TOPLUM HAFIZAMIZ ZAYIF, BAZI ŞEYLERİ GEREĞİNDEN ÇABUK UNUTUVERİYORUZ. FAKAT KUŞ GİRİBİ KONUSUNDA BÖYLE BİR LÜKSÜMÜZ YOK.

Hong Kong'da yapılan uluslararası toplantıda, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Türkiye'yi de, kuş gribi konusunda maddi yardım yapılacak ülkeler listesine aldı.

Anımsayacaksınız, daha önce de Dünya Bankası Türkiye Direktörü Andrew Vorkink, Türkiye'deki kuş giribinin sağlık ve ekonomiye olan olumsuz etkilerini azaltmak için, gerekli bütün yardımı yapmaya hazır olduklarını açıklamıştı.

Başta turizm olmak üzere bazı ekonomik kaygılarla üstü küllenmek isteniyor, fakat durum ciddi.

Toplum hafızası zayıf bir milletiz; bazı şeyleri gereğinden çabuk unutuveriyoruz. Fakat, kuş gribi konusunda böyle bir lüksümüz yok!

Canımızı sıkacak olsa da, insanlığın kontrol altına alınamayan salgınlar sonrasında ne büyük kayıplar verdiğine ilişkin rakamları yeniden anımsatmak istiyoruz..

Bilinen ilk pandemi (büyük salgın) 1580 yılında yaşanmış. En fazla can kaybına neden olan panemi ise, 1918 yılında yaşanan İspanyol gribi salgını olmuş ve 1'inci Dünya Savaşı'ndakinden fazla insanın ölmesiyle sonuçlanmış; kayıp 20 milyonu aşmış!..

İnsanların bağışıklık sisteminin hastalığa neden olan virüsü tanıyamamasından dolayı geniş coğrafyaya yayılan ve milyonlarca insanın ölmesine neden olan böyle salgınlara, tıp dilinde "pandemi" deniyor.

Her 30-40 yılda bir, insanlık böyle derin izler ve acılar bırakan pandemiler yaşıyor.

Son zamanlarda insanlığı tehdit eden kuş giribi de bir pandemiye dönüşme eğiliminde. Kuş giribi, göçmen kuşlar aracılığı ile kıtalardan kıtalara taşınıyor ve giderek artan sayıda insanların hastalanmasına ve canlarını yitirmesine neden oluyor.

KÜRESEL ISINMA VE KUŞ GİRİBİ

Küresel ısınma dolayısıyla daha fazla kuşun göçmek zorunda kalacak olması, göç yolları üzerindeki ülkeleri de, Dünya Sağlık Örgütü'nü de korkutuyor.

Yeni gelecek göçmen kuşlardan etkilenmelerini, salgınlara neden olmalarını önlemek amacıyla, çeşitli ülkelerde milyonlarca kanatlı hayvan yok edildi.

Sağlık Bakanı Recep Akdağ, en etkili önlem olarak görmüş olacak ki, "Artık köy tavuğunu da, köy yumurtasını da unutmamız gerekecek" diyor.

Köylerde, kırsalda yaşayan yüzbinlere aile kümesle, ahırla iç içe yaşıyor. Bu gerçeği bilenler, Sağlık Bakanı'nın kararını "uygulama özürlü bir karar" olarak değerlendirdiler.

Milliyet'ten Abbas Güçlü, Sağlık Bakanı'nın "köy tavuğunu, yumurtasını artık unutalım" önerisini şöyle değerlendiriyor:

"Türkiye'yi biraz gezip görüp yakından tanıyanlar, kümeslere veda etmenin hiç de kolay olmayacağını bilirler. Kümesler Anadolu insanı için bir yaşam biçimidir. Onlar olmazsa, mutfaklarında tencere kaynatmaları, et yüzü görmeleri, yumurtayı her öğün bir şeylerin yanına katık yapmaları imkansız hale gelir ki, bu da onlar için kuş gribinden öte bir tehlikeyi beraberinde getirir..."

"... Tavuk, entegre tesislerde yetişsin, yumurta da çiftliklerde üretilsin, ambalajsız tavuk, markasız yumurta alınmasın deniliyor. Hali vakti yerinde olanlar için çok doğru bir tespit. Aksini düşünmek aptallık olur. Ama ya cebinde kuruşu olmayanlar ne yapacaklar? Ve onların sayısı o kadar çok ki..

Onlar için kümes, hemen her gün yumurta ve ayda bir de olsa et yemekken, şimdi onlara 'kapatın o kümesleri' demek, açlığa mahkum etmekle eşanlama gelir.

Tavukları, hindileri, kazları, ördekleri imha edilirken, televizyon ekranlarına yansıyan ve biz şehirlilerin anlayamadığı öfkeleri bu yüzden."

Abbas Güçlü gerçeği ne güzel vurgulamış, değil mi?..

Yalnız kırsal kesimdeki insanlarımızın değil, valisinden cumhurbaşkanına kadar, pek çoğumuzun evinin bahçesinde ayrı bir yeri olan kanatlı yaratıkların kümeslerini Türkiye'nin yaşamından çıkarıp atıvermek o kadar kolay olmayacak.

Sağlık Bakanımız Recep Akdağ'ın kuş gribi ile savaşmada ilk aklına gelen önlem "köy tavuğunu ve köy yumurtasını unutmak", ama bunu herkesten önce Aydın Valisi'ne anlatamıyor. Vali Mustafa Atay, "Tavuklar kuş gribine yakalanırsa keser yerim. Halk kuş giribi olduğundan kuşkulandığı hayvanlarını yiyebilir. Yeter ki 70 derecenin üzerinde ısıda pişirsin" diyor. Sayın Vali, kanatlıların gözyaşlarına, kesilmiş hasta tavukların çig etine dokunmanın bile hasta olmamıza neden olabildiği gerçeğini gözardı edebiliyor; "milli servet gidiyor, yazık oluyor" diyor.

Abbas Güçlü, "Hiç Kümessiz Türkiye Olur Mu?" başlıklı yazısını noktalarken, "... Türkiye gerçeklerine herkesten çok vakıf olduklarını söyleyen AKP iktidarı, 'hadi kümeslerinizi yakın, yıkın, yok edin' derken, bunun ne anlama geleceğini, maalesef anlayabilmiş değiller" diyor.

Evet, kümesli yaşama veda edeceğiz, ama önce 20-40 yılda bir büyük salgınlara neden olan virüslerin nasıl oluştukları bulmacasını çözmemiz gerekmiyor mu?

SORU

Tamam, kümesli yaşama öyle ya da böyle veda edeceğiz. Etmek zorundayız. Ama o boşluğu nasıl dolduracağız?

Abbas Güçlü

(Milliyet: 11.01.2006)