Konular gerçeğe birer eşik,

     Müteferrik, farklı ve değişik.

     İki yüzlü şövalyeler denen Batı;

     Sürdükçe sürüyor üstümüze atı!

     Ne teslimiyet dinler, ne gönül ne hatır.

     Çünkü, almıştır gizli yerden emri: “Batır!”

     Bütün iyi niyet, tüm çaba, alttan alma hep nafile,

     Bunca taviz yetmez, AB denen doymaz Fil’e!

     Her şeye rağmen, Aç Canavar’a gösterilen sevgiyle,

     İştahı daha da artıyor! Yarabbi bu nasıl çile?

     “Ver!” dedi: Verdikçe verdik, onulmadı hiç yarası!

     Üstümüzde yer etti, çıkmadı bir türlü karası.

     Ege dediler, olur oturun hele anlaşırız dedik.

     “Kıbrıs’ı verin!” dediler. Masadan kalksınlar istemedik.

     Azınlıklar, azın azın azsınlar dediler!

     Yavaş yavaş, kuyunuzu kazsınlar dediler!

     Her köşede açsınlar birer kilise!

     Hristiyanı dert etmeyin yok ise!

     Hele bir yer edinelim, bakın neymişiz biz!

     Size neler edermişiz, o gün gösteririz.

     Fener Rum Patrikhanesini tanıyın, olsun Ekümen!

     Sakın ha, bu da nerden çıktı edemeyiz kabul demen!

     Durun durduğunuz yerde, bakmayın sağa sola.

     Gerekmez yol bulmak için, kendinize pusula.

     Ne demek yönelmek Rusya ve İran’a?

     Yönünüzü dönmek isteyiş Turana!

     Sorar ABD, ne demek kardeş ülke İran, Irak, Suriye?

     Olmuşken ta ötelerden çıka gelip aranızda devriye!

     Güçlüyüm, öyleyse haklıyım, herkes olmalı yanımda!

     Çıkarım için, hâkimiyet kurmak akıyor kanımda!

     Mutlaka, Türkiyenin ipleri; olmalı daim bende!

     Türkiye yaparsa da, Türkiyesiz yapamaz ABD(e).

     Bir gariplik sezer ve düşünmeye başlar hükûmet;

     Demek ki der içten içe, bizde değilmiş keramet.

     Öyleyse der, var bu işte, ince mi ince bir hikmet.

     Olanlar, sırf bizden kaynaklanmaktan değil ibaret;

     Dışardan üfleyip, içerde oynatması var!

     Batının kafasında,Türkiyenin batması var!

     “Böl parçala yut!” Batının alâmeti fârikası.

     Bundankurtulmuyor hiç, ne Asyası ne Afrikası.

     Aynı oyun, ne bitmez tükenmez bir hazine.

     Ne acı ki, düşüyoruz bu tuzağa yine.

     Demek ki, hangi iktidar olsa Batı için hedef.

     Çare; hain iki yüzlüleri etmek vatandan def’.

     İşte, ABD’nin ve AB’nin budur hep huyu.

     Kazmak kendi içimizde, kuyu üstüne kuyu!

     Sureti Haktan görünerek insanımıza dıştan,

     Dem vurur hukuktan, demokratik eşit yaşayıştan.

     Ama, bunun altında yok işlemediği hiçbir denaet!

     Sen cancağızım, körü körüne durma ona sena et!

     Ne yaparsak yapalım, onların nazarında biz;

     Olamayız asla bir tanem, kabul gören aziz.

     AB’nin eşitlikten anladığı, çifte standart!

     Sen Avrupa resmiyetini; sadece bununla tart.

     Polis her şey demek Avrupada, bunu bilmeyen mi var.

     Türk polisi sırf asâyişi koruyor, değil canavar.

     Karşıysa Kahraman Rauf Denktaşa içten dıştan çok herze-gular:

     AB muhibleri, Washington patronları, AB gibi olgular.

     Hayır gelir mi hiç, böyle bir gecenin sabâhından?

     Gökte, melekler titremez mi, mazlumların âhından?

     Yunanistan onaylıyorsa dış politikamızı!

     Ters yöne çevirmeli dış siyaset patikamızı.

     Ismarlanmış Kıbrıs politikası İngilize!

     Vuracak hâl mi kaldı kardaş artık dizimize?

     Maliye, IMF, Kıbrıs BM’ye emanet!

     Kuzum, sen ne güne duruyorsun biraz gayret.

     Üstüne ölü toprağı mı serpildi, artık uyan.

     Kulak kabartsın hemen sesimi duyan.

     Gidecek vatandır, inecek bayrak, düşecek olan sancak!

     Sen ben sahip çıkarsak, son bulur bütün bunlar ancak.

     Ağızlarından çıkarttılar sonunda baklayı.

     Tarihte geldik, böyleleri haklayı haklayı.

     “Türkiye Avrupanın hasta adamı!”

     Deniyor, acaba batacak ada mı?

     İçleri vurdu dışa, olduğu gibi nihayet.

     Allah bizimledir, bekliyoruz Haktan inayet.

     Çünkü, kimmiş hasta adam, zaman onu gösterecek.

     Dünya âlem, asıl barışı kuzum, bizden görecek.

     (11. 03. 2005)