“30 YIL DAHA BEKLEYEMEYİZ”

Küresel konjonktürü değerlendiren Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, haklı olarak, “30 yıl daha bekleyemeyiz” diyor. Aliyev’in bu sözlerle vurgulamak istediği gerçekleri, Karabağ’daki çatışmanın üretebileceği sonuçları öngörebilmek için, herşeyden önce fotoğrafın bütününü görmek durumundayız. 

Karabağ’da, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olan çatışmaların arka planında çok daha başka dinamiklerin, küresel çapta yaşanmakta olan bir mücadelenin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. 

Görmek zorunda olduğumuz fotoğraf, Kafkas cephesindeki savaş ve perde arkasındaki dinamikleridir. 

Doğu Akdeniz’den Kafkaslara sıçrayan gerginlik, Azerbaycan-Ermenistan çatışması görünümlü olmasına rağmen, küresel aktörlerin de büyük ölçüde etkili olmaya çalıştıkları, görünenden çok daha büyük boyutlu çatışmadır. Daha doğru bir tanımlama ile, Kırım Savaşı’ndan (1853-56) bu yana sürdürülen ve son 28 yıl uykuya yatırılmış bir savaştır.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, haklı olarak, “Karabağ’ı işgalden kurtarmaya kararlıyız, 30 yıl daha bekleyemeyiz” diyor.

Son Gence saldırısı, Azerbaycan’ı, hedefine ulaşmadan ateşkese zorlama çabasıdır.

Azerbaycan ordusu destan yazıyor. Görünen o ki, Azerbaycan, karışan ya da el altından destek veren olmazsa, 28 yıldır işgal altında tutulan toprakların Ermenilerin elinde kalmasına asla izin vermezdi. Fakat Rusya da, ABD de, İngiltere de Türkiye ile Azerbaycan arasına bir hançer gibi sokulan Ermenistan’ın Nahcıvan’ı yutmaya yönelik saldırılarına göz yumuyor, hatta el altından destek veriyorlardı; çünkü çıkarları öyle davranmalarını gerektiriyordu. 

Türkiye ile Azerbaycan arasına bir Ermenistan hançeri sokulması girişimi de, Rusların Kafkaslar üzerinden Basra Körfezi’ne uzanma girişiminin önüne Büyük Kürdistan paravanası çekme çabası da, Kırım Savaşı (1853-56) sonrasında planlanmıştı. Bu planlar, hedefleri biraz değişmiş lsa da, bugün de geçerliliğini korumaktadır. 

Suriye’nin Akdeniz kıyısında elde ettiği Tartus ve Himeymim üsleriyle Çarlık Rusyası’nın düşlerini hayata geçiren Putin’in, Kafkasya’dan Basra Körfezi’ne uzanma gibi bir hedefi yoktur, ama Kafkas coğrafyası, staratejik açıdan, dün olduğu gibi bugün de çok önemli bir coğrafyadır.  

Azerbaycan’ın saldırıları karşısında Rusya’nın, Erivan’a beklenen desteği vermemesine, Rus yapımı S-300 hava savunma sistemlerinin devreye girmemesine anlam veremeyenlerin, bu gün oluşturulmak istenen bölge haritasının tarihi boyutunu gözden kaçırmamaları gerekir. 

Bugün Karabağ’da yaşananları yalnızca Azerbaycan-Ermenistan çatışması olarak görmek, çok yetersiz bir değerlendirme olacaktır. Kafkasya cephesinde yaşananların arka planındaki dinamikleri, yani fotoğrafın bütününü görmek gerekir. 

Azerbaycan-Ermenistan krizi ile bu krizin Kafkasya’nın bütününe yansımaları, ABD ile Çin ve Yeni İpekyolu ortaklarının Ortadoğu jeopolitiğini yenide oluşturma çabalarından bağımsız düşünebilir miyiz? 

Evet, Kakasya’da Azerbaycan ile Ermenistan arasında bir hesaplaşma yaşanıyori ama bu çatışmalarda kafalarda soru işaretlerinin oluşmasına neden olan belirsizlikler var.

PLANLI SALDIRILAR

Ermeniler 12 Temmuz’da Tovuz’a, 27 Eylül’de Terter’e neden saldırdılar?

12 Temmuz saldırısının hemen öncesinde (8 Haziran) Ermenistan Genelkurmay Başkanı Artak Matevosi Davutyan kimler tarafından, neden istifa ettirildi? 

Ermenistan, Tel Aviv’deki büyükelçisini neden eri çağırdı? Rus yapımı iki Ermeni uçağının “dağa çarpmasının” bu olayla ilgisi var mıdır? 

CIA yörüngesinde olduğu bilinen Davutyan, Ermeni ordusunun Azerbaycan’a saldırmasını neden istemiyordu?

Bu sorular bizi, Karabağ’da yaşanmakta olan çatışmalarda, fotoğrafın bütününü görmeye zorlamaktadır. Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olan çatışmaların arka planında çok daha başka dinamiklerin de olduğunu göstermektedir. 

Kırım Savaşı’ndan bu yana, bölge haritasının şekillenmesinde başat rol oynayan ülkelerden biri olan Rusya’nın yalnızca, “Bırakayım da, Batı yanlısı Paşinyan’ın biraz burnu sürtülsün” gerekçesiyle Ermenistan’a beklenen desteği vermediğini düşünmek, pek inandırıcı olmayacaktır. Karabağ’daki çatışmanın üretebileceği sonuçları öngörebilmek için, herşeyden önce fotoğrafın bütününü görmek zorundayız. 

…Öyleyse, nedir o bütününü görmek zorunda olduğumuz fotoğraf?

Görmek zorunda olduğumuz fotoğraf, Kafkas cephesindeki savaş ve perde arkasındaki dinamiklerdir.

BÜTÜNÜNÜ GÖRMEK ZORUNDA OLDUĞUMUZ FOTOĞRAF

Küresel konjonktürü değerlendiren Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, haklı olarak, “30 yıl daha bekleyemeyiz” diyor. Aliyev’in bu sözlerle vurgulamak istediği gerçekleri, Karabağ’daki çatışmanın üretebileceği sonuçları öngörebilmek için, herşeyden önce fotoğrafın bütününü görmek durumundayız. 

Karabağ’da, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olan çatışmaların arka planında çok daha başka dinamiklerin, küresel çapta yaşanmakta olan bir mücadelenin de etkili olduğu anlaşılmaktadır. 

Görmek zorunda olduğumuz fotoğraf, Kafkas cephesindeki savaş ve perde arkasındaki dinamikleridir. 

Doğu Akdeniz’den Kafkaslara sıçrayan gerginlik, Azerbaycan-Ermenistan çatışması görünümlü olmasına rağmen, küresel aktörlerin de büyük ölçüde etkili olmaya çalıştıkları, görünenden çok daha büyük boyutlu çatışmadır. Daha doğru bir tanımlama ile, Kırım Savaşı’ndan (1853-56) bu yana sürdürülen ve son 28 yıl uykuya yatırılmış bir savaştır.

Sahnenin ön planında Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olan mücadele, Doğu Akdeniz’de küresel aktörler arasında yeni dünya düzeni bağlamında, enerji merkezli olarak yaşanmakta olan çatışmaların Kafkas cephesine yansımasıdır. Azerbaycan da bu değişim sürecinde haklarını korumak, 28 yıldır işgal altında tutulan topraklarını kurtarma kararlılığı sergilemektedir. 

KAFKAS CEPHESİNİN PERDE ARKASI

Kafkas cephesinde Azerbaycan ile Ermenistan çatışmasının arka planında başka neler yaşanmaktadır?

Doğu Akdeniz’de kimler, niçin savaşmakta ise, Kafkas cephesinde perde arkasında savaşanlar da aynı gerekçelerle savaşıyorlar. Azerbaycan da, Cumhurbaşkanı Aliyev’in belirttiği gibi, bu kürsel konjonktür değişiminden yararlanarak, çok akıllıca bir atak başlatmış, 28 yıldır işgal altında tutulan topraklarını kurtarabilmek için harekete geçmiştir. 

ABD, sonucunu öngörebildiği için Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırmasını istemiyordu. Fakat, CIA yörüngesindeki Genelkurmay Başkanı Davutyan’ın istifa ettirilmesi sonrasında Ermeniler 12 Temmuz’da Bakü-Tiflis-Kars Demir İpekyolu’nun kontrol noktası Tovuz’a, 27 Eylül’de de Terter’e saldırdılar ve boylarının ölçüsünü aldılar. 

Kafkasya coğrafyası konusunda çok başka hesapları olan ABD, Rusya ve Çin-İngiliz ortaklığı hemen harekete geçerek “ateşkes” çağrısında bulundular. Bölgede Azerbaycan ile Ermenistan çatışırken, perde gerisinde de küresel aktörler, kendi hedefleri doğrultusunda, taraflar üzerinde etkili olmaya etkili olmaya çalışıyorlar. 

Gelinen noktada soru şu: Azerbaycan bu çatışmada nereye kadar gidecektir? Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev, “Karabağ’ı kurtarana kadar” diyor. Azerbaycan’a bu haklı mücadelesinde, Türkiye gibi açıktan olmasa da, İngiltere de destekliyor. 

İngiltere yalnızca Azerbaycan hidrokarbonunu dünyaya pazarlamakta olduğu için değil, akıl hocası olduğu Yeni İpekyolu’nu Batı’ya bağlayan en önemli geçit ülke olmasından dolayı destekliyor. Tarih boyunca tarihin akışında belirleyici olmuş jeopolitik konumu dolayısıyla, ABD de, Rusya da, İngiltere-Çin ortaklığı da Azerbaycan’ı yanında görmek istiyor.  

Trump’ın Covid-19 tanısıyla hastaneye kaldırıldığı günlerde, Girit’teki üslerini ziyaret eden ve Yunanistan Başkanı Kriakos Miçotakis’in Girit’teki villasında geceleyen ABD Dışişleri Bakanı Pompeo, Karabağ’daki gelişmeleri yakından izliyor. Çünkü ABD, beka sorununa dönüşen Yeni İpekyolu’nun önünü kesebilmek için, Azerbaycan, Ermenistan ve Gürcistan coğrafyasında etkin olmak zorundadır. 

İLHAM ALİYEV: “30 YIL DAHA BEKLEYEMEYİZ”

ABD, Rusya, Çin-İngiliz ortaklığı, küresel finans baronları, Avrupa Birliği ülkeleri, İran, Irak Suriye, İsrail, Mısır, Libya, Birleşik Arap Emirlikleri… Görüldüğü gibi, söz Yeni İpekyolu’ndan açıldığında, bütün dünya ülkelerini ilgilendiren geniş kapsamlı bir konunun kapısı aralanmış oluyor. Karabağ’da, Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanmakta olan çatışmanın küresel sonuçlar üretmesi kaçınılmazdır. Doğu Akdeniz’deki, Libya’daki, Yunanistan’daki, Trakya ve Kafkasya’daki gelişmeleri, tatbikatları dikkate aldığımızda mavi gezegenimizi çok hareketli günlerin beklediği anlaşılıyor.  O nedenle İlham Aliyev, haklı olarak, “Karabağ’ı işgalden kurtarmaya kararlıyız, 30 yıl daha bekleyemeyiz” diyor. 

Son Gence saldırısı, Azerbaycan’ı, hedefine ulaşmadan ateşkese zorlama çabasıdır. Azerbaycan bu zorluğu da aşacak, Karabağ’ı kurtarma hedefine kararlılıkla yürüyecektir. 

Türkiye, her fırsatta kardeş Azerbaycan’ın yanında olduğunu net olarak belirtiyor. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Azerbaycan’a verebileceğimiz desteğin çerçevesini çizerken, “Azerbaycan nasıl isterse” diyor. Evet, can Azerbaycan nasıl isterse.. Kaderi ortak yazılmış iki kardeş devletiz. 

Allah Azerbaycanlı kardeşlerimizin yardımcısı olsun.