Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev:

Bizim en yakın amacımız, Avrasya Ekonomik Birliğini kurmaktır. Bu arada konuların oydaşma yöntemiyle halledileceğini net bir şekilde beyan ediyoruz. Siyasi egemenlik halel görmeyecektir.

Dış politikamızın dengeli olması, dünya işlerinde önemli rol oynayan ve Kazakistan için pratik menfaat teşkil eden bütün devletlerle dostane ve tahmin edilebilir ilişkilerin geliştirilmesi demektir.

Ancak, uluslararası durum ve jeopolitik ortam dinamik bir şekilde değişmekte ve bu değişim her zaman iyi yönde olmamaktadır. Kuzey Afrika’dan ve Orta Doğudan Kuzey Doğu Asya’ya kadar devasa bir istikrarsızlık kuşağı uzanmıştır. Güç dengeleri gerek küresel düzeyde, gerekse evrenimizin ayrı bölgelerinde ciddi değişikliklere uğramaktadır. Buna uygun olarak da Birleşmiş Milletler, AGİT, NATO, Kolektif Güvenlik Antlaşması Teşkilatı, Şanghay İşbirliği Teşkilatı, Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı vb. gibi bölgesel güvenlik mekanizmalarının rolü artmaktadır. Orta Asya’da milli güvenlik için yeni tehditler ortaya çıkmıştır.

Bu durumda Kazakistan’ın iç politikasının olduğu gibi dış politikasının da modernize edilmesi gerekmektedir.

Kazakistan Cumhuriyeti Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev 21. Bağımsızlık Günü münasebetiyle yaptığı konuşmasını 3 ana başlık altında topladı:

I. Olgunlaşan Kazakistan demek, Devlet Kuruculuğumuzun, Milli Ekonomimizin, Sivil Toplumumuzun, Toplumsal Mutabakatımızın, Bölgesel Liderliğimizin ve Uluslararası İtibarımızın Krizler Tarafından Sınanmasıdır.

II. 21’inci Asrın On Küresel Meydan Okuması

III. «Kazakistan2050 Stratejisi» – Tarihi Koşullarda Süratle Değişen Yeni Kazakistan için Yeni Siyasi Rota..

Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev’in hem geçmişte yaşadıkları sıkıntıları ve bağımsızlığa kavuşmalarından bu yana gerçekleştirdikleri başarıları hem de 2030 ve 2050 yılına uzanan stratejilerinin ana hatlarını anlattığı geniş kapsamlı “Ulusa Sesleniş-2012” konuşması, Kazakistan’ın çok önemli bir dönemini özetleyen tarihi bir belge niteliğindedir.

Nazarbayev’in konuşmasında belirttiği gibi, Kazakistan’ın bağımsızlığını kazanmasından bu yana, 20 yıl gibi kısa bir zaman diliminde ve küresel ekonomik krizin olumsuz etkilerinin giderek derinleştiği bir süreçte gerçekleştirdiği atılımlar, başka ülkelerin ancak 100 ya da 150 yılda gerçekleştirebileceği başarılardır.

Nazarbayev’in, bağımsızlığını kazanmasından bu yana Kazakistan’da yaşananlar üzerinden anlattıkları, yalnızca Kazakistan’ı ilgilendiren konular da değildir. O nedenle, yalnızca geçmişe değil, geleceğe de ışık tutması açısından, Nazarbayev’in 21. Bağımsızlık Günü dolasıyla yaptığı “Kazak Halkına Sesleniş” konuşması gelişmekte olan ülkeler açısından çok önemli dersler içermektedir. 

Küresel krizin narkotik etkisi altında dünya siyasi haritası yeniden şekillendirildiği bir dönemde, gelişmekte olan pek çok ülke, Nazarbayev’in “Ulusa Sesleniş”ini dikkatle okumalıdır. Ben inanıyorum ki, Kazakistan’ın Nursultan Nazarbayev’in Kazak halkına yaptığı ve çok kısa bir zaman diliminde ve çok olumsuz koşullar altında gerçekleştirilen başarıların anlatıldığı “Ulusa Sesleniş” konuşmaları kitaplaştırıldığında, Grigoriy Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı eseri gibi, okullarda ders kitabı olarak okutulacaktır. 1923’te kaleme alınan bu kitapta Petrov, 1800’lerin son döneminde Finlandiya halkının içinde bulundukları çok olumsuz durumu ve bu durumdan kurtulabilmek için bir avuç aydının verdikleri olağanüstü mücadeleyi anlatır. Atatürk döneminde Rus yazarı Petrov’un “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” adlı kitabı askeri okullarda ders kitabı olarak okutulmuştu.  

Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan A. Nazarbayev’in 14 Aralık 2012’de yaptığı özetleyerek veriyoruz.(Nazarbayev’in “Ulusa Sesleniş” konuşmasının tam metnini www.oncevatan.com.tr Türk Dünyası bölümünde bulabilirsiniz) 

ULUSA SESLENİŞ

Saygıdeğer Kazakistanlılar!

Değerli vatandaşlarım!

Bugün biz, “Bağımsızlık Günü” arefesinde bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Artık 20 yılı aşkın bir süredir, biz hepimiz, bu büyük bayramı gururla kutlamaktayız.

16 Aralık 1991 tarihinde, Kazakistan halkı olarak biz egemenliği, özgürlüğü ve dünyaya açık olmayı seçtik. Günümüzde, artık bu değerler gündelik hayatımızın bir parçası olmuştur.

(…) Devlet, 20 yılı aşkın bir süre, egemenliğin ve siyasi itibarın kazanılması için çalıştı. 20 yıl içinde bu hedefe ulaşılmış oldu. Oluşum dönemi başarıyla tamamlandı.

Kazakistan 21’inci yüzyıla bağımsız ve kendinden emin bir şekilde girdi.

Uzayıp giden küresel krizin etkisiyle dünyada cereyan eden olaylar bizi ürkütmemektedir. Biz bunlara hazırlıklıyız. Şimdi bizim görevimiz, egemenlik yıllarında kazandığımız her şeyi korumak suretiyle, 21’inci yüzyılda sürdürülebilir kalkınmamıza devam etmektir.

Bizim temel hedefimiz; 2050 yılına kadar güçlü devlet, gelişmiş ekonomi ve toplu istihdam temelinde bir refah toplumu yaratmaktır.

Güçlü devlet, hızlandırılmış ekonomik büyüme koşullarının sağlanması için özellikle önemlidir.

Güçlü devlet, ayakta kalabilme politikasıyla uğraşmaz; aksine uzun vadeli kalkınma ve ekonomik büyümeyi planlama ile meşgul olur.

Değerli vatandaşlarım, bu nedenle, özellikle Bağımsızlık Günü arefesi olan bu günde, ben sizlere yeni bir mesajla hitap ediyorum.

Bu, ülkemizin kalkınma perspektifleri konusunda görüşlerimi yansıtmaktadır.

Bu, yepyeni bir siyasi rotadır.

I. Olgunlaşan Kazakistan demek, devlet kuruculuğumuzun, milli ekonomimizin, sivil toplumumuzun, toplumsal mutabakatımızın, bölgesel liderliğimizin ve uluslararası itibarımızın krizler tarafından sınanmasıdır.

Tam 15 yıl önce biz, Kazakistan’ın 2030 Yılına Kadar Kalkınma Stratejisi’ni kabul ettik.

Bu 1997 yılındaydı ve Sovyet sonrası kaos tam olarak aşılmamıştı; kriz Güneydoğu Asya ve bazı diğer piyasaları kasıp kavuruyordu. Bizim için de durum çok zordu.

O yıllarda benimsediğimiz strateji, ana hedeften sapmaksızın ileri gitmemize imkân veren bir deniz feneri gibi yolumuzu aydınlatıyordu.

(…) Önümüzde devasa bir görev vardı; olayların gidişatını değiştirmemiz ve yeni bir ülke inşa etmemiz, bunun için de üçlü bir modernizasyon gerçekleştirmemiz gerekiyordu: Devletin kurulması ile piyasa ekonomisinde bir sıçrama yapılması, sosyal devletin temellerinin atılması ve sosyal bilincin yenilenmesi gerekiyordu. Biz kendi yolumuzu belirlemeliydik. Ve işte bu yol “Kazakistan-2030 Stratejisi”nde çizilmişti. 

“Amaç, başarının yelkenidir” diye bir atasözümüz vardır. Ancak doğru belirlenmiş hedefler, bizi başarıya götürür. Bugün, doğru tercih yapmış olduğumuzu söylemek, benim için büyük bir onurdur. 2008 – 2009 yıllarında ortaya çıkan küresel kriz bunu doğruladı.

Kazakistan ayaklarının üstünde durdu. Kriz başarılarımızı silip süpürmedi, aksine bizi daha güçlü kıldı.

GÜÇLÜ, BAŞARILI DEVLET

Bizim en önemli başarımız, kurduğumuz bağımsız Kazakistan’dır.

Biz, sınırlarımızı hukuken belirledik. Ülkemiz için bütünleşmiş bir ekonomik alan oluşturduk. Ülkedeki üretim ilişkilerini yeni baştan tesis ettik ve güçlendirdik. Artık günümüzde, bütün bölgeler birbirleriyle kopmaz bir bağlantı içinde çalışıyor.

Tarihi öneme sahip anayasal ve siyasi reformlar yaptık ve bunlar da kuvvetler ayrılığı ilkesine dayalı çağdaş devlet yönetim sistemi oluşturdu.

Yeni başkentimiz Astana’yı kurduk. O, bizim simgemiz ve gururumuz olan, modern bir şehirdir. Dünyaya ülkemizin kapasitesini göstermek için başkentin potansiyelini kullanabildik. İşte bu nedenle dünya kamuoyu Kazakistan’ı, «EXPO-2017 Dünya Fuarı’nın Ev Sahibi” olarak seçti. Astana olmasaydı böyle bir seçim olmazdı. Böylesi bir onur herkese nasip olmaz. Sadece ülkemizin; eski Sovyet coğrafyasında AGİT’e Başkanlık yapan ilk ülke olduğunu, bu teşkilatın zirvesine ev sahipliği yaptığını ve evrensel ölçekte bir etkinlik olan EXPO-2017’yi düzenleyecek olmasını söylemek yeterli olacaktır.

SÜRDÜRÜLEBİLİR DEMOKRATİKLEŞME VE LİBERALLEŞME SÜRECİ

Biz şeffaf bir formüle göre hareket ediyoruz: “Önce ekonomi, sonra politika”. Siyasi reformların her bir aşaması ekonominin gelişmişlik düzeyiyle ilişkilenmektedir. 

… Biz temel hak ve özgürlükleri Anayasamızda pekiştirdik. Günümüzde, bütün Kazakistan vatandaşları eşit hak ve imkânlara sahiptir.

FARKLI SOSYAL, ETNİK VE DİNİ GRUPLARIN UYUMU VE BARIŞI

Biz, Kazak halkına, kültürümüze ve dilimize ilişkin tarihi adaleti yeniden kurduk. 

Etnik, kültürel ve dini çeşitliliğe rağmen, biz, ülkemizde barışı ve siyasi istikrarı koruduk.

Kazakistan, 140 farklı etnisiteye ve 17 farklı inanışa ana yurt oldu.

… İç barış ve milliyetler arasındaki uyum, bizim en önemli değerimizdir. Bizim çok uluslu ülkemizdeki barış ve uyum ile kültürlerin ve dinlerin diyalogu, haklı olarak, dünya için örnek kabul edilmektedir.

Kazakistan halkının oluşturduğu birlik, kültür diyalogu için benzersiz bir Avrasya modeli oluşturmuştur.

Kazakistan küresel dinler arası diyalogun merkezi haline gelmiştir.

MİLLİ EKONOMİ, ULUSLARARASI  EMEK PAYLAŞIMINDA ROLÜMÜZ

Biz, Bağımsız Devletler Topluluğu’nda özel mülkiyete, serbest rekabete ve açıklık ilkesine dayalı çağdaş piyasa ekonomisi modelini ilk olarak gerçekleştirdik. Bizim modelimiz, yabancı yatırımların ülkeye çekilmesinde devletin aktif rolüne dayanmaktadır.

Biz ülkeye 160 milyar dolardan daha fazla yabancı yatırım çektik.

Girişimcilik faaliyeti için temel koşullar ve modern bir vergi sistemi oluşturuldu.

… 2030 Stratejisi’nin kabul edildiği andan bu yana geçen 15 yıl zarfında, devletimiz dünyanın en dinamik kalkınan ilk beş ülkesi arasına girdi.

Sonuçta, 2012 sonuçlarına göre, GSYH hacmi bakımından dünyanın en büyük 50 ekonomisi arasında yer alacağız.

TOPLUMSAL İSTİKRAR VE UYUMU SAĞLAYACAK GÜÇLÜ SOSYAL POLİTİKA…

Benim için, her zaman, ana kriter halkın yaşam seviyesi olmuştur ve olacaktır.

15 yıl zarfında Kazakistanlıların geliri 16 kat artmıştır.

Asgari geçim standardının altında geliri bulunan vatandaş sayısı 7 misli, işsizlik olanı iki misli azalmıştır.

Biz, sosyal yönelimli toplumun temelini attık.

Halk sağlığını iyileştirme konusunda belirgin bir ilerleme sağlamayı becerdik.

… Bizim insan potansiyelini geliştirme alanındaki uzun vadeli yatırım politikamız sayesinde bugünkü yetenekli genç nesli oluşturduk.

DÜNYA KAMUOYU TARAFINDAN KABUL GÖREN ÜLKE

Dünya politikasında ülkemiz, tartışmasız uluslararası itibara sahip sorumlu ve güvenilir bir muhataptır.

… Kendi güvenliğimiz için önemli bir uluslararası diyalog platformu olan Asya’da İşbirliği ve Güven Arttırıcı Önlemler Konferansı (AİGK)’nın yapılmasına önayak olduk. Günümüzde AİGK, nüfusu 3 milyarı aşan 24 ülkeyi bir araya getirmektedir.

Son 2–3 yıl zarfında Kazakistan Cumhuriyeti; AGİT’te, Şanghay İşbirliği Örgütü’nde, İslam İşbirliği Teşkilatı’nda ve Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nde başkanlık yaptı.

Astana Ekonomik Forumu’nda biz, yeni bir diyalog platformu olan G-Global’i önerdik. Bu girişimin özü; adil ve güvenli bir dünya düzeni tesis etmek için herkesin çabalarının birleştirilmesidir. …

NÜKLEER YAYILMANIN ÖNLENMESİ REJİMİNİN GÜÇLENDİRİLMESİNDE OYNADIĞIMIZ AKTİF ROL

Nükleer silahların yayılmasının önlenmesi rejiminin güçlendirilmesi konusundaki çabalarımız, dünya barışına, istikrarına, düzenine ve güvenliğine kuşkusuz bir katkıdır.

Semey Nükleer Poligonu’nu kapatmak suretiyle ve dünyada ilk olarak nükleer silahtan vazgeçerek, önde gelen nükleer devletler olan ABD, Rusya, İngiltere, Fransa ve Çin Halk Cumhuriyeti’nden güvenliğimiz için kalıcı uluslararası teminatlar aldık.

(…)Bizim kanaatimize göre; Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesine İlişkin Anlaşma, önceden olduğu gibi, şimdi de, yayılmayı önleme rejiminin temel taşı olmaya devam etmektedir.”