1919 yılında İzmir’den giren Yunan ordusu Anadolu’yu yıkarak, yakarak ilerliyordu. 1921 yılının o sıcak Temmuz ayında Eskişehir, Kütahya hattına kadar geldiler. İşgal ettikleri toprakların heyecanı içindeydiler. Kral Konstantin bile Anadolu’ya gelmişti. Çünkü büyük balığı avlama zamanı idi. Ankara üzerine yürüyecek ve Ankara meclisini, Atatürk’ü ve arkadaşlarını imha edeceklerdi. İşgal edilen ülkemizi kurtarma çabasındaki vatanseverler ve başı ortadan kaldırılacaktı. 

Böylece yeni başkentte işgal edilmiş olacak, halkın umutları iyice yitirilecekti. Gerçi Ankara meclisi B planını yapmıştı ama yine de herkes tedirgindi. 

Dahası Yunan birliklerine düzenli olarak İngiltere, Fransa, İtalya’dan mühimmat, destek geliyordu. Yunan birlikleri Ankara’ya yaklaştığında nakliye araçları, hatta uçak, yük arabası, öküz arabası, binlerce deve ve cephane geldi.

Herhangi bir hamle yapmadan önce mühimmatın tamamlanması, günümüze kadar yapılmış tüm kuşatma stratejilerinin ilk koşuluydu, burada da uygulandı. 

Çok yakın tarihte gördük!.. Suriye’ye de bu düzen içerisinde mühimmat ve asker yerleştirildi. Kıbrıs adası ve etrafına İngiliz, Fransız, ABD, İsrail savaş gemileri demir attı. 

Tabi bu savaş gemileri 100 yıl önceki gemilerden çok farklı… Öncelikle bu gemiler ileri nükleer enerji ile hareket ediyor… Tam 1092 feet uzunluğunda… 100 bin ton ağırlığında… 75 savaş uçağı taşıyabiliyor… F35’lere ikmal yapabiliyor… 4500 personel, asker taşıyabiliyor… 

Ve Kıbrıs’ın çevresi bu savaş gemileri ile doldu… Ayrıca İsrail’in de burada radar inşa ettiği haberini okuduk. Bunlar yetmedi İngiliz’ler de 6 adet F35 uçağını bu bölgeye gönderdi. Ve sonra açıkladı; 121 adet F35 uçağını kışa kadar bu bölgeye gönderecekmiş. 

Kıbrıs’a en yakın ilçemizdeki Akkuyu Nükleer santrali ihalesini Ruslara verdik.

Son bir yıl içerisinde bu devasa gemilerden Girit adasının etrafında da görmeye başladık. Ve yine adaya radar kurulduğu haberlerini aldık. Ardından İzmir’in tam karşısına Atina kıyılarına da başka savaş gemileri demirledi. 

Ardından biraz daha aşağıya, Monemvasia kıyılarına başka savaş gemileri de geldi… 

Allah Allah ne oluyor böyle derken?.. Geçen hafta Pentagon’dan açıklama yapıldı; Ortadoğu’ya, Suriye ve Irak bölgesine 10 bin asker daha göndermeyi Beyaz Saray’a teklif edeceklermiş. 

Halbuki daha beş ay önce Suriye’den asker çekeceklerini duyurmuşlardı. YPG’lileri eğitip, onlara askeri okul açıp, eğitimli asker olmaları için gerekeni yapıp gidiyorlardı. Ama şimdi vazgeçmiş görünüyorlar.

Öncesinde Romanya ve Bulgaristan’daki ABD üstlerine de yeni teknoloji füzeler getirildiğini biliyoruz. Radar inşa edileceği de Avrupa basınında yer aldı.

Ve son olarak daha 2 gün önce Yunanistan Dedeağaç’a 2 bin ABD askeri, 700 araç, tank, koyteyner ve bir çok ekipman gelmiş ve radar sistemleri kuruluyormuş… 

Ayrıca aynı bölgeye 3 adet çıkarma gemisi ve gemilerde 2500 asker daha gelmiş…

Şöyle gözlerinizi kapatıp, Türkiye haritasını göz önüne getirdiğinizde… Ve konumlamaları tek tek yerlerine yerleştirdiğinizde, garip duygulara kapılacaksınız… Son bir yıl içerisinde Batı ve Güney bloğumuzda ne kadar yoğun bir yabancı askeri yapılanma olmuş meğer…

Peki biz ne yaptık?.. 

Devlet’in birçok kademesine sızan fetö ile savaştık. Askeri yapılanmada bir çok değişimde bulunduk. Yerli tank “Altay” ihalesini 2010’da kazanan Otokar firmasından alıp, BMC (British Motor Corporation) şirketine verdik. Altyapısı, proje yapımı bitti, sözleşme yapımına geldik. Kasım 2018’de sözleşmede imzalandı. Fakat henüz imalat haberi okumadık. Ardından Tank palet fabrikamızı da devrettik. “Atak” helikopterimizin de parçalarının, motorunun, gösterge saatinin Rolls-Royce ve Honeywell’in ortak yapımı olduğu haberini öncesinde okumuştuk. 

Şimdi’de oturduğumuz o sandalye de için için o güzel şarkıyı mırıldanıyoruz… Gözüm kapalı bakmışım meğer… Boşa kalbimi açmışım meğer…