Kazakistan Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekuly’nın Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasının 30’uncu yılı dolayısıyla yaptığı “Pandemi Sonrasında Kazakistan’ın Hedefleri ve Türkiye-Kazakistan İlişkileri” konulu konuşma, hem Kazakistan’ın 30 yıl gibi kısa bir zaman diliminde Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev ve Kasım Jomart Tokayev dönemlerinde çeşitli alanlarda kazandığı başarıları sergilemesi hem de pandemi sonrasındaki hedeflerini belirtmesi açısından çok önemli bir belgedir. Tam metin olarak yayınlıyoruz. 

Pandemi sonrasında Kazakistan’ın hedefleri ve Türkiye-Kazakistan ilişkileri

ABZAL SAPARBEKULİ Kazakistan Ankara Büyükelçisi

Değerli Basın Mensupları! 

Bu sene Kazakistan içim önemli yıldır. Bu yıl bağımsızlığımızın 30. yıldönümünü kutlamaktayız. Her hangi bir yıldönümü aslında bir muhasebe dönemidir. Diğer bir ifadeyle, bu 30 yıl zarfında Kazakistan nasıl bir yollardan geçti, neyi başardı, neyi başaramadı, şimdiki durumu nasıl ve gelecek planları nedir sorularına cevap arama dönemidir.  

KAZAKİSTAN’IN BAĞIMSIZLIK SÜRECİ

Kazakistan Cumhuriyeti bağımsızlığının 30. yılına girerken iç politikada, dış politikada önemli başarılara imza attığı bilinmektedir.  

Birincisi, Kazakistan ülke içinde barış ve huzur ortamını tesis etmiş oldu. Halbuki 1990’lı yılların başında yabancı uzmanlar Kazakistan’daki demografik yapıdan dolayı etnik çatışma çıkacağını ve Kazakistan’ın parçalanacağını öngörmekteydiler. Gelinen aşamada Kazakistan çok etnikli yapısını avantaja çevirmiş oldu. Kazakistan çeşitli etnik grupların bir arada uyum içinde yaşadığı ülke haline geldi. Diğer bir ifadeyle, Kazakistan halkı aynı değerleri paylaşan bir ulus haline geldi. 1 Mayıs Kazakistan Halkının Birliği Günü olarak kutlanmaktadır. 

Bu bağlamda Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Sayın Nazarbayev’in hoşgörüye dayalı politikasın dikkat çekmekte yarar vardır. 1995 yılında ülkede yaşayan farklı etnik ve dini grupları bir araya getiren Kazakistan Halk Asamblesi kurulmuştur. 2007 yılı Anayasa değişikliği ile beraber Asamble devlet kurumu haline gelmiş ve Kazakistan Parlamentosu alt kanadı Meclis’in 9 milletvekili Asambleden seçilmektedir. 

İkincisi, Kazakistan çok zor coğrafik ortamda bulunmasına rağmen, bütün komşularıyla sınır sorunu çözmüştür. Kazakistan’ın Rusya ile 7000 km’lik ortak sınırı bulunmaktadır. Bu dünyanın en uzun kara sınırıdır. Ayrıca, Çin ile 1700 km’lik sınırımız vardır. Güneyde Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan ile sınırdaştır. Ayrıca Hazar üzerinden Azerbaycan ve İran ile sınırımız vardır.  

Eski Sovyet ülkeleri arasında sınır meselesi Nazarbayev’in önerisi ile 1991 Aralık ayında Almatı Anlaşması ile kurulan Bağımsız Devletler Topluluğu çerçevesinde ele alındı. Burada Sovyet döneminde sınırlar uluslararası sınırlar olarak kabul edildi. Kazakistan Rusya ile sınır sorununu çözmekle kalmadı, Nazarbayev’in önerisi ile “Avrasya entegrasyonu” adı verilen ekonomik bütünleşme projesinin başlatıldı. 2014 yılında da Avrasya Ekonomik Birliği kuruldu. Orta Asya devletleri ile de Kazakistan sınır sorunu çözdü ve bölgesel bütünleşme sürecini başlattı. 

Sınır sorunlarıyla ilgili en uzun müzakereler Çin ile ve Hazar Denizi’nde devam etti. Çünkü Çin ile Sovyet sınırı Çarlık döneminden bu yana çözülmemiş ve hatta 1969 yılında iki ülke karşı karşıya gelmişti. 1985 yılında iki taraf arasında başlayan müzakereler 1991 sonrasında bir tarafta Çin diğer tarafta Kazakistan, Rusya, Kırgızistan ve Kazakistan olarak devam etti. 1996 yılında sınır sorunu çözüldükten sonra yine Nazarbayev’in önerisi ile bu sınırlar ekonomik işbirliği sınırlarına dönüştü ve sonunda Şanghay İşbirliği Örgütü kuruldu. 

Hazar Denizi’nin hukuki statüsü ve denizi paylaşma sorunu 12 Ağustos 2018 tarihinde denize kıyıdaş Kazakistan, Azerbaycan, İran, Rusya ve Türkmenistan devlet başkanlarının Aktau liman şehrindeki zirvesinde nihai olarak çözüldü. Bu anlaşmaya kadar zaten Kazakistan Azerbaycan, Rusya ve Türkmenistan arasındaki deniz sınırını paylaşmış bulunmaktaydı.  

Üçüncüsü, çok zor jeopolitik ortamda bulunmasına rağmen, bölgesel ve küresel aktörlerle güvenilir ve dengeli dış politika geliştirebildi. “Çök vektörlü dış politika” adı verilen bu tutum başta Rusya, Çin ve ABD olmak üzere bütün ülkelerle güvenilir ve dengeli politika geliştirmeyi gerektirmektedir. Dengelerin doğru oturtulmasının sayesinde Kazakistan Batı ülkeleri, Doğu ülkeleri ve Türkİslam Dünyası ülkeleri ile etkin işbirliği kurabildi. 

Rusya ile ilişkilerimizi BDT, Avrasya Ekonomik Birliği ve Kolektif Güvenlik Anlaşma Örgütü çerçevesinde kurumsallaştı. Rusya ile güvenilir ilişkilerin kurulması Kazakistan’ın diğer istikametlerde de etkin politika izlemesine olanak sağladı. 

Çin ile ilişkilerimiz Şanghay İşbirliği Örgütü kapsamında kurumsal hale geldi. Ayrıca Çin’in Avrasya’ya doğru açılması, diğer bir ifadeyle doğu-batı istikametinde yani Avrupa ile Asya arasında ticaret ve ulaştırma hatlarının yoğun olarak gelişmesi Kazakistan ile Çin arasındaki ilişkilere ivme kazandırdı. Bu bağlamda 2013 yılında Çin Devlet Başkanı Şi Cin Ping’in “Kuşak-Yol Girişimi”ni Kazakistan’ın başkentinde ilan etmesi sembolik anlam taşımaktadır. 

Kazakistan’ın Batı Dünyası ile ilişkileri AGİT çerçevesinde kurumsallaştı. Kazakistan bu kurum içinde etkin politika izledi ve Viyana’nın doğusundaki ülkelerin de batısındaki ülkelerin de güvenini kazandı. AGİT’in son zirvesinin örgütteki Kazakistan dönem başkanlığı yılı 2010 yılında düzenlenmesi bunun en iyi göstergesidir. Son gelişme olarak 4 Aralık 2020 tarihinde Kazakistanlı diplomat Kayrat Abdrahmanov’un AGİT Ulusal Azınlıklar Yüksek Komiseri olarak seçilmesi Kazak diplomasisinin büyük başarısı oldu. Bu arada, BDT ve Orta Asya dâhil olmak üzere “Viyana’nın Doğusu” ülkelerinin temsilcilerinin daha önce AGİT yöneticiliğinde hiç temsil edilmediğini belirtmemiz, Kazakistan başarısının ne kadar değerli olduğunu ortaya koymaktadır.

KAZAKİSTAN TÜRK-İSLAM DÜNYASINDA DA ETKİN POLİTİKA YÜRÜTMEKTEDİR

Türk Dünyası bağlamında şunu açıkça belirtmemiz gerekir ki, Kazakistan’ın dengeli politikası Türk Dünyası bütünleşme sürecinin başarılı bir şekilde gelişmesine olanak sağlamıştır. 2015 yılında Uçak Krizi’nin çözülmesine de Kazakistan bu dengeli politikası katkı sağlamıştır.  

Türk Dünyasında Kazakistan TÜRKSOY, Türk Keneşi, TürkPA ve Türk Akademisi çerçevesinde Türk devletleri arasındaki işbirliğini desteklemektedir. İslam Dünyasında da Kazakistan belli girişimlerde bulunmuştur. Onların biri, merkezi Nur-Sultan’da bulunan İslam Gıda Güvenliği Teşkilatı’nın kurulmasıdır. Pandemi döneminde bu örgütün ne kadar öneli olduğu anlaşılmaktadır.

 Asya kıtası bağlamında Kazakistan’ın önerdiği girişim, Asya’da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK) oldu. AGİT örneğinde kurulan platform, Asya kıtasındaki ülkeler arasında güven tesis etmeyi amaçlamaktadır. Konferans, Pakistan-Hindistan, İsrail-Filistin gibi karşıt tarafların üye oldukları tek bölgesel işbirliği çerçevesidir. AİGK dönem başkanlığını 2002-2010 yıllarında Kazakistan, 2010-2014 yıllarında Türkiye, 2014-2018 yıllarında Çin, 2018-2020 yıllarından Tacikistan üstlenmesi konferansın bölge ülkeleri tarafından desteklendiği ve sahiplendiğinin göstergesidir. 2020 yılından itibaren AİGK dönem başkanlığını tekrar yüklenen Kazakistan, bu platformu tam teşekküllü örgüte dönüştürmeyi hedeflemektedir. 

NÜKLEER SİLAHLARDAN ARINMA HAREKETİNİN ÖNCÜ ÜLKESİ OLDU

Dördüncüsü, Kazakistan kendisinin nükleer silahlarından vazgeçmekle kalmadı,  dünyanın nükleer silahlardan arınması hareketinin öncü ülkesine dönüştü. Hepinizin malumu, Kazakistan Sovyetler Birliği’nden çok miktarda nükleer silah miras almıştı. Diğer bir ifadeyle, Kazakistan’ın nükleer güç olma seçeneği bulunmaktaydı. Ancak Kazakistan nükleer silahı olan güvenli ancak tecrit edilmiş ülke olmayı değil, uluslararası kamuoyu ile barışık, yabancı yatırımlara açık, ekonomik olarak gelişmiş ülke olmayı tercih etti. 

Öncelikle 29 Ağustos 1991 tarihinde, Nazarbayev tarafından, dünyanın en büyük nükleer deneme sahalarından biri olan Kazakistan’daki Semipalatinsk nükleer test sahası kapatılmıştır. Bundan sonraki aşamada Kazakistan dünyanın daha güvenli yere dönüşmesi için önemli inisiyatiflerde bulunmuştur. 2009’da Nazarbayev’in önerisi ve BM Genel Kurulu’nun 64. oturumunda oybirliği ile kabul edilmesiyle 29 Ağustos, bütün dünyada nükleer silahlardan vazgeçme günü olarak ilan edilmiştir. Yine 2009’da Orta Asya’da Nükleer Silahsız Bölge oluşturma ile ilgili Semey Anlaşmasına imza atılmıştır.  

 Beşincisi, Kazakistan kıtanın iç tarafına sıkışıp kalmış ve uluslararası sulara çıkışı olmayan ülke olmasına rağmen, ekonomik olarak belirli gelişme düzeyini yakalamıştır. Radikal bir şekilde uygulanan ekonomik reformların sonucu olarak, Kazakistan ekonomisi hızlı bir şekilde gelişmeye başladı. 1993 yılında 23 milyar dolar olan ülkenin GSYİH’sı 2019 yılında 180 milyar dolara ulaştı. 2019 itibarıyla Kazakistanlıların kişi başına geliri, 10 bin dolar olarak görülmektedir ki, bu rakam komşu ülkelerle kıyaslandığında bir hayli yüksektir. Yurtdışından yatırım çekme konusunda Kazakistan, Orta Asya’da mutlak lider haline geldi ve kişi başına düşen uluslararası yatırımlar açısından BDT’de ilk sıraya yükseldi. Genel olarak, 1991 yılından 2019 yılına kadar Kazakistan, 120 ülkeden yaklaşık 350 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım çekmiştir. Yatırımların büyük kısmı; yani %50’den fazlası AB ülkelerinden, %15’i ABD’den, her birinden yaklaşık %5 olmak üzere İngiltere ve Çin’den gelen yatırımlardır. 

Kazakistan’ın ekonomik olarak kalkınmasına ivme kazandıran önemli husus, yönetimin uzun vadeli stratejik kalkınma belgeleri temelinde çalışmasıdır. 1997 yılında ilan edilen “2030 Stratejisi” belgesine göre, Kazakistan’ın ekonomik gelişimi açısından dünyanın ilk 50 ülkesi arasına girme hedefi belirlenmiştir. Daha sonra ülkenin hızlı gelişmesi dikkate alınarak, 2011 yılında ilan edilen “2050 Stratejisi” belgesinde bu hedef ilk “30 Ülke” olarak revize edilmiştir. IMF tarafından yapılmış dünya ülkelerinin GSYİH’larına göre satın alma gücü paritesi (SAGP) 2020 listesinde Kazakistan 40. sıradadır. Dünya Bankası GSYİH SAGP 2019 listesinde ise Kazakistan, 41.sıradadır.  

Kazakistan, BM Kalkınma Programının (UNDP) 2019 İnsani Gelişme Raporuna göre, Kazakistan, insani gelişme endeksinde 189 ülke içinde 50. Sıraya yükselerek insani gelişme seviyesi yüksek ülkeler grubunda yer almaktadır. Raporda 1991-2018 yılları arasında ülkenin insani gelişme endeksinin yüzde 18,5, gayrisafi yurt içi hasılasının ise kişi başına yüzde 61,8 arttığını vurgulanmaktadır. Kazakistan’ın ekonomisinin gelişmesine ekonomi odaklı dış politikasının da önemli katkısı olduğunu belirtmemiz gerekmektedir. Kazak dış politikası bir yandan ülkeye yatırım çekmek için çalışırken, diğer yandan bölgesel entegrasyona da öncelik vermektedir. Avrasya Ekonomik Birliği, Türk Dünyası bütünleşme süreci, Şanghay İşbirliği Örgütü ve Orta Asya bütünleşmesi Kazakistan yönetiminin bizzat girişimi ve desteklemesi ile ortaya çıkan ekonomik bütünleşme süreçleridir. 

CUMHURBAŞKANI TOKAYEV’İN İKİNCİ YILI 

Değerli Dostlar! 

Kazakların bir atasözü “Ellu jılda el jana” der. Yani elli yılda devlet kendisini yeniler. Bu açıdan bakıldığında, Kazakistan’ı büyük azim ve fedakârlıkla kuran devlet adamlarının, ülke yönetimini kademeli olarak gençlere bırakmakta olduğunu söyleyebiliriz.     

19 Mart 2019 tarihinde Kazakistan’ın Kurucu Cumhurbaşkanı Elbaşı Nursultan Nazarbayev’in ülkenin cumhurbaşkanı olarak görevinden istifa ettiği tarihi karardan sonra Kazakistan’da yeni dönem başladığı bilinmektedir. 

9 Haziran 2019 tarihinde düzenlenen seçimlerde Kazakistan’ın Cumhurbaşkanı olarak seçilen Kasım Jomart Tokayev 12 Haziran 2019 tarihinde Cumhurbaşkanı olarak yemin etmiştir. Sayın Tokayev’in bu 2 yıl zarfındaki faaliyetlerini özetleyecek olursak, bu dönemi “süreklilik içinde değişim” olarak tanımlayabiliriz. Diğer bir ifadeyle, Tokayev Nazarbayev döneminde başlatılan politikaları devam ettirirken, iç politika bağlamındaki reformlara ivme kazandırmıştır. 

Öncelikle, Cumhurbaşkanı Tokayev “Halkın sesini duyan devlet” kavramını ortaya atmıştır. Bu kavrama göre, devletin tüm aygıtlarıyla vatandaşların taleplerini duyması ve ivedilikle cevap vermesi gerekmektedir. Tüm devlet kurum ve kuruluşlarının, kamu çalışanlarının bu yeni anlayış çerçevesinde çalışması beklenmektedir. “Halkın sesini duyan devlet” kavramının güçlendirilmesi amacıyla bütün devlet yetkililerinin toplumla yakın irtibat geliştirmesi için sosyal medya etkin olarak kullanılmaya başlandı. Kendisi de sosyal medyayı iyi kullanan Tokayev, halkın doğrudan kendine ulaşması ve halkın doğru olarak bilgilendirilmesinin yolunu açtı. 

Bu çerçevede, Cumhurbaşkanı Tokayev’in gerçekleştirdiği önemli girişim ulusal düzeyde “Toplumsal Güven Konseyi”nin kurulması oldu. 

Konseyin kuruluş amacı devlet ile toplum arasındaki etkileşimi güçlendirmek, ulusal birlik ve toplumsal istikrarı pekiştirmektir. Konseyin başlıca görevleri arasında, ulusal strateji ve programlar ile yasa tasarılarını kamuoyu adına incelemek, önemli stratejik gelişmeler hakkında kamuoyu ve sivil toplum kuruluşlarının düşüncelerini dikkate almanın yanı sıra, kamuoyu, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ile devlet organları arasındaki yapıcı diyaloğu sağlamaktır. Cumhurbaşkanı Tokayev’in bizzat başkanlık ettiği konseyde devlet kurumları temsilcileri ile birlikte tanınmış kanaat önderleri, siyasi parti ve STK temsilcileri yer almaktadır. Konsey yılda en az 3 kez toplanmaktadır.  

İki yıl zarfında Parlamento tarafından, Cumhurbaşkanı Tokayev’in bizzat başkanlık ettiği Toplumsal Güven Konseyi üyelerinin önerileri doğrultusunda hazırlanan önemli kanunlar kabul edilmiştir. 

Birincisi, yeni “Barışçıl Toplantılar Kanunu” vatandaşların barışçıl toplantı yapmakla ilgili anayasal hakkını tamamen sağlamaktadır. Yeni yasa, daha önce barışçıl toplantı düzenlemek için gerekli olan izinlerin yerine bir bildirim sistemi getirdi. Protestolar da dâhil olmak üzere barışçıl toplantılar artık büyük şehirlerin orta kesimlerinde yapılabiliyor. Bu süreç, toplumun demokratikleşmesi yolunda çok ciddi bir adımdır. 

İkincisi, “Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu ve Milletvekillerinin Statüsü Hakkında Anayasa Kanunu” ile “Kazakistan Cumhuriyeti Parlamentosu Komiteleri ve Komisyonları Kanunun”a düzeltmeler yapılarak, parlamento muhalefet kurumunun kurulmasını öngören ve faaliyetlerini düzenleyen değişiklikler ve eklemeler yapıldı. 

Üçüncüsü, yeniden yapılan “Kazakistan Cumhuriyetinde Seçimler Hakkında Anayasa Kanunu” ve “Siyasi Partiler Hakkında Kanun” hükümleri gereğince, parlamento uygulamamızda ilk defa %30 kadın ve genç kontenjanı parti listelerine alınmıştır. Bu norm, kadınları ve gençleri Parlamento ve yerel temsilci organlara dâhil etmenin etkili bir yolu olarak, onların ülkedeki sosyal ve politik süreçlere aktif katılımlarını teşvik edecektir. Bu yapılan değişikliklere göre yapılan 10 Ocak 2021 Parlamento ve yerel temsilci organları seçimlerinde toplumun temsil gücü daha da artmış ve Parlamento ve yerel meclisler kendilerini yenilemişlerdir. 

Dördüncüsü, 25 Mayıs 2021 tarihinde “Kazakistan Cumhuriyetinde Seçimler Hakkında Anayasa Kanunu”na yapılan yeni değişiklikleri onayladı. Bu değişikliklere göre; ilçe, kentler, köyler, yerleşim yerleri ve kırsal mahallelerin yöneticileri (muhtar ve kaymakamlar) doğrudan halk tarafından seçileceklerdir. Ayırca, yapılan değişikliklere göre, Siyasi partiler için Meclis seçimlerindeki baraj %7’den %5’e indirilmiştir. 

Bu yasalara ek olarak, Kazakistan insan hakları alanındaki uluslararası taahhütlerini de genişletmektedir. Örneğin, Kazakistan BM Daimi Temsilcisi ölüm cezasını kaldırmayı amaçlayan Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesinin İkinci İhtiyari Protokolünü’ne katılmıştır. Bu protokol, Kazakistan'da ölüm cezasının tamamen kaldırılmasının yolunu açmaktadır. 

Ayrıca, 9 Haziran 2021 tarihinde Tokayev, ülkede insan hakları durumunu daha da iyileştirmek amacıyla özel karar ilan etti. Karara göre, Hükümet “İnsan Hakları Eylem Planı”nı hazırlayacaktır. Eylem Planı “BM anlaşma organları ve BM İnsan Hakları Konseyi'nin özel prosedürleri ile etkileşim mekanizmalarının iyileştirilmesi”, “İnsan ticareti mağdurlarının haklarının sağlanması”, “Engelli vatandaşlarla ilgili insan hakları”, “Kadınlara karşı ayrımcılığın ortadan kaldırılması”, “Örgütlenme özgürlüğü hakkı”, “İfade özgürlüğü hakkı”, “Yaşam hakkı ve kamu düzeni”, “Sivil toplum kuruluşları ile etkileşimin etkinliğini artırmak” ve “Ceza adaleti alanında insan hakları, işkence ve kötü muamelenin uygulanması ve önlenmesi” konularını kapsayacaktır. Hükümet İnsan Hakları Eylem Planı’nın uygulanmasından sorumlu olacak ve her yıl 25 Ocak'a kadar, yılın sonuçlarını takiben, Kazakistan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Ofisi’ne Eylem planının gerçekleştirilme süreci hakkında bilgi verecektir. 

PANDEMİ

Cumhurbaşkanı Tokayev’in döneminin Kazakistan’da bir dizi krizlerle denk geldiği görülmektedir. Bu krizlerin Tokayev’in liderliği sayesinde başarılı bir şekilde atlatıldığını belirtmemiz gerekmektedir. İki yıl zarfında ülkede doğal, teknolojik afetler ve etnik çatışmalar yaşanmıştır. Bu krizlerde Tokayev bölgeye bizzat giderek sorunlarla ilgilenmiştir. Cumhurbaşkanının yöntemi bütün Kazakistanlılar tarafından takdirle karşılanmıştır. 

Tokayev döneminde yaşanan en büyük meydan okuma küresel COVİD-19 salgınıdır. Kazakistan’da salgın kontrole alınmış ve 2021 yılı itibarıyla aşılama başlamıştır. Dahası Kazakistan kendi aşısını üreten dünyadaki sayılı ülkelerin biri haline gelmiştir. Cumhurbaşkanının pandemi döneminde sosyal ve ekonomik alanda aldığı kritik kararlar Kazakistan’ın salgından daha az zayiat vererek çıkmasına olanak sağlamaktadır.

 Pandemiyle mücadele kapsamında Kazakistan'ın 12,6 milyonluk yetişkin nüfusunun 4,5 milyonuna mali yardım, gıda ve ev ürünleri sağlanmış, 700.000'den fazla işletmeye vergi istisnası uygulanmış ve kredi ertelemesi verilmiştir. Ayrıca, yaklaşık 500 bin dar gelirli kişinin kredi borçları silinmiştir. Pandemi sonrası ekonomik toparlanma çerçevesinde Kazakistan, ekonomideki düşüşü %2,6 ile sınırlandırmayı başardı ve 2021'de en az %3,2'lik istikrarlı bir büyüme beklenmektedir. Bunlara ek olarak, ekonomiyi güçlendirmeye ve yatırım çekmeye yönelik tedbirler tüm hızıyla uygulanmaktadır.   

DIŞ POLİTİKA

Dış politikada Tokayev Nazarbayev döneminde oluşturulmuş çok vektörlü dış politikayı devam ettirmektedir. Esasında uzun yıllar Kazakistan’ın dış işleri bakanı olarak çalışan Tokayev Kazakistan dış politikasının mimarlarından biridir. Bu sürekliliği vurgulayan ve Tokayev’in dış politika anlayışını yansıtan “Kazakistan 2020-2030 Dış Politika Vizyonu” 6 Mart 2020 tarihinde ilan edilmiştir. Belgede dış politikada ekonominin rolü vurgulanmaktadır. Hedeflerin arasında “Ulusal ekonominin rekabet gücünün artırılması için dış politika potansiyelinin tam olarak kullanmak” ve “Dış politikada yeni bir “ekonomikleşme” düzeyini sağlamak, Kazakistan'ın küresel ekonomik ilişkiler sistemindeki konumunu daha da güçlendirmek” gibi hedefler belirlenmiştir. 

Dış politikadaki önceliklerimizin arasında Türkiye ile işbirliğimiz ve genel olarak Türk Dünyası ile entegrasyon süreci bulunmaktadır. Türkiye Kazakistan için kardeş ülkedir. 2009 yılında Kazakistan-Türkiye ilişkileri Stratejik Ortaklık Anlaşması ile yeni bir boyuta taşınmıştır. Uluslararası politikaya detaylı bakıldığında her iki ülke BM, AGİT, İslam İşbirliği Teşkilatı, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı ve özellikle Türk Keneşi’nde uyumlu ve etkin politika izlemektedirler. 

KAZAKİSTAN-TÜRKİYE İLİŞKİLERİ

Bağımsızlığımızın 30. yılını kutlarken, Kazakistan’ın bağımsızlığını ilk tanıyan kardeş Türkiye’ye karşı olan minnettarlığımızdı hiçbir zaman unutmayacağımızı belirtmek isterim.  

Elbaşı Nazarbayev döneminde yoğun olarak gelişen ilişkilerimiz, Cumhurbaşkanı Tokayev döneminde de aynı hızla gelişmektedir. 

Eğitim alanında da yoğun ilişkilerimiz var. Şüphesiz Kazakistan ile Türkiye’nin eğitim alanındaki en önemli projesi Türkistan şehrindeki Ahmet Yesevi Üniversitesidir. Bu zamana kadar üniversiteyi bitiren binlerce mezun hem Kazakistan hem Türkiye’nin gelişimi için hizmet etmektedir. Karşılıklı, lisans ve lisansüstü eğitim artırılmaktadır. Nur-Sultan’daki Nazarbayev Üniversitesi, Avrasya Üniversitesi ve Al-Farabi Üniversitelerinde Türkiye’den akademisyenler görev yapmaktadır. Türk Akademisi tarafından çıkartılan Ortak Tarih ders kitabı Kazakistan ve Türkiye dâhil Türk Keneşi üye ülkelerin Ortaokullarında seçmeli ders olarak okutulmakta ve böylece ortak değerleri paylaşan yeni neslin oluşmasına katkıda bulunmaktadır. 

Kazakistan ile Türkiye arasındaki ekonomik ve ticaret işbirliğine değinecek olursak, ikili ticaret Kazakistan’ın bağımsızlığını elde ettiğinden bu yana 100 kat artmıştır. Buna göre 1992 yılında 30 milyon dolar seviyesinde olan ikili ticaret, 2019 yılında 3,9 milyar dolar seviyesine ulaşmıştır. Bugün Türkiye, Kazakistan’ın ilk on ticaret ortağından biridir. 2020 yılı Kazakistan ve Türkiye arasındaki ikili ticaret 3 milyar dolar seviyesine ulaşmış ve toplam dış ticaret cirosundaki payı yüzde 4,2’den yüzde 4,6’e yükselmiştir. Bugün, Kazakistan'da Türk sermayesinin katılımıyla yaklaşık 2500 şirket faaliyet göstermektedir. Kısacası, Kazakistan'daki her onuncu yabancı şirket Türk şirketidir ki bu hiç şüphesiz gurur vericidir. 

Ayrıca son yıllarda ülkelerimiz arasındaki yatırım işbirliği ivme kazanmış bulunmaktadır. 2019 yılında ilişkilerimizde tamamen yeni bir rekor olan 360 milyon dolar doğrudan Türk yatırımı Kazakistan’a gelmiş ve Türkiye ilk defa Kazakistan’daki ilk 10 yatırımcı ülke arasında yerini almıştır. Dolayısıyla Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin her alanda etkin bir şekilde ilerlediğini söyleyebiliriz. 

GELECEK HEDEFLERİMİZ

İkili ilişkilerde biz son dönemlerde özellikle ekonomik ilişkilere önem vermekteyiz. Bu bağlamda bizim ekonomilerimiz birbirini tamamlayıcı rol üstlenmektedir. Kazakistan’ın enerji kaynaklara zengin olması ve Rusya, Çin gibi büyük pazarlara komşuluğu dikkat çekmekteyken, Türkiye enerji tüketen ve ihracat potansiyeli yüksek olan ülkedir. Diğer bir ifadeyle, ekonomik işbirliği kazan-kazan temelinde gelişebilir. 

Pandemi sonrası dönemde Kazakistan yurtdışından yatırımcılara büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu bağlamda biz Türk yatırımcılarını ülkemizde görmek isteriz. Bugün Kazakistan, Türk yatırımcılarını tarım, sanayi, madencilik ve metalürji endüstrisi, kimya ve petrokimya, inşaat ve yapı malzemeleri üretimi, ahşap işleme ve tekstil endüstrileri, mobilya, giysi, ayakkabı gibi sektörlerin sonsuz olanaklarına yatırım yapmaya davet ediyor. 

Özellikle, ürünleri ihracata yönelik olan yatırımcıları arıyoruz. Kazakistan üzerinden Türk yatırımcıları, 185 milyon nüfusa sahip Avrasya Ekonomi Birliği ülkelerinin pazarına, 50 milyon kişiden oluşan Orta Asya'ya, 1 milyar kişilik Çin pazarına ve 100 milyondan fazla nüfusa sahip Hazar ülkelerine erişebilirler. Ayrıca, Avrasya Ekonomi Birliği ülkeleri ile ortak gümrük rejimimiz ve Orta Asya ülkeleri ile de düşük oranlı gümrük anlaşmamız var. 

Buna ek olarak, devlet, faiz oranlarını sübvanse eder ve uzun vadede yumuşak krediler sağlar ve aynı zamanda projeleri birlikte finanse edebilir ve çeşitli kalkınma kurumları aracılığıyla ortak olarak hareket edebilir. Başka bir deyişle, sadece özel ortaklar sunmuyoruz, aynı zamanda devletin kendisi yatırımcı ile ortak olarak da hareket edebiliyor. 

Yatırım fırsatlarına ek olarak, doğu-batı istikametinde gelişmekte olan ticaret ve ulaştırma hatları da Kazakistan ve Türkiye’nin yoğun işbirliğini gerektirmektedir. Bu bağlamda Türk Keneşi ülkelerinin Hazar üzerinde geliştirdiği “Orta Koridor” ile Çin’in “Kuşak-Yol Girişimi” uyumludur. Dolayısıyla, hem iki ülkenin ekonomik potansiyeli ve küresel ekonominin gidişatı Kazakistan ve Türkiye’nin yakın işbirliği kurmasını gerektirmektedir. 

Pandemiye rağmen 2020 yılında Kazakistan’a Türk yatırımlarını çekmekte iyi neticeleri elde edildi. Örneğin, TAV Havalimanları Holdingi Almatı Uluslararası Havalimanını 415 milyon dolara satın aldı ve yeni uluslararası terminal yapımına ilave 200 milyon dolar yatırım yapmayı planlamaktadır. 

YDA Holding PPP mekanizmasıyla bağımsız Kazakistan tarihindeki sıfırdan ilk havalimanın inşaatını bitirerek, işletmesini başladı. Ortak “Kazakistan Aselsan Engineering” fabrikasında Türk Hükümetinin desteğiyle solunum cihazlarının üretimi başladı. “Ontustik” serbest ekonomi bölgesinde Gaziantepli “Dalsan” şirketi antibakterial ıslak mendil üretimini başladı. Bu ay sonuna doğru Ankaralı “Kuzey Kontrapak” şirketi, Kuzey Kazakistan Eyaletinde lamine kontrplak fabrikasını açtık. “Kayatürk Grubu” Nur-Sultan şehrinde 20 milyon dolarlık yeni ve modern AVM inşaatını başladı. 

Fakat 2021 yılında daha da başarılı olacağımızdan eminiz ve yeni tarihi rekor kırmayı planlıyoruz. Ocak-Mart aylarında yeni beş projeyi hayata geçireceğiz. Bunların içinde Malatyalı “Aysultan”, Kayserili “Femaş”, Şanlıurfalı “Fırat Tekstil Yağ Sanayi”, İstanbullu “Royal Hijyenik” ve “Vemaksan” şirketleri tarafından çikolata ve şekerleme, ocak ve ankastre, keten yağı, çocuk ve yetişkinler bezi, gazlı içecekler üreten fabrikaların üretime başlaması bekleniyor. 

Buna ek olarak, 2021 yılı sonuna kadar Zonguldaklı “MFA Maske”, Konyalı “Uyanık Yatağanlı”, Malatyalı “Mimsan Grup”, Mersinli “Çelkonsan” ve İstanbullu “Kastro Kablo” şirketleri tarafından sanayi ve tıbbı maskeler, tarım makineleri, ısıtma sistemi, yol bariyerleri ve kablo üretimi projelerinin hayata geçirilmesi öngörülmektedir.