"KANLI NOEL"DEN DERS ALMALIYIZ (1)
M. Kemal SALLI
KKTC KURUCU CUMHURBAŞKANI RAUF DENKTAŞ: "KIBRIS DAVASI, TÜRKİYE'NİN EN GÜÇLÜ, EN HAKLI OLDUĞU DAVADIR"
KANLI NOEL"İN 45. YILINI ANMA GÜNÜNDE KONUŞAN KONUŞMACILAR, KIBRIS'IN TÜRKİYE AÇISINDAN ÖNEMİNİ ANLATARAK, YAŞANANLARDAN DERS ALMAMIZ GEREĞİNİ VURGULADILAR.
"KANLI NOEL"İN 45. YILINI ANMA GÜNÜNDE KONUŞAN E. TÜMG. CUMHUR EVCİL: "YUNANİSTAN MEGALİ İDEA PEŞİNDE"
1963 NOEL'İNDE KIBRIS'TA YAŞANANLARLA 2008 NOEL'İNDE ORTADOĞU'DA YAŞANANLAR, YARINLARIMIZ AÇISINDAN ÖNEMLİ MESAJLAR İÇERİYOR.
Ortadoğu'nun yeniden kan gölüne döndüğü şu günlerde, Türkiye Emekli Subaylar Derneği (TESUD)'nin İstanbul Askeri Müze salonlarında düzenlediği "Kanlı Noel"in 45. Yılını Anma Günü'nde, bu insanlık dramını bizzat yaşayanların anlattıklarında, yarınlarımızı aydınlatacak çok önemli dersler vardı. TESUD, yakın tarihimizde yaşanan bu insanlık dramını gelecek nesillere aktarabilmek için, olayları bizzat yaşayanları biraraya getirmişti. "Kanlı Noel"in 45.Yılını Anma Günü'nde anlatılanlar, bu ülkede yaşayan herkesin mutlaka dinlemesi, bilmesi hatta ezberlemesi gereken ibret sayfalarıydı. "Kanlı Noel" denilince hepimizin hafızasında çakılı duran fotoğraf, banyo küvetinde katledilen anne ile çocuklarının ciğerimizi dağlayan görüntüleridir. Bu talihsiz ailenin reisi, 1960 anlaşmalarına göre Kıbrıs'ta görev yapan 650 kişilik Türk Alayı'nda görevli E.Tuğg.( o dönemde binbaşı) Nihat İLHAN'dır. Eşi ve cocukları hunharca katledilen bir aile reisi, Türk askerine yakışır bir metanetle anlatmaya çalışsa da, dinleyenler çok duygusal anlar yaşadılar.
"Kanlı Noel"in 45. Yılını Anma Günü'nde konuşan KKTC Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf DENKTAŞ, TESUD Başkanı E.tümg. RIZA KÜÇÜKOĞLU, E. Tuğg. Nihat İLHAN, E.Tümg. Cumhur EVCİL, E.Tümg. Sabri YİRMİBEŞOĞLU, E. Büyükelçi Kemal GİRGİN, Kıbrıs Türk Kültür Dreneği İstanbul Şubesi Başkanı Zehra Bilge ERAY Kıbrıs'ın Türkiye açısından önemini vurgulayarak, Kıbrıs'ta yürütülmekte olan görüşmelerin dikkatle izlenmesi gerektiğini belirttiler.
1963 "Kanlı Noel"inde Kıbrıs Türkü'nün yaşadıkları, günümüzde Ortadoğu'da yaşanmakta olan gelişmelerle karşılaştırıldığında, yarınlarımız için çok önemli dersler ortaya koymaktadır.
Bugün Filistin'de yaşanlardan yüreği yananların, dün Kıbrıs'ta, "Kanlı Noel"de yaşananları bilmeleri, unutmamaları gerekir.
YARIN: KONUŞMACILAR NELER ANLATTILAR?
...........................................................................
"KANLI NOEL"DE NELER YAŞANDI?
1960 tarihli, BM onaylı Londra ve Zürih anlaşmaları çerçevesinde Kıbrıs'ta, Türklerle Rumların eşit ortak olarak Kıbrıs Cumhuriyeti'ni kurdular. Rumlar, yönetimde Türklere nüfusları oranında hak tanıyan bir anayasa ile kurulmuş olan bu devleti yürütmek yerine, Türkleri ortadan kaldırarak tüm Kıbrıs'a egemen olmak için, ilk günden itibaren, anlaşmayı bozmanın yollarını aramaya başladılar. Bu amaçlarına ulaşabilmek için, Anayasa'da 13 maddelik değişiklik önerisinde bulunan Rumlar, bu önerileri Türkler tarafından reddedilince, önceden yaptıkları plan gereği, Türklere karşı silahlı saldırılar başlattılar.
Tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen katliam, 20 Aralık 1963 gecesi,
Lefkoşa'nın Tahtakale semtinde evlerine gitmekten olan bir grup Türk'ün otomobillerine açılan ateş sonucunda Zeki Halil ve Cemaliye Emirali adlı iki Türk şehit düşmesi ve bir grup Türk'ün de yaralanmasına neden olan saldırılarla başlatıldı.
21 Aralık günü, saldırıyı kınamak için Lefkoşa Türk Lisesi bahçesinde toplanan Türk öğrencileri, EOKA çetesi tarafından kurşunlandı ve Lefkoşa'daki Atatürk büstüne de saldırı düzenlendi. 22Aralık günü de, Türkiye Büyükelçilik binası ile Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı'nın kontuna ateş açıldı.
Kıbrıs'ı Yunanistan'a bağlayarak ENOSİS'i gerçekleştirmeyi hedefleyen Akritas Planı uygulamaya konulmuştu.
1963 yılı Aralık ayında başlatılan saldırıların ilk hedefi Lefkoşa'ydı. Rumlar, başkente hakim olmakla bütün Kıbrıs'a hakim olacaklarını sanıyorlardı. Bu hedeflerinin önündeki en büyük engel, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları Lefkoşa'ya bağlı Küçük Kaymaklı kasabası'ydı. (1960 nüfus sayımına göre kasabada 5.126 Türk, 1.133 Rum yaşıyordu.)
19 Aralık'ta Küçük Kaymaklı çevresine EOKA'cıların çoğalması Türk toplumunda tedirginlik yaratmıştı. Gelişmelerden kuşkulanan Türk Mücahit Teşkilatı, halkı, olası bir saldırıya karşı uyardı.
Rumların, Türkleri EOKA çeteleri eliyle yoketme saldırıları, 22 Aralık günü yoğunlaştı. Makarios'un 22 Aralık günü Garanti Antlaşmaları'nı tanımadığını ilan etmesi, Ada'daki Türkleri yoketme saldırılarının başlama emri olarak algılandı. 23 Aralıkta Rum saldırganların başına EOKA'cı katil Nikos Sampson geçmişti ve Ada'daki Yunan alayı da saldırganlara her türlü desteği veriyordu.
Küçük Kaymaklı'nın dış dünya ile bağlantısı kesilmişti. 24 Aralık günü, Türk direnişçiler, Lefkoşe'de toplu olarak bulunmanın sakıncalı olduğunu görerek, 5.000 Türk'ü Lefkoşe'den daha emin bölgelere taşımaya karar verdiler. 3.000 Türk Hamitköy'e, 2.000 civarında Türk de Lefkoşa'nın emin bölgelerine gönderildi.
Rum çeteleri, kadın-erkek, genç-ihtiyar demeden Türklere karşı vahşice saldırırken; Türkler, Küçük Kaymaklı'da bulunan Rum aileleri de kendi korumaları altında Büyük Kaymaklı'ya göndermişti.
Kaygı verici gelişmeler üzerine Türkiye, 23 Aralık 1963'te İngiltere ve Yunanistan'a, Rum saldırılarının önlenmesi için, birlikte harekete geçilmesini önerdi.
Türkiye'nin girişimi üzerine, 24 Aralık 1963'te Lefkoşa'da Türkiye, Yunanistan ve İngiltere adına yayınlanan ortak bildiride şöyle deniyordu:
"Türkiye, İngiltere ve Yunanistan hükümetleri Garanti Antlaşmasını imza eden devletler sıfatı ile Kıbrıs Hükümeti ile Türk ve Rum cemaatlerini halihazır karışıklıklara son vermeye müştereken çağırırlar. Üç hükümet, bu gece ateş kesilmesi için uygun bir saatin tespitine ve her iki cemaatten buna riayetini istemeye Kıbrıs Hükümeti'ni davet ederler. Üç hükümet ayrıca hukuk nizamının korunması lüzumunu göz önünde tutarak bugünkü durumu doğuran güçlüklerin haline yardım maksadıyla tavassutta bulunmayı teklif ederler."
Bu çağrıya rağmen çatışmalar durmadı. Rum silahlı güçleri 24 Aralık günü Lefkoşa ve diğer Türk bölgelerine saldırıya devam etti.
KANLI NOEL"İN SİMGESİ OLAN FOTOĞRAF
24 Aralık'ı 25 Aralık'a bağlayan gece, Hıristiyan inanışında, Hz. İsa"nın doğum günü sayılıyor. 1963 Noel gecesinde, Hıristiyan dünyası kutlu doğumu kutlamak için şenlik yaparken, Kıbrıs"ta, ENOSİS peşinde koşan EOKA üyesi Rumlar, Kıbrıs Türklerine karşı kanlı saldırılar başlattılar. Salı akşamı Lefkoşe"nin btısındaki Kumsal semtini bastılar. İrfanbey Sokağı 2 numaralı evde oturan Mürüvet Hanım , kapının önündeki Rumca konuşmaları duyar duymaz, üç oğlunu alarak banyoya koştu. Oğullarını küvetin içine doldurdu; sarmaladı, bağrına bastı. O gece evde bulunan ev sahibi Hasan Efendi, eşi Feride Nineyi tuvalete sakladı, kendisi de bir köşeye büzüldü. Feride"nin kızkardeşi Nuvber, beş aylık bebeği Işıl"la banyonun bir köşesine sığındı.
Evdekiler saklanmaya çalışırken kapı kırıldı, Rumlar çocuk, yaşlı, kadın demeden savunmasız insanlara otomatik silahlarla hunharca ateş etmeye başladılar. Banyodaki küvet, ölüm çukuruna döndü.
Ateş altındaki Kumsal semtine yaklaşma imkanı yoktu. Bölgeye ancak iki gün süren çatışmaların ardından ulaşılabildi. 2 numaralı evin kapısından içeri girildiğinde karşılaşılan manzara ürperticiydi: Işıkları yanan bir banyo. Tavandan et parçaları ve kan pıhtıları sarkıyor... Küvetin içinde kanlar içinde kurşunlarla delik deşik edilmiş bir kadın, küçük oğulları Hakan, Kudsi ve Murat'a sarılmış,cansız yatıyordu.
Kıbrıs Türk Alayı Binbaşısı Dr. Nihat İlhan'ın ailesi işte böyle katledildi. Tarihe "Kanlı Noel" olarak geçen olayların simgesi olan fotoğraf, Lefkoşe"nin Türk kesimine girmeyi başaran ilk Batılı gazetecilerden Daily Express'ten Rene MacColl, Daniell McGeachie ve Türk gazeteciler tarafından çekildi. Sessiz tanıklar, o anı bir film karesinde dondurup, gördüklerini haberleştirdi. Ancak haberleri geçmek hayli zordu. Tarihe tanıklık eden bu fotoğraf, uzun uğraşılardan sonra, yaralı mücahit Vural Türkmen"in vücudunu kaplayan alçıya gizlenerek Türkiye"ye kaçırıldı.
Saldırılar sonucunda 18.667 Kıbrıs Türk'ü yaşadığı 103 köyü terk etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler aracılığı ile köylerini terk etmek zorunda kalan Türklerle ilgili araştırma sonuçlarına göre, 1964 yılında Lefkoşa kazasında 39, Girne kazasında 7, Baf kazasında 49, Larnaka kazasında 21 ve Mağusa kazasında 21 köy olmak üzere 124 köy zarar görmüş, yüzlerce Türk ölmüş, binlercesi yaralanmış veya köylerini terk etmek zorunda kalmışlardı. 1963 yılında başlayıp 1964'te de devam eden olaylarda 364 Türk şehit olmuştur.
Makarios'un görüşmelere yanaşmaması ve saldırıların devam etmesi üzerine Türkiye, garantörlük hakkını tek başına kullanmaya karar verdi. 25 Aralık 1963 tarihinde Türk alayı, garnizonundan ayrılarak gerekli mevzilere yerleşti. Bu sırada Türk Hava Kuvvetleri'ne bağlı savaş uçakları da Lefkoşa üzerinde uyarı uçuşlarına başladılar. Diğer yandan, Türk toplumuna karşı acımasız bir şekilde saldırıya geçen Rum Radyosuna cevap vermek ve Türk toplumunun moralini yükseltmek gayesiyle "Bayrak Radyosu" yayına başladı. 1974 Barış Harekatı sonrasında Kıbrıs'ta toplu mezarlar bulundu. Türkiye, 1963 "Kanlı Noel"inde yaşananlar sonrasında karalılığını göstermemiş olsaydı, Kıbrıs Türkü çok daha vahim olaylar yaşayabilirdi.
(AYRINTILI BİLGİ: Abdulhaluk Mehmet Çay: Kıbrıs'ta Kanlı Noel-1963, Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsü Yayınları, Ankara 1989.
Yorumlar