KAZAKİSTAN CUMHURBAŞKANI KASSYM-JOMART TOKAYEV’İN ULUSA SESLENİŞİ

“Halkın Birliği ve Sistemli Reformlar, Ülkenin Refahı İçin Sağlam Bir Temeldir”

Sevgili yurttaşlar!

Değerli Milletvekilleri ve Hükümet Üyeleri!

Bu yıl bağımsızlığımızın 30. yıl dönümüdür. Bağımsızlık en aziz değerimizdir.

“Kurucu Cumhurbaşkanı'nın akıllı politikası sayesinde Kazakistan önemli başarılar elde etti ve tüm dünyada tanınır hale geldi. 

Birlik ve uyum içinde yeni bir devlet kurmayı başardık. Bu bizim ana başarımızdır. 

Ekonomik kalkınma için sağlam bir temel attık ve milletin ruhunu güçlendirdik. Toplumdaki istikrar sayesinde dünya topluluğunun etkili bir üyesine dönüştük, sürdürülebilir ilerleme yoluna girdik. 

Birlikte güçlü bir devlet inşa ediyoruz. Egemenlik sadece boş sloganlar veya büyük sözler değildir. En önemli şey, her vatandaşın bağımsızlığın meyvelerini hissetmesidir. Bu da barışçıl bir yaşam, sosyal uyum, halkın refahının artması ve gençlerin geleceğine olan güvenidir. Tüm girişimlerimiz buna yöneliktir.

Güçlü bir ülke olma yolunda engelleri ve zorlukları aşıyoruz. Bütün bunları kutlu bir birlik ve sıkı çalışma ile başardık.

Ülkemiz bağımsızlığın dördüncü on yılına giriyor. Bu dönemin kolay olmayacağı şimdiden bellidir. Bu nedenle her türlü zorluğa hazırlıklı olmalıyız. Arayışlarımızı devam ettirmeli ve ilerlemeye devam etmeliyiz.

Bu yılki Kazakistan Ulusuna Seslenişim aşağıdaki konulara ayrılmıştır.

І. PANDEMİ SONRASI DÖNEMDE EKONOMİK GELİŞME 

Orta Asya'nıni en büyük ekonomisi olan Kazakistan şu anda pandeminin etkilerini yaşıyor. Yine de, zorluklara rağmen, politikalarımızı istikrarlı bir şekilde uyguluyoruz.

Orta vadeli ekonomi politikasını belirlemek ve devlet inisiyatiflerini sistematize etmek için 2025 yılına kadar Ulusal Kalkınma Planı'nı kabul ettik ve yeni bir devlet planlaması sistemine geçtik. Ulusal projeler onaylanacak.

Stratejik hedefimiz, Orta Asya'daki lider rolümüzü pekiştirmek ve küresel ekonomideki konumumuzu güçlendirmektir.

Doğrudan yatırımı daha fazla çekmek için yeni bir araç olan “Stratejik Yatırım Anlaşması” uygulanmaktadır.

Yarı kamu sektörünü optimize etmek için somut önlemler alınmıştır. Baiterek ve KazAgro holdinglerinin birleşmesi tamamlandı. Portföy şirketleri yarı yarıya, personel sayısı ise bir buçuk kat azaldı. Sonuç olarak, yeni ve güçlü bir kalkınma kurumu ortaya çıkmıştır.

Pandemi sırasında devlet; vatandaşlara ve işletmelere büyük ölçekli ve ivedi bir şekilde destek sağladı.

"Basit Şeylerin Ekonomisi" programı, etkinliğini kanıtlamıştır. Onun uygulanması kapsamında 3,5 binden fazla proje hayata geçirildi, 70 bin istihdam yaratıldı, 3,5 trilyon tenge karşılığında mal ve hizmet üretildi.

"İş Yol Haritası" programı sayesinde 66 bin proje devlet desteği aldı. Bu, 150.000'den fazla iş yaratılmasına ve sürdürülmesine yardımcı oldu.

Emeklilik tasarruflarının erken kullanımına yönelik girişimin ciddi bir ekonomik ama her şeyden önce sosyal bir etkisi oldu. Bu önlem, bir milyondan fazla vatandaşın yaşam koşullarını iyileştirmesine veya kredi yükünü azaltmasına yardımcı oldu.

Genel olarak, ülkemizin ekonomik kalkınmasında olumlu bir eğilim var. Bununla birlikte, durumun hala zor olduğunu açıkça söylemek gerekir.

Bu nedenle “Basit Şeylerin Ekonomisi” ve “İş Yol Haritası” programlarının süresini 2022 yılına kadar uzatma kararı aldım. Finansmanları için ayrılan toplam fon miktarı en az bir trilyon tenge olacaktır.

Büyük ölçüde düşük kamu borcu ve önemli rezervlerin varlığı nedeniyle Kazakistan, pandeminin sonuçlarının üstesinden gelmede nispeten başarılıdır. Bu bizim ciddi rekabet avantajımızdir. Onu kaybetmemek önemlidir.

Ancak, son zamanlarda bütçe açığının ve Ulusal Fon'dan yapılan transferlerin harcama yükümlülüklerini karşılamaya yönelik bir artış eğilimi olmuştur. Her zaman böyle "kolay" bir yolu takip edemezsiniz. Finansal istikrar stoku sınırsız değildir. Açıktır ki, bütçe gelirlerini artıracak tedbirlere ihtiyaç vardır. Ama her şeyden önce, hükümet harcamalarının hacmi ve verimliliği üzerinde kontrole ihtiyacımız var.

Ulusal Fon’un varlıklarının geri kazanılması için mali kuralın uygulanması hızlandırılmalıdır. İlgili mevzuat değişiklikleri bu yılın sonuna kadar kabul edilmelidir.

Genel olarak, ülkenin kamu maliyesini yönetmek için kamu borcu, bütçe politikası, Ulusal Fon gibi bir dizi kurala ihtiyacı vardır. Hükümet ve Merkez Bankası'ndan yıl sonuna kadar Kamu Mali Yönetimi için bir Konsept (Strateji) hazırlamalarını rica ediyorum.

Bununla birlikte ekonomiyi çeşitlendirmek, üretilen mal çeşitliliğini ve ihracat coğrafyasını genişletmek için çalışmalara devam etmemiz gerekiyor.

2020 yılı sonunda, 10 yıllık sanayileşmede ilk kez imalat sanayinin ekonominin gelişimine katkısı madencilik sektörünün payını aştı. Orta vadeli hedef, imalat ihracatını 2025 yılına kadar 1,5 kat artırarak 24 milyar dolara, işgücü verimliliğini ise %30'a çıkarmaktır.

Hazırlanmakta olan "Sanayi Politikası " kanunu, imalat sektörünün karşı karşıya olduğu sorulara cevap vermelidir. Bunlardan biri de hammaddeye erişim sorunudur. Basit bir kural getirilmesi gerekiyor: yerli sanayi için hammadde fiyatı uygun olmalı ve hacim yeterli olmalıdır. Yıl sonuna kadar, Hükümet bu önemli göreve en iyi çözümü bulmalıdır.

Aynı zamanda ülkemizin kaynak potansiyelinin tam olarak ortaya çıkmadığı, jeolojik bilginin düşük seviyede kaldığı da unutulmamalıdır.

Yatırımcıların kaliteli jeolojik bilgilere erişiminin artırılması gerekmektedir. Bunun için, farklı alt kuruluşlar temelinde etkili bir Ulusal Jeolojik Hizmet Merkezi oluşturulmalıdır. Bu organizasyon, kimi ve nasıl izin verileceğine karar veren bir tekelci haline gelmemelidir. Onun rolü, yatırımcılara kapsamlı hizmet desteği sağlamak olmalıdır.

Toprak altı kullanım endüstrisinin yeni bir ivmeye ihtiyacı var. Özellikle jeolojik keşif ve maden kaynaklarının kapsamlı çalışması açısından yenilikler gerekiyor. Ulus Planı kapsamında başlatılan reformlar pratik olarak tamamlanmalı, açık bir dijital jeolojik bilgi veri tabanı oluşturulmalı ve yatırımcıların buna erişimi olmalıdır.

Maden kaynakları ulusal bir hazinedir. Perde arkası tartışmalar yoluyla bunlara erişime ilişkin kararlar yasa dışı ilan edilmelidir. İlgili makamlar bu konuda kontrolü sağlayacaktır.

Diğer bir konu da şudur. Devletin ekonomideki aşırı müdahalesi; onun büyümesini ve rekabet gücünü ciddi şekilde engellemekte, yolsuzluğa ve yasadışı lobi faaliyetlerine yol açmaktadır. Devlete ait işletmeler hala birçok sektöre hakimdir ve tekel ayrıcalıklarından yararlanmaktadır.

Bu sorunları çözmeye başladık. Kamu Yönetimi Belgesi; yarı kamu sektörünü azaltacak, etkinliğini, şeffaflığını ve hesap verebilirliğini artıracak önlemler sağlar. Reform Yüksek Kurulu yeni bir özelleştirme planını onayladı. Şimdi sıkı kontrol gerekiyor.

Ama başka sorunlar da var. Özellikle, ulusal şirketler ve devlete ait işletmeler neden zararına çalışırlar da üst yöneticileri bundan sorumlu değildir? Hükümetin bu sorunu çözmesi gerekiyor.

Kontrolsüz enflasyonla da karşılaştık. Ulusal Banka ve Hükümet, küresel eğilimlere atıfta bulunarak karşısında güçsüz kaldı. Bunun gibi mazeretler, ulusal ekonominin kırılganlığını vurgular. Başka bir soru ortaya çıkıyor: O zaman profesyonel ekonomistlerimizin rolü nedir?

Merkez Bankası ve Hükümetin ana görevi, enflasyonu %4-6 koridoruna döndürmek.

Toplam hacmi 6,3 trilyon tenge olan kriz karşıtı tedbirlerin uygulanması sonucunda ekonomide para arz fazlası ortaya çıktı. Ancak bu fonların akmadığı tabakalar vardır. İkinci kademe bankalar, özellikle kırsal alanlarda küçük projelere yatırım yapmazlar.

Bu nedenle mikrofinans kuruluşlarının potansiyelini kullanmak gerekmektedir. Onlar sahada çalışıyorlar, müşterileri, işlerini ve fırsatlarını biliyorlar. Ulusal Banka ve Mali Düzenleme Kurumu bu konuda bir karar paketi hazırlamalıdır.

Stresli varlıkların seviyesini azaltmak için çalışmak büyük önem taşımaktadır.

Biz böyle bir karar verdik: devlet, bankacılara yardım etmemelidir. Aynı zamanda, dondurulan varlıkların ekonomik dolaşıma geri döndürülmesi gerekir, ancak yalnızca piyasa bazında. Bunun için yasal bir çerçeve gerekiyor. Hükümet, Mali Düzenleme Kurumu ile birlikte tasarıyı yıl sonuna kadar Parlamento'ya sunmalıdır.

Şimdi enflasyonun parasal olmayan bileşenleri hakkında konuşmak istiyorum. Bunlardan en önemlisi gıda fiyatlarıdır.

Kazakistan'ın muazzam tarımsal potansiyeli hakkında çok şey söylendi. Ancak tarımsal sanayi kompleksi alanında birçok sorun birikmiştir.

Her şeyden önce, gıda ürünlerinin fiyatlandırılması ve dağıtımı etkisizdir. Daha önce bir toptan dağıtım merkezleri ağı oluşturmanın öneminden bahsetmiştim. Bu konu uygulanma aşamasındadır.

Muhtemelen kişisel yan araziler de dahil olmak üzere küçük tarım üreticileri için bunlara erişim sağlamak önemlidir. Bu pazarın tekelleştirilmesi kabul edilemez.

Üreticiden tüketiciye zincir boyunca fiyatlar üzerinde tek tip kontrol sağlamak da gereklidir. Şimdi bu işten birkaç departman sorumludur. Fiyatlardaki bir sonraki sıçramadan sonra, dikkatli bir analiz yapmak ve etkili önlemler almak yerine, "birbirlerine kafa sallamaya" başlarlar. Bu alanda işleri düzene koymanın zamanı geldi. Sorumluluk alanlarını sınırlamak, bir organı ana organ olarak tanımlamak, diğer bölümlerin etkileşimi için net düzenlemeler belirlemek gerekir. Hükümetin bu konuda bir ay içinde karar vermesi gerekiyor.

İkinci olarak, olumsuz hava koşulları hayvancılıkta ciddi sorunları ortaya çıkarmıştır. Gıda tedarik durumunu istikrara kavuşturmak için hızlı önlemler aldık. Bununla birlikte, bu alanda hala sistemik eyleme ihtiyaç vardır.

Yem bitkilerinin ekim alanını genişletmek ve ürün rotasyonuna uyulması üzerindeki kontrolü güçlendirmek, alan izleme ve arazileri uzaktan algılama olanaklarından daha geniş yararlanmak gerekir. Mera kullanımının verimliliğini artırmak da önemlidir.

Bugün çiftçiler, mülklerinden zaptedilemez kaleler inşa eden tanınmış soyadlarına sahip kişilere ait oldukları için otlak alanlarına erişememektedir. Akіmler (yerel yöneticiler), kişisel bağımlılık da dahil olmak üzere çeşitli nedenlerle bu sorunu çözemez.

Hükümetin yetkili organlarla birlikte durumu düzeltmesi için kararlı önlemler alması gerekiyor. Köylülerin özel çiftliklerine mera arazilerinin sağlanmasına özellikle dikkat edilmelidir. Yasal statüleri ve destek araçları ayrı bir “Kişisel ikincil arsalar kanunu”nda belirtilmelidir. Hükümetin bir an önce bir yasa tasarısı hazırlaması gerekiyor.

Veteriner hekimlik alanı da, merkez ve bölgeler arasında işlevlerin ve yetkilerin net bir şekilde tanımlanmasını gerektiren iyileştirme gerektirir. Hayvancılığın sağlığı ve verimliliği, veteriner hekimlerin sahadaki etkin çalışmalarına bağlıdır. Ve bu da, kırsal kesimde yaşayanların refahını doğrudan etkiler.

Tarım ürünlerinin önemli bir bölümünün ihracatının genişletilmesi, modern bir veterinerlik hizmeti olmadan mümkün değildir. Bu nedenle, bu alanda süreçlerin dijitalleştirilmesi, veri toplama ve iletiminin otomasyonu, personel eğitimi ve maaş artışları gibi tutarlı bir çalışma gereklidir. Yıl sonuna kadar Hükümet, veterinerlik sisteminde reform yapmak için somut önlemler almalıdır.

Üçüncüsü, tarım politikamızda tutarsızlık var. Bakanların değişmesiyle siyaset de değişiyor. Bu koşullarda çiftçilerin gelecek için iş planlaması yapması zordur. Tek bir genel çizgi üzerinde çalışmak gerekir. Buna uygun olarak, sübvansiyon mekanizmalarının gözden geçirilmesi ve istikrara kavuşturulması gerekmektedir.

Buna ek olarak, sadece son beş yılda, sübvansiyonlar için 2 trilyon tengeden fazla tahsis edildi. Ne yazık ki, tarımsal sanayi kompleksindeki ceza davalarının yarısından fazlası sübvansiyon hırsızlığıyla ilgilidir. Bu durum kabul edilemez.

Düzenleyici çerçeveyi güçlendirmek, etkin bir planlama ve izleme sistemi getirmek gereklidir. Sübvansiyon verme prosedürü açık ve şeffaf olmalıdır. Sübvansiyonlar küçük ve orta ölçekli çiftliklere tam olarak sağlanmalıdır.

Tarımın teknolojik olarak yeniden donatılmasını teşvik etmek için araçları ayrıntılı olarak incelemek gerekir. Tarım-sanayi kompleksinde kullanılan teknolojilerin yaklaşık %90'ı tamamen eskidir ve modernizasyona ihtiyaç duyuyor.

Tarımsal destekleme politikasının devletin sanayi politikası ile uyumlu hale getirilmesi gerekmektedir. Hükümetten ve Baiterek Holding'den bu konularda bir teklif paketi hazırlamalarını rica ediyorum.

Genel olarak, tarımsal sanayi kompleksinin ana görevi, ülkeye temel gıda ürünlerini tam olarak sağlamaktır.

Bu yıl nihayet tarım arazilerinin yabancılara ve yabancı iştirakli şirketlere satılmasına ve kiralanmasına son veren bir yasayı imzaladım.

Arazi Kanunu, yerli yatırımcıları kırsal alanların kalkınmasına yatırım yapmaya teşvik etmek için değiştirilmiştir. Bu değişiklikler, tarım arazilerinin tam teşekküllü bir ekonomik ciroya dahil edilmesini mümkün kılmaktadır.

Tüm bu kararların ülke ekonomisinin büyümesinin kilit noktalarından biri haline gelecek olan tarımsal-sanayi sektörümüzü olumlu yönde etkileyeceğinden eminim.

Diğer bir konu da şudur. Modern dünyada rekabet gücünün ana faktörlerinden biri derin dijitalleşmedir.

Modern dijital teknolojilerin transferi, 4.0 Endüstri unsurlarının tanıtılması Kazakistan için son derece önemlidir. Yurtdışındaki stratejik ortaklarımızla aktif olarak çalışmalıyız.

Aynı zamanda yerli bilişim sektörünün beslenmesi ve güçlendirilmesi önemlidir. Ülkenin genç, eğitimli, etkin personele ihtiyacı var. Ulusal Dijitalleşme Projesi çerçevesinde en az 100 bin yüksek nitelikli BT uzmanının yetiştirilmesi gerekiyor.

Dijital endüstrinin hizmet ve mal ihracatının 2025 yılına kadar en az 500 milyon dolara ulaşması gerekiyor.

Bu ve diğer zorluklar, kamu sektörünün tamamen dijital olarak yeniden başlatılmasını gerektirecektir. Burada temel ve uzun süredir devam eden sorun, devlet organlarının bilgi sistemlerinin etkin entegrasyonunun olmamasıdır. Bu soruna radikal ve hızlı bir çözüm gerekiyor.

İlk olarak, temelde yeni bir "dijital hükümet" mimarisi inşa edilmelidir. Kamu sektörünün tüm BT girişimleri, yalnızca Kazakistan devlet güvenlik departmanının yeni platformuna dayanacaktır. Mükerrerliği, etkisiz maliyetleri ve bürokrasiyi ortadan kaldıracak, kamu hizmetlerinin %100'ü vatandaşlara akıllı telefonlardan sunulacaktır.

İkinci olarak, devlet kurumlarının tüm iş süreçlerinin revize edilerek dijital formata dönüştürüleceği Dijital Dönüşüm Merkezini hayata geçiriyoruz.

Üçüncüsü, ulusal şirketler ve BT topluluğu arasında etkileşim için bir platform oluşturmak gerekiyor. Yarı kamu sektörünün dijital ihtiyaçları ve talepleri mümkün olduğunca yerli firmaların çabalarıyla karşılanmalıdır.

Dördüncüsü, veri iletim hatlarını uluslararası koridorlara bağlayarak kademeli olarak genişletmek ve güncellemek gereklidir. Komşu ülkelere hizmet verebilecek modern veri merkezleri inşa edilecektir.

Muazzam bilgi ve telekomünikasyon potansiyelimizi gerçekleştirmeliyiz. Bu yeni dijital çağda jeopolitik öneme sahip olacaktır. Kazakistan, Avrasya bölgesinin önemli bir bölümünde dijital merkez haline gelmelidir.

Bu sorunu çözmek için elbette personel planını güçlendirmek gerekiyor. Başbakan'dan önerilerini rica ediyorum.

Ayırca, Afganistan'daki durum, küresel gerilimlerdeki genel artış, bize askeri-sanayi kompleksini ve Askeri Doktrini yeniden başlatma görevini veriyor.

Savunma kapasitesinin güçlendirilmesi, tehditlere karşı duyarlılığın artırılması da ulusal öneme sahip öncelikler haline gelmelidir. Dış şoklara ve en kötü senaryolara hazırlıklı olmalıyız. Dışarıdan gelen risklerin modellenmesi son derece alakalı hale geldi. Devlet aygıtının eylem planlarının geliştirileceği ve ayarlanacağı bazında stres testleri yapmak, senaryolar geliştirmek gerekir.

 II. SAĞLIK SİSTEMİNİN ETKİNLİĞİNİN ARTIRILMASI

Kazak halkı boşuna “En büyük zenginlik, sağlıktır” dememiştir. Korona virüs salgını sağlık sistemi için büyük bir sınav oldu. Dünya’ya yaygınlaşan salgın hala şiddetle devam etmektedir. Her gün binlerce vatandaşımız hastalanıyor ve birçok insan hayatını kaybetti. 

Salgınla mücadele için hemen tedbirler alındı. Kazakistan, dünyada korona virüs aşısı geliştiren sayılı ülkelerden biridir. Geliştirmiş olduğumuz aşımız etkili ve güvenli olduğundan hiç şüphemiz yoktur. Bu günlerde QazVac için diğer ülkelerden talep gelmektedir. Ülkede yeterince aşı mevcuttur. Vatandaşlarımızın aşı seçim hakkı vardır. Birçok ülkenin böyle imkanları yoktur. 

Ülkede kitlesel aşılama yapılmasına rağmen, toplumda hala karşılık bildiren kısım var. Sadece kendileri reddetmekle kalmıyorlar, aynı zamanda bunun propagandasını yapmaktalar. Sonuç olarak, çoğu yanlış yönlendirilmektedir. Bu insanlar sadece kendilerinin değil, başkalarının hayatlarından da sorumlu olduklarını anlamaları gerekir. Bu nedenle aşıya karşı kampanya yürütenlerin öncülüğünde karar verilmemelidir. 

İnsanlık birçok salgın hastalık geçirdi. Tehlikeli hastalıkların ancak aşının ortaya çıkmasından sonra önlenebileceğini unutmamalıyız. Gelecekte dünyada yeni korona virüs başka varyantları ortaya çıkabilir. Uzmanlar başka da salgınlar olacağını dile getirmekteler. Biz bunlar ne zaman olacağını bekleyemeyiz. Bu koşullara ayak uydurarak ve  daha fazla gelişmeyi sağlamamız gerekir. Şimdi “booster” aşılarını satın almak çok önemlidir. Dünya Sağlık Örgütü'ne kayıtlı aşılar bir an önce satın alınmalıdır.

Aynı zamanda, tüm sağlık sektörünü  düzenli bir aşılama sistemine hazırlamak gerekir. 

Ülkenin biyolojik güvenliğini tahmin etmek için ulusal bir sistem oluşturulmalıdır.

Bu tedbir ilgili kanun tasarısında yer almaktadır. Parlamentonun mevcut oturumun bitiminden önce bu tasarıyı kabul etmesini arz ederim. 

Tıbbi laboratuvarlarımızın çoğu uluslararası standartları karşılamamaktadır. “Sağlıklı Ulus” projesi çerçevesinde en az 12 laboratuvarın ileri teknoloji ekipmanlarla donatılması gerekir. Bu sayede laboratuvarlarımızın %90'a varan kısmı uluslararası standartlara uygun olarak çalışacaktır.

Koronavirüs dışı hastalıklar ile ilgili durumun kötüleşmesine izin vermemeliyiz. 

Pandemi sırasında planlı taramalar ve ameliyatlar ertelenmektedir. Eskiden beri çocuklara uygulanan periyodik aşıları yapılmamaktadır.  Tabi buna yol vermemeliyiz. 

Sağlık sektörüne büyük yatırım yapılmalıdır. Bu fonlar sağlık sektörünün altyapısı, uzmanların eğitimine ve halka ilaç sağlanması için değerlendirilmelidir. İlaç endüstrisine özel dikkat gösterilmelidir.

Virüs salgını mücadele sırasında ülkemizin rekabet gücü ve güvenliği için önemli olduğunu gördük. Bu nedenle tıbbi ürünlerin laboratuvar ve teknik testleri için merkez oluşturmamız gerekmektedir. Küresel ilaç endüstri şirketleriyle işbirliğini yoğunlaştırmak gerekir. Yatırımcıları çekerek, bu alanda ileri teknolojiler ve yeni araştırmalar geliştirmeye başlamak gerekir. 

Yerli üreticilerle yapılacak olan off-take anlaşmalar sayısının arttırarak, ürün çeşitliliğinin geliştirmek gerekir. İlaç ve tıbbi malzemelerimizin sadece %17'si yerlidir. 2025 yılına kadar %50'ye çıkarmayı hedeflemek gerekir. 

Sağlığın garantisi spor kültürüdür.

Halk ve çocukların spor yapabilmeleri için koşulların sağlanması gerektiğini tekrar ederim. 

Eyalet başkanları spor altyapısının kademeli olarak inşasını sağlamalıdır.

Genel olarak, Tokyo Olimpiyatlarının sonuçlarını değerlendirerek, spordaki durumu ayrı bir toplantıda masaya yatırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. 

III. KALİTELİ EĞİTİM

Bu yılın Ocak ayından bu yana öğretim görevlilerin maaşlarına %25 zam getirildi. 

Önümüzdeki üç yıl içinde bu hedefimize 1,2 trilyon tenge daha harcayacağız.

Alınan önlemler meyve vermektedir. Öğretmenlik okumak isteyenlerin ortalama puanı keskin bir şekilde arttı. Eğitimcilere destek politikasına devam ettireceğiz. Öğretmen desteği politikasına devam edeceğiz.

Günümüzün küresel değişim çağında, iş piyasasına girmeden önce bile mezunların eğitimi yetersiz kalabilir. Bu nedenle, yetkili bakanlığın müfredatı yeni duruma uyarlama görevi vardır. Bu bir aciliyet meselesidir.

Pandemi sırasında uzaktan eğitimin sonuçları, ulusal telekomünikasyon ağlarının verimliliğinin düşük olduğunu gösterdi.

Bu durum, temel eğitime hakim olamayan öğrenci sayısının artmasına neden olmuştur. Bir diğer mesele, asıl sorun olduğunu söyleyebiliriz, çocukların okulu bırakmalarıdır. Çünkü eğitimi gerekli görmediler.

Hükümete, özellikle uzaktan eğitim için bilgi sistemlerinin kalitesini iyileştirmek için bu konuda çok çalışması talimatını veriyorum.

Eğitim sistemimiz erişilebilir ve çok kapsamlı olmalıdır.

Bunlarla birlikte iyi haberlerimiz de vardır. Bu yıl, birkaç öğrenci uluslararası yarışmalarda birincilik ve ödül kazananlar oldu. Bu tür üstün yetenekli çocukların tam desteğe ihtiyaçları vardır. Onlara yüksek öğrenime girmeleri için genel konterjan dışında burs sağlayacağız. Ayrıca bir kerelik ödül para takdim edeceğiz. 

Çocukların öğretmenleri de maddi ve manevi olarak teşvik edilmelidir.

Geliri düşük ailelerde büyüyen çocukların zorunlu ortaöğretim standardı çerçevesinde desteklenmesi önemlidir.

Materyal destek önlemlerini "Dijital Öğretmen" eğitim projesi ile genişletmek gerekir. 

Eğitim sisteminin başarılı ve nitelikli uzmanlara ihtiyacı var.

Öğretmenleri 5 yılda bir değil 3 yılda bir formasyon, uzmanlık eğitimi almaları gerektiğini düşünüyorum. Çünkü öğrencilerine yeni bilgiler aktarabilmeleri için bilge eğitimci olmaları gerekir.

Aynı zamanda, öğretmenlerin parasını kendileri ödeyerek kurstan geçmelerine izin verilmez.

Ortaöğretim sistemindeki en büyük sorunlardan biri okullarda yer sıkıntısıdır. 225 bin öğrenci için yer sıkıntısı var.

Acil önlem almazsak 2025 yılında bu sayı 1 milyona ulaşacak.

Ben daha önce 2025 yılına kadar en az 800 okul inşa edilmesine yönelik talimat vermiştim. Bugün bu sayıyı 1000’e çıkartılması talimatını veriyorum. 

Okullara bütçe finanslarıyla okul inşası yapmanın yanı sıra, bu acil sorunun ele alınmasına özel sektörü de dahil etmek gerekir. 

Tam eğitimli kırsal okulların öğrenci sayısına göre kademeli olarak finansmanına geçmemiz gerekir. 

Çocukları küçük yaşlardan itibaren mesleğe adaptasyonu giderek önem kazanmaktadır. Genç nesil geleceğin mesleğini bilinçli olarak seçebilmelidir.

Hükümet Ulusal Girişimciler Odası "Atameken" ile birlikte bu önemli konuyu ele almalıdır.

Biz "Ücretsiz teknik ve mesleki eğitim" projesini uygulamaya devam edeceğiz. 

Bugün “NEET” kategorisindeki 237 bin genç ne okuyor ne de çalışıyor.

Her yıl 50 bin mezun okula ücretli olarak eğitim alıyor. Bunların %85'i düşük gelirli ailelerin çocuklarıdır.

Bu durumun düzeltilmesi gerekmektedir. Talep edilen tüm uzmanlık dallarında teknik ve mesleki eğitim yüzde yüz ücretsiz olarak sağlanmalıdır.

Orduda da meslek sahibi olmak için bir fırsat verilmelidir. 

İlgili yetkili bakanlık yüksek öğrenimin kalitesini sağlamalıdır.

Yükseköğretim kurumları eğitimin kalitesinden sorumludur.

Bilimin gelişimi en önemli önceliğimizdir.

Bu alandaki sorunlara çözüm bulunması için yıl sonuna kadar mevzuatta değişiklik yapılması gerekiyor.

Her şeyden önce, önde gelen bilim adamlarımıza istikrarlı ve iyi bir maaş ödeme sorununu çözmemiz gerekiyor.

Bu, bilim için ayrılan temel fonlarla sağlanmalıdır.

Ulusal Kamu Güveni Konseyi'nin bir toplantısında, temel bilimle uğraşan araştırma enstitülerinin doğrudan finansmanı için bir prosedür oluşturma talimatı verdim.

Yetkili bakanlık bu tür araştırma kurumlarının seçimi ve finansmanı için açık ve şeffaf kurallar geliştirmelidir.

Sıradaki konuya geçiyorum. Projelerin üç yıllık sınırı, temel bilimin gelişimini önemli ölçüde engellemektedir. Açıkçası, bu kadar kısa bir planlama döneminde herhangi bir sonuç elde etmek zordur. Bilim için hibe fonunun süresini beş yıla çıkarmayı düşünmek gerekir. Ulusal Bilim Kurullarının kararlarının adilliği konusu da gündemdedir. 

Bu bağlamda temyiz kurumunun tanıtılması gerektiğini düşünüyorum. 

Genel olarak, ülkenin eğitim ve bilimi acil bir görevle karşı karşıyadır.

Bu da çağa ayak uydurmakla birlikte,  her zaman bir adım önde olmak ve yenilikler ortaya koymaktadır.  

IV. BÖLGE POLİTİKASININ İYİLEŞTİRİLMESİ

"Halkın sesini duyan devlet" temel ilkesi gereğince devlet kabinesi, vatandaşların çıkarları doğrultusunda çalışmalıdır. 

Halkla doğrudan ilgilenen ve sorunlarını çözen, valiliklerdir. Ancak bu her zaman böyle değildir. Üst yönetim, bölgelerde alınan kararları düzeltmek ve hatta bazen onların yerine kararlar almak zorundadır.

Çeşitli seviyelerdeki yöneticiler, cesur ve bağımsız hareket etme yeteneğinden yoksundur. Onların hepsi merkezin gönlüne girmek için çalışmaktadır. 

Bu aslında, valilerin halka karşı sorumluluk eksikliğinden kaynaklandığı kabul edilmelidir. Onların faaliyetlerin değerlendirilirken bölge halkın görüşleri her zaman dikkate alınmaz.

Bu nedenle, valilerin çalışmalarını her düzeyde değerlendirme yöntemini optimize etmek gerekir.

Bu bağlamda, bağımsız sosyal anket yapmak önemlidir. Bu yaklaşım, nüfusun hükümet çalışmalarının kalitesine karşı tutumu hakkında doğru bilgi edinmelerini sağlar. Nüfusun ruh hali ankette resmi raporlara göre daha net. 

Cumhurbaşkanlığı idaresi bu konuda bir teklif paketi geliştirmelidir.

Bölgesel politikada, sosyo-ekonomik kalkınmadaki eşitsizliğin azaltılmasına özel önem verilmelidir.

Her bölgeye özgü görevleri ulusal önceliklerle uygun şekilde birleştirebilmek gerekir.

Ulusal Kalkınma Planı çerçevesinde vatandaşların yaşam kalitesini iyileştirmek için 25 özel görev belirlenmiştir.

Bunlar bizim işimizin öncelikleridir. Bu nedenle Hükümet ve valiler, Bölgesel Kalkınma Planlarını onaylanmış ulusal hedeflere göre güncellemelidir.

Elbette eşitsizliği azaltmanın ana yollarından biri bütçe harcamalarına öncelik vermektir. Devlet bütçeden fon tahsisi, vali çalışmaların verimliliğine, herhangi bir kişisel görüşe ve diğer sübjektif faktörlere bağlı olmamalıdır.

Bütçe sürecini basitleştirmek ve bürokrasiyi en aza indirmek gerekiyor. Bütçe planlama ve yürütmede dijital yaklaşımların kullanımının yaygınlaştırılması da gereklidir.

Aynı zamanda, bütçe programlarının yöneticilerinin sorumluluğunu arttıran parçalı bir bütçenin getirilmesi gerekmektedir.

Hükümet, bütçe mevzuatı ve tüzüklerinde ilgili değişikliklerden oluşan bir paket geliştirmelidir.

Proje tahminlerinin sürekli olarak abartılması ciddi bir sorundur. Bu, hem anaokulları ve okullar gibi küçük projeler hem de büyük altyapı projeleri için geçerlidir.

Mevcut düzenleyici çerçeve ve uygulamanın çok kısa bir süre içinde kökten yeniden gözden geçirilmesi gerekmektedir.

Hükümete ve Muhasebe komitesine 1 Aralık'a kadar önerilerde bulunmaları talimatını veriyorum.

Bundan sonraki konu ise bölgelerin mali bağımsızlığının artırılmasıdır.

2020'den itibaren küçük ve orta ölçekli işletmelerin vergisi yerel bütçeye aktarılacaktır. 

O zamandan beri, ekonomik faaliyetlerin azalmasına rağmen, yerel bütçe gelirleri yüzde 25'ten fazla yükseliş gösterdi.

Bu, valilerin yerel işletmeleri geliştirerek, yatırım ve vergi tabanını artırmaya ilgi gösterdiği anlamına geliyor.

Bu doğrultuda çalışmaya devam etmek gerekiyor.

Hükümetin yıl sonuna kadar teklif paketi hazırlamasını istiyorum. 

Kazakistan sürdürülebilir kentleşme sürecindedir.

Nüfusu bir milyondan fazla olan şehirler, ülkenin küresel rekabet gücünün temeli olmalı ve eyalet merkezleri bölgelerinin büyüme noktası olamalıdır. 

Bu nedenle, şehir ve etrafının gelişimi hakkında bir yasa ve yeni bir entegre kentsel gelişim standardı geliştirmek gereklidir.

"İnsan - altyapı" ilkesine bağlı kalmak özellikle önemlidir. Gelecek vaat eden köylerin gelişimine özel dikkat gösterilmelidir. Amacımız, bölgesel standartlar sistemine uygun olmalarını sağlamaktır.

Bu ilkeler Bölgesel Kalkınma Planında yer almalıdır.

Bugün imalat sanayiinin yüzde 40'ı 27 tek sanayili ilçeye aittir. Orada 1.4 milyon insan yaşıyor.

Tek sanayili ilçeleri daha da canlandırmak için kapsamlı değerlendirilmiş çözümlere ihtiyaç var. Bu konuyu yakın zamanda ayrı bir toplantıda ele alacağız.

Yerel özyönetimin geliştirilmesi önceliklerden biridir.

Merkeze bağlı il ve bölge merkezlerinde “halk katılımcı bütçe” başarıyla uygulamaya konuldu. Vatandaşların gerçek ihtiyaçları doğrultusunda onlarca çevre düzenleme projesi hayata geçirildi. Bu iyi bir deneyim.

Şimdi çevre düzenlemesi ve konut bütçesindeki “halk katılımcı bütçe” payını 10 kat artırmak gerekir. 

Ülkenin iç iletişimini geliştirmek için ulaşım altyapısı alanında daha önce yapılmış tüm projeleri tamamlamamız gerekir.

"Nurlu Yol" devlet programı çerçevesinde, merkezi bölgelere bağlayan tek bir ulaşım ağı oluşturulmaktadır. Stratejik öneme sahip altyapı ve sosyal projeler hayata geçirildi.

Valiler ve Hükümet, her bölge için benzer bir Altyapı Geliştirme Programı benimsemelidir.

Yerel altyapının modernizasyonuyla ilgili uzun süredir devam eden sorunlar var.

Hükümet, Samruk-Kazyna ile birlikte büyük ölçekli projeleri uygulamaya başlamalıdır.

Almatı'daki 2. termik santralin arazisine bir buhar gazı santrali inşa etmek, 3. termik santrali modernize etmek ve 1. termik santrali genişletmek gerekiyor.

Güney bölgede 1.000 megawatt enerji üreten yeni güç kaynakları başlatmak gerekiyor.

Almatı ve Almatı bölgesindeki kablo ağlarının modernize edilmesi gerekmektedir.

Bu projelere yapılan toplam yatırım bir trilyon tengeyi aşar. 

Stratejik yatırımcılarımızla birlikte ülkenin farklı bölgelerinde yaklaşık 2.400 megawatt yenilenebilir enerji üreteceğiz.

Ülkede ekoloji konusu ön planda olmalıdır.

Temiz hava özellikle önemlidir.

Bu nedenle orta vadede kirli 10 şehrin gaz veya alternatif enerji kaynaklarına çevrilmesi gerekiyor.

Bu yıl, batı bölgelerine gaz ihtiyacını karşılamak için toplam 700 milyar tenge tutarında üç proje üzerinde çalışmaya başlanacaktır. 

Bunlar, Kaşagan gaz işleme tesisi ve Makat-Kuzey Kafkas ana gaz boru hattının inşaatının yanı sıra Beineu-Zhanaozen ana gaz boru hattının modernizasyonudur.

Önemli bir konu daha var.

Birleşmiş Milletler, önümüzdeki on yılda küresel bir su kıtlığı olacağı hakkında tahminde bulundular. 

2030 yılına kadar su açığı %40'a ulaşabilir.

Bu nedenle yeni teknolojiler ve dijitalleşme yoluyla su tasarrufu yapmak için hareket etmemiz gerekiyor.

Su kıtlığını gidermenin başka yolu yoktur. Bu, çok önemli bir görevdir.

Hükümet, su yönetimini ve su tasarrufu sağlayan teknolojilerin tanıtılmasını teşvik etmek için somut çözümler geliştirmelidir.

Su kütlelerinin ekosisteminin korunması ve ekonomik kullanımı için çok önemli olan 120 kanalın yeniden inşasına başlayacağız.

Akmola, Almatı, Batı Kazakistan, Jambyl, Kızılorda ve Türkistan bölgelerinde 9 yeni baraj inşa edilecek.

Bunlar büyük ölçekli bir projelerdir. Ama gerekli tüm kaynaklara sahibiz.

Atırau ve Mangıstau bölgesinin ilçelerine içme suyu sağlamak için Astrakhan-Mangistau ana su boru hattı modernize edilecek ve Kendirli köyünde yeni bir arıtma tesisi inşa edilecek.

Genel olarak, onlarca yıllık önemli finansmana rağmen, içme suyu sorunu hala çözülmemiştir.

Bu nedenle Ulusal Bölgesel Kalkınma Projesi çerçevesinde beş yıl içinde nüfusun %100'üne temiz içme suyu sağlanması konusunda talimat veriyorum.

Bu hükümetin en önemli görevlerinin biridir.

Bir başka önemli konuya değinmek istiyorum. Dünya, sanayi ve ekonomide çevre temizliğine doğru yol almaktadır.

Artık bunlar sadece sözde değil, vergiler, harçlar ve teknik düzenlemeler gibi somut kararlardır. Bunun dışında kalamayız. Bu tür kararlar, ihracat, yatırım ve teknoloji transferi yoluyla ülkeyi doğrudan etkiliyor.

Aslında bu, Kazakistan'ın sürdürülebilir kalkınma meselesidir. Bu nedenle, 2060 yılına kadar karbondan kurtulmak için bir görev belirledim.

Bu yönde çok dikkatli çalışmamız gerekiyor. Uçsuz bucaksız ülkemizin hem nüfusu hem de ekonomisi büyüyor. Kaliteli büyüme için enerjiye ihtiyacımız var.

Kömür çağının yavaş yavaş sona erdiği bir dönemde yenilenebilir enerjinin yanı sıra güvenilir temel enerji kaynaklarını da düşünmemiz gerekiyor.

Kazakistan 2030 yılından itibaren elektrik eksikliğini hissetmeye başlayacaktır.

Dünya deneyimine göre en iyi çözüm nükleer enerjinin barışçıl türde kullanılmasıdır. Bu çok zor bir alandır. Bu yüzden söylentilere inanarak, duygulara teslim olmadan olabildiğince efektif türde çözmeye özen göstermeliyiz.

Hükümet ve Samruk-Kazyna, bir yıl içinde Kazakistan'da güvenli ve çevre dostu nükleer enerji geliştirme olasılığını araştırmalıdır.

Bu konu, mühendislik endüstrisinin gelişimi ve nükleer alanda yeni nesil nitelikli mühendislerin yetiştirilmesi olasılığı açısından da değerlendirilmelidir.

"Yeşil" hidrojen üretimi, genel olarak hidrojen enerjisi, umut verici alanlardır.

Hükümete bu konuda da bir öneri geliştirmesi talimatını veriyorum.

V. İŞGÜCÜ PİYASASINDA ETKİN EKOSİSTEM OLUŞUMU

Pandemi işgücü piyasasını önemli ölçüde değiştirdi. Bu, her şeyden önce, uzaktan çalışmanın hızlı gelişimidir.

Birçok yeni meslek ortaya çıktı, süreçlerin çoğu otomatikleştiriliyor ve dijitalleşiyor ve bu süreç ivme kazanıyor.

Bu durumda ancak sık sık meslek değiştirip yeni meslekler öğrenerek herkesin rekabetçi olmasını sağlayabiliriz.

Bu nedenle, "Mesleki nitelikler hakkında" bir yasaya ihtiyacımız var. Bu belge, niteliklerin tanınması konusunu ele almalı ve çalışanları becerilerini geliştirmeye teşvik etmelidir.

Kitlesel sayısallaştırma süreci, İnternet platformlarına dayalı yeni bir istihdam modeline yol açmıştır. Taksi şoförleri, kuryeler ve diğerleri bunun iyi örnekleridir.

Bu sektör, sosyal ve sağlık sigortası, emeklilik ve vergilendirme açısından devletin desteğine ihtiyaç duymaktadır.

Göç sürecinin işgücü piyasamız üzerinde de önemli bir etkisi vardır.

Kazakistan, BDT'deki en büyük ikinci işçi göçmen alıcısıdır. Bu alandaki sorunları doğru bir şekilde çözmemiz gerekiyor.

Hükümet yeni bir göç politikası konsepti geliştirmelidir. Yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın haklarını korumanın yollarını da yansıtmalıdır.

Ülkedeki işgücü hareketliliği konusunda da yeni yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır.

Hükümetin, güneyden kuzeye hareket eden insanlara yardım dağıtmanın mevcut yollarını yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.

Özellikle, sadece belediyelerle değil, aynı zamanda güney bölgelerinden insanları işe alan işverenlere geri ödeme yaparak da sağlanabilir.

Kendi işini kurmak isteyenlerin yer değiştirmesi için şartların oluşturulması gerekmektedir. Göçmenlere sadece ev inşa etmeleri için değil, aynı zamanda tarımla uğraşmaları için arazi sağlama olasılığını da düşünmek gerekiyor. Ayrıca devlet desteğine erişimlerinin sağlanması da gereklidir.

Ben diğer önemli bir konuya odaklanmak istiyorum.

Kazakistan sosyal bir devlettir. Bu nedenle, ana görevlerden biri, zor durumlarda vatandaşlara kapsamlı yardım sağlamaktır.

Ancak toplumda giderek artan bir paternalist ruh hali ve sosyal obezite var.

Ülkede sosyal programları kasten kişisel kazanç için kullanan birçok insan var.

Bu tür insanlar, herhangi bir medeni ülkede olduğu gibi, hukuk ve toplum önünde sorumlu tutulmalıdır.

Bu tür durumlar, “Devletten alabilirim” düşüncesine yol açmıştır.

Ama gerçekten yardıma ihtiyacı olanlar maalesef sosyal destek önlemlerinin dışında kalıyor.

Elbette ülkemizin büyük bir potansiyeli var ama onun da sınırları var.

Asıl mesele, sosyal yardım alma konusundaki mantıksız arzunun, bir kişiyi geçimini sağlama yeteneğinden mahrum etmesidir.

Böyle olumsuz bir yaşam tarzı, çocukların yetiştirilmesi üzerinde zaten olumsuz bir etkiye sahiptir.

Bu nedenle köklü bir değişikliğe ihtiyacımız var.

Hukuk, toplum ve insanların bilinci değişmelidir.

Sosyal Kanun taslağı bu tür konulara daha fazla dikkat etmelidir.

VI. SİYASİ CANLANMA VE İNSAN HAKLARININ KORUNMASI

Siyasi modernizasyonun kademeli olarak uygulanması, devletimizin stratejik yönünün önceliklerinden biridir.

Son iki yılda, bu alanda bir dizi önemli değişiklik yaptık. Mitingler için yeni bir erken uyarı yasası kabul edildi, partilerin Meclis'e girme barajı yüzde 5'e indirildi ve oy pusulalarına "herkese karşı" sütunu eklendi.

Bu ve diğer adımlar toplumda aktif destek aldı.

Bu girişimler, sürdürülebilir demokratik kalkınma yolumuzu güçlendirecek ve siyasi sistemimizi niteliksel olarak değiştirecektir.

Aynı zamanda vatandaşlarımızın yönetime maksimum katılımı üzerinde olumlu bir etkisi vardır.

Ama bu hepsi değil.

Amacımız devletin etkinliğini, şeffaflığı ve siyasi sürecin rekabet gücünü daha da artırmaktır.

Dolayısıyla siyasi reformlar devam edecek.

Devletliğimizi güçlendirmek için, ülkemizin özelliklerini dikkate alarak tüm değişiklikleri kademeli olarak uygulayacağız.

Güçlü, adil ve ilerici bir devlet inşa etmenin tek doğru yolu budur.

Vatandaşlarımız bu duruşu destekliyor.

Köy akimlerinin doğrudan seçimlerinin getirilmesi çok önemli bir adımdı.

Geçen yılki konuşmamda bahsedilen siyasi reformun ana konusu budur. Bu karar doğrudan kırsal nüfusun, yani Kazakistanlıların %40'ından fazlasının çıkarlarını etkiliyor.

Doğru yoldayız. 2024'te vatandaşlar pilot modda ilçe akimlerini seçme şansına sahip olacak.

Yerel özyönetim sisteminin daha da modernleşmesinde önemli bir faktör, sivil kültürün gelişmesidir.

Cumhurbaşkanlığı İdaresi, il belediyeleri ile birlikte, kırsal alanlarda sivil girişimleri desteklemek için etkili yollar geliştirmelidir.

Hibe finansman sisteminin kırsal alanlardaki sivil toplum kuruluşlarının ihtiyaçlarına göre uyarlanması ve alınması için basitleştirilmiş bir rejim getirilmesi gerekmektedir.

Bu, kırsal alanlardaki sosyal faaliyetlere yeni bir ivme kazandıracaktır.

Kadın ve gençlerin seçmen listesine %30 oranında konması, partilerin daha aktif olmasına, yeni insan arayışlarına ve saflarının gençleşmesine yol açacaktır.

Ancak, halk milletvekillerinin nihai bileşimi oluşturulduğunda bu kota gözlenmedi.

Bu nedenle, tam olarak etkili olabilmesi için, vekillik görev dağılımında bu kontenjanın zorunlu olarak dikkate alınmasına ilişkin bir düzenleme yapılması gerekmektedir.

Kapsayıcı bir toplum inşa ediyoruz. Ülkenin sosyo-politik yaşamında özel gereksinimli pek fazla insan yoktur.

Kota tahsis edilen vatandaş kategorilerinin listesini genişletmeyi öneriyorum. Sadece gençler ve kadınlar için değil, özel ihtiyaçları olan kişiler için de kotaların belirlenmesi gerekiyor.

Bildiğiniz gibi insan haklarının korunmasını her zaman bireysel olarak düşünürüm. Son iki yılda bu yönde önemli ilerlemeler kaydettik.

Bu yılın Ocak ayında, ölüm cezasını kaldırmayı amaçlayan Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin İkinci İhtiyari Protokol'ün onaylanmasına ilişkin yasayı imzaladım.

Şimdi Ceza Kanunu hükümlerini İkinci İhtiyari Protokol hükümleriyle uyumlu hale getirmemiz gerekiyor.

Umarım yıl sonuna kadar ilgili yasa çıkar.

Bu yazın başlarında, Hükümet, Kararnameme uygun olarak, insan haklarının korunmasına yönelik kapsamlı bir planı onayladı.

Bu önemli belge, Kazakistan'daki insan hakları koruma sisteminin daha da iyileştirilmesi için uzun vadeli bir kurumsal çerçeve oluşturmaktadır.

Özellikle kapsamlı bir planın kabul edilmesinden sonra toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaya yönelik aktif çalışmalar başlamıştır. Bu bağlamda, kadının toplumdaki ekonomik ve politik konumuna azami desteğin sağlanması gerekmektedir. Bu işten Cumhurbaşkanlığı İdaresi sorumludur.

Aile kavramı ve cinsiyet politikası da değiştirilmelidir.

Kolluk sisteminde önemli değişiklikler başlamıştır.

1 Temmuz 2021'den itibaren idari yargı sistemi işlemeye başladı. Bu enstitü, devlet aygıtı ile vatandaşlar arasındaki ilişkiyi yeniden şekillendirecek.

Modern bir yargı faaliyeti modeli getiriliyor ve gereksiz davalar azaltılıyor.

Kanun, mevzuattaki tüm tutarsızlıkların ve belirsizliklerin vatandaşların ve işletmelerin çıkarları doğrultusunda açıklanmasını sağlar.

Üç kuşak modelin tanıtılmasından sonra, ceza yargılamalarında katılımcıların korunması güçlendirilmiştir. Bu yılın başından bu yana, iki binden fazla kişi hakkında dava açılmadı.

Savcı denetiminin etkinliği arttı. Mantıksız kararların %98'i üç gün içinde iptal edildi. Savcıların iddianame hazırlama yetkilerinin kademeli olarak genişletilmesi gerekmektedir. Bu adım, sorumluluklarını artıracak ve soruşturma sonuçlarının yasal olarak değerlendirilmesi için mekanizmaları güçlendirecektir.

Kolluk kuvvetleri, bu alan için tipik olmayan bir dizi işlevi kaybetti. İlçe müfettişlerinin statüsü arttı. Suç önleme alanında ek yetkileri vardır.

Birkaç bölgede, pilot modda bir polis hizmeti modeli başlatıldı. Bir sonraki aşama kapsamını genişletmek. Bu çalışmanın başarısı büyük ölçüde yerel yönetimlerin bu sürece dahil olmasına bağlı olacaktır. Yeni değişikliklerin önemini anlamaları ve polise yardım etmeleri gerekiyor.

Aynı zamanda, suçla mücadelenin pratik konuları da göz ardı edilmemelidir.

Vatandaşların dolandırıcılığın artmasını protesto etmesi mantıklı. Başsavcılık, dolandırıcılık ve mali piramitlere karşı bir önlem paketi geliştirecek.

Ebeveyn bakımı olmadan bırakılan çocuklar da dahil olmak üzere çocuklara yönelik cinsel suçların önlenmesi ve bastırılması özel kontrol altında olmalıdır.

Genç neslin geleceğine yönelik bir diğer tehdit, sentetik uyuşturucular da dahil olmak üzere uyuşturucuların yaygınlaşmasıdır. Kolluk kuvvetlerine bu tehdidin vatandaşlar arasında, özellikle de gençler arasında yayılmasını önlemek için mümkün olan her şeyi yapmaları talimatını veriyorum.

Yolsuzlukla etkin mücadelenin sürdürülmesi gerekmektedir. Yıl sonuna kadar, yetkili kurum, orta vadede eylemlerimizin programını tanımlayan bir stratejik belge sunmalıdır.

Aynı zamanda, "iç yolsuzluğun" ortadan kaldırılmasına özel dikkat gösterilmelidir.

Vatandaşların haklarını korurken, avukatlar da dahil olmak üzere insan hakları savunucularının haklarını unutmamalıyız.

Faaliyetlerinin güvenliğini sağlamak ve çalışmalarına müdahale eden yasa dışı faaliyetleri önlemek gereklidir.

Yukarıdaki önlemlerin tümü, siyasi sistemi ve insan haklarını iyileştirmeye yönelik stratejik yönümüzün bir parçasıdır.

VII. MİLLİ BİRLİK, İLERİ KALKINMA İÇİN ÖNEMLİ BİR FAKTÖRDÜR

Şimdi Kazakistan tamamen yeni bir döneme girdi.

Buna göre, kamusal yaşamın tüm alanları kökten değişiyor.

Küresel istikrarsızlık ve birçok yeni zorluğun olduğu bir zamanda, yönümüzü güçlendirmemiz ve gelecek için vizyonumuzu tanımlamamız gerekiyor.

"Birliğimiz çeşitliliktedir" temel ilkemiz asla değişmeyecektir.

Bu nedenle, etnik gruplar arası ilişkilerin uyumlu gelişimi her zaman Kazakistan devlet politikasının ana yönlerinden biri olmuştur.

Bu boşuna değil. Bu pozisyon Kazakistanlıların büyük çoğunluğu tarafından desteklenmektedir.

Vatandaşlarımız için uyum ve hoşgörü hayatın gerçeği, kültürlerin ve dillerin kavşağıdır.

Anayasa'da belirtildiği gibi biz birleşik bir halkız. Gerçek gücümüz burada. Fikir çeşitliliğini destekleyerek, radikalizmin her türlü tezahürünü önleyecek, devlet egemenliğimize ve toprak bütünlüğümüzün ihlal edilmesine izin vermeyeceğiz.

Toplumdaki birlik ve uyumu korumalıyız.

Tüm vatandaşlarımızın etnik ve inançlar arası ilişkilerin önemini anlaması gerekiyor.

Bölünmelere her zaman direnebilen bir ülkeyiz.

Dil, milliyet, ırk, hakaret ve adalete teslim etme temelinde ayrımcılığa izin vermeyiz.

Bu tür anayasaya aykırı adımlar ülkenin temel çıkarlarına zarar vermektedir.

Kazak dilinin geliştirilmesi, devlet politikasının önceliklerinden biri olmaya devam etmektedir.

Bu alanda önemli sonuçlar var.

Kazak dili aslında eğitim ve bilim, kültür ve iş dili haline geliyor.

Genel olarak, devlet dilinin kullanımı genişlemektedir.

Bu doğal bir olgudur, yaşamın ana sürecidir.

Bu nedenle, Kazak dilinin alanının çok sınırlı hale geldiğini söylemek için hiçbir neden yoktur.

Anayasaya göre Kazakistan'ın tek devlet dili vardır. Bu da Kazak dilidir.

Rusça resmi dil statüsüne sahiptir. Mevzuatımıza göre uygulaması kısıtlanamaz.

Geleceğini Anavatanımıza bağlayan her vatandaş Kazak dilini öğrenmeye özen göstermelidir.

Bu vatanseverliğin ana işaretidir.

Gençlerimiz Rusça da dahil olmak üzere diğer dilleri iyi biliyorlarsa kaybetmezler.

Kazakistan ve Rusya arasındaki sınır dünyanın en uzun kara sınırıdır.

Rusça, Birleşmiş Milletler'in altı resmi dilinden biridir.

Bu nedenle, bu konuya akıllıca bakmamız gerekiyor.

Ülkemiz, medeni bir diyalog ve karşılıklı saygı kültürünü teşvik etmelidir.

Kazakistan Halk Asamblesi'nin bu alandaki rolü önemlidir.

Ülkemize ve tüm vatandaşlarımıza karşı sorumluluk duymalıyız.

Ülkenin tarihi mirasının ve kültürel potansiyelinin toplum örgütlenmesinde etkin kullanımına, ulusal kimliğin güçlendirilmesine vurgu yapılmaktadır.

Bu bağlamda Kazakistan, kendisini uluslararası arenada etkin bir şekilde sunma yeteneği de dahil olmak üzere büyük bir potansiyele sahiptir.

Ancak bu konudaki politikamızı yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor. Şu anda devlet, bütçeye sahip olmaya devam eden yalnızca belirli kişilerin projelerini finanse ediyor. Bu, elbette, net değil.

Genç ve yetenekli heykeltıraşlar, sanatçılar, tiyatro çalışanları, müzisyenler, yazarlar sürekli yeni türler arıyor. Ancak, göz ardı edilirler ve yalnızca patronların yardımıyla hayatta kalırlar. Aslında Kazakistan kültürü, bu genç yetenekler sayesinde dünya çapında tanınmaktadır!

Bu nedenle Hükümet, uzmanlarla birlikte, yeni kültürü ve onun yetenekli temsilcilerini tanıtmayı amaçlayan somut bir eylem planını yıl sonuna kadar sunmalıdır.

Yaratıcı endüstriyi desteklemek için bir fon yaratma olasılığını düşünmek gerekiyor.

Aydınların rolü halkımız için her zaman özel olmuştur.

Milletin kaderi eleştirilirken, her zaman açık fikirli insanlar öne geçti.

Gençlere doğru yolu göstererek rehberlik etti. Tek kelimeyle, ülkenin büyükleri aptallığı yasakladı ve asilzadeyi tahta geçirdi.

Bu kaliteyi kanımızda tutmamız gerekiyor.

Artık internet çağı. Kaotik bilgi akışı nesillerin zihnini zehirliyor.

Bir anlık popülerlik için köksüz fikirler zemin kazanıyor.

Bu çok tehlikeli bir süreçtir.

Bu aşamada ulusun aydınlarının konumu ve faaliyeti özellikle önemlidir.

Entelektüellerin çalışmalarına ödüllerle değil, söz ve eylemlerle değer verilir.

Ana görev, gençlere tüm insanlık için ortak olan değerleri aşılamaktır.

Vatanseverlik, bilgi ve çalışkanlık tutkusu, birlik ve sorumluluk gibi nitelikler teşvik edilmelidir.

Bu nedenle aydınları ülkenin geleceğini etkileyen hiçbir konunun dışında bırakmamaya davet ediyorum.

İşbirliği ve birliğimizin temelini oluşturan en iyi değerleri teşvik etmek için bir diyalog ve sivil katılım geleneği geliştirmek bizim için önemlidir.

Eşsiz ulusal kimliğimizi ancak birlikte güçlendirebiliriz. 

İlk Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in defalarca söylediği gibi, etnik gruplar ve dinler arası barış bizim paha biçilmez hazinemizdir.

Devletimizin geleceği için iç istikrarımızı ve milli birliğimizi korumalı ve güçlendirmeliyiz.

Değerli yurttalar!

Bunlar yakın gelecekte ana önceliklerimizdir.

Kazakistan'ın ana zenginliği ülkemizin vatandaşlarıdır.

Sağlığınız, başkanlığımdaki ana hedefim ve dileğimdir.

Bu nedenle bundan sonraki girişimlerim öncelikle halkımızın refahını artırmayı hedefliyor.

BİRİNCİ GİRİŞİM

Asgari ücreti yeniden gözden geçirmenin zamanı geldiğini düşünüyorum.

Bu bir yandan çok önemli bir makro göstergedir, diğer yandan anlaşılır bir göstergedir. 

Asgari ücreti 2018'den beri artırmadık.

Koronavirüs üzerindeki küresel kriz, gelirleri olumsuz etkiledi. Ayrıca Kazakistan, asgari ücret açısından bir dizi BDT ülkesinin gerisinde kalmaktadır.

Bu nedenle 1 Ocak 2022'den itibaren mevcut 42,5 bin tenge olan asgari ücreti 60 bin tenge'ye çıkarmaya karar verdim.

Bu önlem bir milyondan fazla kişiyi doğrudan etkileyecek ve dolaylı olarak tüm çalışanları etkileyecektir.

Aynı zamanda miktarı bugün açıklanan maaşın yüzde 30'una, hatta bazen yüzde 40'ına varan "gölge" maaş fonunu da azaltacak.

Asgari ücretin artması iç tüketimi artıracak ve ekonomiye olumlu etki yapacaktır. Uzmanlara göre, bu GSYİH'yı %1,5 oranında artıracak.

Asgari ücretin vergisel, sosyal ve diğer alanlarda hesap göstergesi olarak uygunsuz kullanılmasına artık son verilmesi gerekmektedir.

Hükümetten ve Parlamentodan yıl sonuna kadar mevzuatta gerekli değişiklikleri yapmasını ve gelecek yılın Ocak ayında yürürlüğe girmesini rica ediyorum.

İKİNCİ GİRİŞİM

Kazakistan'da 6,5 ​​milyondan fazla kişi istihdam edilmektedir. Bunu çok iyi biliyorsunuz. Onların temel gelir kaynakları maaşlarıdır.

Aynı zamanda, son 10 yılda maaş fonundaki artış, işletme sahiplerinin gelirlerindeki artışın yaklaşık %60 gerisinde kalmıştır. Bu bağlamda Hükümet, işletmeleri çalışanlarının maaşlarını artırmaya teşvik etmek için "akılcı" önlemler geliştirecektir.

Çalışanlarının maaşlarını artıran işverenler, düzenlenmiş satın alma sistemi kapsamında fayda göreceklerdir. Devlet tarafından da aktif olarak desteklenecekler.

ÜÇÜNCÜ GİRİŞİM

Maaşları Ödeme Fonu yükü kolay ve anlaşılır olması gerekir. 

Bu, özellikle mikro ve küçük işletme alanında fark edilir.

Böyle bir iş için, sermayeyi %34'ten %25'e düşürerek, maaş fonuna tek bir ödeme yapmayı öneriyorum.

Bu önlem, işletmeleri binlerce çalışanın "gölgesinden çıkmaya" teşvik edecek. Daha sonra emeklilik sistemi, sosyal ve sağlık sigortası sistemlerine tam katılımcı olacaklar.

Bu konuda kampanya yapmak kabul edilemez. İşlerde aksama ve kayıpların önüne geçmek için uygun bir ödeme sistemi hazırlamak gerekir. Yeni sistem 1 Ocak 2023'ten itibaren faaliyete geçecektir.

DÖRDÜNCÜ GİRİŞİM

2020'den itibaren 600 binden fazla öğretmen, doktor ve sosyal hizmet uzmanının maaşları arttı.

Ancak, bütçeden finanse edilen diğer sektörlerin vatandaşları dışarıda bırakıldı.

Bunlar kültür çalışanları, arşivciler, kütüphaneciler, teknisyenler, korucular, sürücüler ve diğerleridir.

Bu nedenle, 2022'den 2025'e kadar devlet, bu memur kategorisinin maaşlarını yıllık ortalama %20 oranında artıracaktır.

Genel olarak, yurttaşlarımızdan 600 bin kişi daha bu girişimden yararlanacak.

BEŞİNCİ GİRİŞİM

Vatandaşlarımız için konut her zaman bir önceliktir.

"Baspana Hit" ve "7-20-25" gibi konut programları yakında sona erecek.

Aynı zamanda, piyasa ipotek oranı hala yüksek ve herkes tarafından kullanılamıyor.

Bu bağlamda, birleşik bir konut programı geliştirilecektir.

Ulusal bir kalkınma kurumu haline gelecek olan Aile Bankası onun yöneticisi olacaktır.

Banka, "tek pencere" anlayışı temelinde vatandaşlara konut sağlamakla yükümlüdür.

Girişimin emeklilik tasarruflarının erken kullanımı üzerindeki olumlu etkisinden daha önce bahsetmiştim.

Hareket aynı zamanda insanların işverenlerden daha fazla ücret talep etmesine izin verdi.

Bu süreci desteklemek için yeterli miktardan fazla emeklilik birikiminin konut alımı için "Aile Bankası" hesabına aktarılmasına izin verilmesi gerektiğine inanıyorum.

Ayrıca bu adım, insanların para biriktirmeyi ve akıllıca harcamayı alışkanlık haline getirmelerini sağlayacaktır.

Sayın Milletvekilleri!

Yedinci toplantıya katılan Parlamento, ilk oturumunda 63 yasayı kabul etti.

Parlamento’nun iki kanadı birlikte ülkedeki sistemsel değişim ve reform için gerekli yasal çerçeveyi oluşturdular.

Parlamentonun bir sonraki oturumu bugün başlayacak.

Önümüzde çok önemli görevler var.

Her yasa tasarısının detaylarına dikkat etmek ve niteliksel olarak hazırlamak gerekir.

İnsanların çıkarlarını korumak için her zaman sebat etmelisiniz.

Her karar hem ülkenin ihtiyaçları hem de devletin imkânları dikkate alınarak verilmelidir.

Bu sorumlu işte size başarılar diliyorum!

Sevgili Yurttaşlar!

Yönümüz belli, hedefimiz nettir.

Her şeyden önce, bu hedefe ulaşmak için ne yapmamız gerektiğini biliyoruz.

Net bir planımız var ve onu uyguluyoruz.

Attığımız tüm güzel girişimleri tamamlayacağız.

Her türlü engeli aşmaya ve zorlukların üstesinden gelmeye hazırız.

Devlet Başkanı olarak halk için her türlü çabayı göstermeye devam edeceğim.

Memurlar ve bir bütün olarak toplum, önümüzde duran görevleri yerine getirmek için birleşmelidir. Aksi takdirde yarın geç kalabiliriz.

Çünkü etrafımızdaki dünya değişken ve zorluklarla doludur.

Devlet Başkanı’nın politikalarından şüphe eden, işlerle baş edemeyen, belki bir şekilde görev zamanını doldurmak isteyen, Cumhurbaşkanı'nın talimatlarını yerine getirmekten kaçan herkes, bana öyle geliyor ki, görevlerinden istifa etmelidirler. 

Artık gelişmemizde belirleyici bir aşamaya giriyoruz. Devlet aygıtı tek bir mekanizma olarak çalışmak zorundadır. 

Bir ulusun güçlü bir devlet olabilmesi için birleşebilmesi özellikle önemlidir.

Aslında organize olan kazanır.

Halkımızın “Birliğin olduğu yerde huzur vardır” demesi boşuna değildir.

Gücümüz kutlu birliğinidedir!

O halde, birliğimizi güçlendirelim ve vatan için çalışalım!

Kutsal Anavatanımız sonsuza dek yaşasın!