz'un izleri vardır. Şah İsmail'in Safevi Türkmen Devleti'nde, Selçuklular'da, Osmanlılar'da Nevruz Bayramı'nın gelişi, Nevruziye, Bahariye olarak anılan şiirlerde kutlanırdı. Nizam-ül Mülk 11. yüzyılda yazdığı Siyasetnamesi'nde bu bayramın yılbaşı olarak kutlandığından söz eder, kutlamaları ayrıntılarıyla anlatır. Kaşgarlı Mahmut da Divan-ı Lügatül Türk'ünde Nevruz'un Türklerde yılbaşı olarak kutlandığını belirtir.
Selçuklular'da Nevruz güneşin koç burcuna girdiği günde kutlanır ve bugün yılbaşı olarak kutlanırdı. Osmanlılar döneminde de Nevruz, saray çevresinde ve saray dışında ayrı ayrı şenliklerle kutlanırdı. Osmanlı'nın kökeni olan Karakeçili aşireti 21 Mart'ı Ertuğrul Gazi'nin Söğüt'teki türbesi çevresinde yapılan şenliklerle kutlardı. Klasik Türk müzğünde Urmiyeli Safiyuddin Abdülmünin Urmevi (1224-1294) tarafından tertip edilen mürekkep nevruz makamı 700 yıldan beri kullanılmaktadır.
Atatürk gençlerimize, insanlarımıza kendi kültürel kimliğimizi benimsetmek amacıyla Nevruz kutlamalarını Cumhuriyet'in ilk yıllarında resmi törenlerle sürdürmüştü. Atatürk 22 Mart 1922'de Keçiören'de düzenlediği Nevruz şenliklerine kendisi de katılmıştı. Nevruz (Yeni Gün) kutlama geleneğinin MÖ 3. yüzyıldan bu yana Mete Han döneminden beri sürdürüldüğne inanılır, fakat başlangıç tarihi 21 Mart olan 12 Hayvalı Türk Takvimi'ne göre Nevruz, 4651 yıldan beri kutlanmaktadır. 1200 yıldır diğer Türk gruplarla ilişkisi kalmayan Saka-Yakut Türklerinde aynı geleneksel törenlerle kutlanıyor olması da, bu bayramın kökeninin çok eskilere gittiğini gösterir.
Nevruz kutlama geleneği Yenisey-Orhun çevresinde Altaylar'a oradan da Hun Türkleri'nin Avrupa'ya uzanmasıyla Macaristan'a ve Balkanlar'a yayılmıştır. Bugün Çin Seddi'nden Baltık Denizi'ne, Hindistan'a, Afgnistan'a, Ortadoğu'ya uzanan çok geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır. İlginçtir, son yıllarda okyanus ötesinde yapılan araştırmalar Kızılderililer'in de aynı geleneği aynı şekilde kutladığını ortaya çıkarmıştır.
Okyanus ötesinde Yurok, Karuk, Hupa, Yuki, Pano, Madoc ve Maida kabilileri 21 Mart'ı yeni yılın başlangıcı olarak kutluyorlar. Ayrıca Ergenekon Destanı'nın ana temalarından olan demirin eritilmesi, kutsal sayılması Kızılderililer arasında da yaygındır. Yakutat ve Tlingia Kızılderilileri, Sibirya Türkleri gibi, demirden yapılmış bıçak, savaş baltaları ve sivri uçlu silah yapmak için kullanılan demire büyük saygı gösterirler. Güney Amerika'da yaşayan Aravuk, Manası Kızılderilileri, Meksika'da yaşayan Arı Kara Kızılderilileri, ilk baharda, şaman önderliğinde benzer törenler yaparlar.
Türkler için demir kutsal bir cevherdi. Altay ve Sayan dağları bugün de demir cevheri yönünden zengin bir bölgedir. Moğollar demir işlemeyi bilmezdi. Çin Sung sülalesi generali Men Hung yazdığı "Meng-ta Pei-Lu" adlı seyehatnamesinde, "Moğollar Cengiz Han'dan önce demir işlemeyi ve silah yapmayı bilmezlerdi. Demiri işlemeyi Uygurlardan öğrendiler" demektedir. Yaradılış Destan'ı, Türeyiş Destan'ı, Göç Destan'ı, Bozkur Destan'ı, Su Destan'ı, Ergenekon Destanlar'ında Nevruz'un izlerine rastlanmaktadır.
TÜRK DÜNYASI ORTAK BAYRAMINI, FARSÇA OLAN 'NEVRUZ' ADIYLA DEĞİL,
TÜRKÇE ADIYLA, YANİ 'YENİ GÜN' OLARAK KUTLAMALIDIR
Türk dünyasında Nevruz kutlamalarına Ergenekon Bayramı da denir. Ergenen= yeni, Kon= kün, gün çözümlemesinden yola çıktığımızda Ergenekon, 'YENİ GÜN' anlamına gelir. Farsça Nevruz da, yeni gün demektir. Bu etimolojik çözümlemeyi gözönüne aldığımızda Ergenekon, düşmanlardan gizlenip, yıllar yılı türeyip çoğaldığımız kutlu mekanın adı değil, o kutlu mekandan çıkış günümüzün adı olmalıdır.
Türkçe'de ergen(mek), tohumlanmak, üreme yeteneği kazanmak, ergenlik çağına ulaşmak anlamındadır. Ergenen Kün de, dirilişin, çoğalışın, büyümenin temellerinin atıldığı gün, tabiattan emeğinin karşılığını isteme günü, ilk yaz günüdür. Bu açıdan bakıldığında, Türk Dünyasında bu kutlu günün Nevruz adıyla değil, bundan böyle, Türkçe adıyla, 'YENİ GÜN' olarak kutlanmasını önermeliyiz. Bu konuda ısrarcı olmalıyız ve bunu başarmalıyız. İnsanlığa yazı yazmayı öğreten Türklerin, en önemli ortak bayramlarını Farsça adla anmaları, Türk tarihine ve kültürüne yapılan affedilmez bir haksızlıktır.
NEVRUZ/YENİ GÜN BAYRAMI UNESCO ÇATISI ALTINDA
BİR TÜRK KÜLTÜRÜ ETKİNLİĞİ OLARAK KUTLANDI
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY, Genelsekreter Düsen Kaseinov'un ısrarlı çalışmaları sonucunda, Türkistan coğrafyasında insanlığın binlerce yıldan beri kutladığı en eski bayramın UNESCO ve çeşitli Amerikan üniversitesi çatısı altında kutlanmasını sağlayarak, Nevruz'un Türk kültürüne ait etkinlik olduğunu bütün dünyaya duyurmuş oldu.
TÜRKSOY'un Nevruz/Yeni Gün Bayramı dolayısıyla yayınladığı bildiride şöyle denmektedir: "Nevruz Bayramı Türk dünyası için önemli bir gündür. Uzun asırlardan beri Anadolu’nun bütün köşelerinde ve Türk dünyasında kutlanılan Nevruz Bayramı üzerine yapılan tarihi ve bilimsel araştırmalar göstermektedir ki, bu kültür öğesi en az Türk ulusunun varlığı kadar kadim, ve onun bekâsı kadar stratejik bir öneme sahiptir. Hiç şüphe yoktur ki, Nevruz / Yeni yıl bayramı Türk kültür öğelerinin en temel ve köklü parçalarından birisidir. Bu sebeple de hakkında binlerce sayfa yazılacak kadar geniş ve engin bir konudur.
Türk soylu halklar olarak bizler, Türkiye ve Türk Cumhuriyetlerimizde Nevruz gibi milli bayramlarımıza, adet ve gelenek, göreneklerimize sıkı sıkıya sarılmanın, Türk milleti olarak birbirimize kenetlenmenin, birlik ve beraberliğimizi sürdürmenin bu büyük ulusun varlığına güç katacağı inancındayız.
Türklerin tarihte vazgeçilmez olan bayramı Nevruz, bugün Türk cumhuriyetlerinde resmi tatil ve törenlerle kutlanmaktadır.
Türk dünyasında heyecanla ve sevinçle kutlanan, akraba topluluklarında yaşayan halklarımızın büyük bir bölümünde kültür ve gönül bağı oluşturan Nevruz Bayramlarının dostluk, barış ve sevgi getirmesi dileğiyle."
Binlerce yıl öncesine tarihlenen kaya yazıları, çok zengin bir kültür birikimimiz olduğunun taşa kazınmış belgeleridir. Kaya resimleri resimden alfabeye geçişin taşlara kazınmış resimli romanıdır. Kaya resimlerinden seslerin işareti olan harfler oluşturarak yazı yazmayı başaran Türkler, kendilerine özgü bir de takvim geliştirmişlerdi. 12 Hayvanlı Türk Takvimi'nde dünyanın ömrü 3 600 000 yıl, 360 vendir. 1 ven 10 000 yıl, 12 yıl bir devirdir. 1yıl 12 ay; 1 ay 4 hafta, 30 gündür. Bu takvimde her yıla bir hayvan adı verilir, devre tamamlandığında yeniden 12'li devre başlardı. Günümüzde Nevruz olarak ünlenen YENİ GÜN bayramını kutlamak, geçmişi çok eskilere dayanan bir Türk geleneğidir. Uzmanların 12 hayvanlı Türk takvimini esas alarak yaptıkları hesaplamara göre bu yıl Yeni Gün'ün 4651.yılını kutlamaktayız.
Yeni Gün kutlu olsun, Türk Dünyasına mutluluklar getirsin..
ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ TEŞKİLATI (TÜRKSOY) GENELSEKRETERİ DÜSEN KASEİNOV'UN GİRİŞİMİYLE NEVRUZ/YENİ GÜN BAYRAMI,
UNESCO'NUN "İNSANLIĞIN MADDİ OLMAYAN KÜLTÜREL MİRASI" LİSTESİNE ALINDI
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı TÜRKSOY'un Genelsekreteri Düsen Kaseinov'un ısrarlı çalışmaları sonucunda, Türkistan coğrafyasında binlerce yıldır kutlanan insanlığın en eski bayramı olan Nevruz, UNESCO ve çeşitli Amerikan üniversitesi çatısı altında geleneksel ritüellere uygun olarak kutlandı ve Nevruz'un Türk kültürüne ait etkinlik olduğu bütün dünyaya duyurulmuş oldu. UNESCO, 30 Eylül, 2009 tarihinde, Nevruz Bayramı’nı "İnsanlığın Maddi Olmayan Kültürel Mirası" listesine aldı ve 10 Mayıs 2010'dan itibaren, BM Baş Asamblesi'nin 64. kararına uygun olarak, 21 Mart, "Uluslararası Nevruz Günü" olarak kabul edildi.