NATO’NUN GELECEĞİ 6 AY SONRA BELLİ OLACAK

ÖZET: 

Türkiye, NATO’nun Londra zirvesi ya da 70. Yıl kutlaması sırasında üyesi olduğu bir örgütü zor durumda bırakmamak düşünesiyle de blokajını kaldırmış olabilir. Fakat aynı Türkiye, üyesi olduğu savunma örgütü NATO’nun, Sovyetlerin dağılması sonrasında ABD’nin vurucu gücü olarak kullanıldığını çokiyi bilmektedir.

Türkiye, bir savunma örgütü olan NATO’nun, bunca yıllık üyesi Türkiye’nin haritasına benzer coğrafyalarda işgal tatbikatları yapmasının nedenlerini de sorgulamaktadır. 

Türkiye, 2019’da, NATO’nun kademeli mukabele planları yenilenirken, Pentagon şahinlerinin de, Fransa’nın da Türkiye’ye ilişkin planda YPG’den söz edilmesine ve “terör örgütü” olarak kayda geçirilmesine şiddetle karşı çıkmalarını da unutmuyor.

Bunca yıllık NATO üyesi Türkiye, birliğini ve bütünlüğünü hedef alan 15 Temmuz ihanetinin, NATO’nun en önemli üslerinden biri olan İncirlik’le bağlantılı olduğunu da hiçbir zaman unutmayacaktır. 

Türkiye son sözünü, Haziran 2020’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında söyleyecektir. 

M. KEMAL SALLI

“Türkiye Londra’da gerçekleştirilen NATO zirvesinden hedeflediği sonucu aldı mı, alamadı mı?” sorgulaması yapılırken, aslında Türkiye’nin, NATO’nun Baltık ülkelerine ve Polonya’ya yönelik kararına ilişkin blokajını kaldırmasının nedenleri ve olası sonuçları tartışılıyordu. 

Türkiye’nin, NATO’nun Londra zirvesi öncesinde yaşanan tedirginliğe neden olan blokaj kararını kaldırması yönünde gizli açık bir dizi telkinler yapıldığı biliniyor. Türkiye’nin blokaj kararında direnerek zirveyi kilitleme gibi bir niyeti yoktu. Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi aldığı bir dönemde Türkiye, NATO’nun Baltık ülkeleri ve Polonya’nın savunmasına ilişkin bir kararını engelleyerek, ‘Moskova’nın NATO içindeki Truva atı’ görüntüsü vermek istemiyordu. 

Bilindiği gibi NATO üyelerine ilişkin karalar oybirliği ile alınıyor; bu nedenle, tek bir üyenin herhangi bir karar konusundaki çekincesi oylamayı kilitleyebiliyor. Türkiye, bir NATO üyesi olarak, bu hakkını kullanırken hedefi Letonya, Estonya ve Litvanya ile Polonya’ya karşı bir tavır sergilemek değil, NATO’nun 2016 yılında aldığı PKK uzantısı YPG’nin bir terör örgütü olduğuna ilişki kararını gündeme getirmek, ABD’nin YPG ile sürdürdüğü ilişkilerin NATO kararlarıyla çakıştığını bir kez daha gözler önüne sermekti. 

Terör ve terörist tanımlamalarında bile anlaşamayan NATO üyelerinin 70. Yıl kutlamaları dolayısıyla biraraya geldikleri Londra’daki kutlama partisinden elle tutulur bir sonuç çıkması beklenmiyordu. Türkiye, Baltık ülkeleri ve Polonya ülkelerine ilişkin sergilediği tutumla, YPG konusundaki duyarlılığını bir kez daha kayda geçirmiş oldu; sonuç bildirgesinde, “Her türlü terörist örgütle mücadele kararı alındı” deniyor. Terör örgütlerinin isimleri verilmiyor, ama 2016 kayıtlarına göre NATO YPG’yi, “PKK’nın Suriye’deki uzantısı” olarak görüyor ve Türkiye’ye yönelik bir tehdit olarak kabul ediyor. 2016 yılında düzenlenen kademeli mukabele planları 2019’da güncellenirken, ABD ve Fransa, Türkiye’ye ilişkin tehdit değerlendirmesinde YPG’den söz edilmesine karşı çıkmaları üzerine Ankara da blokaj kartını gündeme getirmişti. 

Türkiye, NATO’nun Baltık ülkeleri ile Polonya’ya ilişkin bir kararını veto edeceğini duyurarak, 2016’da, Brüksel’deki daimi üyelerin biraraya geldikleri NATO Konseyi’nde kayda geçirilmiş, “PKK ve Suriye’deki uzantısı YPG”nin terör örgütü olduğuna ilişkin onaylanmış bir kararı masaya getirmekti. 

Türkiye bu hakkını kullandı mı? 

Kullandı.. 

“YPG benim Ortadoğu’daki en büyük ortağım” diyen ABD’nin gözüne soktu mu? 

Soktu.. 

NATO: ”YPG TERÖR ÖRGÜTÜDÜR”

Peki ABD, NATO üyesi bir ülke olarak buna ne yanıt verecek; YPG’nin, “PKK’nın Suriye’deki uzantısı” bir terör örgütü olduğuna ilişkin bir kararın 2016’da, NATO Konseyi’nde kayda geçmiş olmasına rağmen, “Benin Ortadoğu’daki en büyük ortağım YPG’dir” demeye devam edecek midir? NATO’nun 2019’daki kademeli mukabele planlarını güncelleme çalışmaları sırasında, NATO kayıtlarında “PKK’nın Suriye’deki uzantısı” YPG’yi aklama çabalarını nasıl açıklayacaktır? 

NATO’nun kurucu ülkelerinden biri olan ABD için bundan büyük utanç olamaz, ama özellikle Pentagon şahinleri Makyavelist bir görüşe sahip olduklarından, utanıp sıkılmalarını, kararlarından dönmelerini elbette bekleyemeyiz. Gerçekleri bilerek, görerek biz de kendi politikamızı uygulamaya çalışacağız. 

Net olarak, “Londra zirvesinde istediğimiz sonucu aldık” diyemesek de, 2016’da, Brüksel’deki NATO Konseyi’nde, “PKK uzantısı YPG”nin bir terör örgütü olduğuna ilişkin kayıtları gündeme getirerek tazelemiş olduk. Başta ABD ve Fransa, bu konudaki kayıtları tarihin karanlık sayfalarına gönderebilmek için ellerinden geleni yapacaklardır. 

Çünkü, Suriye’deki varlık nedenini DEAŞ’la mücadeleye bağlayan ABD de, Suriye’yi hala arka bahçesi olarak görmeye devam eden Fransa da YPG’yi hedeflerine ulaşabilmek için bir maşa olarak kullanma kararındalar. 

Türkiye, Baltık ülkelerine ve Polonya’ya ilişkin blokaj kararını kaldırdı ve bu ülkelerin kademeli mukabele planlarına ilişkin sıkıntılarını gidermiş oldu. Fakat, Türkiye böyle davrandı diye, ABD’nin ve Fransa’nın YPG’yle olan ilişkilerine son vermelerini beklemek saflık olur. 

Diğer taraftan, Türkiye’nin de, denge politikasını bir yana bırakarak, “eksen değiştirmiş NATO eskisi bir ülke” görüntüsü verme gibi bir niyeti ve çabası yok. O nedenle, PKK uzantısı YPG terör örgütü konusundaki duyarlılığımızı Londra’daki NATO zirvesinde kayda geçirdikten sonra, 6 ay sonra Haziranda yapılacak NATO Konseyi’ne odaklanmak durumundayız. 

NATO’NUN GELECEĞİ 6 AY SONRAKİ NATO KONSEYİNDE BELLİ OLACAK

6 ay hem kısa hem de çok uzun bir zaman dilimi. Küresel aktörler arasındaki, özellikle de ABD’de Pentagon ile Beyaz Saray arasındaki mücadelede kimin üstün geldiği anlaşılmadan dünyanın gidişatı hakkında bir değerlendirme yapabilmek çok zor. 

Peki, ne olacak 6 ay sonraki NATO zirvesinde?

Sedat Ergin’in, “NATO’daki blokajın perde arkası”nı irdelediği yazısında da vurguladığı gibi, Türkiye, 2020 Haziran’ında yapılacak olan NATO Savunma Bakanları Toplantısı’na odaklanmış durumda. 

 Obama döneminde ABD, Rusya’nın Suriye’deki etkinliğini zayıflatabilmek için Ukrayna’yı karıştırmış, Putin de, ABD’nin bu atağına, Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti. 2014’teki bu restleşme sonunda NATO, Rus tehdidi ile karşı karşıya kalan Baltık ülkeleri ve Polonya ile Türkiye’ye ilişkin savunma planlarını yeniden düzenleme gereği duymuştu. 

Bu bağlamda, 2016’da Varşova’da yapılan NATO zirvesinde, olası krizlere en kısa zamanda çözüm üretebilmek amacıyla, Kademeli Mukabele Planı düzenlenmesi kararı alınmıştı. Böylece, NATO’nun klasik uzun vadeli “Daimi Savunma Planları” ile operasyonel nitelikli “Olası Harekat Planları” arasında yeni bir uygulamanın hazırlıkları başlatılmış oluyordu. 

Yine 2016’daki Brüksel’deki NATO Konseyi’nde, Baltık ülkeleri ve Polonya ile Türkiye, Bulgaristan, Romanya ve Macaristan’a yönelik “Kademeli Mukabele Planları” düzenlendi. Bu plan kayda geçirilirken, Türkiye’ye yönelik tehditler bölümüne, “PKK ve Suriye’deki uzantısı YPG” cümlesi de eklendi. NATO’nun kurucu ortağı ABD ile, “Ortadoğu’daki en önemli ortağım YPG’dir” diyen Suriye’deki ABD bu madde yüzünden karşı karşıya geliyor, çelişiyor. 

“Türkiye S-400 almakta haklıdır” diyen Başkan Trump bu maddeye yaslanırken, Trump’ı azledebilmek için devlet eliyle tuzaklar kuran Pentagon şahinleri de, daimi üyelerin biraraya gelmeleriyle oluşan NATO Konseyi’nde kayda geçen bu maddeden son derece rahatsız. O kadar ki, 2019 yılında, NATO’nun yeni kademeli mukabele planları yenilenirken, Pentagon şahinleri de, Fransa da Türkiye’ye ilişkin planda YPG’den söz edilmesine ve “terör örgütü” olarak kayda geçirilmesine şiddetle karşı çıktılar. Türkiye’nin Baltık ülkeleri ve Polonya’ya yönelik kademeli mukabele planına blokajı gündeme getirmesinin nedeni, aslında ABD ile Fransa’nın davranışına karşı konulan bir tepkiydi.

TÜRKİYE VETOSUNU ÇEKTİ, AMA…

Türkiye, yaşanan yoğun görüşme trafiği sonrasında, Baltık ülkeleri ve Polonya’ya ilişkin blokajını geri çekti, Haziran 2010’de yapılacak NATO Savunma Bakanları toplantısını bekleme kararı aldı. 

Türkiye’ye YPG konusunda, ABD’nin oluşturmayı hedeflediği terör kuşağı konusunda herhangi bir söz verildi mi, bilmiyoruz. En üst düzey yöneticilerin bile verdikleri sözleri tutmadıkları, NATO’nun “terör örgütü” olarak kayda geçirdiği YPG’ye, “Ortadoğu’da en büyük ortağım” diyebilen ve binlerce TIR dolusu silah yardımı yapan bir ABD var karşımızda. 

Türkiye, NATO’nun Londra zirvesi ya da 70. Yıl kutlaması sırasında üyesi olduğu bir örgütü zor durumda bırakmamak düşünesiyle de blokajını kaldırmış olabilir. Fakat aynı Türkiye, üyesi olduğu savunma örgütü NATO’nun, Sovyetlerin dağılması sonrasında ABD’nin vurucu gücü olarak kullanıldığını çokiyi bilmektedir.

Aynı NATO’nun, bunca yıllık üyesi Türkiye’nin haritasına benzer coğrafyalarda işgal tatbikatları yaptığını da unutmamaktadır. 

Bunca yıllık NATO üyesi Türkiye birliğini ve bütünlüğünü hedef alan 15 Temmuz ihanetinin, NATO’nun en önemli üslerinden biri olan İncirlik’le bağlantılı olduğunu da hiçbir zaman unutmayacaktır. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan Londra zirvesini şöyle değerlendiriyor:

“Biz NATO üyesi olarak PKK/YPG, DEAŞ ve FETÖ başta olmak üzere pek çok terör örgütüne karşı mücadele eden tek NATO üyesiyiz. Biz nasıl ittifakın güvenlik tehditlerini ciddiye alıyorsak bütün müttefiklerin de bizim güvenlik kaygılarımızı ciddiye alması gerekir… Tel Abyad ve Resul Ayn’da -malum buranın uzunluğu 120 kilometre, derinliği 32 kilometre- belirlenen o barışı tesis etmeden buraları terk etmemiz mümkün değil… 

S-400, YPG, Doğu Akdeniz gibi Türkiye’nin pek çok güvenlik kaygılarını düşündüğümüzde bunu paylaşmayan NATO müttefikleri var. NATO Zirvesi’nde yapılan açıklamalara, konuşmalara bakıldığı zaman hepsi de teröre karşı olduklarını söylüyorlar. Ama iş başa düştüğünde buna karşı bir mücadeleyi ortaya koyma maalesef olmuyor. Dörtlü Zirve’de Suriye’de güvenli bölge inşa ve imarında, bundan sonra ciddi olumlu bir söz hasıl oldu mu? Bana göre bu konuda maalesef ülkelerin duyarsızlığı devam ediyor.”

Anlaşılan o ki, Türkiye son sözünü, Haziran 2020’deki NATO Savunma Bakanları toplantısında söyleyecektir.