Sn. Mustafa Özcan’ın da belirttiği gibi, Büyük Ortadoğu Projesi / BOP; aslında Büyük İsrail Projesi / BİP üzerine, ABD şapkası giydirilmiş paravana bir slogan.

Çünkü İsrail’in Ortadoğu’ya entegre / tümleşik olmak, onunla bir bütün teşkil etmek gibi bir projesi vardı.

1897’de başlayan BİP macerası, bugünlere ulaşmış. Artık macera olmaktan çıkmış. Adım adım hedefine kilitlenmiştir âdeta.

BOP, bir yıl kadar önce (2004’lerde) Bush tarafından Ortadoğu Ortak Pazarı / OOP olarak dillendirilmişti.

Zahiren biraz da doğru gibi görülen, ortak bir şemsiyeden mahrumdu Araplar.

Ama dediğimiz gibi BOP, BİP’in üst katmanıydı. Altındaki örtülü amaç, Büyük İsrail Projesi’ydi.

Gaye Tevrat kaynaklı olup, Nil’den Fırat’a kadar Büyük İsrail Rüyası’nı kapsıyordu.

Toprak olarak olmasa bile, nüfuz olarak gelişmek istiyordu İsrail.

Bütün mes’ele nitelikli sınaî bölgelerde söz sahibi olmak. Körfez İşbirliği Konseyi / KİK oluşturmak, müşterek / ortak hareket ederek; Ortadoğu’nun gelişmesine, amacı doğrultusunda yön vermektir.

Velhasıl Türkiye, Ortadoğu ve İslâm Âlemi’nin zihniyetini; kendilerine yönelik olarak değiştirmek istiyorlar. ABD ile İsrail işbirliği yaparak.

Bizi kendi arzularına göre kalıplandırmak istiyorlar.

Şüphesiz gerçekte -kim ne derse desin- asıl hedef Türkiye!

Nitekim Türkiye olarak, BOP’un ne patronu ne de müttefiki / bağlaşığıyız.

Fakat amaçlarını gerçekleştirmek için, Türkiye ve Endonezya’yı model ülke, örnek devlet olarak görüyorlar!

Bu ülkelerdeki “Halka rağmen halkçılık!” hareketini; elde etmek istedikleri devletler için, kolay yükselebilecekleri bir basamak olarak düşünüyorlar!

Çünkü bütün bir millete söz geçirmek, onları saflarına almak çok zor.

Fakat bir zümreyi elde ederek, onlar vasıtasıyla yığınları etkilemek daha kolay.

Nitekim yıllarca, Ortadoğu’daki demokratik olmayan ülkelere ses çıkarmayışları bundan ötürüydü.

Çünkü kendi güdümüne giren liderleri elde etmek; o ülkeyi nüfuzu altına almaya yetiyor.

Bu açıdan bakınca, ABD’nin müdahalesine / karışmasına Mısır vb. ülkelerin rejimleri müstehaksa da, her şeye rağmen ABD haklı değil.

Dün insanlığı Komünizm sarsıyor, titretiyordu. Bugün ise neo-liberalizm / yeni liberalizm.

Her ikisi de, başta Türkiye olmak üzere İslâm âleminde yerleşmek için büyük çaba harcadı ve harcıyor.

Nitekim 1980’lere kadar sağ-sol çatışmalarında beş bin gencimize yazık olmadı mı?

İki kutuplu dünyadan tek kutuplu dünyaya dönüşen bugünkü insanlık; şimdilerde, ortamı boş bulan ve bir zamanlar demokrasi havarisi geçinen ABD’nin; menfaat ve çıkar canavarının hudut tanımaz saldırılarıyla baş başa kalmış vaziyette.

Kısaca demek lâzımsa, ABD’nin BOP’tan anladığı; menfaat ve çıkarlarını garanti altına almaktır.

Gittikçe tükenmeye yüz tutan petrol rezervlerini, Ortadoğu’nun ve hattâ Asya’nın yer üstü ve yer altı kaynaklarıyla telâfi etmek / karşılamaktır.

Fakat ne yapsalar boşunadır, ne etseler nafile.

ABD, yıpranma süreciyle uğraşıyor habire.

Irak’a saldırdılar!

Afganistan’a girdiler!

Sonun başlangıcını başlattılar.

Başlarını kayaya çarptılar.

Eceli gelen it misali, cami duvarını kirlettiler!

Sonlarını görüp,

Gördükleri olmasın diye uğraş veriyorlar..

Fakat kader, ağını örüyor;

Bu ağın içine düşmekten,

Kurtulamayacaklar.