EKONOMİK “DİCLE KALKANI”: TÜRKMENELİ OTOYOLU

Irak’ta, tankların namluları gölgesinde elektronik sistemle yapılan seçim sonuçları ABD’nin büyük bir düş kırıklığı yaşamasına neden oldu. Çünkü, bütün imkanlarıyla desteklediği Başbakan Haydar el-İbadi seçimlerden ancak üçüncü olarak çıktı.

Seçimlerde İran’ın gölgesi de çok net olarak görülebiliyordu.  Fakat, İran’ın bölgedeki varlığı açıkça hissedilen Şii milisleriyle desteklediği Hadi el –Amiri ancak ikinci olabildi.

Seçimleri, milliyetçi dini önder Mukteda es-Sadr kazandı, ama asıl kazançlı çıkan Türkiye oldu. Washinton’da, ABD’yi hüsrana uğratan Irak seçimlerini ayrıntılarıyla değerlendiren bilim adamları, ABD ve İran’a yönelik sempatinin azaldığı, buna karşılık Türkiye’ye yönelik sempatinin giderek yükseldiğini saptamışlar. ABD’li bilim adamlarına şaşkınlık yaşatan bu sonucun çok önemli bir nedeni olmalı..

Irak’ta geçtiğimiz Pazar günü elektronik sistemle yapılan seçim sonuçlarını değerlendirmekte güçlük çekiyoruz. Sandıktan hangi partilerin kaçıncı çıktıkları biliniyor, ama kesin sonuçlar henüz açıklanamadı. Özellikle Kerkük’teki seçim sonuçlarına hem Türkmenler hem de Araplar itiraz ettiler. Oyların yeniden ve elle sayılmasını istiyorlar. 

İtirazların büyük bir kısmı haklı gerekçelere dayanıyor. Türkmenlerin ya da Arapların yoğun oldukları bazı seçim bölgelerinde Kürtlerin kazanması, elektronik seçimlere “virüs” bulaştığını göstermektedir. 

ABD DE İRAN DA DÜŞ KIRIKLIĞI YAŞADILAR

Irak’ta, tankların namluları gölgesinde elektronik sistemle yapılan seçim sonuçları ABD’nin büyük bir düş kırıklığı yaşamasına neden oldu. Çünkü, bütün imkanlarıyla desteklediği Başbakan Haydar el-İbadi seçimlerden ancak üçüncü olarak çıktı. 

2003’te Irak’ı, hiç de inandırıcı olmayan gerekçelerle ve “Demokrasi götürüyoruz” kandırmacasıyla işgal eden ABD, ülkedeki gizli askeri varlığına rağmen, arzuladığı sonucu alamadı.  

Demokrasinin göstergesi olan, halkın özgür iradesini sandıklara yansıttığı seçimler yine silahların, tankların gölgesinde yapıldı. Seçimler elektronik sistemle yapıldı, ama Kürtlerin azınlıkta olan seçim bölgelerinde sandıktan birinci olarak çıkmaları hiç de inandırıcı olmadı. 

1.5 milyon masum insanın hayatını kaybettiği yüzlerce yıllık yerlerini yurtlarını terketmek zorunda kaldıkları, tarihi kentlerin yakılıp yıkıldığı, müzelerin, kütüphanelerin, enerji kaynaklarının yağmalandığı Irak’ta ABD, bütün çabalarına rağmen, istediği sonucu alamadı. Washington’da bilim adamları ABD’yi düş kırıklığına uğratan seçim sonuçlarının nedenlerini, niçinlerini irdeliyorlar. 

Seçimlerde İran’ın gölgesi de çok net olarak görülebiliyordu.  Fakat, İran’ın bölgedeki varlığı açıkça hissedilen Şii milisleriyle desteklediği Hadi el –Amiri ancak ikinci olabildi.

 Seçimleri, milliyetçi dini önder Mukteda es-Sadr kazandı, ama asıl kazançlı çıkan Türkiye oldu.

IRAK SEÇİM SONUÇLARI VE TÜRKİYE

ABD, Irak seçim sonuçlarıyla büyük bir şok yaşamakta..

Washinton’da, ABD’yi hüsrana uğratan Irak seçimlerini ayrıntılarıyla değerlendiren bilim adamları, ABD ve İran’a yönelik sempatinin azaldığı, buna karşılık Türkiye’ye yönelik sempatinin giderek yükseldiğini saptamışlar. ABD’li bilim adamlarına şaşkınlık yaşatan bu sonucun çok önemli bir nedeni olmalı..

I.Körfez Savaşı’ndan bu yana, Irak Türkmen varlığına bekledikleri desteği verememiş olmamıza rağmen, ülkenin Şii yoğunluklu güney bölgelerinde bile Türkiye’ye duyulan sempati patlamasının, ABD’nin Irak’ın geleceğine yönelik planlarını ne yönde ve nasıl etkileyeceğini bilemeyiz. Fakat, bu durum, Irak’ın geleceğinde Türkmen varlığının ve Türkiye’nin gözardı edilemeyeceğini açıkça ortaya koymuştur. 

ABD, Olayların akışında tarihin rolünü henüz öğrenememiş olmalı. Ortadoğu’nun siyasi haritasını BOP bağlamında şekillendirmeye çalışan, bölgenin demografik yapısını kendi çıkarları doğrultusunda DEAŞ katliamlarıyla düzenlemeye çalışan ABD’ye tarihi bir gerçeği hatırlatmak isteriz:

Irak coğrafyası Arap coğrafyası sayılıyor, ama tarihin derinliklerine daldığımızda, karşımıza Sümerlere, URMU Teorisine uzanan tarihi gerçekler çıkıyor. Azerbaycanlı ünlü bilim adamı Prof. Dr. Firudin Celiloğlu, “Basra Körfezi’nden Hazar Denizi’ne uzanan bölge Türklerin ilk atayurdudur” diyor. Dostumuz, müttefikimiz NATO ortağımız ABD, DEAŞ eliyle gerçekleştirdiği bütün katliamlara ve yıkımlara rağmen Ortadoğu’dan Türk’ün izini silmeyi başaramamıştır; başaramayacaktır. 

ABD, I. Körfez Savaşı’ndan, özellikle de Irak’ın işgalinden bu yana, ülkede yaşanan katliam, talan ve vahşet nedeniyle, siyasi açıdan büyük bir yalnızlık ve yenilgi yaşamaktadır. Fakat bu durum, bugüne kadar bunca riski göze alan ABD’nin Irak’tan çekip gideceği anlamına gelmiyor. ABD’nin geleceği Ortadoğu’nun, Afrika’nın enerji kaynaklarını ve dağıtım yollarını kontrol altına alabilmesine bağlıdır. ABD’nin, “Küresel Lider” sıfatını sürdürebilmesi, doların saygınlığını koruyabilmesi için, Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin hedeflerini hayata geçirmeden bölgemizden çekip gitmesi mümkün değildir. Fakat, büyük destek verdiği Başbakan İbadi’nin seçimlerden üçüncü çıkması, ABD’nin, Türkiye’yi dışlayan Ortadoğu denklemine ilişkin planlarını gözden geçirmesine neden olacaktır. 

MUSUL-BASRA OTOYOLU YA DA TÜRKMENELİ SÜPER OTOYOLU VE TÜRKİYE’NİN ŞANSI

İşgal sonrasında büyük bir yıkım yaşayan Irak toparlanma çabası içindedir. Yakılıp yıkılan Irak’ın yeniden imarında işbirliği yapabileceği en şanslı ülke Türkiye’dir. Bu bağlamda Türkiye, Musul- Basra süper otoyolunun yapımını üstlenebilmek için yoğun temaslarını sürdürmektedir. Bu, süper otoyolun tarihi Türkmeneli coğrafyasını güneyden kuzeye boydan boya geçecek olması, ABD yönetimini de İran’ı da kaygılandırmaktadır. 

Irak’a ekonomi yönünden büyük avantajlar sağlayacak olan bu süper otoyol, Türkmeneli otoyolu olmasının yanı sıra, Basra Körfezi’ni Türkiye’ye bağlayacak olan Yeni İpek Yolu’nun çok önemli bir bölümü olacaktır. Türkmeneli Süper Otoyolu, Irak’ın ekonomik altyapısının can damarı olacağı gibi, Yeni İpek Yolu’nun hayata geçmesiyle canlanacak olan Basra bölgesinin dünya ile bağlantılarını da sağlayacaktır.

Türkiye, Musul-Basra otoyolunu hayata geçirmekle, yalnızca ekonomik bir kazanç elde etmekle kalmayacak, bu güzergahtaki ekonomik ve siyasi trafikte de söz sahibi olacaktır. 

Türkmeneli Otoyolu’nda bayrak gösterdiği sürece Türkiye, ABD’nin Irak’ın kuzey bölgesinden Suriye’nin kuzey bölgesindeki PKK uzantısı YPG’ye gönderceği yardımların da önün kesmiş olacaktır. 

Türkiye, Türkmeneli Otoyolu’nu kontrolü altına aldığında, Kandil’i de, Sincar’da kurulmak istenen İkinci Kandil’i de kontrolü altına almış olacaktır. 

EKONOMİK “DİCLE KALKANI”

Daha açık söylemek gerekirse, Türkiye, Musul-Basra süper otoyolunu inşa etmekle, I. Körfez Savaşı sonrasında Irak 36’ncı Paralel boyunca bölündüğünde atamadığı adımı 28 yıl sonra atmış, ekonomik yönü ağır basan bir “Dicle Kalkanı” operasyonu gerçekleştirmiş olacaktır. 

Seçim sonuçları Türkiye’nin, Türkmenler üzerinden de olsa, Irak’ın geleceğinde her zaman söz sahibi olacağını göstermiştir. Bu nedenle, Türkmeneli Otoyolu’nun Türkiye’nin hem Irak’ta hem de bölgede ekonomik gücünü artıracak olmasından kaygı duyan ABD, Türkiye’nin sahip olduğu bu potansiyel gücü kırabilmek için elinden gelen engellemeyi yapacaktır ve yapmaktadır. Mesela, Habur yerine Ovacık sınır kapısını engellemeye çalışmaktadır. Bununla da yetinmeyecek olan ABD, Türkiye’nin önünü kesebilmek ve Ortadoğu denklemi dışına savurabilmek için her yolu deneyecektir. Suriye’nin kuzeyinde YPG’ye yaptığı gibi, Irak’ın kuzeyinde de peşmergelere ve PKK’ya olan desteğini arttırması sürpriz olmayacaktır.

TÜRKMENELİ KONJONKTÜREL BİR HAKTIR

Dün, yani I. Körfez Savaşı sonrasında, Irak 36’ıncı Paralel boyunca bölündüğünde atmamız gereken adımı, yani, Türkmeneli’nin özerkliğini gündeme getirmeli, bir “Dicle Kalkanı” operasyonu gerçekleştirmeliydik. 

ABD, bölgeye çökmesinden bu yana, bölgenin demografik yapısını kendi amaçları doğrultusunda değiştirebilmek için insanlık tarihinin en korkunç katliamlarından birini yapmaktan çekinmemiştir. Bizim tarihimizde katliam gibi bir kara leke yok. Biz, Irak’ın toprak bütünlüğü içinde, konjonktürel bir hak olan Türkmeneli’nin özerkliğini  gündeme getirmekten söz ediyoruz. Böylece, Ortadoğu’da, yüzlerce yıllık Atayurtlarında hayata tutunma konusunda yıllardır büyük bir mücadele yürüten ve Türkiye’den başka tutunacak bir dalları olmayan Türkmen kardeşlerimize moral ve destek vermiş olacağız. 

Türkmeneli Otoyolu, Ortadoğu’nun enerji kaynaklarını yağmalamayı hedefleyen oyunları bozacak bir süreci başlatabilir. Bu konuda Irak’la anlaşmak hiç de zor olmayacaktır