5.7 METRELİK MEŞE MASANIN SIRLARI ÇÖZÜLDÜ

Macron, 10 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçmenin karşısına,  “Ukrayna krizine çözüm üretmiş, Avrupa coğrafyasını altüst edecek bir siyasi ve ekonomik krizi önlemiş bir başkan adayı” olarak çıkmayı hedefliyordu. Macron, Moskova’da Putin ile yaptığı görüşmeden olumlu bir sonuç alabilseydi, yalnızca Fransız halkının güveninin kazanmış bir cumhurbaşkanı adayı olarak değil, Merkel’in siyasetten çekilmesiyle boşalan AB liderlik koltuğunu da hakeden bir siyasi aktör olarak da sivrilecekti.

Olmadı; Macron oynadığı Rus ruletini kaybetti.

Fransız devletini temsil eden konuğunu eli cebinde karşılayan Putin, neler söyleyeceğini, neler isteyeceğini önceden öğrendiği için Macron’u, 5.7 metre uzunluktaki beyaz meşe masanın en uzak ucuna oturtarak “kurşunladı.”

M. KEMAL SALLI

“Urayna krizine çözüm bulma” kamuflajı altında, 10 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden seçilme şansını artırabilmek ve Merkel’den boşalan “AB’nin siyasi lideri” koltuğuna oturabilmek hevesiyle yola çıkan Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Moskova’da büyük bir şok yaşadı.

Fransa’da, 10 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine, “Tüm dünyanın odaklandığı Ukrayna kirizine çözüm bulan lider” olarak girme heyecanıyla yola çıkan Macron, siyasi hayatını noktalayabilecek bir riski göze alarak oynadığı Rus ruletini kaybetti. Sonuçlarına katlanacaktır.

Macro Ukrayna krizinin çözümü konusunda Putin’e neler söyledi; koltuğunun altındaki dosyada ne gibi mesajlar ve istekler vardı, bilemiyoruz.

Fransız devletini temsil eden konuğunu eli cebinde karşılayan Putin, neler söyleyeceğini, neler isteyeceğini önceden öğrendiği için Macron’u, 5.7 metre uzunluktaki beyaz meşe masanın en uzak ucuna oturtarak “kurşunlamıştı.”

Pavel Boriden imzalı, 5.7 metrelik beyaz meşe masanın iki ucuna oturan liderlerin, çıplak sesle birbirlerini duymaları mümkün değildi. “Korona önlemi olarak”, masada tercüman da yoktu. Putin zaman zaman kulaklığını takarak muhatabının söylediklerini duymaya, anlamaya çalışıyordu.

Kremlin Sarayı’ndan yansıtılan bu görüntüyle Putin, Macron’un, Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin ilettiği Batılı çözüm önerilerini asla ciddiye almadığını ve almayacağını, bütün dünyaya duyurmuş oldu.

DOSYADA NELER VARDI?

Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un, Ukrayna krizinin çözümüne ilişkin, Putin’e iletttiği dosyada ne gibi mesajlar vardı?

Macron’un, Putin ile masaya oturmadan hemen önce, ABD Başkanı Biden ile yaptığı telefon görüşmesinin içeriği, Rus istihbaratının radarlarına mı takılmıştı? Ayrıca Beyaz Saray, Putin-Macron görüşmesinin hemen öncesinde yaptığı yazılı açıklamada, “Fransa’nın, Ukrayna’nın toprak bütünlüğü konusunda Rusya’ya herhangi bir ödün ermek niyetinde olmadığını, Macron’un da, Fransa’nın Batı’yı destekleyen bu duruşunu bizzat iletmek üzere Moskova’ya gittiğini” duyurmuştu.

Macron-Putin görüşmesi öncesinde, Paris’te, Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamalar da, Beyaz Saray’dan yapılan açıklamalarla örtüşüyordu. Macron Putin’den, “Ukrayna sınırındaki askerlerini azaltmasını, daha da önemlisi, Batı’nı isteğini dikkate alarak, Mayıs ayına kadar, dönüşü olmayan bir adım atmamasını” istemişti.

MAYIS AYININ ÖNEMİ

Beyaz Saray’ın buluşmaya ilişkin yaptığı yazılı açıklama Moskova’yı çok rahatsız etmiş olmalı ki, konuğunu eli cebinde karşılayan Putin ile Macron’un 5.7 metrelik beyaz meşe masanın iki ucuna ilişerek yaptıkları, “Ukrayna krizine çözüm bulma görüşmesi”nin görüntüleri, bütün ayrıntılarıyla küresel medyaya yansıtıldı. Bu görüntülerden sonra Macron’un, 10 Nisan’da Fransa’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, yeniden seçilme şansını sıfırladığı konuşuluyor. 

Macron, 10 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, seçmenin karşısına,  “Ukrayna krizine çözüm üretmiş, Avrupa coğrafyasını altüst edecek bir siyasi ve ekonomik krizi önlemiş bir başkan adayı” olarak çıkmayı hedefliyordu. Macron, Moskova’da Putin ile yaptığı görüşmeden olumlu bir sonuç alabilseydi, yalnızca Fransız halkının güveninin kazanmış bir cumhurbaşkanı adayı olarak değil, Merkel’in siyasetten çekilmesiyle boşalan AB liderlik koltuğunu da hakeden bir siyasi aktör olarak da sivrilecekti. Küresel bir aktör olacaktı.

Macron, Putin’in bir Kaddafi olmadığını, arkasında Rus devlet geleneğini sürdürmekte kararlı bir şahinler ordusunun bulunduğunu dikkate almamış olmalı. Hatırlanacağı gibi, 2012’de NATO, Kaddafi’yi vurma kararı aldığında, önemin Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, bütün ittifak üyelerinden önce harekete geçerek, Libya’yı bombalamış, Kaddafi’nin Fransız bankalarındaki 42 yıllık birikimlerini çekmesine fırsat tanımamıştı. (Sarkozy’nin hapse girmesine de neden olan bu vurgun operasyonu ayrı bir yazı konusudur.)

Putin bir kendini yalnızlığa mahkum etmiş bir Kaddafi olmadığı gibi, Rusya da, arkasına hangi gücü almış olursa olsun, doğalgaz konusunda kendisine bağımlı olan bir Avrupa ülkesinin telkinlerine, önerilerine kolayca boyun eğecek bir devlet değildi.

Putin gibi deneyimli bir politikacı, küresel konjonktürün, Çin gibi bir küresel gücü Rusya’nın yanına ittiği bir süreçte, Ukrayna krizini yeniden cumhurbaşkanı seçilme şansını artırma aracı olarak kullanma hevesine kapılan Macron’un niyetini ve amacını okumakta zorlanması düşünülemezdi. O nedenle Putin’in, Moskova’daki görüşmede, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’u 5.7 metrelik masanın bir ucuna oturtarak, ilgili liderlere ve dünya kamuoyuna verdiği mesajı doğru okumak gerekir.

Putin, eli cebinde karşıladığı Macron’u, konuşmasını mikrofonsuz kolayca duyamayacağı uzunlukta, özellikle tasarlanmış uzun meşe masanın ucuna oturtmakla, “Beni seçim malzemesi olarak kullanamazsın; bu izin veremem” mesajı veriyordu. Bu savrulma, Rus ruleti oynayamaya heveslenen Macron’un siyasi hayatının, Kremlin Sarayı’nda düzenlenen hazin bir törenle son bulması demekti.

ABD MACRON’U NEDEN HARCADI?

Şimdi herkes, Macron’un neden bir Rus ruleti oynama hevesine kapıldığını ve ABD’nin Macron’u neden böyle, Kaddafi’nin katledilmesini anımsatan bir operasyonla hunharca harcadığını merak ediyor.

ABD, 1991’deki I. Körfez Savaşı’ndan bu yana Fransa ile çıkar çatışmaları yaşamakta. Fransa, Osmanlı İmparatorluğu’nun Ortadoğu’daki ve Afrika’daki topraklarını arka bahçesi olarak görme eğiliminde. Hatta, Jack Chiraq döneminde Lübnan Başbakanı Refik Hariri’yi, Fransa’yı, “ülkesinde meydana gelecek bir ayaklanmayı bastırmak üzere” davet etmeye bile ikna etmişti. Bu senaryo hayata geçirilememiş, Refik Hariri de, yakınlarıyla birlikte havaya uçurulan arabasında hayatını kaybetmişti.

ABD, Fransa’nın Suriye’yi, Lübnan’ı, Cezayir’i hala eski arka bahçesi olarak görmesinden rahatsızdı. O nedenle ABD, Fransa’nın 600 milyar dolar gelir elde ettiği Afrika coğrafyasıyla olan bağlarını koparma çabası içinde olmuştur.

Fransa AB ülkelerini arkasına alarak, NATO’ya alternatif olacak bir Avrupa Ordusu oluşturma çabası içinde oldu.

Macron’u Rus ruleti oynamaya iten iki önemli neden vardı.

  • 10 Nisan’da yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden seçilme şansını artırmak,
  • Kendini Fransa Cumhurbaşkanı koltuğuna taşıyan küresel finans baronlarının desteğini kaybeden Macron, Fransa’nın gücünü kullanarak, iktidarını sürdürebilmek için, yeni ve güçlü bir destek arıyordu.

Macron’u 10 Nisan’da yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yeniden aday olmaya ve AB liderliğine oynamaya iten bir başka nedenin de, kendinden bir hayli yaşlı olan öğretmen eşinin first lady ünvanını sürdürme tutkusu olduğu konuşuluyor. Madam Macron’u yakından tanıyanların bu olasılığı gözardı etmememiz gerektiğini savunuyorlar.

BANA DOKUNMAYA YILAN

Ukrayna coğrafyasından uzakta, özellikle Okyanus ötesinde yaşayanlar, hemen kuzeyimizde, Karadeniz komşumuzda yaşanmakta olan kaygılı bekleyişi, “Bize dokunmayan yılan bin yaşasın” duyarsızlığı içinde dizi film tadında izliyorlar. Fakat, Ukrayna krizi artık yerel bir sorun olmaktan çıkmış, küresel barışı tehdit eden tehlikeye dönüşmüştür.

Hiç temenni etmeyiz, ama Ukrayna’nın doğu sınırlarında ya da Ukrayna’da yaşanacak istenmeyen bir hareketlenmenin yerel ya da bölgesel bir sorun olarak kalmayacağının bilincinde olmamız gerekir.

 Ukrayna merkezli başlayacak bir “yangın”, pandemi sürecinde yorgun düşmüş dünyamızı bütünüyle etkileyecektir. Biden yönetiminin sürekli tekrarladığı, “Rusya Ukrayna’yı işgal edecek, enaz 50bin kişi hayatını kaybedecek” gibi algı operasyonları, “Rusya’nın herhangi bir işgal girişimine karşı Batılı ittifakın göze alabileceği bir müdahaleye gerekçe hazırlamak” şeklinde değerlendiriyor, ama NATO üyesi olmayan Ukrayna’yı kurtarmaya ittifak üyelerinin ne kadar istekli olacakları bilinmiyor.

ABD TÜRK DÜNYASI’NI BASKILAMASININ BEDELİNİ Mİ ÖDÜYOR?

Küresel konjonktür gereği, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin giderek daha fazla enerjiye ihtiyaç duydukları bir süreçte, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından günümüze uzanan dönemde izlediği, Türkistan coğrafyasında ortak tarih ve kültürü paylaşan kardeş devletlerin işbirliğini önlemeye yönelik politikalar nedeniyle dünyanın en zengin enerji kaynaklarının vanalarının Rusya’nın eline geçmesine neden olan ABD’nin, Sovyetler Birliği’ni yeniden hayata geçirme çabasında olan Putin Rusyası karşısında, özellikle Avrupa ülkelerini Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarabilmek için nasıl bir politika izleyeceği merak ediliyor.

Bütün bu gelişmeler çerçevesinde, Putin’i Ankara ziyaretini ve sonuçlarını beklemekteyiz.

GEÇMİŞ OLSUN SAYIN CUMHURBAŞKANIM

Koronavirüs salgını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan’a kadar ulaştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşiyle birlikte, hastalık sürecini İstanbul’daki evinde geçiriyor. Önce VATAN yazı ailesi olarak, kendilerine acil şifalar diliyoruz.