HAŞİM ALBAYRAK- İBRAHİM TUNCER

 

                     Trabzon Çaykara ilçesi Şekersu yayla köyüne bağlı ve Bayburt il sınırında Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi var. Buranın adının kaynağının ne olduğu, nereden geldiği hakkında kesin bilgiler yoktur. Bu nedenle Türk kültüründe “kırklar”, İslam kültüründe “kırklar” Hristiyan kültüründe “kırklar” konusu önceki bölümlerde incelendi. Dede Korkut hikâyelerinde “kırklar” konusu incelendi.

                      Dede Korkut hikâyeleri, Türklerin yeni Müslüman oldukları dönemleri içerir. Bu hikâyeler daha sonra bütün Türk yurtlarında en önemli kaynaklar oldu. Hatta Dede Korkut sonrası dönemler de bu hikâyelerin içerisine eklendi. Bu nedenle Bayburt ve çevresinde Akkoyunlu Türkleri hâkimiyeti ile Doğu Roma İmparatorluğu ve sonrasında Trabzon Rum krallığı arasındaki dönemlere ait hikâyeler olması konumuz için önemlidir. Bayburt’un Dede Korkut ile ilişkili olması ve Dede Korkut hikâyelerinde geçen Trabzon Tekfuru ve Gürcistan krallıklarına komşu olması ve Dede Korkut’un mezarlarından birinin Bayburt’ta olması gibi nedenlere bakıldığında “kırklar” konusunun bu konu ile ilişkili ortaya çıkar. Önceki bölümlerde Dede Korkut hikâyelerinde “kırklar” konusu incelendiğinde genelde “kırklar”ın kırk kahraman, kırk atlı, kırk kız, kırk eşkıya gibi kavramlar çok sayıda vardır.

                     Dede Korkut hikâyelerinde Eski Türk adetleri ön plandadır. Konusu işlenen “Kırklar Dağı” ve “Kırklar Mescidi” hikâyelerden bir kısmının geçtiği Bayburt ve sınırlarındadır. Demek ki “kırklar dağı” ve “kırklar mescidi” Dede Korkut hikâyeleri ile ilişkilidir. Bu nedenle o adın Türk kültürü ile ilişkisi diğer kültürlerden daha ön plandadır.

                     Türkiye’de “kırk” ile başlayan birçok yer adı vardır. Eski kaynaklardan yola çıkarak bu adlar bu bölümde ele alınmıştır.

 

YURDUMUZDA “KIRKLAR” İLE İLGİLİ YER VE MESCİD ADLARI

 

                Tarihî eser, yer, bölge adlarında kırklı kullanımlar oldukça yaygındır. Kırk Kızlar Kümbeti (Tokat/Niksar), Kırk Kızlar Türbesi (İznik, Aksaray, Tokat, Kayseri, Kastamonu, Bursa) Kırklar Ziyareti (Diyarbakır), Kırklar Mezarlığı (Karaman, Bitlis/Ahlat), Kırk Kızlar Tepesi (Giresun, Aksaray), Kırkağaç (Manisa), Kırklar Dağı (Diyarbakır), Kırklareli, Kırk Geçit Bucağı (Van/Gürpınar), Kırk Göz Hanı (Burdur), Tekirdağ Kırklar (Saçlıbaba) Türbesi, Tunceli iline bağlı Mazgirt’in doğusundaki Kırklar Dağı (2033 metre yüksekliktedir.[1]) vs. gibi örnekler verebiliriz.   

                 Ayrıca Erzurum’da Kırk değirmenler, Kırklar köyü, Kırkbirler Kalesi, Manisa’nın Demirci ilçesine bağlı köylerde derlenen, Kırk Elif., Erzincan’da Kırklar, Kırklar Tepesi I, Kırklar Tepesi II, Kırklar Tepesi III, Kırkgöz, Kızıldağda Kırk Kızlar gibi efsaneler vardır.

Türk dünyasında da Kırk Kız Ata, Kırklar, Kırk Kız Taşı, Taş Olan Kırk Kız, Kırk Yiğit, Kırk Kız (Azeri), Kırk Kız (Türkmen), Kırk Kız (Özbek), Kırk Kız (Kırgız) gibi yerel isimler “kırklar” ile ilgili çeşitli efsanelerin içinde yer alır.

                Günümüzde tarafımızdan tespit edilen “Kırklar” ile ilgili yerel adlar ve bunlar ile ilgili bilgiler aşağıda yer almaktadır:

İSTANBUL KIRK ÇEŞME

                Kanuni döneminde İstanbul'un artık dünya başkenti olması dolaysıyla nüfusu çoğalınca, dışarıdan getirilen sular yetmez olur. Bunun üzerine Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan'ı çağırarak İstanbul’a su getirmesinin mümkün olup olmadığını sorar. O da "Sultanım siz müsaade buyurun, ben İstanbul'un çevresini bir dolaşayım, dışarıda mevcut suları İstanbul'a getirmenin mümkün olup olmadığını bir inceleyeyim ve ondan sonra size bir cevap veririm" der. Sultandan izin alarak keşif ve inceleme yapar ve rapor için padişahın huzuruna çıkarak bunun mümkün olduğunu fakat çok aşırı masraflı olacağını belirtir. Hatta padişah, "Mimarbaşı sen İstanbul'a su getirmenin mümkün olup olmadığını söyle. Eğer mümkünse ben keseleri uç uca değil, yan yana dizmeye razıyım" der. Bunun üzerine Mimar Sinan işe başlar ve İstanbul'un dışından gelen sulan Kağıthane civarında belli yerlerde toplar. Topladığı merkezden dere içlerine büyük geçitler yaparak İstanbul'a getirir. Bu sular ile İstanbul’un çeşitli meydanlarında umumi çeşmeler yapar. Bu çeşmelerin sayısı 40 olduğu için bu suyolu ve çeşmelere “Kırk Çeşmeler” denilir.

 Saraçhane’deki Kırkçeşme kalıntılarından biri

 Unkapanı’ndaki Kırkçeşmelerden biri (1930’lar)

 

KIRKLARELİ ADININ KAYNAĞI

 

                “Türk akıncıları “Rumeli” ismi verilen Marmara Denizinin batı bölgesine çıkarak yeni şehirler fethettiler. Kırklareli’yi fetheden Türk akıncıları burada 40 şehid verdiler. Şehid arkadaşlarının aziz hatırası için “Kırklareli” dediler. Nitekim bu ildeki “Kırklar Şehitliği” ve “Kırklar Câmii” bu şehitlerin hatırası içindir.
                    Kırklareli isminin “Kırk Kilise” (Saranta Eklesies) ile ilgisi yoktur. Gerçi Kırklareli’nin eski ismi “Kırk Kilise”dir. Fakat Kırklareli ismi 40 şehid hatırasına binâen verilmiştir. Kırk akıncının âbideleştiği bir topraktır. Kırklarbaba Dergâhındaki kitâbede şu beyit bulunmuştur:
“Kırk kimse şehid oldu bu yerde,
Bu nâm ile anılsın bu belde.”
                Hüdavendigâr ismi ile anılan Sultan Birinci Murad Han zamanında Demirtaş Paşa emrindeki akıncılar bu bölgeyi fethederken 40 şehit vermişlerdir. Bu şehitler arasında Saltık Bey, Balaban Bey, Kılıç Alparslan Bey, Satılmış Bey, Demirhan Bey, Yahşi Bey, Durmuş Bey, Kayahan Bey, Sungur Bey ve Karacakaya Bey bulunmaktadır.
[2]

 Kırklareli Valilik binası[3]

            “Kırkkilise” adının “Kırklareli" adına çevrilmesi için yapılan Kanun teklifi; 20 Aralık 1924 tarih ve 537 Sayılı Kanun ile TBMM de yapılan açık oylama sonucunda, oy çokluğu ile kabul edilmiştir. Böylelikle “Kırkkilise” olan şehrin adı, “Kırklareli” olarak değiştirilmesi kabul edilmiştir. Buna bağlı olarak resmi uygulama resmi Gazete de yayınlanması ile başlayacağından bu kanun 537 sayılı Kanun olarak, 14 Ocak 1925 tarih ve 82 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiş ve Kırklareli resmi olarak il olmuştur.

ERZURUM’DA KIRKLAR

                   Erzurum’da “Kırkdeğirmenler” olarak ad almış ve Erzurum’la özdeşleşmiş olan değirmenlerin “kırklıkla” ilgisi yoktur. Sadece rivayet olarak “Pir Ali Baba” adıyla tanınan önemli bir din adamının liderliğinde okuyan hafızlar ile ilgili kaynak sorunu için yapılan gayret vardır. Hafızları okutan Pir Ali Baba, onların okuması için çevre insanlardan para ve diğer şeyler istenmeme ve giderlerin sağlanması amacıyla eski vakıf sistemine uygun olarak kırk değirmenleri yapılmıştır. Erzurum’da kırk değirmenler çok ünlüdür.

               Kırk değirmenler, yer olarak Palandökenlerin güney batısından başlayan sularla beslenmiştir. Bu suların olduğu Boğaz denen yerleşim yeri Erzurum’un en sonundadır. Değirmenler buradan Dadaş Köyünün yolu üzerindeki “Belediye Mezbahanesi’nin” olduğu yere kadar dağınık olarak yapılmış idi.Günümüzde. Demirciler çarşısının alt kısmında da iki değirmen vardı. Günümüzde Kırk değirmenlerinin tamamının yeri bilinmez. Sadece adı vardır. Acaba gerçekten “kırk” adet değirmen mi vardır. Yoksa dini ritüeller gereği mi bu ad konmuştur bilinmez.

                  Erzurum’un Saklı Güzellikleri: Kırk Pencereli Mağaralar[4]

Erzurum’un Aşağı Çıkılgan köyü, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla dikkat çekiyor. Bu köyde yer alan Kırk Pencereli Mağaralar, bölgenin turizm potansiyelini artıran önemli bir değer. Mağaralar, sadece doğal güzellikleriyle değil, aynı zamanda içerdikleri tarihi kalıntılarla da ziyaretçilerini etkilemektedir.

Erzurum’da Kırk pencereli mağara

                      Kırk Pencereli Mağaraların Tarihi ve Önemi[5]

Kırk Pencereli Mağaralar, adını içerindeki 40 pencereden alıyor. Bu pencereler, mağaranın yapısına özgü bir mimari özellik taşıyor. Yapılan araştırmalar, bu mağaraların tarihi boyunca farklı dönemlerde kullanıldığını ortaya koyuyor. Özellikle, kilise, tandır, oda ve şarap mahzeni gibi çeşitli alanların izleri, bu mağaraların ne denli önemli bir yaşam alanı olduğunu gösteriyor.

                           

                 Erkhaber / Erzurum - Erzurum'un Karayazı ilçesi sınırları içinde bulunan Kırk Pencereli Mağaraları ziyaretçilerini adeta hayal âlemine taşıyor.  

 Karayazı ilçesinde yer alan ve 2021 yılında sit alanı ilan edilen Kırk Pencereli Mağaralar turizme kazandırılmaya çalışılıyor. Kırk Pencereli Mağaraları içerisinde kilise, tandır, oda ve şarap mahzeni gibi alanlara dair izler bulunuyor. Üzerlerinde haç işaretlerinin bulunduğu mağaraların hangi döneme ait olduğu ve kimler tarafından kullanıldığının öğrenilmesi için bir araştırma yapılacak.[6] 

               Kırk Kızlar Türbesi[7]: Erzurum Kale’dedir. İçiçe iki odadan meydana gelen türbe, adi taş yapıdır. İçten kubbeli, dıştan konik çatılıdır.

KIRKLAR DAĞI

Hüseyin MENÇ

               “ Amasya il merkezinin kuzey yamaçlarını kaplamaktadır. Harşene Dağı’nın batısında yer almaktadır. 910 metre yüksekliğindedir.

                 Türklerin fethinden önce hangi isim ile meşhur olduğu yönünde herhangi bir bilgiye ulaşılamamış olmasına karşılık Amasya Tarihi yazarı Hüseyin Hüsameddin Efendi eserinde dağın eski isminin “Cebel-i Erbain” olduğunu eski bir vesikada gördüğünü zikretmektedir.

               Türklerin 1075’te Amasya’yı fethettikleri dönemde Kırklar Dağı üzerinde planlanan bir harp hilesi ile Harşena Kalesi’nin Türklerin eline geçtiği rivayet edilmektedir. “Danişmend Gazi, Amasya Kalesi’ni muhasara altına aldığı esnada kaleyi savunanlar, gayet iyi direndiklerinden, İslâm akıncıları kırk kişi, Karaman Dağı etrafında göçerlerden topladıkları birkaç sürü koyunun boynuzlarına mumlar dikip, gece sabaha karşı Kırklar Dağı'ndan aşağı kaleye doğru asker düzeni içinde sürmüşler. Bunu gören kale muhafızları, büyük bir yardım kuvvetinin geldiği kanaatine vararak, kale kapısını açmışlar, akıncılar va-kit geçirmeden kaleye girip, kale muhafızlarını teslim olmaya mecbur etmişlerdir. Böylece fethedilmesi zor olan Amasya kalesi Türklerin eline geçmiştir.”

Amasya Kırklar Camisi

               Harşena Kalesi'nin ihtiyaç duyduğu su Karaman Dağı civarından toplanıp Kırklar Dağı üzerinde açılan kanallarla ulaştırılmıştır.

               Kırklar Dağı’nın yine halk arasında anlatılan Allah katında makbul bir yere sahip olan “Kırklar”ın mekânı olarak görülmektedir. Bu sebeple baharın başlangıcı kabul edilen 22 Mart sabahı “Mart Dokuzu” günü, yüzlerce Amasyalı bu dağı ziyaret eder ve dileklerde bulunurdu. Dağın zirvesine sabah ezanından evvel çıkıp kırk taşın bir yere toplanması hâlinde dileklerinin kabul edileceği inancı yaygın hâle gelmişti. 1987 yılına kadar devam eden bu gelenek söz konusu tarihten itibaren halkın ilgisinden uzak kalmış ve zamanla terk edilmiştir.

              Dağın güney yamaçlarını Hızırpaşa Mahallesi kaplamaktadır. Kuzey yönü Suluova'ya bakmaktadır.”[8]

 Amasya Merkez ve Kırklar Dağı

KARAMAN’IN KIRKLAR YATIRI[9]

İsmet Öztürk

                         … siz değerli okurlarımıza Karaman’ımız da bulunan “Kırklar Yatırlarından” bahsedeceğim. Üçler, beşler, yediler, kırklar ve üç yüzler diye bilinen zatlar Allah’ın sevgili dostlarıdır. Şimdi, çoğu diyecek ne alaka Karamanda üçler, beşler, yediler, kırklar ve üç yüzler yatırları diye…

                   Kırklar Yatırı Karaman şehir kabristanının doğusunda bulunmaktadır. Üçler, beşler, yediler, kırklar ve üç yüzler erenleri darda kalanların, sıkıntıya düşenlerin, derdi olanların dertlerine derman olan erenlerdir. Bu Allah dostları dünyada her zaman hareket halinde bulunmaktadırlar. Sıkıntı ve bunalıma düşenleri takip ederler bu kişilerden Allaha el açmış olanların dualarına amin diyerek destek verirler. Dualarının kabul görmesine vesile olurlar. Onun için her ne kadar kabirleri Karaman’da olsa da, dünyanın neresinde olursa olsun haram yoluna gitmeyip derdi olanların dermanına koşarlar. Bunu kimi zaman görünerek kimi zaman görünmeyerek yaparlar. Sizlerin yaptığınız dualara amin diyerek tasdiklerler ve Allah katında kabul görmesini sağlarlar. Üçler, beşler, yediler, kırklar ve üç yüzler olarak bilinen zatlar kıyamet kopana kadar Allah’ın kendilerine verdiği vazifeyi yerine getirecekler. İnsanlık içinden her dönem üç, beş, Yedi, kırk ve üç yüz sayılarında itikadı güçlü olan kişiler bu erenlerin arasına karışacaktır.

                    KIRKLAR DAĞI'NIN YÜZÜ (SUZAN SUZİ)[10]

                Kırklar Dağından geçen çok ünlü bir Diyarbakır türküsü de vardır. En tanınmış yorumlanması Bedri Ayseli tarafından Suzan Suzi adıyla yapılmış olup türkünün konusu bir doktora tezinde şöyle yer almıştır:

                   “Diyarbakır'ın güneybatısında, Dicle Nehri kenarında Kırklardağı vardır. Bu dağın arkasında da Kırklar Ziyareti bulunmaktadır. Yörede bu ziyaret yeri kutsal kabul edildiği için hem Hristiyan zaman zaman da Müslüman birçok kişi tarafından ziyaret edilir.

                ... İşte burayı çok sık ziyaret eden bir Süryani ailenin de çocukları olmuyormuş. Bu aile oldukça da varlıklıymış. Evin hanımı bir gün ben de gidip Kırklar'da dilek dileyeyim; kurban keseyim, diye niyet etmiş. Hanım, bir gün Kırklar Ziyareti'ne gelip "çocuğumuz olsun" diye dilek dilemiş; kurbanlar kesmiş ve adak adamış... Aradan bir hayli zaman geçmiş ve bu zengin ailenin nur topu gibi bir kızı çocuğu olmuş. Bu şirin kızın adını da Suzi (Suzan) koymuşlar. Annesi Suzan'ı her doğum gününde en sevdiği elbiselerle giydirir, kuşandırır Kırklar'a götürürmüş. Kırklar'ı ziyaret edip, dilek diledikten sonra çocukları olduğu için kadıncağız orada şükür duygularını dile getirip dualar edermiş; kurbanlar kesermiş. Kızı Suzan'a da onun doğumundan önce nasıl dilek dilediğini, kurban adadığını ve bu sebepten dolayı sürekli buraya gelip adağını yerine getirmesi gerektiğini anlatırmış. Kırklar'ı her ziyaretine kızı Suzan'ı ve komşulardan birçok kişiyi de birlikte götürürmüş. Suzan böyle bin nazarla büyüyüp, güzel bir genç kız olmuş; selvi dal gibi uzayıp serpilmiş.

              … Yine Kırklar'a gidip ziyaret etmek gerektir. Bu kez annesi kızının yanında gitmek istememiş. Suzi'yi hizmetçilerle beraber kurbanını kesmek üzere Kırklar Ziyaretine göndermiş. Her ziyarete gidişte Ali de gizlice oraya gider ve kimselere sezdirmeden Suzi'yi seyredermiş. Zaten Suzi'ye âşık olması da yine bir Kırklar ziyareti esnasında olmuş. Kırklar'a giden Suzi ve hizmetçilerin peşi sıra Adil de her zaman yaptığı gibi ziyarete gelmiş. Hizmetçilerin kurban kesme telaşından yararlanan Suzan, Adil'i bulup onunla dağın arka tarafına gidip oturmuşlar. İki sevdalı yürek böylesine yalnız kalmanın tadını çıkarmak arzusuyla uzun süre sorup söyleşmişler; diz dize oturup söz alıp söz vermişler. Dağın öte yamacında Adil ile Suzan uzun süre hasret gidermiş, sevip sevişmişler. Zaman bir hayli geçmiş ve Suzan ziyaret yerine dönmüş ama hava da kararmaya yüz tutmuş. Bir telaş içinde hemen eve dönmek üzere toplanıp yola koyulmuşlar. İşte olanlar o andan sonra olmuş. Kırklar Ziyareti bu ilişkiyi bağışlamamış ve Suzi'yi çarpmış. Kafile köprüden geçerken bir toz, bir fırtına kopmuş. Suzan bu esnada on gözlü köprü civarında Dicle Nehri'ne düşmüş. Bahar olması sebebiyle Dicle’nin suları da bir hayli kabarmış zaten. Suzi'yi nehrin sularında kimseler bulamamış. Sele kapılan Suzi boğulmuş. Acı haber tez duyulur derler; bu haberi duyan ananın yürekleri parçalanmış, sevenlerinin boynu bükülmüş. Suzi'nin bu vahim ölümünden sonra Adil ise aklını yitirmiş; deli olmuş. Divaneler gibi çalmış, söylemiş yıllarca ve o da ömrünü böyle tüketmiş. İşte rivayet edilir ki Suzan'ın ardı sıra Adil'in söylediği türkülerden birisi de bu türküdür. Suzan için daha birçok türkü söylenmiştir:

“Kırklar dağı'nın yüzü

Karanlık sardı düzü

Ben öleydim Suzan-Suzi

 Ziyaret çarptı bizi” ….diye başlar. İlgili doktora çalışmasında Suzan Suzi’nin Fırat'ın sularına kapıldığını da hikâye eder. Ancak bu türkü “Yitip giden sevgilinin ardından yakılan bir ağıttır bu türkü... Bir başka açıdan ise sevgi üstüne söylenmiş bir güzelleme.” Olduğu belirtilir ağıtta.Ayrıca bu çalışmanın kaynak kişileri şöyle açıklanır: “(Yöresi: Diyarbakır; kaynak kişiler: Muhsine Helimoğlu YAVUZ, Bibi Sabiha ÇİTÇİ; derleyen : Merdan GÜVEN)”

 

DİĞER KIRK İLE BAŞLAYAN YERLER

              Kırk Şehitler[11]: Şemdinli’dedir. Türk- İran sınırında bulunan şehitliktir. Buraya ancak Temmuz- Ağustos aylarında hayvan sırtında veya patika yoldan ulaşılır. Kırk şehitlerin asker oldukları, Cuma namazı kılarken düşman baskınına uğradıkları ve namaz esnasında şehit edildikleri söylenmektedir.

               Kırklar Camisi[12]: Kırklareli’ndedir. 1360 yılında yaptırılan cami, klasik Osmanlı camileri üslubundadır. Çift minarelidir. Minarenin birinde çift şerefe bulunmaktadır.

               Kırkkardeşler Şehitliği: Battalgazi İlçe merkezindedir. Yer olarak Karahan camisinin üst kısmındadır.  Burası adını 13. Yüzyılda Selçuklular Dönemi’nde şehit düşen 40 adet şehit düşen Selçuklu askerinin şehitlik mezarıdır. Halk arasında “Kırklar Mezarlığı” olarak bilinir. Döneminden kalan mezar taşları ve kitabeleri halen okunur durumdadır.[13]

               Kırkkızlar Türbesi: Tokat ilinde Niksar ilçesinde Kırkkızlar Türbesi iki katlı kümbet şeklindedir. 13. Yüzyılda Selçuklular döneminde yapılmıştır. Bu kümbette iki pencere bulunur. Kemerlerinin altındaki süslemeli tuğlaları ile ünlüdür. Türbede 40 şehit kız olduğu rivayet edilir.

1933 YILI DAHİLİYE VEKALETİNDE KIRK İLE BAŞLAYAN KÖYLER

                Dâhiliye Vekâleti (İçişleri Bakanlığı) 1933 yılı köyler listesinde içinde “kırk” ile başlayan köylerin listesi aşağıdadır. Burada köylerin bağlı bulunduğu il ve ilçe verilir iken 1933 yılın da Türkiye’deki il ve ilçe adlarının günümüz ile uyuşmayanları da ortaya çıkmaktadır. Örneğin Kütahya’ya bağlı Uşak kazası, Kocaeli’ne bağlı Adapazarı gibi veya Ankara’ya bağlı Şereflikoçhisar gibi. Liste aşağıdadır:

Kırkarmut: Kandıra- Kocaeli köylerinden

Kırkbulaka: Tuzluca- Beyazıt köylerinden

Kırkdilim- Sorgun- Yozgat köylerinden

Kırkdilek- Diyarbekir köylerinden

Kırkdilim- Çorum köylerinden

Kırkgecit: Pınarbaşı- Kayseri köylerinden

Kırkgöz : Divrik- Sivas köylerinden

Kırkgöz: Şebinkarahisar- Giresun köylerinden

Kırkhanlar: Giresun köylerinden

Kırkkavak: Uzunköprü- Edirne köylerinden

Kırkısrak: Pınarbaşı- Kayseri köylerinden

Kırkışık: Çine- Aydın köylerinden

Kırkkavak: Simav- Kütahya köylerinden

Kırkkilise (Yaylalar)

Kırkkilise:Zara- Sivas köylerinden

Kırkköpekli: Çorlu- Tekirdağ köylerinden

Kırkkuyu: Şereflikoçhisar- Ankara köylerinden

Kırklar: Ahlat- Van köylerinden

Kırklar: Akdağmadeni- Yozgat köylerinden

Kırkmara: Urfa köylerinden

Kırkpınar: Yıldızeli- Sivas köylerinden

Kırkpınar: Kangal- Sivas köylerinden

Kırkpınar: Sarıkamış- Kars köylerinden

Kırkpınar: Aziziye- Afyon köylerinden

Kırkpınar: Akçadağ- Malatya köylerinden

Kırkpınar: Kocaeli- Adapazarı köylerinden

Kırkpınar: Haymana- Ankara köylerinden

Kırkpınar: Pınarbaşı- Kayseri köylerinden

Kırktepe: Kandıra_ Kocaeli köylerinden

Kırkyaren: Uşak- Kütahya köylerinden

Kırkyalan: Mut- Mersin köylerinden

1968 YILI İÇİŞLERİ BAKANLIĞI KÖYLERİMİZ LİSTESİNDE

KIRK İLE BAAŞLAYAN KÖYLER

                İçişleri Bakanlığı’nın 1968 yılında yaptığı yılı köyler listesinde içinde “kırk” ile başlayan köylerin listesi aşağıdadır. Burada köylerin bağlı bulunduğu il ve ilçe ve var ise eski yeni adları aşağıdadır:

Kırkağaç: Eski adı Binat. Siirt Eruh ilçesine bağlı Fındık bucağı köylerinden

Kırkağıl: Eski adı Armutak. Bingöl Merkez kazası köylerinden

Kırkarmut: Kocaeli Kandıra ilçesi merkez köylerinden

Kırkat: Mardin ili Gercüş ilçesi Merkez köylerinden

Kırkbaş: Isparta Yalvaç ilçesi Kumdanlı bucağı köylerinden

Kırkbudak: Eski adı Büyük Parsiyan. Elazığ ili Palu ilçesi Gökdere bucağı köylerinden

Kırkbulak: Eski adı Sakköy. Bitlis ili Tatvan ilçesi Küçüksu bucağı köylerinden

Kırkbulak: Eski adı Harapul. Erzincan ili Refahiye ilçesi, Cengerli Bucağı köylerdendir.

Kırkbulak: Kars ili Tuzluca ilçesi Gaziler bucağı köylerinden

Kırkçatı: Eski adı Hazara. Van ili Özalp ilçesine bağlı köylerinden

Kırkdeğirmen: Eski adı Kenzek. Van ili Erciş ilçesine bağlı Merkez köylerindendir.

Kırkdikme: Erzurum ili Horosan ilçesi Merkez köylerinden

Kırkdilim: Yozgat Çekerek ilçesi merkez köylerinden.

Kırkdilim: Çorum ili Merkez köylerinden

Kırkdirek: Mardin ili Savur ilçesi Sürgücü bucağı köylerinden

Kırkdönüm köyü. Bitlis ili Ahlat ilçesi merkez köylerinden

Kırkgeçit: Kayseri Pınarbaşı ilçesi merkez köylerinden

Kırkgeçit: Eski adı Kasrik olup Van Gürpınar ilçesi Kırkgeçit bucağı köylerinden

Kırkgöz: Sivas Divriği Sincan ilçesi Bucağı köylerinden

Kırkgöz: Tekirdağ ili Çorlu ilçesi köylerinden

Kırkgöze: Eski adı Çipak olup Erzurum Merkez ilçe Dumlu bucağı köylerinden

Kırkgöze: Eski adı Kekerli olup Muş ili Bulanık ilçesi merkez köylerinden

Kırkgözeler: Eski adı Kamasor olup Erzurum ili Horasan ilçesi Merkez köylerindendir.

Kırkharman: Amasya ili Taşova ilçesi Destek bucağı köylerindendir.

Kırkharman: Bolu ili Düzce ilçesi Merkez köylerindendir.
Kırkışık: Aydın ili Çine ilçesi Merkez köylerindendir.

Kırkışla: Konya ili Cihanbeyli ilçesi köylerindendir..

Kırkkaşık: Eski adı Bahışım olup Diyarbakır ili Hazro ilçesi merkez köylerindendir.

Kırkkavak: Edirne ili Uzunköprü ilçesi Merkez köylerinden

Kırkkavak: Kütahya ili Tavşanlı ilçesi Merkez köylerinden

Kırkkepenekli: Tekirdağ ili Muratlı ilçesi Merkez köylerinden
Kırkkoyun: Eski adı Zinarcank. Diyarbakır Merkez ilçesi Pirinçlik bucağına ait köylerinden

Kırkkuyu: Konya ili Kulu ilçesi Merkez köylerden,

Kırklar: Eski adı Gireson olup Erzurum ili Horasan ilçesi Aras Bucağına ait köylerinden

Kırklartepesi: Eski adı Kırklartepe olup Rize Merkez köylerden.

 Kırkmağara: Urfa ili Payablı bucağına ait köylerinden

Kırkmeşe: Eski adı Göburge olup Tunceli ili Pülümür ilçesi Dağyolu bucağına ait köy.

Kırkköy: Ankara ili Kızılcahamam ilçesine ait köy.

Kırksakallar: Aydın ili Çine merkez köylerinden

Kırktepe: Sakarya ili Kaynarca ilçesi köylerinden

Kırktepe: Sakarya ili Hendek ilçesi köylerinden

Kırkyalan: Mersin ili Mut ilçesi köylerinden

Kırkyala:  Uşak ili Karahallı ilçesi köylerinden

             Kırkpınar Köyü: Ayrıca Kırkpınar Köyü olarak Türkiyede Afyon Emirdağ’da, Antalya Korkuteli’nde, Bingöl Kığı’da, Diyarbakır Dicle’de,  Gümüşhane Bayburt (Eski adı Çıphınıs) ilçesinde, Kars Selim’de, Kars Susuz’da, Kayseri Pınarbaşı’nda, Konya Kulu ’da, Malatya Akçadağ’da, Niğde Merkez’de, Sakarya Sapanca’da, Sivas Kangal, Sivas Yıldızeli’nde, Urfa Merkez’de, Van Erciş’te Kırkpınar köyleri vardır.,


[1] Bu bilgiler Tunceli Valiliği internet sayfasında Doğa ve Coğrafya sayfasında yer alır.

[2] https://www.cografya.gen.tr/tr/kirklareli/anlami.html

[3] https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/kirklareli/fotograflar adlı sayfadan alınmıştır

[4] https://rayhaber.com/2024/11/erzurumda-sit-alani-ilan-edilmisti-kirk-pencereli-magaralarin-gecmisi-arastirilacak/

[5] https://rayhaber.com/2024/11/erzurumda-sit-alani-ilan-edilmisti-kirk-pencereli-magaralarin-gecmisi-arastirilacak/

[6] https://www.erkhaber.com/erzurum-da-kirk-pencereli-magaralari-kesfedilmeyi-bekliyor_31929.html

[7] Bayram Altan (Altanoğlu), Kutsal Mekanlar- Dini Ziyaret Yerleri, Ankara, sf. 149  

[8] Amasya’da öğretmen ve idarecilik yaptığım sırada bana araştırma fikrini aşılayan ve ilk çalışmam olan Of ve Çaykara -1- (Ankara-1986) tarihli kitabımı hazırlamada bana yol gösterici olan sevgili Hüseyin Menç beyefendiye “kırklar dağı” hakkında bilgi isteyince hemen bu yazıyı gönderdiği için sonsuz teşekkür ediyorum.

[9] https://www.karamangundem.com/karamanin-kirklar-yatiri

[10] Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili Ve Edebiyatı Anabilim Dalı Merdan Güven Türkiye Sahasındaki Hikâyeli Türküler Üzerine Bir Araştırma Doktora Tezi Tez Yöneticisi Yrd. Doç. Dr. Dilaver Düzgün, Sf. 337-338

[11] Bayram Altan (Altanoğlu), Kutsal Mekanlar- Dini Ziyaret Yerleri, Ankara, sf. 172

[12] Bayram Altan (Altanoğlu), Kutsal Mekanlar- Dini Ziyaret Yerleri, Ankara, sf. 236

[13] Bayram Altan (Altanoğlu), Kutsal Mekanlar- Dini Ziyaret Yerleri, Ankara, sf. 271