Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev, 21.Bağımsızlık Günü dolayısıyla yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasının II. bölümünde, 2030 Stratejisi’nin devletin kuruluş dönemi için oluşturulduğunu, temel parametreleri bakımından yerine getirildiğini, 20 yıl içinde, çok yüksek tempolarla gerçekleştirdikleri başarıları başka ülkelerin ancak 100, hatta 150 yıl içinde yapabildiklerini,  fakat bunların artık yetersiz kaldığını vurgulayarak ülkesinin 2050 hedeflerini açıklamaktadır.

“KAZAKİSTAN–2030 STRATEJİSİ”NİN TEMEL SONUÇLARI
 
Nursultan Nazarbayev, Kazakistan’ın 2030 stratejisinin temel sonuçlarını anlattığı konuşmasının bu bölümünde, “Biz, aralıksız bir şekilde ve inatla, konulan hedeflere doğru ilerledik. Küresel krizin doruk yaptığı 2008–2009 yıllarında bile milli ekonomimiz büyümeye devam etti.
Bir dizi parametreleri bakımından zamanından önce yerine getirmeyi başardığımız 2030 Stratejisi uygulamalarının sonuçlarını ilan etmek, benim için büyük bir onurdur” demektedir.
Nazarbayev, planlanandan çok önce hayata geçirilmesinden dolayı gurur duyduğu  “Kazakistan 2030 Stratejisi” konusunda özetle, “ uluslararası kabul gören sınırlara sahip oldu. 14 bin kilometre uzunluğundaki devlet sınırlarımızın delimitasyonu yapıldığını, ülkenin güvenliğini sağlayan güçlü, modern ve savunma gücü olan bir ordu ile etkin bir emniyet sistemi kurduklarını, 140 etnisite ve 17 inanışa mensup insanların yaşadığı ülkede iç politika istkrarını ve milli birliği koruduklarını, yüksek düzeyde yabancı yatırımı ve iç tasarrufu sağlayarak açık piyasa ekonomisine dayalı ekonomik büyüme gerçekleştirdiklerini, 1997’de 1.7 trilyon Tenge olan milli ekonomi hacminin 2011’de 28 milyon Tenge’ye ulaştığını, GSMH’nın 16 kat arttığını, 1998’de 1.500 Dolar olan kişi başı milli gelirin 2012 yılında 12 bin Dolar’a çıktığını, dış ticarette 12, sınai ürün üretim hacminde 20 kat artış sağladıklarını, aynı dönemde petrol üretimini 3 kat, doğal gaz üretimi ise 5kat arttırdıklarını, hızlandırılmış sanayileşme programı çerçevesinde, 2010 yılından bu yana, toplam tutarı 1.797 milyar Tenge olan 397 yatırım projesi gerçekleştirdiklerini ve 44 binden fazla kişiye istihdam sağladıklarını” belirtmektedir.
 
Nazarbayev, konuşmasının devamında, “Kazakistan 2030 Staratejisi” çerçevesinde eğitim, sağlık ve refah konusunda yapılanları anlatırken de, çalışanların maaşlarında 9.3, emekli maaşlarında ise 10 kat artış sağladıklarını, 1999 yılında 46 milyar Tenge olan sağlık harcamalarının 2011 yılında 631 milyar Tenge’ye ulaştığını,1997 yılından bu yana, 942 okul ve aynı şekilde, 758 hastane ve çeşitli sağlık merkezleri açıldığını, Astana’da, uluslararası standartlara göre çalışan modern bir bilimsel araştırma üniversitesi kurulduğunu vurgulamaktadır.
Kazakistan’ın petrol ve gaz sektörü bütün ekonomimiz için lokomotif görevi yapmakta ve diğer sektörlerin gelişmesine katkıda bulunduğunu söyleyen Nazarbayev, geçtiğimiz yıllarda sanayi ve ulaştırma altyapılarına ait birçok büyük stratejik tesis yapıldığını, bu kapsamda 11 yılda karayolu sektörünün gelişmesi için 1.263,1 milyar Tenge harcandığını, bu yıllar içinde 48 bin kilometre genel amaçlı yol 1.100 km de demiryolu yapıldığını anlatmakta ve “Batı Avrupa-Batı Çin ana ulaştırma koridorunu oluşturmak suretiyle İpek Yolu’nu yeniden canlandırıyoruz.
…Bu suretle, 2030 Stratejisi’nde belirlenen temel hedefler gerçekleştirildi, diğerleri de gerçekleşme sürecindedir.
Şimdi her birimiz, ‘2030 Stratejisi işe yaradı ve çağdaş Kazakistan kuruldu’ diyebiliriz” demektedir.
II. 21’İNCİ ASRIN ON KÜRESEL MEYDAN OKUMASI…
 
Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev, konuşmasının II. bölümünde “Bugün insanoğlu yeni küresel meydan okumalarla yüz yüze kalmaktadır.
(…)Toplum yaşamının bütün alanlarındaki modernizasyonu, 20 küsur yıl içinde, çok yüksek tempolarla gerçekleştirdik. Bu sürede başka ülkelerin 100, hatta 150 yıl içinde yapabildiklerini yapmış olduk.
Biz, kendi kalkınma sürecimizde, ileride de yeni başarılar kazanmayı planlıyorsak, bunlardan her birini göz önünde bulundurmalıyız” demekte, ülkesi ve bölgesi açısından çok önemli gördüğü on temel tehdidi sıralamaktadır.  
Nazarbayev’in işaret ettiği tehditlerden bazıları satırbaşlarıyla şöyledir:

*Tarihi zaman büyük bir hızla süratlendi. Dünyamız yoğun bir şekilde dönüşmekte ve meydana gelen değişikliklerin sürati şaşkınlık yaratmaktadır.
Son 60 yıl zarfında dünya nüfusu üç kat arttı ve 2050 yılına doğru 9 milyara çıkacak. Bu dönemde dünya gayri safi hâsılası 11 kat arttı.

*Küresel demografik dengesizlik günden güne daha akut hale gelmektedir. Bütün dünyadaki eğilim, insanlığın yaşlanmasıdır. 40 yıl sonra 60 yaşın üstündeki dünya nüfusu 15 yaşın altındakilerden daha fazla olacaktır. Düşük doğurganlık ve insanlığın yaşlanması; birçok ülkede, kaçınılmaz bir şekilde iş gücü piyasasında sorunlara ve özellikle de iş gücü kaynakları yetersizliğine yol açmaktadır.
Artan demografik dengesizlik yeni göç dalgaları oluşturmakta ve bütün dünyada sosyal gerginliği arttırmaktadır.

*Dünya nüfusundaki yüksek artış hızı gıda sorununu daha keskin hale getirmektedir.
Günümüzde onlarca milyon insan açlık çekmekte ve bir milyara yakın insan sürekli olarak yetersiz beslenme sıkıntısı çekmektedir. Gıda maddesi üretiminde devrim niteliğinde değişiklikler olmazsa, bu korkunç rakamlar sadece büyümeye devam edecektir.

*Dünya su kaynakları da büyük bir baskı altındadır.
Dünyamızda, son 60 yıl zarfında, içme suyu tüketimi 8 misli arttı. Yüzyılımızın ortalarına doğru birçok ülke su ithal etmek zorunda kalacaktır.
*Anlaşıldığı üzere, hidrokarbon ekonomisi dönemi, yavaş yavaş sona ermektedir. Yeni bir çağ başlamaktadır ve bunda, insanoğlunun yaşam faaliyeti; sadece petrol ve gaza değil, aynı ölçüde yenilenebilir enerji kaynaklarına da dayanacaktır.
Kazakistan küresel enerji güvenliğinin kilit unsurlarından biridir.

*Yeryüzündeki doğal kaynakların sınırlılık ve tükenebilirlik koşullarında insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir tüketim artışı, farklı yönlerde olmak üzere, gerek olumlu, gerekse olumsuz süreçleri coşturacaktır.

*İnsanlık Üçüncü Sanayi Devrimi arefesinde bulunmaktadır ve bu da “üretim” kavramını değiştirmektedir. Teknolojik buluşlar dünya piyasalarının yapısını ve ihtiyaçlarını köklü bir şekilde değiştirmektedir. Biz, öncekilere kıyasla, bambaşka bir teknolojik gerçeklikte yaşamaktayız.
Dijital teknolojiler, nanoteknoloji, robot araçlar, yenileyici tıp ve bilimin birçok başarısı, sadece çevreyi değil, insanı da dönüştürmek suretiyle gündelik hayatın gerçekliği haline gelecektir.

*Günümüzün en büyük küresel sorunlarından biri, artan sosyal eşitsizliktir.
Bugün, dünyada yaklaşık iki yüz milyon kişi çalışacak iş bulamamaktadır. Hatta Avrupa Birliği’nde bile işsizlik, son on yılların en yüksek düzeyine çıkmış bulunmaktadır ve çok sayıda kitlesel kargaşayı kışkırtmaktadır.

*Dünyamızda, ciddi bir dünya görüşü ve değerler krizi yaşanmaktadır. Gittikçe daha sık olarak medeniyetler çatışmasından, tarihin sona ermesinden ve çok kültürlülüğün çöküşünden söz edilmektedir.
Yıllarca sınanmış değerlerimizi korumak suretiyle bu dünya görüşü yorumlarına kapılmamak, bizim için ilkesel önem taşımaktadır. Kendi deneyimlerimizden bildiğimiz üzere, çok etnisiteli ve çok dinli olmamız “Aşil topuğu” olarak adlandırılıyordu, ama biz bunu avantaj haline getirdik.

*Biz şu anda dünyada ne olup bittiğini görüyoruz. Bu yeni bir kriz dalgası değil, dünya ekonomisinin henüz içinden çıkamadığı 2007–2009 yılları krizinin devamıdır.
Küresel ekonomik sistem 2013–2014 yıllarında ciddi bir sekteye uğrayabilir ve özellikle dünyadaki hammadde fiyatları tepetaklak olabilir. Bizim için böyle bir senaryo, son derece arzu edilmeyen bir durumdur.
Avrupa Birliği ve/veya ABD’de olası bir durgunluk, gelişmiş ülkelerin hammadde kaynaklarına olan ihtiyacını azaltabilir.
Euro bölgesinde en azından bir devletin potansiyel bir temerrüde düşmesi “domino etkisini” başlatabilir ve bizim, uluslararası rezervlerimiz ile ihracat sevkiyatlarımızın istikrarının korunmasını tartışmalı hale getirebilir.

III. “KAZAKİSTAN 2050 STRATEJİSİ”
 
Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan  A. Nazarbayev, 21.Bağımsızlık Günü dolayısıyla yaptığı “Ulusa Sesleniş” konuşmasının III. bölümünde,  2030 Stratejisi’nin devletin kuruluş dönemi için oluşturulduğunu, temel parametreleri bakımından yerine getirildiğini, 20 yıl içinde, çok yüksek tempolarla gerçekleştirdikleri başarıları başka ülkelerin ancak 100, hatta 150 yıl içinde yapabildiklerini,  fakat bunların artık yetersiz kaldığını vurgulayarak ülkesinin 2050 hedeflerini açıklamaktadır:
“Çözümlememiz gereken problem paradigmaları nicelik olarak değişmiştir” diyen Nazarbayev, tehditlere karşı koyabilmek için planlama ufkunu genişletmeleri gerektiğini belirterek, “15 yıl öncesinde olduğu gibi, bir sıçrama yapmalıyız” demektedir:
“Biz 2030 Stratejisi’ni hazırladığımızda, hiç kimse böylesine benzeri görülmemiş bir mali-ekonomik krizin ortaya çıkabileceğini ve bunun sonucunda da yeni ve hiçbir suretle öngörülmeyen ekonomik ve jeopolitik durumların oluşabileceğini tahmin etmiyordu.
… Bizim esas amacımız; 2050 yılına kadar, dünyanın en gelişmiş 30 devleti arasında yer almaktır.
Bizim başarılarımız ve bizim Kazakistan kalkınma modelimiz yeni siyasi rotanın temelini oluşturmalıdır.”
… Biz nereye gidiyoruz? Kazakistan, 2050 yılına doğru, dünyanın en gelişmiş ilk otuz devleti arasında yer almalıdır.
Bu kulüpte yer kapmak için kalkınmakta olan ülkeler arasında kıyasıya bir rekabet olacaktır. Ulusumuz, güneşin altındaki yeryüzünün sadece güçlüler için garantilendiğini açık bir şekilde idrak etmek suretiyle, küresel ekonomik mücadeleye hazır olmalıdır.”


Nazarbayev, “Biz, amacımızdan şaşmaksızın ve coşkuyla, birincil hedefleri gözden kaçırmaksızın çalışmalıyız” dediği bu konularda, 2013 yılından başlayarak, ekonomik politikalarda yeni hedeflere geçilmesini öğütlemekte ve “Kazakistan 2050 Stratejisi”nin temel hedefleri konusunda görüşlerini dile getirmektedir. Bu bağlamda, ekonomik faydacılıktan, yeni ekonomi politikalarını başarıya ulaştıracak kadrolardan, devletin makroekonomik politikasının modernize edilmesinden, bütçe, para-kredi, dış borç yönetiminden, vergi politikalarından, altyapının geliştirilmesinden, devlet varlıklarının ve doğal kaynakların yönetiminin modernleştirilmesinden, ulusun geleceği ve devletin güvenliği açısından stratejik hidrokarbon rezervi oluşturulması gereğinden söz etmektedir.
“Kazakistan 2050 Stratejisi”nin hayata geçirilmesi için neler yapılması gerektiğini anlattığı bölümde, Nazarbayev, “2050 Yılına kadar Kazakistan kendi üretim aktiflerini en yeni teknolojik standartlara uygun olarak bütünüyle yenilemelidir. Rekabet gücü en yüksek olan sektörlerde yerli üreticiler için yeni piyasa nişleri oluşturma stratejisini aktif olarak geliştirmeliyiz. Bu, özellikle Dünya Ticaret Örgütüne girme niyetini de göz önünde bulundurarak sanayisizleşmenin potansiyel olarak yıkıcı etkilerinden kaçınmamızı sağlayacaktır.
Yerli mallar rekabet gücüne sahip olmalıdır. 1 Ocak 2012 tarihinde Kazakistan, Rusya ve Belarus’un katılımıyla Ortak ekonomik alan oluşturmanın fiili etabı başladı. Bu, toplam GSYH 2 trilyon Dolar olan, 170 milyon tüketiciyi birleştiren devasa piyasa bizim iş alemimize rekabet etmeyi öğretmelidir. Bu arada, bu ekonomik entegrasyon sürecinde Kazakistan siyasi egemenliğinden herhangi bir şey kaybetmeyecektir” demektedir.
 
Düşük hidrokarbonlu ekonomiye geçmeyi, 2013 Yılında “Yeşil Köprü” uluslararası teşkilatının kurulmasını ve aynı şekilde Almatı çevresindeki dört uydu kent temelinde Green 4 projesinin başlatılmasını öneren Nazarbayev, bu konuda şöyle demektedir:
“Astana’da düzenlenecek olan önümüzdeki EKSPO-2017 ülkenin “yeşil” kalkınma yoluna girmesi için güçlü bir itici güç olmalıdır. Başkentimizde bilim ve teknolojinin en başarılı örnekleri sergilenecektir. Birçok Kazakistanlı bizim erişmeye çalıştığımız ‘geleceğin enerjisini’ kendi gözleriyle görecektir.
… Bizim asıl amacımız, vatandaşlarımızın sosyal güvenliği ve refahıdır. Bu toplumsal istikrarın en iyi garantisidir.
… Devlet, özellikle küresel kriz dönemlerinde, vatandaşlara minimum yaşam standartlarını garanti etmelidir. Temel görev, yoksulluğun artmasını engellemektir.
Yoksulluk, hiçbir Kazakistanlı için bir sosyal perspektif olmamalıdır.
Biz vatandaşlarımız için, doğrudan ekonominin ve bütçenin büyümesi ile doğru orantılı, asgari sosyal koşullar ve güvenceler sağlamalıyız.”

“ANNELİK AYRI BİR ÖZENDİR”
Konuşmasının bir bölümünde Nazarbayev, Kazakistan’ın hedeflerine ulaşmasında kadınların rölünü şu sözlerle dile getirmektedir: “Devlet ve şahsen benim için de, annelik ayrı bir özendir. Sizler bir ailenin dayanağısınız, bu demek oluyor ki sizler, devletin de dayanağısınız.”

“KAZAKİSTAN LAİK BİR DEVLETTİR”
“Kazakistan laik bir devlettir. Vatandaşlarımıza vicdan, devlet özgürlüğünü sağlarken, halkımıza, adetlerimize ve yasalarımıza ters düşen bir takım toplumsal kuralları dayatma girişimlerine de katı bir şekilde karşı gelecektir.   

… Gelişmiş ve rekabet gücü olan bir ülke olmak için bizler yüksek eğitimli bir ulus olmalıyız.
Çağdaş dünyada sıradan okur-yazarlığın artık yeterli olmadığı ortadadır. Bizim vatandaşlarımız en modern donanımlarda ve en modern üretimlerde çalışabilmek için vasıflarını geliştirmeye hazır olmalıdırlar.
Çocuklarımızın ve bir bütün olarak yetişen kuşağın işlevsel okur-yazarlığına da büyük bir önem verilmelidir. Bu, bizim çocuklarımızın çağdaş hayata adapte olmaları için önemlidir.
 
…Teknolojik dalganın sırtında yer almak ve mutlak yenilikler yaratmak her ülkenin harcı değildir. Bunu çok gerçekçi bir biçimde idrak etmeliyiz.
Bu nedenle, bizim çok gerçekçi, azami ölçüde pragmatik bir strateji kurmamız gerekmektedir.
Fazla masraflı olmayan araştırma ve çalışmalara yoğunlaşmamız gerekmektedir.
Biz ülkemize gerekli teknolojilerin transferini sağlamalıyız ve bunları kullanmak için uzmanlarımızı yetiştirmeliyiz. EXPO-2017 bu sürece bir ivme kazandırmalı ve geleceğin enerjisini geliştirmek için yeni teknolojilerin seçiminde bize yardımcı olmalıdır.

 2050’DE İLK 30 ÜLKEDEN BİRİ OLMALIYIZ
“Bizim başarılarımız ve bizim Kazakistan kalkınma modelimiz yeni siyasi rotanın temelini oluşturmalıdır.
… Biz nereye gidiyoruz? Kazakistan, 2050 yılına doğru, dünyanın en gelişmiş ilk otuz devleti arasında yer almalıdır.
Bu kulüpte yer kapmak için kalkınmakta olan ülkeler arasında kıyasıya bir rekabet olacaktır. Ulusumuz, güneşin altındaki yeryüzünün sadece güçlüler için garantilendiğini açık bir şekilde idrak etmek suretiyle, küresel ekonomik mücadeleye hazır olmalıdır.”