Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) adlı örgüt 2006 yılında, Irak'ta, El Kaide'ye bağlı olarak Ebu Ömer El Bağdadi tarafından kuruldu. Ömer El Bağdadi 2010 yılında Irak'ta öldürüldü. Şu anda IŞİD'in Lideri olan Ebu Bekir El Bağdadi Irak'ın Sünni bölegelerinde yaşamaktadır.
IŞİD'ın şu anki miltan sayısı 20 bin civarında olduğu söyleniyor. Militanlar Suriye, Yemen ve Suudi Arabistan'tan geliyorlar. Örgüte Avrupa ülkelerinden de katılımlar olduğu biliniyor. Örgütün Yemen ve Çeçenistan'da kampları bulunuyor.
İŞID, Irak'ın Ambar, Ramadi, Felluce gibi Sünni ağırlıklı bölgeleriyle Suriye'nin Rakka, Halep, Hama, Humus kentlerini ve Şam'ın kuzey mahallerini kontrol ediyor. IŞİD Tahran-Bağdat-Şam Şii eksenine karşı bir Sünni kuşak oluşturmanın peşinde. Ortadoğu'da sonu gelmeyecek mezhep çatışmalarına neden olabilecek bu girişimin Türkiye'ye de yansımaları olacağı biliniyor, öngörülüyordu.
Adı Irak-Şam İslam Devleti olsa da IŞİD, Suudi Arabistan başta olmak üzere Sünni İslam devletlerinin gizli-açık destek verdikleri bir terör örgütü. Suriye ve Irak'ın Sünni bölgelerini kontrol altına almış olsa da, bugünkü yapısıyla buralarda bir devlet kurması ve yaşatabilmesi mümkün değildir. Fakat IŞİD'in böyle bir yapılanmayı zorlaması, Ortadoğu'da yüzyıllar sürebilecek bir kaos ortamının doğmasına ve sonu gelmez mezhep savaşlarının yaşanmasına elverişli bir ortam yaratmaktadır. IŞİD, perde gerisinde sürdürülen Ortadoğu'yu paylaşama savaşının sahneye yansıyan görüntüsüdür. Oyunun yazarı ve senaristi perde gerisindedir, ama onları görebilmek o kadar da zor değildir. (Bkz: "Müjde İki Yeni Komşumuz oldu" 15 Ocak 2014)
Bir zamanlar Türkiye'nin dolaylı yollardan destek verdiği bir terör örgütü olan IŞİD, bugün Türkiye'nin Irak'taki elçilik binasını basarak 80 vatandaşımızı rehin alma cesaretini gösterecek noktaya gelmiştir.

IŞİD NASIL DOĞDU, KİMLER BESLEDİ?


2003'te ABD'nin Irak'ı işgaliyle alevlenen mezhep çatışmaları, Saddam'ın ipe çekilmesiyle saltanatlarını yitiren Baasçılar ve askerler, Arap Irak'a bir Kürt cumhurbaşkanı atanmasını, iktidarın Şiilere geçmesini hazmedemeyen Sünni aşiretler, Irak coğrafyasında İran'ın güçlenmesini çıkarlarına aykırı bulan Körfez ülkeleri, Ortadoğu'da 32 ülkenin sınırlarının değişmesini hedefleyen BOP mimarları elele vererek herşeyi şiddetle çözmeye çalışan bir terör örgütü yarattılar.
IŞİD, bölgeyi, bölgenin kaynaklarını paylaşmak isteyenlerin çıkar çatışmalarının yarattığı bir terör örgütüdür.
Hedefe acımasız bir şiddetle ulaşmayı benimsemiş bir terör örgütü olan IŞİD'in, ABD'nin El Kaide'ye karşı Sünni aşiretlerle işbirliği yaparak oluşturduğu ve oldukça "ılımlı" Sehva'nın ardından ortaya çıkmış olması bir rastlantı mıdır?
Suriye'nin Rakka kentinde emirlik kuran IŞİD, hiç hesapta yokken, Türkiye'nin yeni komşusu oluvermişti. 15 0cak 2014 tarihli ve "Müjde İki Yeni Komşumuz Oldu" başlıklı yazı dizimizde, bugünlere uzanan olası gelişmelerden söz etmiştik.
IŞID, ilk adı duyulduğu günlerde, Irak'ta Maliki'yle, Suriye'de Esad'ın ordusuyla, Kamışlı'da (Rojova) Kürtlerle çatıştığı için sempatiyle karşılanmıştı. Şimdi güney sınırımızdaki gümrük kapılarını kontrolü altına alan, elçiliğimizi basıp 80 insanımızı rehin alan IŞİD'in hedeflerini ve nasıl durdurulabileceğini konuşuyoruz.
Kurulduğu günden bu yana gerçekleştirdiği operasyonlara baktığımızda IŞİD'in yeni hedefleri belli olmuştur; Musul'a temel atan IŞİD'in hedefi, "güneydeki Ambar'a, oradan Suriye'ye geçip Fırat boyunca Türkiye'ye uzanan bir yay üzerinde gelişyor." Çizilen bu "yay", bu harita size neyi çağrıştırıyor? IŞİD'in arkasında çok girift bir destek ağı var. Bu karmaşık ilişkiyi de, "Müjde, İki Yeni Komşumuz Oldu" adlı yazı dizimizde anlatmaya çalışmıştık.

IŞİD PARA VE SİLAHI NEREDEN BULUYOR?


IŞİD bütün bu eylemleri gerçeşleştirebilmek için gereken para ve silah desteğini nerelerden sağlıyor? Ortadoğu'nun iki ülkesinden de toprak kopararak devlet görünümlü bir oluşum yaratabilmek için oldukça güçlü bir desteğe gerek vardır.
Örgütün El Kaide'nin finans havuzundan, amaçlarına hizmet ettiği Sünni devletler tarafından  beslendiği söyleniyor. Fakat bu havuza hangi kaynakların ne gibi beklentilerle "su" akıttıkları o kadar net değil. Örgütün Musul'da topladığı vergilerden, Suriye'de ele geçirdiği petrol kaynaklarından da beslendiği biliniyor. Bölgede IŞİD kontrolünde bir petrol ticareti ağı kurulmuş durumda. IŞİD ayrıca Türkiye sınırında Suriyeli muhaliflere gönderilen silahların da önemli bir kısmını ele geçirdiğinden, zengin bir silah koleksiyonuna sahip.
Musul ve Kerkük'te yaşanan son gelişmeler dolayısıyla Türkiye Suriye politikasını temelden gözden geçirmek durumundadır. Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) kamuflajında "Büyük Kürdistan" projesinden asla vazgeçmeyen ABD'nin ve onun kontrolündeki NATO'nun Türkiye'nin hayrına bir politikaya destek vermeleri beklenemez. Türkiye'yi saf dışı bırakarak İsrail'i Ortadoğu'nun en güvenli enerji terminaline dönüştürmeyi hedefleyen ABD'nin BOP'undan Türkiye ancak zarar görür. 5 Mayıs 2013 tarihli "BOP'tan Derhal Çekilmeliyiz" başlıklı yazımızda bu konuya ayrıntılarıyla değinmiştik.
Türkiye, hangi amaca hizmet ettiği net olarak belli olmayan Suriye politikasının kendi aleyhine sonuçlar vermeye başladığını gördüğü anda, özellikle de Cenevre görüşmelerinden bir sonuç çıkmayacağının anlaşılmasından sonra, tehlikeli bir şekilde  kontrolden çıkan 1100 kilometrelik güney sınırında devlet otoritesini etkin hale getirmek zorundadır. Kuzey Afrika'dan Afganistan'a uzanan ve çoğunluğu Müslüman olan ülkelerin sınırlarını değiştirmeyi hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi'nin yalnız bölge ülkeleri için değil, kendi için de tehlikeli bir girdaba dönüştüğünü görmeli ve gereğini derhal yapmalıyız.  
Bütün dikkatimiz Musul ve Kerkük'te, ama IŞİD'in insafına terkedilen Kamışlı'nın (Rojova) bölge ülkeleri için kanayan bir çıbanbaşı olduğunu da unutmayalım.

ORDUSU DAĞITILMIŞ IRAK NASIL AYAKTA KALACAK, BİRLİĞİNİ, BÜTÜNLÜĞÜNÜ NASIL KORUYACAK?

2003'te ABD tarafından "Demokrasi götürüyoruz" gerekçesi ile işgal edilen, yağmalanan, 1.5 milyon masum insanı katledilen Irak, bugün bir terör örgütü ile başa çıkamıyor.
Kürt Cumhurbaşkanı Talabani sağlık sorunları nedeniyle Almanya'da. Başbakan Maliki'nin Kürt peşmergelerden yardım istemesi halinde, Irak petrolünün Kuzey Irak Kürt Yönetimi'yle paylaşması, ertelenen Kerkük referandumu gündeme gelecek. Musul'un ve Selahattin'in ihtilaflı bölgelerinin Kuzey Irak'a bağlanması, Kürt Bölgesi petrollerinin Türkiye üzerinden satılması konusu masaya gelecek.
Irak Başbakanı, bu ödünleri vergiği takdirde Irak'ın parçalanmasına rıza göstermiş olacak. Peki, Maliki'nin perişan olmuş bir ordu ile Irak'ın birliğini, bütünlüğünü koruması mümkün olabilcek mi?
IŞİD'e baştan beri para ve silah desteği sağlayanlar, yalnıca, Irak ve Suriye'den koparılacak topraklar üzerinde bir Sünni İslam devleti  kurmayı mı hedefliyorlar; yoksa bu plan, orta-uzun vadede, kuzey Irak'la Kuzey Suriye'yi birleştirerek "Büyük Kürdistan"ı Akdeniz'e ulaştırmayı mı hedeflemektedir?
Irak'ın toprak bütünlüğü Türkiye'nin Irak ve İran'la sıkı bir işbirliği yapmasına bağlı.
Peki, Türkiye yakın bir zamana kadar kanlı bıçaklı olduğu Maliki ile masaya oturabilecek midir? Ruhani'nin ziyaretinde bu konu gündeme geldi mi?
"Uluslararası ilişkilerde ebedi düşmanlık olmaz" ilkesinden hareketle komşularımızla olan ilişkilerimizi yeniden ele almalıyız. IŞİD'in saldırıları sonucunda Irak'ın bölünmesi olasılığı giderek artmaktadır. Bu bölünmenin bölgede yaratacağı bumerang etkisi unutulmamalıdır.