Bilindiği üzere, 4-5 Mart 2005 tarihlerinde iki bölüm halinde, daha sonra Tarihî bir Belge niteliği taşıdığı için ve umûmî arzu üzerine 17.03.2005 tarihinde bir bütün olarak bir mektup neşrettim ve bilmece tarzında bu Mektubun kimin tarafından yazılmış olabileceğini sordum. Aradan geçen zaman zarfında ve bu yazının neşredildiği güne kadar pek çok okurumuzdan tahminler geldi. Yakîn'e yakın iki büyüğümüzün tahminlerini geçen hafta bu sütunlarda neşrettim.

Muhterem ağabeylerimizi ve çok değerli okurlarımızı uzun bir müddet merakta bekletmek olmaz.

Tahlil ve öngörüsünde pek çok def'a isâbet kaydettiğini hayretle müşâhade ettiğimiz Ağabey'imiz bile maalesef bu mektup hususunda isâbet kaydedememiştir. Bu, O'nun artık tahlil ve öngörülerindeki isabetsizliğinden değil, mes'ele'nin son derece gâmiz olmasındandır...

İşte Bulmaca'nın, bilmece'nin doğru cevabı:

Yukarıdaki Fotokopi'den de anlaşılacağı üzere,

"Muhterem Papa Cenapları", diye Katolik Âlemi'nin Lideri, Teokratik Vatikan Devleti'nin Başkanı, Papa'ya hitâben yazılan ve arîza-mektup, şu anda taraftarlarınca anıldığı unvanıyla Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Onursal (pardon Şeref) Başkanı, "Rabb'in aciz kulu, "M. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından yazılmıştır.

Başta Bilmece'ye yakîn'e yakın tahminde bulunacağını ifade eden Üstad'ımız, Muhterem Ağabey'imiz olmakla üzere, hiç tahmin etmedikleri için derîn bir hayrete düştüler. Öyle ya! Mensubu olmakla iftihar ettiğimiz Yüce İslâm Din'i'nin ilk ve temel kuralı, Tevhid'i, hiçe sayanlara Teslis Akîdesiyle tam olarak şirk'in en koyusuna, en tehlikeli bataklığı'na saplanmış olanlara ta'zim ve arz-ı Ubûdiyet etmek, onlardan "misyon" dilemek, onların misyonerliğini seve seve kabul etmek için, bir Müslüman'ın hele hele bir din adam'ının, emekli bir vâiz'in böyle bir mektup yazacağını hangi basîret sahibi, hangi öngörülü tahmin edebilir ki...

İntikal ustası olan Hocaêfendi çok sıkışırsa, bu Mektubu kendisinin yazmadığını, söylediklerinin yanlış anlaşıldığını iddia edebilir. Nitekim, son haftalarda nedense müthiş bir telâşa kapılan Türkiye'deki taraftarları, emirleri altında ki TV kanalı ve neşrettikleri gazete ve dergilerinde bunun işâretlerini vermeye başlamışlardır.

İddialara göre Hocaefendi ve refakatındaki yardakçıları için Amerika'daki dünya Fesad Örgütü'nün Merkezinden, bir yahûdî kuruluşundan (A.D.L.) "Papa Cenaplarıyla" görüşebilmeleri için Vatikan'dan randevu alınmıştır. (Dikkat buyurun! Fethullah Gülen Hocaefendi ve refakatındakiler için, bir yahûdî kuruluşu araya giriyor, Katolik Âlemi'nin liderinden, Vatikan'da randevu alıyor)

Bilindiği gibi "Papa Cenapları", uzun zamandan beridir, rahatsızdır. Yürüyemiyor, duymuyor, görmüyor, konuşamıyor. Kur'ân-ı Kerimde buyrulduğu gibi, "Onlar sağırlar, dilsizler ve körlerdir." (Bakara 2/18) Fakat Hocaefendi ve rüfekâsı bu haldeki Papa'dan illâki misyon talep etmek için huzura kabul edilmelerini, arz-ı Ubûdiyet etmelerine imkân verilmesi için ısrarlıdırlar. Olaki, Papa'nın sağlığı el vermez de rûberû, veçken an veçhin (yüzyüze) görüşme imkânı doğmaz ise, kendisine ulaştırılmak üzere M. Fethullah Gülen Hocaefendi tarafından bu mektup kaleme alınıyor, (intihal var mıdır, yok mudur? bilinmez) ismini vermedikleri bir başkası tarafından İngilizce'ye tercüme ediliyor.

"Zırva te'vil götürmez" demişlerdir. Altına imzanızı koyduğunuz her metin sizi bağlar. Noktası virgül'üne kadar sizi bağlar. Deniliyorki, "Mektup'taki "misyon" kelimesi İngilizce tercüme esnasında bir yanlış anlamadan dolayı bu mektup'a girmiştir."

Bu iddia doğru değildir, Dünya'nın dört bir tarafında müslümanlardan toplanan zekât paralarıyla, komünist ve gayr-i Müslim çocuklarına İngiliz Devleti'nin diliyle birlikte zihniyyetini de öğreten okulların güdücüsü, Hocaefendi'nin refikleri arasında İngilizce'yi anadillerinden çok daha iyi okuyup-yazan pek çok zat vardır. Onların Hocaefendi'nin kaleme aldığı bir metinde köklü değişiklikler yapmaları şöyle dursun, metinde hatalar bile olsa, noktasına, virgül'üne bile dokunmaları imkânsızdır.

Bu bakımdan hiç kimse bu mektuptaki görüşler hakkında te'vil, tebdil ve tağyir cihetine gitmesin...

Bu Mektup-Arîza, arîz-amîk (derinliğine) bütün veçheleriyle tahlil edilecek, belli neticelere varılacaktır. O zaman hakîkat bütün çıplaklığıyla meydana çıkacak, pek çok kimsenin yüzündeki maske düşecektir.

Onlarca yıldır, meydanı boş belleyip, hıristiyan ve yahûdî'lerle kolkola, dinlerarası diyalog, İbrâhîmî dinler, semâvî dinler, diye diye, Hazret-i Muhammed'i sallallâhu aleyhi ve sellem'i unutturup, Hazret-i Muhammedsiz bir din, yaptıkları bütün toplantı ve tertip ettikleri panellerde konuşmacı olarak katılanların, "Hıristiyanlar, yahudiler ve müslümanlar" şeklinde sözlerine başlayarak Yüce İslâm Dini'ni ve o dinin şerefli izzet sahibi mensuplarını, vesâire durumuna düşürülen bir ümmet haline getirenlerin maskelerini düşürmek ve hak ettikleri cevabı, bihakkın vermek zamanı gelmiştir.

Hakk'ın sesi Allah'ın izniyle gür çıkacaktır. Elinizdeki devasa para gücü, emriniz altındaki, medyanız, B.O.P. Büyük Ortadoğu Projesi ve dünya Yeşilkuşak projesi çerçevesinde sınırsız dış desteğe rağmen hakk ve hakîkatın izzeti karşısında zelilleri oynuyorsunuz.

Allah'ın ve Resûlü'nün yolunda olanlar, demek olan, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat mensuplarının belli bir müddet meydanı size bırakmalarından cesaret almış olmalısınız.

Arîz-amîk, bu Mektup'un her satırı yazanı ve bunlara inanan'ı küfre götürecek tahliline geçmeden belirtelim ki:

Bu meş'um Mektup, M.Fethullah Gülen'in boynuna deve çanı gibi, ölüm fermanı yaftası gibi asılacak Amerika'ya değil, dünya'nın neresine kaçarsa kaçsın, hem bu dünya'da ve hemde ahirette bundan kurtulamayacaktır.

(Mektup'un tahlili ile devam edeceğiz.)