Kazakça bizim manevi temelimizdir.
Bizim görevimiz, her alanda etkili bir şekilde onu kullanarak geliştirmektir.
… 2025 yılından başlayarak, alfabemizin Latinceye, Latin alfabesine çevrilmesi çalışmalarına başlamalıyız. Bu, ulusun çözmesi gereken bir prensip meselesidir. Tarihimizde bir dönem böyle bir adım atılmıştı.
…Bizler Müslüman ümmetinin bir parçası olmakla gurur duyuyoruz. Bu bizim geleneğimizdir. Ancak unutmamalıyız ki bizler dünyevi toplum geleneklerine de sahibiz ve Kazakistan laik bir devlettir.

“GENÇLERİMİZE SESLENİYORUM”
Muhterem yurttaşlarım!
Ben özellikle gençlerimize seslenmek istiyorum.

Benim bu gün ilan ettiğim yeni siyasi ve ekonomik rota sizlere daha iyi bir eğitim vermeye, dolayısıyla daha saygın bir hayat sağlamaya yöneliktir.
Ben sizlere, yeni kuşak Kazakistanlılara çok güveniyorum. Sizler yeni rotanın lokomotifi olmalısınız.
 
“DEVLETİMİZİ GÜÇLENDİRMELİ ve DEMOKRASİMİZİ GELİŞTİRMELİYİZ”
Bizim amacımız yeni tip devlet idaresi oluşturmaktır. Bu da topluma hizmette ve devlet yapısının güçlendirilmesinde yeni vazifelere uygun olmalıdır.
… Devlet planlama tahminde bulunma sistemini ileride daha da geliştirmeliyiz.”

“MİLLİ ÇIKARLARIMIZI KORUMALI, BÖLGESEL ve KÜRESEL GÜVENLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRMELİYİZ”
“Bağımsızlık yıllarında Kazakistan uluslararası süreçlerin eşit haklı katılımcısı oldu ve elverişli dış koşullar yaratmayı başardık.
Bizim önceliklerimiz sabittir ve komşularımız olan Rusya, Çin, Orta Asya ülkeleriyle ve aynı şekilde ABD, Avrupa Birliği ve Asya ülkeleriyle ortaklıklarımızı geliştirmekten ibarettir.
Biz Gümrük birliğini ve Ortak ekonomik sahanlığı güçlendireceğiz.
Bizim en yakın amacımız, Avrasya Ekonomik Birliğini kurmaktır. Bu arada konuların oydaşma yöntemiyle halledileceğini net bir şekilde beyan ediyoruz. Siyasi egemenlik halel görmeyecektir.
Dış politikamızın dengeli olması, dünya işlerinde önemli rol oynayan ve Kazakistan için pratik menfaat teşkil eden bütün devletlerle dostane ve tahmin edilebilir ilişkilerin geliştirilmesi demektir.
Ancak, uluslararası durum ve jeopolitik ortam dinamik bir şekilde değişmekte ve bu değişim her zaman iyi yönde olmamaktadır. Kuzey Afrika’dan ve Orta Doğudan Kuzey Doğu Asya’ya kadar devasa bir istikrarsızlık kuşağı uzanmıştır. Güç dengeleri gerek Buna uygun olarak da Birleşmiş Milletler, AGİT, NATO, Kolektif Güvenlik Antlaşması Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Teşkilatı, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı vb. gibi bölgesel güvenlik mekanizmalarının rolü artmaktadır. Orta Asya’da milli güvenlik için yeni tehditler ortaya çıkmıştır.
Bu durumda Kazakistan’ın iç politikasının olduğu gibi dış politikasının da modernize edilmesi gerekmektedir.
küresel düzeyde, gerekse evrenimizin ayrı bölgelerinde ciddi değişikliklere uğramaktadır.”

KAZAKÇA ve ÜÇ DİLİN BİRLİĞİ
Kazakça bizim manevi temelimizdir.
Bizim görevimiz, her alanda etkili bir şekilde onu kullanarak geliştirmektir. Bizler, gelecek kuşaklara, önceki kuşakların deneyimlerine ek olarak, bizlerin de gözle görülür izlerini taşıyan modern bir dil bırakmalıyız. Bu, kendine saygısı olan her insanın kendi kendine üstlenmesi gereken bir görevdir.
Devlet ise, Kazakçanın resmi dil olarak konumunun sağlamlaşması için kendi açısından çok şey yapıyor. Kazakçanın yaygınlaştırılması için alınan tedbirlerin uygulanmasının devam ettirilmesi gerek.
2025 yılından başlayarak, alfabemizin Latinceye, Latin alfabesine çevrilmesi çalışmalarına başlamalıyız. Bu, ulusun çözmesi gereken bir prensip meselesidir. Tarihimizde bir dönem böyle bir adım atılmıştı.
Çocuklarımızın geleceği için, böyle bir kararı almak zorundayız, bu karar dünyayla entegrasyonumuzu, çocuklarımızın İngilizceyi ve bilgisayar dilini daha iyi öğrenmelerini sağlayacak ve en önemlisi de Kazakçanın modernizasyonu için itici güç olacaktır.
Kazakçayı çağdaşlaştırmak zorundayız.
(…)Tüm dünyada aynı şekilde kabul gören terimler vardır ve bunlar her dili zenginleştiren öğelerdir.  Biz ise kendi kendimize hayatı zorlaştırıyoruz, akıllara kargaşa ve karışıklık sokuyoruz, tarihin derinliklerine iniyoruz. Ve benzer örnekler de az değil.

... Sizler, bizim politikamızı biliyorsunuz; 2025 yılında Kazakistanlıların  %95’inin Kazakça’ya hakim olması gerekiyor.
Bu hedef için, günümüzde bütün koşullar yerine getiriliyor.
Artık bugün, ülkemizdeki okulların %60’ında resmi dilde eğitim veriliyor, bütün okullarda ise dil eğitimi müfredata girdi. Bu şu anlama geliyor, bu sene okula başlayan öğrencilerden, on-on iki sene sonra, her biri Kazakça’yı çok iyi bilen yeni bir nesil oluşacak.
Böylece, 2025 yılında Kazakça, hayatın tüm alanlarında egemen olacaktır ve günlük konuşma dili haline gelecektir. Ve bu Hükümetimizin en önemli başarısı olacaktır. Egemenliğimiz ve bağımsızlığımız, sonunda ulusumuzu kenetleyecek ve çimentosu olacak bir ana dile kavuşacak. Bu, devletimizin egemenlik tacındaki en önemli pırlantadır.
 
(…) Günümüzde çocuklarımızın Kazakça’nın yanı sıra Rusça ve İngilizce de öğrenebilmeleri için etkili önlemler alıyoruz.
Üç dillilik devlet düzeyinde teşvik edilmelidir.
 
KÜLTÜR, GELENEKLER VE ÖZGÜNLÜK.
Gelenekler ve kültür – bir ulusun genetik şifresidir.
Ülkemizde yaşayan Kazaklar ve diğer halkların temsilcileri, çarlık rejiminin bütün zorluklarına, sıkıntılarına, devrim sarsıntılarına ve totalitarizme rağmen, kültürlerini ve özgünlüklerini korumayı başarmışlardır.
Dahası, bağımsızlık yıllarında, küreselleşmeye ve batılılaşmaya rağmen, bizim kültür temelimiz gözle görülür biçimde sağlamlaşmıştır.
Kazakistan eşsiz bir ülkedir. Toplumuzda birbirinden farklı kültür birimleri birleşerek, birbirlerini mucizevi bir şekilde tamamlıyorlar ve besliyorlar.
Bizler, milli kültürümüzü, bütün çeşitliliğiyle ve yüceliğiyle korumalı, kültürel mirasımızı parça parça toparlamalıyız.

 Tarihimiz bize şunu öğretiyor: bir ülke ancak halkı birlik içindeyse güçlüdür. Bu nedenle, Kazakların birliği bizim asıl hedefimizdir.
…Halkın Lideri olarak içerideki Kazak birliğini yıkmak isteyen güçlerin ortaya çıkması, beni rahatsız etmektedir.
… Beni, ulusumuzun yapay bir şekilde ‘Nagız Kazakları’ ve ‘Şala Kazakları’ olarak bölünmesi rahatsız ediyor. Bunu yapanlar adına, toplumu bu şekilde bölenler adına utanıyorum. Ve bunların vatan sevgisi gibi kutsal inançların arkasına saklanılarak yapılması, tehlike arz etmektedir.
Genç nesil, nerede olursa olsun, birbirlerini, aynı anne-babanın çocuklarıymış gibi sevmeyi ve değer vermeyi öğrenmeli.

MİLLİ AYDINLARIN ROLÜ
Devlet yapısının oluşmasında öyle bir döneme giriyoruz ki, manevi meseleler, iktisadi ve maddi meselelerden daha az önemli olmayacaklardır.

Maneviyatın gelişiminde esas görev her zaman aydın kesime düşer. Kazakistan 2050 yılında, ilerici düşünceler toplumu olmak zorundadır.
Toplumumuzun çağdaş görüşlerinin temelini, aydınlarımız belirlemelidirler.
Aydın kesim, devletin yapılanma evresinde, ortak milli değerlerin sağlamlaştırılmasında itici güç olmalıdır.
Bizler, zamanımızın yeni kahramanlarını göstermeliyiz ve yaratmalıyız ki gençlerimiz bunlara yönelsin.
Aydınlar, benim Kazakistan-2050 yeni siyasi rotası vizyonum temelinde ülke geleceğinin mentalite ve dünya görüşü modellerinin tasarlanmasında anahtar rol oynayabilir ve oynamalıdır.
…Biz çoğuz ve hepimiz bir ülke, bir halkız.
Kendi ülkesine faydalı olma, kendi vatanının geleceğinden sorumlu olma, her politikacı ve her Kazakistanlı için bir görev ve şereftir.
Bizler birlik ve uyum değerlerini toplumumuzun temeli ve özel Kazakistan hoşgörümüzün kaidesi yaptık.
Bizler bu değerleri özenli bir şekilde her bir Kazakistanlının gelecek nesillerine aktarmalıyız.
 
21. YÜZYILIN KAZAKİSTAN’INDA DİN
Günümüzde halkımız için geleneksel olmayan dini ve sözde dini akımlar konusu akut bir sorun halinde durmaktadır.
Genç insanlarımızın bir kısmı körü körüne bu yaşama yabancı bakışı kabul etmektedir, çünkü toplumumuzun bir kısmında yabancı sözde dini etkiye karşı bağışıklık düşük seviyededir.
Anayasamız inanç özgürlüğünü güvence altına almaktadır ve bu bir vakıadır. Ancak, bilindiği üzere sınırsız özgürlük olmaz, bu kaostur. Her şey Anayasa ve yasalar çerçevesinde olmalıdır.
Herkesin seçme hakkı bulunmaktadır. Dini tercihlerin seçimi konusuna çok sorumlu bir şekilde yaklaşmak gerekir, çünkü insanın yaşam tarzı, gündelik hayatı ve sıklıkla da bütün hayatı ona bağlıdır.
Günümüzde Internet ve yüksek teknolojiler çağında bilgi akışının devasa boyutlarda olduğu bir ortamda “filtre” insanın içinde yer almalıdır.
İçimizdeki «filtre» sorular sormalıdır: Annelerimizin, kız kardeşlerimizin, kızlarımızın başka halkların elbiselerini giymeleri, çarşaflara sarınmaları bizim için gerekli mi? Aynı sofraya oturmamaları, araba sürmemeleri mi gerekir? Bütün bunlar başka halkların yerleşik gelenekleridir, ancak bu türden töreler bizim bozkırımızda hiçbir zaman bulunmadı. Klasik eserleri okuyun, filmlere bakın.

Bizim kadınlarımızın milli gururu, kendi geleneksel kıyafet stili bulunmakta, ancak o biz erkeklerin pek sık olarak suiistimal ettiği tevazuuyla örtülüdür.

“BİZLER MÜSLÜMAN ÜMMETİN BİR PARÇASI OLMAKLA GURUR DUYUYORUZ”

Bizler Müslüman ümmetinin bir parçası olmakla gurur duyuyoruz. Bu bizim geleneğimizdir. Ancak unutmamalıyız ki bizler dünyevi toplum geleneklerine de sahibiz ve Kazakistan laik bir devlettir.
Bizler ülkenin geleneklerine ve kültür normlarına uygun dini şuuru oluşturmalıyız. Bizler en iyi davranış modellerini almalıyız. Benim ilan ettiğim bu strateji halkımızı orta asırda değil 21. yüzyılda yaşamaya hazırlamaktadır.

GELECEĞİN KAZAKİSTAN’INI NASIL GÖRÜYORUM?

Geleceğin Kazakistan’ını nasıl görüyorum?
Ben son derece eminim ki 2050 yılının Kazakistanlıları eğitimli, üç dilde konuşan özgür insanlardan oluşan bir toplum olacaktır.
Onlar dünya vatandaşıdır. Seyahat ederler. Onlar yeni bilgilere açıktır. Onlar çalışkandır. Onlar ülkelerinin vatanseveridir.

Ben eminim ki, 2050yılının Kazakistan’ı ortak emeğin toplumu olacaktır. Bu, her şeyin insan için yapıldığı güçlü ekonomisi olan bir devlettir. Orada en iyi eğitim, en iyi sağlık hizmeti bulunmaktadır. Orada barış ve huzur hakimdir. Orada vatandaşlar özgün ve eşit, iktidar ise adildir. Orada yasaların üstünlüğü vardır.
Ben doğru rotada ilerlediğimize inanıyorum ve hiçbir şey bizi doğru yoldan ayıramaz.
Eğer güçlü olursak bize saygı gösterirler.
Biz mucize bekler veya başkalarına güvenirsek elimizdekileri de kaybederiz.
Ve bugün biz sadece doğru seçim yapmalıyız.

2050 HEDEFLERİMİZDE KAZAK HALKINA BÜYÜK SORUMLULUK DÜŞMEKTEDİR
Yeni Kazakistan-2050 stratejik rotasının gerçekleştirilmesinde Kazaklara özel bir sorumluluk düşmektedir.
Unutmamalıyız ki zamanın meydan okumalarına karşı uygun cevabı ancak kendi kültür kodumuz olan dilimizi, maneviyatımızı, geleneklerimizi ve değerlerimizi muhafaza etmemiz koşuluyla verebiliriz.
Bunu özellikle gençlerin anlayacağı dilden söyleyeceğim. Bilgisayar programı ne zaman hata verir?
Program kodu bozulduğunda.. Hayatta da böyledir. Eğer ulus kendi kültür kodunu kaybederse ulusun kendisi de bozulmaktadır. Buna müsaade edilmemelidir!
Ben inanıyorum ki bizim şerefli tarihimiz, şanlı atalarımızın hatırası bize geleçek zamanın zorluklarını aşmada yardımcı olacaktır. Tarih şahittir, zor zamanlarda halkımız her defasında kenetlenmiş ve zorlukları kendi zaferlerine dönüştürmüştür.
 
“Altı kişi fikir birliğinde olmazlarsa, elindekini kaybeder,
Dördü fikir birliğinde ise, Gök Tanrısı onları korur” (Kazak atasözü)
 
Neredeyse 300 yıl önce Kazakların birleştiği Anırakay’da aynı şey oldu. O anda topraklarına bağlılık ve sağduyu üstün geldi. O kahramanlığı her birimizin atası yaptı.
Gelecekteki zorlukları nasıl aşacağımız bize, bizim birliğimize bağlı. Atalarımız boşuna dememişler: «Vatanın şefkati ateşten sıcaktır».
Ben yaşlı kuşağımıza sesleniyorum: Sizin bilgeliğiniz yeni nesillere doğru yoldan yürümeleri, Vatanı sevmeleri konusunda yardımcı olmalıdır.
Ben orta kuşağa sesleniyorum: Sizin kısmetinizde bir ülkenin çöküşü ve bağımsız devletin yeniden dirilişi varmış. Bu karmaşık ve zor kararların dönemiydi. Sizin edindiğiniz tecrübe – zorlukları aşmada yardımcı olacak paha biçilmez bir sermayedir.
Ve en nihayet ben gençlere sesleniyorum: Sizler bizim yarınlara ilişkin bütün ümitlerimizin sembolüsünüz. Bu gün bizlerin yaptığı herşey sizler için yapılmaktadır. Çoğunuz bağımsız Kazakistan’ımızın yaşındasınız. 2050 Yılına doğru ise, bu programın gerçekleştirilmesine katılmış olgun vatandaşlar olacaksınız. Ülkenin daha sonraki yolunu sizler belirleyeceksiniz.
Bize nasip olmayan bağımsızlık ortamında sizler yetiştiniz. Sizin yeni, bağımsız düşünüşünüz, ülkemizi, bize bugün uzak ve erişilmez gibi görünen yeni hedeflere götürecek etkendir.
Ben bütün halkımı, bizim dimdik ayakta kalmamıza ve vatanımıza şerefli bir gelecek sağlanmasına yardımcı olacak gayret, çalışkanlık ve amacından şaşmama gibi ebedi vasıflarla donanmış olmaya çağırıyorum.
Ben sizlere inanıyorum. Ben yeni tarihi fırsatı kaçırmayacağımıza inanıyorum.