...Dünden devam
“Geçtiler evden eve
 Kuruldu ilk çerçeve
Sayı tam otuz dokuz.”
….
“Ve emir bayrağı çek,
Putlar tepelenecek,
Küfür debelenecek,
Sancaklar Şahid olun.”
Ümitlere can getiren yepyeni bir esintidir bunu başlatan... Ömer’in gelişidir bu... Ömer’in soluğu diriltici bir iksirdir âdeta:
“Kur’an esrar oluğu,
Sonsuzluğun soluğu,
Gösteren ok kulluğu,
İnkârı iman oldu,
Ömer Müslüman oldu.”
Kapkaranlık bir âlemi bir çalımla ışığa gark den aydınlıklar sultanı, “Yanında Cebrail, altında Burak” Miraç sırrına erer. Erer de kalmaz oralarda.. Bizi düşünür, yetimlerini düşünür.. Ümmetini düşünür.. Kucak dolusu hediyelerle geri döner. Mü’minin miracı namazla geri döner. Miraç yolunu bizim önümüze serer. O Miraç’la mana âleminden önümüze nurdan bir yol açmakla kalmaz. Dünya musibetleri içinde boğulan cesedimize de yön çizer, yol gösterir... Hicret der, yolunu şaşırmış bizleri bizi medeniyetin gerçek beşiğine çağırır... Hicret der... Medine’nin nurlu peçesi altına girer. Geri dönüp tıkanan yolları açmak için hicret eder. Hicret mısralarda şöyle dile gelir:
 “Hicret, yurt dışında aranan destek,
Dava sahibine öz yurdu köstek,
Merkezi dışardan sarmaktır murat,
Merkezin çevreden fethidir istek,
Hicret yurt dışında aranan destek.”
Hicretle müjdeler birbirini takip eder durur... Hicret sayesinde, kardeş olur Ensar ile Muhacir.. Namazda yön Kabe’dir, ezan göklere yükselen kurtuluş çağrısıdır ve Hak dinin güçlenmesiyle gelen emir, “Çekilsin İslâm’ın kılıncı artık” şeklindedir. O kılıç ki; ilkin Bedirde çekilir, O merhameti getiren kılıçtır, manada büyüklüğün fezası, ama ezelden ebede uzanan bir davanın gazasıdır... Gaza Bedirde bayraklaşır, Bedir aslanları göklerde meleklerle yarışır... Ardından imtihan durağı Uhud gelir. İtaatin bir an unutulmasıyla gelen musibetler ve ardından Hamza’lar, Musab’lar, Abdullah’lar ve daha niceleri şehit..
 “Yetmiş şehit, peygamber amcası da beraber,
Çökenler birer cihan
Uhut büyük imtihan

Ne akıl, ne de mantık,
Peygamber sözü rehber”. Gerçek yol budur.
“Aklım, fikrim var deme hepsini öldür,
 Sana çöl gelen,
O göl diyorsa göldür.”
Bu  hakikat kabul edilmedikçe daha niceleri de şehit olur.
Sıra Ahzab yahut Hendek’teydi. Bu da bir mucizeydi. Vaka mısralarda şöyle resmedilir:
“Bu Allah’ın cezası,
Tam yenerken yenilmek,
Ne İlahi hikmetti,
Tertemiz ön ve arka,
Büyük mucize Ahzab,
Ahzab büyük mucizeydi.”
Her biri inkılâp çapında mucizeler birbirini takip edip durur.
Hayber de bunlardan başka biridir. Önlerine çıkan kapı yol vermez ki geceler... Tunç kapı yol vermez tavra bürünür ama açan Ali (ra) olunca dayanamaz:
“Kaynadı coştu Ali,
Kapıya koştu Ali,
Var gücüyle abandı,
Rezeleri sökülmüş,
Zincirleri dökülmüş,
Kapı yere kapandı.”
Açılan yoldan zafer kazanılır.
Az zaman sonra şehitler durağı Mute’deyiz. Mute’de ilk karşılaşma... Şark ve garp toslaşmasıdır. Mute İslâm’ın ilk keşif hamlesidir. Orada “Zeyd, Abdullah, Cafer” şehittir... Nihayet İslam’ın kılıncı Kumandan Halid’dedir..
 “Halid Halid, Örnek başbuğ,
Döndü hilal elinde tuğ,           
Halid Halid örnek başbuğ.”
Bu sayede zafer İslam’ın düşmez düşürülmez tuğudur...
Gecesi gündüzlerden daha aydın ve gündüzü cennet baharlarına denk sultanlar sultanı büyük fethe hazırdır. Mekke’ye geri dönmeye hazırdır, Hicret gerçek manasını bulsun diye geri dönmeye...
 “Medh O’na
Büyük feth O’na.

Resullerin resulü elinde bir ince dal,            
Gösterdi; ‘Putları Rabbim yere çal’
Üç yüz altmış put şimdi yerde
Haniya Hübel nerde
Büyük feth O’na
Medh O’na”...
Medih ve övgü Âlemlerin Resulüne.. Varlığın başlangıcına, kaosların bağrında beliren ilk nuradır.
“Arzın bağrında dalga dalga nur, dalga dalga nur,
İmanı elde eden, Kainata meydan okur.”
O nur dünyaya meydan okur, Huneyn’de, Taifte, Tebük’te... Ruhuyla kıyamete kadar gelecek bütün yükselişlerde... Zaman ve zeminlerde...
 “Güç İslâm’a geçti büyük oranda
Son üç gaza, Huneyn, Taif ve Tebük,
Küfre bir söz; Bundan böyle davran da
İslâm’ın elini, elindeyse bük.”
O güç maddeyle kalmaz, mana âlemini de kuşatır. O güce güç katan âlemlerin yaratıcısıdır. O’nun buyruğuyla, aylar, güneşler şâk olur, kuşlar ağaçlar bülbül kesilir, taşlar tespih eder ellerde, yemekler tükenmez olur O’nun ismi denince... Ve her şey her şey mucize.
Kur’an ise en büyük mucizedir...
“Birleşse insan ve cin,
Kur’an’a denk söz için.
En küçük parçasına misil getiremezler,
O esrar kapısından içeri giremezler.
Kur’an mukaddes Kur’an,
Yenilik O’nda her an.”
Kur’an’la insanlık huzura erdi,
Kur’an’la İslâm kemale geldi... Kemale eriş O’nun gidişine işaretti...
Zaman gelince her  fani gibi “Oluş sırrı” da gidecekti... O tercihini “En büyük dosttan yana vermişti.” Gidecekti... Veda haccını yapması gerekti..
Çünkü zaman çıktığı yere varmıştı.
“En derin sır; zamanın bir vazifesi vardı,
Ve zaman döne döne çıktığı yere vardı.”
Her şey aslına rûcu edecekti ve O gidecekti... Her kemalin bir zevali vardır. Zevali olmayan sadece Allah’tır. (cc) İslâm’da kemale ermişti, vazife bitmişti ve o gidecekti...
 “Bir kula, ya Rabbin, ya dünya,
Seç dediler, deşte kalbini,
O kulda, hür bırakıldı ya
Düşünmeden seçti Rabbini”

“Bu dünyanın sefası gitti, kederi kaldı.
O gitti ve hayat, bir kemik, bir deri kaldı.”
O (sav) Rabbi’ni seçti ve gitti. Biz burada yetim kaldık, sahipsiz kaldık... Ama yine ne gam...
“Allah’sa... Evet Allah... Allah Hayy ve Lâyemut”tur. Ölmeyen diri haktır, Hak ile olmak gerçek hayattır...
Ve hayat “oluş sırrına Es-selam’dır...
“Düşünce iptilâm, Kelime heyûlâm,
 Lisansız vaveylam,
Ne bir harf ne kelam,
ES-SELAM.. ES-SELÂM..”
Devler, tarih boyunca Kâinatın en büyük insanını anlatmak için dev destanlar yazdılar. Çağımızda hissemize düşen büyük üstadın Es-selâm’ı da bunlardan biriydi. Burada birazını göstermeye çalıştık. Gerisini Es-selâm’a havale ediyoruz.
Son söz olarak da Efendiler Efendisini (sav) anlatmaya çalışanları rahmet ve minnetle anıyor ve Üstat Necip Fazıl’a şöyle diyoruz:
“Siz dev destanla Âlemlerin Efendisini (sav) anlatmaya çalıştınız. Kaleminizi bununla şereflendirdiniz. Bizde sizin bu şerefli destanınızı bir minik vızıltıyla okuyuculara anlatmaya gayret ettik... Kusur işledikse affola...”

1 Es-selâm, Üstat Necip Fazıl Kısakürek’in Peygamberimizi(sav) anlatan eseridir.