Irak’ın kuzeyinde Bölgesel Kürt Yönetimi tarafından 25 Eylül’de yapılan bağımsızlık referandumunun neden olduğu gerginlik gitgide tırmanarak nihayet Irak Merkezi Hükümetinin Kerkük’e taarruzuna neden oldu. 

Ve Irak’ta iç savaş yeniden başladı. 

İki gün önce Irak Ordusunun güneyden ve batıdan Kerkük taarruzu, başlangıçta Barzani’nin peşmergelerinin kısa sürede çözülmeleri üzerine Irak Ordusu Kerkük’e girdi. 

Malumları Barzani’nin bağımsızlık referandumunda ısrarına bütün dünya (İsrail hariç) karşı çıkmış, Türkiye ve İran da bu referandumu yok sayarak, etkili bir şekilde Irak’ın yanında yer almışlardı. Aslında Irak Bölgesel Kürt Yönetimi (IBKY) Kerkük ve Musul yanında daha birçok Irak Merkezi Hükümetine ait toprakları Irak anayasasına aykırı olarak işgal etmiş, bölgenin Arap ve Türkmen sakinlerini sürerek demografik yapıyı kendi lehine değiştirmiş ve bölgenin petrol-doğalgaz kaynaklarına da el koymuştu. 

Barzani bütün bu kabul edilmezleri, ABD ve Rusya’nın sınırsız desteği ve o tarihlerdeki Türkiye-Irak anlaşmazlıkları arasında adım adım gerçekleştirmişti. Ancak 2005’ten bu yana oniki yıl sonra bağımsızlık hayaline kapılmış ve bütün kazanımlarını tehlikeye atmaktan çekinmemişti. 

Bu çerçevede 25 Eylül’den bu yana Bağdat ile Erbil arasında tansiyon her gün biraz daha yükseldi. Bir taraftan görüşmeler sürdürülürken, taraftar askeri yığınak ve hazırlıklarına devam ediyorlardır. 

En son Irak Merkezi Hükümeti IBKY’den şu hususları talep etmişti: 

- Kerkük havaalanının, tüm petrol kaynaklarının, ve IBKY’ne teslim olan DAEŞ militanlarının Irak Ordusuna teslimi. 

- Kerkük Valisi’nin görevden alınması. 

- Kerkük ile DAEŞ’ten geri alınan bölgelerin derhal Irak Ordusuna teslimi. 

Barzani bu taleplere karşı, aşağıdaki şartları ileri sürdü: 

- Memurların, peşmergelerin ve emeklilerin maaşlarının karşılanması. 

- Irak petrol üretiminin %17’sinin IBKY’ne aktarılması. 

- IBKY kamu kurumlarının harcamalarının karşılanması. 

- Uluslararası petrol firmalarının paralarının ödenmesi. 

Bağdat’la Erbil’in uzlaşması temin edilemeyince Irak Ordusu Pazartesi günü Kerkük için ileri harekâtı başlattı. 

Barzani’nin peşmergelerinin bulundukları hatları savaşmadan terk etmeleri üzerine Irak Ordusu bir gün içinde Kerkük’ü ele geçirdi. Peşmergeler Erbil ve Süleymaniye’ye çekilirken şehri Kürt aileleri de terke başladı. Irak Ordusunun saldırısına kanlarının son damlasına kadar savaşmaya hazır olduklarını iddia eden Kerkük Valisi de şehri terk edenler arasındaydı. 

Şii Haşdi Şabi milisleri desteğinde 24 saatten kısa bir sürede Irak Ordusu; Kerkük hava alanı ile petrol kuyularını ve birçok yerleşim birimlerini ele geçirerek şehirde kontrolü sağlamaya başladı. 

Boştan beri Irak’ın toprak bütünlüğünden yana olan ve Irak topraklarındaki PKK varlığına son verilmesi için Irak Merkezi Hükümeti ile her türlü işbirliğine hazır olduğunu belirten Türkiye; Türk hava sahasının IBKY’ne kapatıldığı ve Habur Sınır Kapısı’nı Irak Merkezi Hükümeti’nin kullanmasına açılacağı kararını aldı. 

Kerkük’ü ciddi hiçbir mukavemetle karşılaşmadan kısa sürede ele geçiren Irak Merkezi Hükümeti Başbakanı Abadi, halkın selametini önemsediklerini ve güvenlikleri konusunda teminat verdiklerini açıkladı ve görevlerinin anayasaya göre halka hizmet vermek ve ülkenin birliğini korumak olduğunu belirtti. 

Daha önce de belirtmiştim. Türkiye ve İran’ın desteğini de alan Irak Merkezi Hükümeti karşısında; aşiret düzeni içinde ve menfaat çatışmaları arasında kalan Barzani’nin “Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan olacağı” gerçeğini görememiş olmasının, aslında yeni bir hadise olmadığı hepimizin malumudur. Irak Hükümetine karşı İkinci Cihan Savaşı’ndan bu yana Barzani aşiretinin üç isyanı hüsranla sonuçlanmış, Ortadoğu Kürt liderliği mücadelesi de akim kalmıştır. Birinci ve İkinci Körfez harekatı esnasında, ABD’nin yardımı ile elde ettiği özerkliğin, Barzani’nin hırsını kamçıladığı ortadadır. Şahsi ihtirası için kendisine inananları yeni bir maceraya sürüklediğine hiç şüphe olmadığı aşikardır. 

Bakalım neler olacak?