Washington'dan gelen haberlerde ABD'nin Başbakan Erdoğan'la ilgili olarak yeni bir değerlendirme yapmakta olduğunun vurgulanması, Ak Parti-Cemaat çatışması nedeniyle oluşan krizin giderek derinleşeceğinin ve uzayacağının bir işareti sayılıyor ki, bu gelişme Türkiye açısından çok önemlidir. Çünkü, cari açığımızı finanse ettiğimiz yabancı sermaye de aynı nedenlerle aynı tedirginliği yaşamakta.
17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonuyla ilgili gelişmelerin dış potikaya yansıyan boyutları dikkat çekici bir gelişme göstermektedir. Özellikle, bazı gazetelerin manşetlerinde ve Başbakan'ın meydan konuşmalarında büyükelçileri hedef alan söylemler, "Arap Baharı" coğrafyasında "radikal İslam"ın yükselişinden kaygı duyan ABD'de ve AB ülkelerinde Türkiye'nin rotasını sorgulayan bir havanın oluşmasına neden olmuştur.
Washington'dan gelen haberlerde ABD'nin Başbakan Erdoğan'la ilgili olarak yeni bir değerlendirme yapmakta olduğunun vurgulanması, Ak Parti*Cemaat çatışması nedeniyle oluşan krizin giderek derinleşeceğinin ve uzayacağının bir işareti sayılıyor ki, bu gelişme Türkiye açısından çok önemlidir. Çünkü, cari açığımızı finanse ettiğimiz yabancı sermaye de aynı nedenlerle aynı tedirginliği yaşamakta..
17 Aralık tahribatının boyutları olası sonuçları hakkında bir değerlendirme yapılmasına yardımcı olmak adına ABD ve AB basınından iki çarpıcı örnek verelim.. Fransız Le Monde gazetesi, 17 Aralık yolsuzluk operasyonu değerlendirdiği bir yorumda, "Ak Parti'nin İslam'la demokrasiyi bağdaştıran ve modernleşme örneği olarak değerlendirilen uygulamalarının son yolsuzluk skandalı nedeniyle sarsıldığını" vurguluyor ve "Türkiye modeli tükenme yolunda" diyordu.
Amerika'nın ünlü ekonomi gazetesi Financial Times ise, "Erdoğan Tehlikeli Oynuyor" başlıklı bir yorumunda, "Türkiye'nin bölgesindeki gücü ekonomisinin gücüne bağlıdır. Ülkenin cari açığı sıcak parayla kapatılmaktadır ki, bu sıcak para bir gecede uçup gidebilir. Bu nedenle, Erdoğan'ın siyaseti yalnız ülkesini değil, kendi siyasi geleceğini de tehdit ediyor" diyor..
Ak Parti-Cemaat çatışması ve olası sonuçları dış basında yakından izlenip değerlendiriliyor.
AK PARTİ-CEMAAT ÇATIŞMASI BAĞLAMINDA EKONOMİ VE SEÇİMLER
Görüldüğü gibi, Gezi'den bu yana yaşanan gelişmelerin merkezindeki aktör olan Başbakan Erdoğan'ın söylemleri ve uygulamaları küresel aktörler tarafından dikkatle takip ediliyor. Başbakanı, dolayısıyla Türkiye'yi, hiç de iç açıcı olmayan sayfalardan oluşan bir yeni yıl takvimi bekliyor.
Başbakan'ın bu gün çatıştığı aktörler yıllar yılı birlikte yürüdükleri dostları olduğundan, zaaflarını ve zayıf noktalarını çok iyi biliyolar. O nedenle, Ak Parti ile Cemaat arasındaki çatışma uzun sürebilir. Bu da, ekonomimizin kırılgan yapısı ve ülkemizin birliği bütünlüğü açısından, şu aşamada, hiç arzulanmayan bir sonuçtur.
Ortadoğu kazanının derinden derine giderek ısındığı bir dönemde, peşpeşe üç seçim yaşayacak bir ülkenin Başbakanı olarak Erdoğan'ın işi gerçekten zor. Hem disiplini giderek zayıflayan partisin sorunlarıyla hem de Türkiye'nin iç ve dış sorunlarıyla boğuşmak durumunda olan Başbakan Erdoğan'ın, 17 Aralık sonrasında oluşan siyasi ve ekonomik krizleri yönetmedeki başarısı şansı, Mart'taki yerel seçimlerde hem de genel seçimlerde alacağı oy oranlarına bağlı olacaktır.
Yönetici kadrolarının yolsuzlukla suçlandığı bir Türkiye tablosu oluşturuldu. Bu kanıyı, "Dış destekli bir 'devlet içinde devlet' yapılanması. 17 Aralık komplosu, yolsuzluk ambalajına gizlenmiş bir suikast girişimidir. 17 Aralık komplosu, milletin hükümetini hedef almıştır. 17 Aralık komplosu, bunun da ötesinde, milli iradeyi, demokrasiyi, sandığı hedef almıştır" şeklindeki açıklamalarla değiştirmek ne ölçüde mümkündür?
Seçmenin yüzde 75'i ideolojik dürtülerle oy kullanıyor. Seçmenin yüzde 25'i kararsız seçmen. Bu seçmen kitlesini kendine çekebilen seçimi kazanıyor. Seçmenin yüzde 2-3'ünü kontrol edebildiği söylenen Cemaat, 17 Aralık operasyonun oluşturduğu kafa karışıklığında oylarını ne ölçüde artırabilecektir, seçim sonuçlarını ne ölçüde etkileyebilecektir?
Yerel ve genel seçimler sonrasında Meclis'e yansıyacak tablo, Türkiye'nin geleceği açısından çok önemlidir. O nedenle, ekonominin ve seçim sürecinin yönetimi çok önemlidir.
SORUNLAR ÇOK BOYUTLU
Dalga dalga gelen yolsuzluk soruşturmaları, Suriye'de Esad'ın Rusya'nın desteğini arkasına almış olması, Kuzey Irak petrol paralarının bir Türk bankası yerine bir ABD bankasında toplanacak olması, toplam 164 milyar dolarlık borç ödemesi, döviz kurlarındaki ve borsadaki dalgalanmalar, Irak, Mısır ve Libya ile olan ilişkilerdeki soğumalar... Ak Parti hükümetinin oluşan krizi yönetmedeki şansını azaltan faktörler olacaktır.
Ak Parti- Gülen Hizmet Hareketi çatışmasının bir sonucu olarak gündeme gelen yolsuzluk soruşturmalarının uzayacağına ilişkin kaygılar nedeniyle döviz kurlarının artmaya devam etmesi, Türkiye'nin zor günler yaşamasına neden olabilir. Oluşacak bu zafiyetten yararlanmak ve Türkiye'yi bölgesinde "etkisiz eleman"a dönüştürmek isteyenler de elbette olacaktır.
Böylesine kritik bir dönemde, böylesine büyük çaplı, çok yönlü krizleri yönetebilmek, herşeyden önce milletle bütünleşmeyi gerektirir. Bu ndenle, Başbakan Edoğan'ın "yolsuzluk iddiaları karartılıyor mu" sorgulamasına meydan vermeyecek şekilde savcıların önünü açması ve soruşturmaların en kısa zamanda sonuçlandırılması için elinden geleni yapması gerekir.
Başbakanın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın "Ordumuza kumpas kurulmuştur" söyleminden sonra Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy davalarının yeniden görülmesi sağlanmazsa, "milletin en güvendiği kurumun bir komplo sonucu yıpratılıp itibarsızlaştırıldığı" şeklinde bir kanı uyanır ki, Başbakanın Siyasi Başdanışmanı Yalçın Akdoğan'ın, Ak Parti Grup Başkan Vekili Mustafa Elitaş'ın, Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyih Çelik'in ve Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'ın konuyla ilgili açıklamalarından sonra Ak Parti, böyle bir suçlamanın gerçek olmadığını anlatmakta çok zorlanır.
YOLSUZLUK İDDİALARI SÜRATLE SONUÇLANDIRILMALIDIR
17 Aralık sonrasında siyasi, ekonomik ve toplumsal tabloda oluşan dalgalanmaların Ak Parti'nin, daha doğrusu Başbakan Erdoğan'ın geleceğini ne yönde, nasıl etkileyeceğini hep birlikte yaşayarak göreceğiz.
Takviminin yapraklarını koparmaya başladığımız 2014'ün ilk günlerinde yaşadığımız sıkıntılı günler, çok zor bir yıl yaşayacağımızın işaretleridir.
Dünya ülkelerinin küresel krizin olumsuz etkilerini silmek için çırpındıkları, Ortadoğu haritasının yeniden dizayn edildiği bir dönemde, 17 Aralık yolsuzluk operasyonları sonucunda oluşan kriz yönetiminin, ülkemizin birliği ve bütünlüğü açısından önemini vurgularken, yolsuzluk iddialarının en kısa zamanda ve kamuoyunu tatmin edecek şekilde süratle sonuçlandırılmasını, Ergenekon, Balyoz ve Poyrazköy davalarının yeniden görülmesinin sağlanmasını bekliyoruz.