Konya, Afyon, Ankara, Antalya, Isparta ve Niğde illerinin çevrelediği Orta Anadolu’da, yüzölçümü bakımından Türkiye’nin en büyük vilâyeti olup, Avrupa’nın pek çok ülkesinden daha büyük bir şehirdir. Konya’nın, Cihanşümûl tecdid hareketinin dışında kalması düşünülemezdi. Bu bakımdan, Anadolu’da, Antalya/Alanya (Alâiye)/Oba Medreselerinden sonraki, tecdîd hareketinin ilk medresesi, Konya’da, o zamanlar Konya’ya bağlı bulunan, şimdilerde vilâyet haline getirilen Karaman’da açılmıştı.
Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Müceddid’in tecdid hareketini Konya’da, Karaman’da ilk başlatan öncü, hizmeti sebkat eden zât, Mürşid’in, Müceddid’in ilk talebesinden, bizzat Rahle-i Tedrisinde bulunma şerefine ulaşanlardan, Pek Muhterem Hocamız Şükrü Taşkıran’dır.
ŞÜKRÜ TAŞKIRAN: Şükrü Taşkıran Hocamız, 1937 yılında Karaman’da doğdu. 1948 yılında henüz 11 yaşındayken hafızlığa başladı. 1951 yılında Karaman’da hıfzını tamamladıktan sonra, dînî, İslâmî ilimleri tahsil maksadıyla, 1952 yılında İstanbul’a gitti. İstanbul’a ilk geldiği gün Perşembe günüydü. Dayısı, Merhûm Halil Özdoğan’ın evinde misafir edildi. Ertesi gün Cum’a idi, Cum’a Namazını eda etmek üzere, dayısının yazıhanesinin yakınlarındaki, Eminönü, Arpacılar Camiî’ne gidildi. Belli ki, dayısı Halil Bey yeğenini özellikle bu cami’e götürmüştü. Zirâ, bu yıllarda bu cami’de, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Müceddid, Süleyman Hilmi Tunahan Efendi Hazretleri (K.S.) va’az etmekteydi. Cum’a namazını ta’kiben, pek çok kimse elini öpebilmek ve hayırlı du’asını alabilmek için etrafını çevirmişlerdi. Cemaatin arasından tanımadığı bir zat Hafız Şükrü’ye, Efendi Hazretlerini işaret ederek, “Sen de bu zât’ın elini öp,” der. Fakat bütün gayretlerine rağmen Efendi Hazretleri’nin elini öpmek o an için nasip olmaz.
Dayısı Halil Bey, Hafız Şükrü’nün elinden tutar, “Makam öğrensin,” diye, Sultanahmed Camiî Başimamı, Hafız ve Bestekâr, Sadettin Kaynak Hoca’ya teslim eder. Burada 6 ay kadar makam ta’limi yaptıktan sonra Hoca’nın rahatsızlığı sebebiyle Hafız Şükrü ve diğer arkadaşları, Nuruosmaniye Camiî Başimamı, Hafız Hasan Akkuş’a, ta’lim ve Tashih-i Huruf için teslim edilirler. 6 ay kadar da, Hafız Hasan Akkuş’un yanında, Nuruosmaniye Kur’ân Kursu’nda kaldıktan sonra, nihayet aslen Karaman’lı olan Efendi Hazretleri’nin bağlılarından birisinin delâletiyle ve elbette Nasib-i Ezelî’siyle, Sahib-i Zaman, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil ve Müceddidi bulur. Vasıta olan zat’ın delâletiyle Kısıklı’daki ziyârethâne’de kabul edilir. Kemâl-i Hürmet ve edeple mübârek ellerini öper. Efendi Hazretleri, Hafız Şükrü’nün elini tutar ve “Nasıl bir sene önce öpemediğin eli şimdi öpüyorsun?!” buyurur. Böylece, Şükrü Taşkıran Hocamızın Rahle-i Tedrise kabûlü gerçekleşmiş olur. Niçin bir sene evvel değil de şimdi? Kâinatta cârî Sünnetü’l-llâh, tedriç’tir. Olgunlaşmamış, zamanı gelmemiş ham meyve ağacın dibine düşmez...
Şükrü Taşkıran Hocamız, Efendi Hazretleri’nin Rahle-i Tedrisinde, 1953-1956 yılları arasında hemen hemen, bütün İslâmi İlim’leri kesbetti.
1956 yılında, Müceddid’in, Tecdid hareketinin Tedris Sistemini başlatmak üzere memleketi Karaman’a vazifelendirildi. Himmet-i Pîrân ile Karaman’da tedrisata başladı. Çok kısa bir zaman zarfında, Konya’ya komşu iller’den ve Konya’nın diğer ilçelerinden, 96 Tâlib-i İlim, Şükrü Hoca’nın ders halkası etrafında toplandı. Filhakîka, devir Demokrat Parti’nin iktidarda olduğu devirdi. Fakat, son kuvvâcı, son komitacı ve son ittihatçı olmakla iftihar eden devrin Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’ın, CHP İttihatçı, Mütegallibe zihniyyeti dimdik ayaktaydı, İstanbul’da ve memleketimizin muhtelif yerlerindeki tecdid hareketi çok sıkı ta’kip altında bulunuyordu.
Fitne bu kerre Karaman’da harekete geçmiş, Karaman’da tedrisât imkânsız hâle gelince, Şükrü Hocamız, cepheden nasıl hareket edilmesi gerektiği sualine “Şimdilik, en yakınlarınızda tedrisat imkân dahilinde ise oraya naklediniz,” ta’limatı üzerine, talebe, tedrisât, Konya’nın Çumra ilçesine kaydırıldı. Tedrisat Çumra’da da imkânsız hale gelince, talebe’nin bir kısmı, önce Konya/Beyşehir/Doğanbey’e, bir müddet sonra Beyşehir/Huğlu’ya nakledildiler. Bir kısmı, Konya/Merkez’de yeni açılan Topraklık Kur’ân Kursu’na, bir kısmı da İstanbul’a Topçu’lara nakledildiler.
Şükrü Taşkıran Hocamız, 1957 yılında Diyânet İşleri Reisliği tarafından açılan müftülük, vâiz’lik imtihanını kazanmış olup, aynı yıl askerlik vazifesini deruhte etmeye başlamıştır. Askerlik dönüşü, 1959 yılında, Karaman’a Merkez Vâizi olarak ta’yin edilmiştir. Karaman’da bilâfasıla 14 yıl hizmet ettikten sonra, Diyânet İşleri Başkanlığı’nda hâkim olan sakîn bir zihniyet sahibi idareciler tarafından, nisbeten daha ücrada, nüfus daha az, Konya’nın bir başka ilçesi, Doğanhisar’a naklen ta’yin edildi. Daha sonra sırasıyla, Niğde-Aksaray, (Aksaray o yıllarda henüz vilâyet haline getirilmemiş, Niğde İli’ne bağlı, bir kaza merkeziydi.), Gürün-Sivas, Malatya ve Nevşehir illerine naklen ta’yin edildi.
Şükrü Hocamız, Karaman’da çok saygın bir aileye mensup, pek muhterem ve faziletli bir zattır; gittiği her yerde, kendi saygın kişiliğini muhafaza etmiş, gittiği her yerde tıpkı Karaman’da olduğu gibi saygı görmüştür. Nevşehir vâizi iken emekli olduktan sonra, Karaman’a dönmüş, uzun yıllardır, pek saygın bir kişi olarak Karaman’da yaşamaktadır.
1956 yılında, Şükrü Taşkıran tarafından Karaman’da başlatılan, Tecdid Hareketi’nin Tedrisât Sistemi, Konya’da çığ gibi büyümüş, 1950’li yılların sonuna kadar Konya/Merkez, arsası Merhûm Hacı İsmail Yakutlu tarafından bağışlanan ve Topraklık semtinde inşa edilen, Topraklık Kur’ân Kursu’nda... –Konya Merkez Topraklık Kur’ân Kursu’nda hizmetleri sebkat eden Pek Muhterem, Hasan Arıkan Hocamızı, Düzceli İbrahim Dinç Hoca’yı, hürmetle yâd eder sağlıklı uzun ömür niyaz ederken, merhûm İzzet Tekeli Hocamızı rahmet ve minnetle yâd eder, Rabbimden vâsî rahmetini niyaz ederim.
Beyşehir/Yenidoğan, (eski “İMRENLER” idi) Salih Emel Hocamıza da sağlıklı uzun ömürler dilerim.
1956 yılında Şükrü Taşkıran Hocamızın Rahle-i Tedrisinde bulunan 96 talebe’den, Durmuş Ali Bağcı, Nazmi Akar, Ali Can gibi müftüler, Ahmed Aygın, Kerameddin Gülşen gibi vaizler, isimlerini burada zikretme imkânımız bulunmayan, imam-hatipler, Kur’ân Kursu muallim’leri, müderrisler, müezzin-kayyımlar çıkmıştır.
Günümüz Konya’mızda, Konya/Merkez’de: Devâsâ yurt binaları, Kur’ân Kurs’ları, Konya’nın büyük ilçelerinde, birden fazla yurt binası ve Kur’ân Kurs’ları, Konya/Beyşehir’de ikisi kız yurdu olmak üzere 5 yurt binası ve Kur’ân Kursu...
Günümüz Konya’sında, yurt binası, Kur’ân Kursu bulunmayan ilçe olmadığı gibi, yurt binası, Kur’ân Kursu bulunmayan, kasaba ve köy de yoktur.
Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil, Müceddid, Konya’yı teşriflerinde Konya’da bulunan tedrisat sistemimize dahil bina sayısı bir elin parmakları kadar iken, günümüzdeki inkişâf, Mürşid-i Kâmil ve Mükemmil’in, Müceddidin, Tasarruf-u Hakîkî’ye geçmesinden sonraki tasarruf’larının ne kadar müessir olduğunun apâşikâr bir göstergesidir.
Şükrü Taşkıran Hocamızın ikisi erkek olmak üzere 5 evlâdı vardır. En büyükleri, Mehmed Taşkıran Hocamız İstanbul’da, önemli hizmet halkalarının birinin başında bulunmaktadır.
Bu yazıyı yazmaya başladığımda, tereddüt ettiğim ba’zı hususların vuzuha kavuşturulması zımnında, yaptığım telefon konuşmalarından, Pek Muhterem Hocamız, Şükrü Taşkıran Beyefendi’nin, Muhtereme Refika’ları Fatma Hanımefendinin ebediyyete intikâlini çok büyük bir üzüntü ile öğrendim.
22 Şubat 2012 Çarşamba günü Hakk’ın rahmetine kavuşan, Fatma Taşkıran Ablamız, Karaman’da, ebedî istirahatgâhına tevdî edilmiştir.
Başta, Pek Muhterem ve Azîz Hocamız, Şükrü Taşkıran Beyefendi olmak üzere tüm aile ferd’lerine, oğullarına, kızlarına, torunlarına ve yakın akraba ve taallukata Sabr-ı Cemîl, Ecr-i Cezîl niyaz eder, ebediyyete intikâl eden Fatma Ablamıza da Rabbi’min vâsî rahmetini niyaz ederim....