HAŞİM ALBAYRAK- İBRAHİM TUNCER
İSLAM VE HRİSTİYANLIK DİNLERİNDE “KIRK” KAVRAMI VE ÇAYKARA KIRKLAR MESCİDİ
Trabzon Çaykara’ya bağlı Şekersu köyü yaylasında Kırklar Dağı, Kırklar Mescidi ve Kırklar Camisi var. Türkiye’nin birçok yerinde de asında “kırk” olan “kırk” ile başlayan veya “kırk” ile biten birçok yer adı var. Bir yerel ad olan kırk sözünün hangi manadan dolayı olduğunu tespit için çıktığımız yolda bir sürü gelişmeyle karşılaştık. Sadece bu gelişmelerden istediğimize uygun olanı söyler geçerdik. Ancak tarihi gerçeğin hangisi olduğu konusunda tereddütler olduğu için biz bulduğumuz bütün konuları bütün bilgileri alt alta yazarak ve kendi yorumumuzu da katarak yazmaya karar verdik. Yorumumuz belki de hatalı olabilir. Bilgiler doğru olduğundan isteyen kendi yorumunu da katabilir.
Kırklar camisi ve kırklar dağını incelediğimizde karşımıza her dinden her edebi metinden kırk sözü ortaya çıkmaktadır. Kırk sözü incelendiğinde hemen hemen her dinde “kırk” sözünün dini kitaplarda, kaynaklarda olduğu ortaya çıkar. Bunlardan öncelikle İncil’den yola çıkılarak Hristiyan dininde “kırk” geçen bütün ayetler ele alındı. Kur’an-ı Kerim’de sadece 4 ayette “kırk” sözü geçiyor iken İncilde bunun üç misli fazla olarak “kırk” sözü geçmektedir.
İNCİL’DE KIRK
İncil’de “kırk” sözünün geçtiği ayetler şöyledir:
“Din adamlarının ve egemen Romalılar’ın düzeniyle çarmıha çakıldı, Tanrı’nın tasarısında kurban niteliğinde akıtılan kanını sunarak öldü, sonra gömüldü, üçüncü gün dirildi ve kırk gün geçince göklere yükseldi. Kargaşalıklı dünyamıza tanrısal görkemle yeniden geleceğini belirtti.”[1]
İsa’nın Çölde Denenmesi bölümü:“(Markos 1:12,13; Luka 4:1-13) Bunun üzerine İsa, iblisin denemesiyle karşılaşmak için Ruh tarafından çöle yöneltildi. Kırk gün kırk gece oruç tuttu. Sonunda açlık duydu.:”[2]
“Ruh O’nu hemen çöle yöneltti. İsa kırk gün çölde kalarak şeytan tarafından denendi. Yabanıl hayvanlarla bir arada kaldı. Melekler O’na hizmet etti.”[3]
“(Matta 4:1-11; Markos 1:12,13) İsa, Kutsal Ruh’la dolu olarak Ürdün Irmağı’ndan döndü ve Ruh’un yöneltmesiyle çöle gitti. Kırk gün süreyle iblis tarafından denendi. Bu günler boyunca ağzına hiç yiyecek koymadı.”[4]
“Tanrı İbrani halkını Mısır’da kölelikten kurtarınca, onları vaat ettiği toprağa ulaştırmadan önce, çölde kırk yıl boyu gökten indirdiği man ile besledi (bkz. Mısır’dan Çıkış 16:13,14).”[5]
“Çektiği işkencelerden sonra İsa sayısız kanıtlarla kendini diri olarak habercilere sundu. Kırk gün süreyle onlara belirerek Tanrı hükümranlığına ilişkin konuştu.”[6]
“Çünkü olay nedeniyle tüm halk Tanrı’yı yüceltiyordu. Çünkü bu iyilenme belirtisinin kendisinde gerçekleştiği adam kırkını aşkındı.”[7]
“Musa Mısır’dan Kaçıyor bölümü: “Musa kırk yaşını doldurunca gidip kardeşleri İsrailoğulları’nı görme düşüncesi içine doğdu.”[8]
“Musa Tanrı’yla Karşılaşıyor bölümü: “Aradan kırk yıl geçince çölde, Sina Dağı yakınında bir çalılıkta Musa’ya alevin içinde bir melek göründü. Musa bu görmeyle karşılaşınca şaşırıp kaldı.”[9]
Musa Yadsınıyor bölümü: “İşte bu Musa’yı, ‘Kim seni başkan ve yargıç atadı?’ diyerek yadsıdılar. Çalılıkta kendisine görünen meleğin desteğiyle aynı Musa’yı Tanrı başkan ve kurtarıcı olarak gönderdi. Mısır ülkesinde ve Kızıl Deniz’de göz kamaştırıcı eylemler ve belirtiler yaparak halkı oradan o çıkardı. Kırk yıl boyunca çölde bu eylemleri sürdürdü.”[10]
“Peygamberler kitabında yazılı olduğu gibi:
“‘Ey İsrail soyu! Çölde kırk yıl boyunca
Bana kurbanlar ve sunular mı getirdiniz?”[11]
“Habercilerin Anadolu Gezisi bölümü: Yaklaşık kırk yıl boyunca çölün ortasında kendilerine katlandı. Kenan bölgesinde yedi ulusu ortadan kaldırıp toprağı miras olarak kendilerine verdi. Yaklaşık dört yüz elli yıllık bir süreydi bu.“Bundan sonra onlara –Samuel peygamberin dönemine dek– yargıçlar* verdi. Ardından onlar bir kral istedi. Ve Tanrı kendilerine kırk yıl krallık süren Kiş oğlu Saul’u verdi.”[12]
“Ant İçen Bağnazlar bölümü: Gün ağarınca Yahudiler sözbirliği edip ant içti. Pavlos’u öldürünceye dek hiçbir şey yiyip içmemeyi kararlaştırdılar. Antlaşmaya katılanların sayısı kırkı aşkındı.”
… Onların isteğine kulak asma. Çünkü kırk kişiyi aşkın adam ona karşı pusuya yatmış bekliyor. “[13]
“İman Eksikliği Yıkıma Götürür bölümü: Bu nedenle Kutsal Ruh şöyle diyor:
Atalarınız orada beni sınayıp denedi Ve kırk yıl süreyle yaptığım işleri gördüler.”[14]
“Kimdi işitmişken gücendirenler? Musa’nın yönetiminde Mısır’dan çıkanların tümü değil mi? Kimdi Tanrı’nın kırk yıl boyunca öfkelendiği kişiler?”[15]
Çaykara’daki köylerde eskiden Rumca dili de konuşulmasından dolayı “Acaba Çaykara’daki “Kırklar Dağı” sözünün Hristiyanlık dünyasındaki bir ritüelden gelmiş olabilir mi sorusunu cevap arandığında bu yukarıdaki ayetler incelenebilir. Ancak o ayetlere bakıldığında bölgedeki “kırklar” sözü ile Hristiyanlık arasında bir bağ kurulamamıştır. Zaten Osmanlı döneminden ve öncesinden bulunan kayıtlarda, köy isimlerinde “kırk” sözü ile başlayan ya da biten yer adına rastlanmamıştır.
İSLAMİYETTE KIRKLAR YEDİLER
“Kırklar” sözü İslam âleminde önemli bir yere sahiptir. Ayet tefsiri ve Hadis rivayetlerinde “kırklar” konuyla ilgili bilgiler vardır:
Bakara Suresi’nin 51. ayetinde Hz. Musa’nın Sina Dağı’nda kırk gün tutulduğu anlatılır,
Ali Fikri Yavuz mealine göre: “Bir vakit de Musâ'ya, Tûr'da vahy için, kırk gece vade vermiştik. O, Tûr'a gittikten sonra, siz, buzağıyı tanrı edindiniz ve bu halinizle zâlimlerden oldunuz.”[16]
Maide Suresi’nin 26. ayetinde yoldan çıkmış bir kavme mukaddes yerlere girmelerinin kırk yıl haram kılındığından bahsedilir. Bunun meali şöyledir: Allah buyurdu ki: “Öyleyse onlar yeryüzünde şaşkın şaşkın dolaşmak üzere oradan (kutsal topraklar) kırk yıl mahrum bırakılmışlardır. Artık sen yoldan çıkmış toplum için üzülme!”[17]
Araf Suresi’nin 142. ayetinde Hz. Musa’ya Sina dağında verilen kırk günlük süreye değinilir bunun ile ilgili ayet şöyledir: “Mûsâ’ya otuz gece süre belirledik, buna on (gece) daha kattık. Böylece Rabbinin belirlediği vakit kırk geceye tamamlandı. Mûsâ, kardeşi Hârûn’a, “Kavmim arasında benim yerime geç ve yapıcı ol. Sakın bozguncuların yoluna uyma” dedi.”[18]
Ahkaf Suresi’nin 15. ayetinde ise kişinin kırk yaşına geldiğinde olgunlaşacağından bahsedilir. Ayetin meali şöyledir:
“Biz, insana anne babasına iyi davranmayı emrettik. Annesi onu ne zahmetle karnında taşıdı ve ne zahmetle doğurdu! Onun (anne karnında) taşınması ve sütten kesilme süresi (toplam olarak) otuz aydır. Nihayet olgunluk çağına gelip, kırk yaşına varınca şöyle der: “Bana ve anne babama verdiğin nimetlere şükretmemi, senin razı olacağın salih amel işlememi bana ilham et. Neslimi de salih kimseler yap. Şüphesiz ben sana döndüm. Muhakkak ki ben sana teslim olanlardanım.””[19]
Müslümanlar arasında Hz. Muhammed’e 40 yaşında peygamberlik verilmesi, O’na ilk bağlananların 40 kişi olması, kişinin malının kırkta birini zekât olarak vermesinden dolayı kırk sayısı daha da önemli bir yere sahip olmuştur.
Schimmel’e göre İslami gelenekte 40’ın bir diğer önemi de Hz. Muhammed’in adının başında ve ortasında bulunan “mim” harfinin sayısal değerinin 40 olmasıdır.
Yusuf Şevki Yavuz Hoca Efendi, İslam Ansiklopedisinde “Erbain” maddesini açıklarken bir bölümünde şöyle demektedir: “İslâmî literatürde ise erbaîn daha çok Hz. Peygamber’in dinî konulara dair kırk hadisini ihtiva eden ve değişik âlimler tarafından derlenen mecmuaların adı olarak geçer. Ancak kelâm, tefsir, tasavvuf, biyografi vb. ilimlerde de kırk sayısı esas alınarak yazılmış eserler bulunmaktadır. Çeşitli konularda kaleme alınan erbaînlerin sayısı Keşfü’ẓ-ẓunûn ve Îżâḥu’l-meknûn’da 100’e ulaşmaktadır. Mükerrerler hariç C. Brockelmann ve Fuat Sezgin’in eserlerinde zikredilenlerle birlikte bu sayı 150’ye yaklaşır.”[20]
Başka bir yazıda “Bu ümmetin Ebdalleri otuzdur. Hepsi de Halilu’r-Rahman gibidir (yani Allah’a olan sevgi ve dostluğunda çok samimidirler). Her ne zaman onlardan biri ölse, Allah onun yerine bir başkasını getirir.”(Mecmau’z-zevaid, X/62).
“Bu ümmet içerisinde kırk kişi İbrahim meşrebi üzerinde, yedi kişi Musa meşrebi üzerinde, bir kişi de Muhammed meşrebi üzerinde bulunur. Bunlar mertebelerine göre insanların efendisidir.”[21]
Diğer bir rivayet de şöyledir. Hz. Ali (ra) Irak’ta iken, bir gün yanında Şam halkından bahsedildi. Bazıları, onları lanetlemesini istediler. Bunun üzerine Hz. Ali (ra) Resulüllah (a.s.m)’tan şunları işittiğini söyledi:
“Ebdaller kırk kişi olup Şam’da ikamet ederler. Onlar sayesinde yağmur yağar, onlar sayesinde düşmana karşı zafer kazanılır ve onlar sayesinde Şam halkından azap uzaklaştırılır.”(Ahmed b. Hanbel, I/112)[22].Bu rivayetler, hadis otoriteleri tarafından sahih olarak değerlendirilmiştir.(bk. Avnu’l-Mabud, Ebu Davud’un ilgili hadis şerhi).
Ebdal denilen grubun varlığı, daha çok Allah dostu din adamı olanlardan olduğu ortaya çıkmaktadır. Ebdalleri kırk kişilik manevi değerleri yüksek bir âlim grubudur. Genelde bu manevi şahsiyetleri yüksek âlimler bütün kötü hasletlerden sıyrılmış, her türlü ahlâkın en üstünü ve her türlü kötülüğe karşı duran hak erleridirler. Bunlardan biri vefat edince ondan boşalan yer, hemen alt tabakadan biri ile doldurulur.
Amasya’da “Kırklar Dağı” efsanesinde İslami değerler:
“Türklerin 1075’te Amasya’yı fethettikleri dönemde Kırklar Dağı üzerinde planlanan bir harp hilesi ile Harşena Kalesi’nin Türklerin eline geçtiği rivayet edilmektedir. “Danişmend Gazi, Amasya Kalesi’ni muhasara altına aldığı esnada kaleyi savunanlar, gayet iyi direndiklerinden, İslâm akıncıları kırk kişi, Karaman Dağı etrafında göçerlerden topladıkları birkaç sürü koyunun boynuzlarına mumlar dikip, gece sabaha karşı Kırklar Dağı'ndan aşağı kaleye doğru asker düzeni içinde sürmüşler. Bunu gören kale muhafızları, büyük bir yardım kuvvetinin geldiği kanaatine vararak, kale kapısını açmışlar, akıncılar va-kit geçirmeden kaleye girip, kale muhafızlarını teslim olmaya mecbur etmişlerdir. Böylece fethedilmesi zor olan Amasya kalesi Türklerin eline geçmiştir.”
“Kırklar Dağı’nın halk arasında anlatılan Allah katında makbul bir yere sahip olan “Kırklar”ın mekânı olarak görülmektedir. Bu sebeple baharın başlangıcı kabul edilen 22 Mart sabahı “Mart Dokuzu” günü, yüzlerce Amasyalı bu dağı ziyaret eder ve dileklerde bulunurdu. Dağın zirvesine sabah ezanından evvel çıkıp kırk taşın bir yere toplanması hâlinde dileklerinin kabul edileceği inancı yaygın hâle gelmişti. 1987 yılına kadar devam eden bu gelenek söz konusu tarihten itibaren halkın ilgisinden uzak kalmış ve zamanla terk edilmiştir.”[23]
Kırklar sözü Yunus Emre’nin şiirlerinden ilahiye dönüştürülmüş olup bu dörtlük aşağıdadır :
Yine sordum çiçeğe,
Kırklar´ı bilir misin?
Çiçek eydur; ey derviş
Kırklar Allah yâridir.
Yunus Emre’nin bu dörtlüğünde “Kırklar” sözündeki manaya bakıldığında Allah yâri olarak görmektedir. Allah (S.A.V.) peygamberimize “ya habibim” demekte olduğuna göre burada kırkların peygamber derecesine yakın olduğu ortaya çıkmaktadır.
Kırklar ile ilgili eski bir şiirde de “Üçler, yediler, kırklar” şöyle geçmektedir:
Erenler cem olur Tanrı Dağında
Üçler yedilerle kırklar da anda
Kızıl Deli çayı akıp çoşanda
Çağlar yâ Muhammed Ali çağırır
Bu şiirde sözü edilen Tanrı Dağı, Rodop Dağları’dır. Bize göre bu nokta, Türkler ’in ata yurttaki bazı coğrafi adları ikinci coğrafyalarına taşımaktaki hüner ve kararlılıklarını göstermesi bakımından çok önemlidir.
Ancak bütün bunlar Kur’ân ve sünnette delîli ve dayanağı olmayan uydurmalardır. Eski Hind ve Îrân dinlerinden İslâm’a sokulan bâtıl inançlardır. Allah’ın böylesi kullara aslâ ihtiyâcı yoktur. Gavs ile ilgili düşünce tamamen şirktir ve tevhîd inancı ile çelişkilidir. Bu ifâdeler tam bir ruhban sınıfı anlayışını çağrıştırmaktadır. Ancak İslâm’da ruhban sınıfı yoktur. “Üçler, yediler, kırklar” gibi ricâl ül-gayb da yoktur.
‘Üçler, yediler, kırklar’, mehter gülbângında (mehter duâsı) geçtiği gibi yeniçeri gülbângında da (yeniçeri duâsı) olarak geçer. Bu duanın geçtiği ilk bölüm şöyledir:
Mehter gülbag duası ilk bölümü
“Allah Allah
Celilü’l- Cebbar, Muinu’s-Settar,
Haliku’l-leyli ve’n-Nehar,
Layezal, Zü’l-Celal,
birdir Allah! Anın birliğine,
Resul-ü Enbiya
Peygamberimiz Cenab-ı Ahmed-i
Mahmud-u Muhammed Mustafa
Al-i evlad-ı Resul-i Mücteba
imdad-ı ruhaniyetine!
bil-cümle İslamın sıhhat ü selametine,
Devletimizin beka u temadisine,
ordularımızın devam-ı muzafferiyetine
üçler, yediler, kırklar, göçenler,
demine devranına
”Hu” diyelim
”Huuu”
Geçmişten bu yana İslam dünyasında “Gayb erenleri” olarak bilinen üçler, yediler ve kırklar inancı aynı zamanda Türk kültürünün de inançlarından biridir. Dede Korkut’tan bu yana bu inanç kuvvetli bir şekilde Sünnilerde ve Alevilerde yoğun bir şekilde yaşatılmış ve günümüze kadar da varlığını sürdürmüştür.
Kırklar, batın âlemi karşılığı kullanılan, Velayet Makamı yani Ermişlik, Arifi billah mertebesidir. Bu öte-dünyada, zaman dışı bir evrende geçmekte olan bir ilahi muhabbetin zahire yansımasıdır. Alevilere göre Kırkların başı Hz. Ali’dir. Hz. Ali ve Hz. Muhammed’in katıldığı Kırklar meclisinin zamanı ve mekânı belli değildir. Üçler, yediler ve kırklar olarak ifade edilen fakat kim oldukları meçhul olan gayb erenlerinin adına pek çok yerde makam ve ziyaretgâhlar inşa edilmştir.
Anadolu’da birçok yerde Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi veya camisi olması bu tezi önemli kılar. Bunlardan biri olan Trabzon’un en doğusunda ve güneyindeki Çaykara ilçesine bağlı Şekersu köyü yaylasındaki Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi bu varsayımlardan biri olabilir mi diye düşündürür. Ancak bölgede genelde Alevi kültüründen çok önce Hristiyan kültürü ve sonrasında Türk kültürünün olması ve bunun sonucunda İslam kültürü ile Türk kültürünün ritüellerinin birleşmesi sonucu ortaya çıkan “Kırklar Dağı ve Kırklar Mescidi” sözü dağa doğru olmalıdır.
İbrahim Tuncer ve Haşim Albayrak olarak hazırladığımız bu ve bir sonraki yazımızda Türkiye’de adında, önünde, sonunda “kırk, kırklar” sözü geçen dağlar, camiler, mescidler ve diğer yerler hakkında yazımız olacaktır.
[1] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf.4
[2] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf.8
[3] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf.48
[4] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf.80
[5] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 124
[6] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 145
[7] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 150
[8] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 154
[9] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 154
[10] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 154
[11] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 155
[12] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 164
[13] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 177
[14] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 275
[15] İncil (Sevinç Getirici Haber) İncil’in Yunanca Aslından Çağdaş Türkçe’ye Çevirisi Msoe Postfach 223345, sf. 275
[16] https://www.kuranmeali.com/AyetKarsilastirma.php?sure=2&ayet=51
[17] https://kuran.diyanet.gov.tr/tefsir/M%C3%A2ide-suresi/690/21-26-ayet-tefsiri
[18] https://www.namazzamani.net/kuranmeali/araf-suresi-142.ayet.htm
[19] https://www.kuranvemeali.com/ahkaf-suresi/15-ayeti-meali
[20] https://islamansiklopedisi.org.tr/erbain--literatur
[21] https://sorularlaislamiyet.com/bu-ummet-icerisinde-her-devirde-ibrahim-mesrebi-uzerine-kirik-bir-kisi-olur-diye-bir-hadis-var-midir
[22] https://sorularlaislamiyet.com/bu-ummet-icerisinde-her-devirde-ibrahim-mesrebi-uzerine-kirik-bir-kisi-olur-diye-bir-hadis-var-midir#:~:text=Ali%20Resul%C3%BCllah%20(a.s.m)'tan,M%C3%BCsned%2C%201%2F112).
[23] Hüseyinç Menç tarafından Haşim Albayrak’a 24. 11. 2024 tarihinde gönderilen notlardan seçilmiştir