PAŞİNYAN’IN KADERİ

KAFKASYA DÜĞÜMÜ

Göreve geldiği günden beri Batı yanlısı bir politika izleyen Ermenistan Başbakanı Paşinyan, siyasi tabanını sokağa dökerek koltuğunu korumaya çalışıyor. Fakat, Dağlık Karabağ Savaşı’ndaki bozgunu Rus füzelerinin kalitesizliğine yükleyen Paşinyan’ın kendini aklama çabaları, Ermenistan’ı bir kaosa sürükleyebilir. Çünkü, Dağlık Karabağ savaşı öncesinde ve sonrasında Erivan’da yaşananlar, Ermenistan’ın iç sorunları değildir. 

Paşinyan’ın koltuğunu koruma çabalarının, yalnızca Ermenistan’ı değil, bütün Kafkasya’yı istikrarsızlığa sürükleme olasılığını asla gözardı etmemeliyiz. Çünkü, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’nun en önemli geçitlerinden biri olan Kafkasya’nın kontrolü, ABD açısından hayati öneme sahip bir coğrafyaya dönüşmüştür. 

Kafkasya’da, Dağlık Karabağ’da yaşananlara ilgisiz kalmayan Rusya’nın da, Ermenistan’ı Batı yörüngesine kaydırma girişimlerine ilgisiz kalması düşünülemez. O nedenle, Erivan’daki gelişmelerin bir saman alevi gibi parlayıp sönmesi beklenemez. 

Küresel güçler arasındaki mücadele geldi Kafkasya’da kördüğüm oldu. Kafkasya coğrafyasının kontrolü, ABD için olduğu kadar, Rusya için de bir beka sorununa dönüşmüş durumda. 

Obama döneminde, Astana Süreci ortaklarının ABD’nin önüne üçlü bir barikat kurmaları üzerine, Suriye’deki savaş Karadeniz’in kuzeyine sıçramış, Rusya’nın arka bahçesi Ukrayna’da hükümet değişikliğine neden olan bir kaynaşma yaşanmıştı. Putin Rusyası da ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık vermişti. 

Aynı mücadelenin devamını geçen yıl Azerbaycan’da, Karabağ’da yaşadık. Ermenistan güçleri, Batılıların yönlendirmesiyle, Azerbaycan’ın en stratejik yerleşim birimlerinden biri olan Tovuz’a saldırdı, masum canlarımızın hayatlarını kaybetmesine neden oldu. 

Azerbaycan ordusu da, hem bu nedensiz saldırıya karşılık vermek hem de Ermenilerin 30 yıldır işgal altında tuttukları topraklarını geri almak için harekete geçti. Azerbaycan ordusu 44 gün içinde işgal altındaki 7 reyonun 5’ini kurtarmış, tarihi Şuşa kalesine Azerbaycan bayrağını asmıştı. Hankendi, Kelbecer ve Hocalı’nın alınması an meselesiydi. Putin’in araya girmesiyle 9/10 Kasım gecesi, Azerbaycan ile Rusya arasında ateşkes anlaşması imzalandı. 

İmzalanan ilk ateşkes anlaşmasında Paşinyan’ın imzası yoktu; günler sonra, Aliyev, Putin ile birlikte Moskova’da masaya oturduklarında imzaladı. 

Ateşkes anlaşmasının imzalanması, Dağlık Karabağ sorununun çözüldüğü anlamına gelmiyordu. Çünkü, Paşinyan’ı Azerbaycan üzerine sürenlerin çok başka hedefleri vardı ve bu hedeflerine ulaşabilmek için Ermenistan ve Karabağ konusu heran gündem gelebilirdi. 

Perşembe günü televizyon ekranlarına elinde megafonla, halkı sokaklara dökülmeye çağıran Paşinyan görüntüleri yansımaya başladı. 

Ermenistan Başbakanı Paşinyan, Genelkurmay Başkanını görevden almıştı, ama bu kararı Cumhurbaşkanı imzalamamıştı. Ordunun başındakiler de, Paşinyan’ı istifaya davet eden sert bir bildiri yayınlamıştı. Bu gelişme küresel medyaya, “Ermenistan’da darbe mi?” sorgulamasıyla yansımıştı. 

ERMENİSTAN’DA NELER OLUYOR?

Ekranlara düşen görüntüler eşliğinde, bütün dünyada, “Ermenistan’da neler oluyor?” sorgulanması yansımaya başladı. Gerçekten, neler oluyordu Ermenistan’da? 

Dağlık Karabağ bozgunu sonrasında Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ın ne kadar görevde kalabileceği merak ediliyordu. Karabağ yenilgisi sonrasında Paşinyanı istifaya çağıran gösteriler giderek yoğunlaşarak devam etti ve Perşembe günü, bütün Ermenistan üçüncü kez sokaklara döküldü. Bu defa halkı Paşinyan sokağa davet ediyordu.

Pazartesi başlayan hareketlenme Salı ve Çarşamba yükselmiş, Perşembe günü Başbakan Paşinyan’ın da katılımıyla zirve yapmıştı. Perşembe günkü hareketlenmeyi diğerlerinden farklı kılan, Erivan sokaklarında yaşananların canlı yayınlarla dünya medyasına yansıtılmasıydı. Polisin göstericilerin yanında, ordunun da darbecilerin yanında yer aldıkları haberleri geliyordu. O güne kadar sessiz kalmayı tercih eden ordu, peşpeşe yaptığı açıklamalarla muhalefete destek veriyordu. 

Gösteriler öncesinde, Paşinyan ile ordu arasında Rus yapımı İskender füzeleri odaklı bir kriz yaşanmıştı. Paşinyan, “Rus füzeleri işimize yaramadı; patlamadılar” derken, Genelkurmay Başkanı Onnik Gasparyan, Başbakanın füze kullanmalarına izin vermediğini söylemişti. Bunun üzerine Paşinyan Genelkurmay Başkanı Gasparyan’ı görevden almış, fakat cumhurbaşkanı kararı imzalamamıştı. 

Paşinyan’ın İskender füzelerini eski teknoloji olarak nitelemesi Rusya’da tepkiyle karşılanmıştı. İzlediği Batı yanlısı politika nedeniyle Dağlık Karabağ savaşı sırasında yalnız bırakılan, telefonlarına yanıt verilmeyen Paşinyan, bu defa da, yine Putin tarafından, “İskender füzeleri işe yaramadı, patlamadılar” açıklaması nedeniyle cezalandırılıyor ve Rus yanlısı ordu tarafından istifaya davet ediliyordu. 

ERMENİSTAN’DA DARBE OLUR MU?

Erivan’daki bu hareketlenme bir darbe mi getirir, yoksa, tarafların uzlaşmasıyla bir seçime mi gidilir, bilinmez. Fakat perde gerisinde, Rusya’nın Ermenistan üzerindeki kontrol gücünü kırmak isteyen bir girişimin olduğu net olarak görülmektedir. Ermenistan’daki hareketlenme bir saman alevi parlayıp sönecek bir gelişme değildir. 

Ermenistan’ın geleceğini, Rusya’nın yörüngesinde mi kalacağını ya da Batı kampına mı kayacağını ordunun tutumu belirleyecektir. Ekonomik zorluklar nedeniyle büyük bir bölümü yurtdışında çalışmak zorunda kalan ve Batılı ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmek isteyen Ermenilerin, orduyu ne ölçüde etkileyebilecekleri şimdilik bilinemiyor. 

Karabağ’da, Rusların verdikleri İskender füzelerinin arızalı çıkmaları nedeniyle bozguna uğramalarını söyleyen Genelkurmay Başkanı’nı görevden alan Paşinyan’ın, yaşanan büyük hezimete rağmen yerinde kalabilmesi, Ermeni halkının da Rusya’ya duydukları öfkeye bağlanıyor. Hatırlayacaksınız, Karabağ savaşının ilk günlerinde Putin, Paşinyan’ın yardım çağrılarını duymazdan gelmiş, telefonlarına yanıt vermemişti. 

ERMENİSTAN’IN KARIŞMASI NE GİBİ SONUÇLAR ÜRETEBİLİR?

Paşinyan, kendisini, yurtiçinden ve yurtdışından destekleyen siyasi zemini kullanmak isteyecektir. Ermeni ordusu içinde bir bölünme yoksa, bu hareketlenme Paşinyan’ın siyasi hayatının sonu olabilir. Bu hareketlenmenin dinamikleri, Paşinyan’ın görevde kalıp kalmamasından bağımsız olarak, Ermenistan’da bir kaos sürecinin başlamasını tetikleyebilir. 

Ermenistan sorunlarına kısa sürede çözüm bulamaz da kaosa sürüklenirse, bütün bölgeyi olumsuz etkileyecek bir sorunlar bataklığına dönüşebilir. Çünkü Paşinyan’ın el altından destekleyerek Azerbaycan üzerine salanların Kafkaslara ilişkin çok ciddi hedefleri vardır. Aynı şekilde Rusların da, Kafkasya’nın kontrolünü her ne pahasına olursa olsun, elde tutma gibi bir hedefi vardır. 

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nu şu sözleri bu olasılıkları dikkate alan bir açıklamadır: “Askerlerin değil darbe yapmalarını, seçimle iş başına gelmiş bir hükümete istifa çağrısı yapması bile, kabul edilemez. O nedenle, biz Ermenistan’daki bu çağrıyı şiddetle bir kere daha kınıyoruz. Bölgenin istikrarı için çokiyi bir fırsat penceresi var. Bunun iyi değerlendirilmesi gerekiyor. Sadece Azerbaycan ve Ermenistan arasındaki ateşkesin kalıcı olması yetmez, bölge ülkeleriyle de ne yapabileceğimiz 3+3 formatında konuşuyoruz. Herbir ülke için de istikrarın olması önemli ve bu tür darbe girişimleri ülkelerin istikrarını bozucu adımlardır.”

Ermenistan’da darbe geleneği var. Daha önce de parlamentonun farklı kararlar almaya çalıştığı siyasi otoritelerin Karabağ ve Türkiye konularında farklı adımlar atmaya kalkıştıklarında parlamentoların basıldığı, darbelerin yapıldığı bir gerçektir. 

On yıl başbakanlık yapan Koçeryan’ın (1998-2008) darbeye destek çağrısı yaptığını hatırlatalım. İskender füzelerinin Dağlık Karabağ savaşında başarısız olmaları, içerde tartışmalar neden olduğu gibi, ekonomik sıkıntılar yaşayan Ermenilerin Ruslara olan güvenini de büyük ölçüde sarsmıştır. 

ERİVAN’DA YAŞANANLAR ERMENİSTAN’IN İÇ SORUNLARI DEĞİLDİR

Göreve geldiği günden beri Batı yanlısı bir politika izleyen Ermenistan Başbakanı Paşinyan, siyasi tabanını sokağa dökerek koltuğunu korumaya çalışıyor. Fakat, Dağlık Karabağ Savaşı’ndaki bozgunu Rus füzelerinin kalitesizliğine yükleyen Paşinyan’ın kendini aklama çabaları, Ermenistan’ı bir kaosa sürükleyebilir. Çünkü, Dağlık Karabağ savaşı öncesinde ve sonrasında Erivan’da yaşananlar, Ermenistan’ın iç sorunları değildir. 

Paşinyan’ın koltuğunu koruma çabalarının, yalnızca Ermenistan’ı değil, bütün Kafkasya’yı istikrarsızlığa sürükleme olasılığını asla gözardı etmemeliyiz. Afganistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de, Libya’da… ülkeleri işgal etme ya da kontrol altına alabilme aracı için kullananlar,  Ermenistan’da da böyle bir sonuç hedefleyebilirler. Çünkü, kendisi açısından bir beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’nun en önemli geçitlerinden biri olan Kafkasya’nın kontrolü, ABD açısından hayati öneme sahip bir coğrafyaya dönüşmüştür. 

Aynı nedenle, Kafkasya’yı arka bahçesi olarak Rusya açısından da bölge, hayati önemdedir. 9/10 Kasım gecesi, Paşinyan’ın kaçmasına rağmen Azerbaycan ile ateşkes anlaşması imzalayarak Karabağ savaşını çok kritik bir aşamada durdurmuştur. Rusya bu hamlesiyle, “Kafkasya’da ben de varım” mesajı vermiştir. 

Kafkasya’da, Dağlık Karabağ’da yaşananlara ilgisiz kalmayan Rusya’nın, Ermenistan’ı Batı yörüngesine kaydırma girişimlerine ilgisiz kalması düşünülemez. O nedenle, Erivan’daki görüşmelerin bir saman alevi gibi parlayıp sönmesi beklenemez. Güney sınırlarımızın hemen ötesinde, Ege’de, Doğu Akdeniz’de, Libya’da, Afrika içlerinde küresel aktörler arasında yaşanmakta olan mücadele Karadeniz’in kuzeyine, Yeni İpekyolu’nun Avrupa’ya açılan kapısı konumundaki Kafkasya’ya sıçramıştır. 

ERMENİSTAN’IN DEMOKRATİK YOLLARLA İSTİKRARA KAVUŞMASINI DİLİYORUZ

Perşembe günü yaşanan gelişmeler sonrasında Ermenistan, bütün bölge ülkelerini içine çekebilecek bir cadı kazanına dönüşmüştür. Türkiye bu tehlikeyi gördüğü için Ermenistan’daki darbe girişimini ilk kınayan ülke olmuş, sorunun demokratik formüllerle çözülmesi çağrısında bulunmuştur. 

Gelişmeler insanları, bazen, hiç sevmediklerinin sağlığı için dua etmeye zorlayabiliyor.